Kayıp Rıhtım Fuarı Değerlendiriyor: Oradaydık!

mask

fuar

Bir İstanbul Kitap Fuarı’nı daha devirdik. İnsan selinin içinde bir kez daha hayatta kaldık! Üzerimize sürülen bebek arabalarının tekerlekleri altında bir yıl daha ezilmedik ve kalabalıkta yediğimiz dirseklerden bu yıl da ölmedik!

Şimdi ben, sağ kalanlardan biri olarak size biten fuarı değerlendireceğim.

[stextbox id=”black”]Dost Acı Söyler

Son birkaç yıldır içimde bir hoşnutsuzluk var. Fuara gitmek için Cehennem’e doğru yol alıyor, Beylikdüzü’nün o uçsuz bucaksız arazisine İstanbul’un ayrı uçlardan ulaşıyorduk. Servisler Taksim gibi bir merkezden kalkmayı da kesmiş, tek güzergaha inmişti. Dönüş deseniz belli bir saatten sonra ayrı dert. Ayrıca Beylikdüzü’nün tekmesi pek olur. Aman şey, soğuğu diyorum soğuğu. Soğuğu akşam vakti iliklere kadar titretiyor.

Her fuar yolcusu bunları göze alarak yollara düşüyor. Fuar içindeki pahalı yiyecekleri ya da fuar çevresinde yemek alternatifinin olmayışını umursamadan hem de. Giriyoruz içeri, bir anda bir sıcaklık. O bildik koku! Derken salonların girişlerinden ilk stantlar gülümsemeye başlıyor.

İşte, en büyük darbeyi de tam o an yiyoruz.

[stextbox id=”black”]Sen de mi Brütüs!

Son birkaç yıldır fuara olan ilgim ve sevgim hızla emiliyor. İçimde kanayan bir yara, sırtıma birkaç yıldır çıkaramadığım bir hançer var. Çünkü fiyatlar çok pahalı. Çünkü sözde indirimler kuş kadar. Ve çünkü, stantlardaki görevliler size indirim yapmamak için kabalaşabiliyor.

Evet, yayınevleri bu konuda tek başlarına suçlu değil. Çünkü sözde Kitap Fuarı olan bu etkinlik yayınevleriyle dolup taşar ve okurlar buluşurken istediği sıcaklığı kuramıyor. Para en büyük sorun, çünkü herkesin belli bir bütçesi var. Hele ki öğrenciyi düşünürseniz.

Ne yapıyor TÜYAP? Stantların kiralanması boyutuna göre oluyor ve TÜYAP oldukça pahalı bir politika izliyor. Stantlarda kullanılan prizlerin 3’lü ya da 4’lü olması bile bir sorun. TÜYAP burada da fiyatlar konusunda acımasız. Hal böyle olunca orada yer kiralayan (küçük veya büyük) yayınevleri de çok komik indirimler (!) yapıyor.

Ama okurun burada suçu ne? Dahası, TÜYAP’da 3-4 stant alan koskoca yayınevlerini her sene görüyoruz. Bu kadar stant alabiliyorsan nedir o şaka gibi %20 indirim? Bir stant eksik al, bize dişe dokunur bir fırsat sun.

jack sparrow

[stextbox id=”black”]Üç Beş Kuruşun Lafı

Ben son birkaç senedir teptiğim yola lanet eder oldum. Ayrıca her sene, sadece 2-3 lira indirim istediğim için (uygun bir dille) şiddetle reddedildim. Biraz itiraz edince de adeta kovuldum. (Merhaba İletişim Yayınları!)

Koskoca yayınevi, oradan stant alabilmiş yayınevi, 2-3 liranın lafını mı ediyor? Ediyor işte. Böylece okura yine en iyi yöntem internet olarak kalıyor.

Komik biçimde internetten de satış yapan yayınevlerinin sitelerindeki fiyatları fuardakinden bir hayli ucuz. Genelde bunu da stant görevlilerine söylediğinizde, “O zaman oradan al,” gibi ilginç tepkilerle karşılaşabiliyorsunuz.

[stextbox id=”black”]En Avantajlı Yine İnternet

Bildiğiniz gibi artık belli bir ücretin üzerine kargo bedava kampanyalarındaki limit bir hayli düştü. Eskiden 100-150 liralık alışverişler derken şimdi 20 – 50 TL arasına kadar geriledi. Ayrıca günlük indirimler de bir başka güzelliği. Şunu da unutmamak gerek, kitap ayağınıza geliyor. Hem ucuz hem de Cehennem’e doğru yapılan bir hac yolculuğu yaşamıyorsunuz.

Bir de sonbaharda ya da yaz zamanı yapılan sanal fuarlar var. Bir başkası gelenekselleşmiş bir Sanal Kitap Fuarı ve yakın zamanda başladı. Şimdi TÜYAP bana nasıl çekici gelsin?

[stextbox id=”black”]Ama Bir De Şöyle Bir Güzelliği Var Ki…

Çokça olumsuz konuştum. Azıcık da güzelliklere geçelim mi?

Doğrudur, bebek arabasıyla fuar alanında Armageddon oynayan ailelerden her sene çok çekiyorum. O sıcak ve havasızlıkta, ayrıca da kalabalıkta doğal olarak bunalan zavallı çocukların çığlıkları tavana doğru yükseliyor. İndirim deseniz öyle bir kelime fuar alanında anılmıyor, üç beş kuruşluk pazarlıklarda hep sonuçsuz kalıyoruz. Tabii çoğunlukla olumsuz olan tepkileri de unutmamak gerek.

[stextbox id=”black”]Ya güzelliği?

Kitapla dolup taşan salonlarda, sizin gibi okurlarca sürüklenmenin tadı da bir ayrı. Beylikdüzü’nün Cehennem Kapıları’ndan geçtikten sonra sizi karşılayan kitaplar adeta, “Kefaretini ödedin!” diyor bizlere. Sevilen yayınevlerinin görevlileriyle olan sohbetler hep aynı tatlılıkta. Merak edilenler doğrudan yetkililere sorulabiliyor. Yeni çıkan kitaplar piyasaya sürülmeden önce sizi stantlarda bekliyor. Hiiiiç aklınızda olmayan kitaplar sizi tam o anda, ilk bakışta ayartabiliyor. Kanınıza giriyor sinsice ve gün sonunda, her sene şu sözleri ediyorsunuz: “Ama ben bu kadar şey almayacaktım ki!”

Bir de oldukça öznel bir yorum gelsin mi benden? Her yıl yapılan Kayıp Rıhtım Fuar Buluşması da bana has bir neden. Çünkü neredeyse yılda bir kez gördüğüm insanlarla buluşmak için neden. Onlarla yapılan sohbetlerin tadı hep ayrı. Burada aynı zevkleri paylaştığımız kişilerle gülmek, kahkahalarımızın fuar alanının o sağır edici gürültüsünde bile çınlaması eşsiz bir his. Birbirimize nefessizce önerdiğimiz ve resmen zorla aldırdığımız kitaplara değinmiyorum bile.

fabisad 2014 panel

[stextbox id=”black”]Fuarı Fuar Yapan Şey: Paneller

Fuarın bir başka güzelliği de panelleri. Gerçekten doyurucu panel çizgilerini hiç bozmadılar. İmza günlerini de saymak lazım, ama onlar artık fuara has olmaktan çıktı. Oysa paneller öyle mi…

Kayıp Rıhtım ekibi olarak bu sene FABİSAD’ın düzenlediği Türk Sinemasında Bilimkurgu ve Düşsel Edebiyatın İzleri paneline katıldık. Kutlukhan Kutlu gibi bir bilgi bankasını canlı canlı dinlemek ne keyifliydi! Doğu Yücel’in o her daim sakin sesini duymak çok hoştu. Barış Müstecaplıoğlu’nun profesyönelliği her kelimesine sinmişti. Son olarak, ekibin tek bayan üyesi olan Nilüfer Açıkalın harika diksiyonu ve az ama öz konuşmasıyla ekibi tamamlıyordu.

[stextbox id=”black”]Para Medyumları Ruh’u Kaçırdı

Her yerin kendine göre bir ruhu vardır. Sanki dokunsanız elinizde bir his yaratacakmışçasına dokuya sahiptir. İşte fuarın da o Ruh’u ölmek üzere.

Önce Tepebaşı gibi merkezi bir yerden Beylikdüzü’ne taşındı. Sonra Taksim servisi kaldırıldı. Şimdiyse internetle baş edebilecek indirimlere sahip değiller. Hatta onunla mücadeleye bile girmiyorlar. TÜYAP desek istedikleri kiralar ortada.

Böylece soğutuyorlar okurları, kitap sevdalılarını. Tepilen onca yolun sonunda kitapların içinde Harikalar Diyarı’na kaçsak da macera kısa sürüyor. Pek çok olumsuz neden bizi gerçekliğe geri döndürüyor.

Bu sene bir de gördüm ki bazı fırsatçı, kötü niyetli insanlar da buraya gelir olmuş. Birkaç kapkaç teşebbüsüne şahit olduk. Böyle kültürel bir ortamda bu tarz bir çirkinlik de iyice gölge düşürdü fuara. Tabii burada fuar yetkilileri nasıl bir önlem alabilir, ona da yapacak bir önerim yok.

mask

Sözün özü, fuarın her sene tırnaklarımı yiyerek beklediğim atmosferine gölge düştü son birkaç senedir. Ülkemizin böyle etkinliklere bu kadar ihtiyaç duyduğu bir çağda yakışmıyor.

Ama yine de, sırf bu güzel insanlarla olmak ve panellere katılarak değerli kişilerin bilgi ve görüşlerini özümseyebilmek için ben o yolu tepmeye devam edeceğim. Ta ki fuarın kalan ruh kırıntıları da yok olup gidene dek…