Ölüm Kapılarını Kapattığında: The Walking Dead

walking dead game

walking dead game

“Zor zamanlar katı insanlar yaratır.”

Ölüler yürümeye başladığında umutlarınızı geride bırakın. TellTale Games ismine inanılmaz yakışan ve pek çok ödül kazanan bu oyunla beyninizi değil kalbinizi fethedecek.

The Walking Dead adından da anlaşılacağı üzere ünlü televizyon dizisinden sonra çıkartılmış bir oyun ama hemen heyecanlanmayın. İzleyenlere kötü izlemeyenlere iyi haber; oyun diziden bağımsız. Yine aynı ismi taşıyan, yazarının Robert Kirkman olduğu çizgi romandan uyarlanmış ki bence çok da iyi olmuş. Yazıdan, diziden sonra çıkartılmış diye vurgulamamın sebebi ise çizgi romanların diziyle beraber kazandığı popülerlik. Walking Dead o kadar büyüdü ki romanları bile çıkartıldı ki tüm bunlar ne kadar başarılı bir iş olduğunun kanıtı aslında.

Özellikle içinde zombilerin bulunduğu oyunlara ayrıca bir sempatimden kaynaklanan merakla Walking Dead’i de oynamak zorunda hissettim kendimi. Beş ana bölümden oluşan oyun hem tadında, hem de biraz erken bitiyor hissi uyandırıyor. İkinci bir oyun beklentisine sokarken insanı, şimdilik sadece oyun sonrası indirilebilir içerikle küçük bir parça da olsa hayranları sevindirdiler. Fakat henüz ikinci bir oyun yok.

[stextbox id=”black”]İki Farklı Oyun, İki Bağımsız Konu

Küçük bir kafa karışıklığı yaratabileceğinden oyunla ilgili detay vermeden önce kısa bir açıklama yazmak hissettim. TellTale Games’den bağımsız olarak daha sonra başka bir şirket tarafından The Walking Dead: Survival Instict isimli yeni bir oyun çıkartıldı. Bunu henüz oynamadım fakat oyun dizi göz önünde bulundurularak hazırlanmış ve benim anlatacağım oyundan tamamen farklı. Daha fazla aksiyon içerdiğini söyleyebilirim şimdilik.

Tadı damağınızda kalacak olan bu oyunun ise yazının başında belirttiğim gibi çok küçük bir indirilebilir içeriği var. Kısaca ondan da bahsedecek olursak, ana oyundaki ilerleyişin aksine burada beş farklı karakterin zombilerle beraber çok kısa maceraları anlatılıyor. Karakter hikâyelerinin kısa olmasına sakın aldanmayın, kararlarınız oyunun gidişatını etkiliyor.

walking dead game 4 walking dead game 3

[stextbox id=”black”]İnteraktif Çizgi Roman

İnteraktif oyunlara olan düşkünlüğüm ve zombilere olan sevgim birleşince oyun benim listemin üst sıralarına kolayca çıktı. Çok fazla aksiyon ve hareket sevenler için “farklı” bir deneyim olacağına inandığım Walking Dead için oyun demek yerine interaktif çizgi roman demeyi daha fazla tercih ediyorum sanırım. Gerek çizimler gerekse oyunun oynanış şekli beni bu tarz bir isimlendirmeye itiyor. Oyun sizin aldığınız kararlara göre şekilleniyor fakat keskin olan ana hatların çok fazla dışına çıkamıyorsunuz. Oynadığınız karakterin iyi kalpli ya da tam bir pislik olması ise elinizde. Etrafınızdaki kişiler konuşmalarınıza göre sizi yargılıyor ve her hareketinizi hatırlıyor. Yani gün içinde nasıl yaşıyorsanız oyunda da karakteriniz aynen öyle yaşıyor. Oyunla ilgili en sevdiğim detaylardan biri ise her bölümün sonunda aldığınız kararların diğer oyunculara göre istatistiklerinin verilmesi. Kaç kişinin sizinle hemfikir olduğunu görebiliyorsunuz ya da aldığınız kararın kaç kişiye göre yanlış olduğunu yüzünüze vuruyor. Beş ana bölümden oluşan oyun bittiğinde ise büyük bir boşluk yaratıyor.

Oyun daha çok karşılıklı konuşmalarla geçse de ara ara aksiyonlar da oluyor. Yani tabii ki birkaç zombiyi haklayacağız yoksa ne anlarım ben o zombi oyunundan? Hareketlerimiz sınırlı olsa da bu gerilmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Çok güzel ayarlanmış sahneler ve yarattığı gerilimler var. Öyle rahat rahat silahınızı ateşleyip duramayacak, çoğu zaman daha sessiz çözümler arayacaksınız, hatta ara ara yerinizden zıplayıp panikle sağa sola saldıracaksınız. Peki oyunda az aksiyon olmasına rağmen oyunu bu kadar iyi yapan nedir diye soracak olursanız; en katı insanı bile yumuşatacak hikayesi tabii ki.

[stextbox id=”black”]“Hayır, hayır ağlamıyorum.”

Oyun boyunca tek bir karakteri yönetiyoruz, onun yaşadıkları üzerinden olayları görüyor ve değerlendiriyoruz. Karakterimiz erkek, ki benim için oynarken biraz zor oldu diyebilirim. Kadın beyni ile düşünüp hareket eden bir erkek yarattım oynarken adeta. Bu noktada birden fazla karakteri seçme şansımız olsun isterdim fakat tek bir karaktere bağlı oynamak ana hikâyenin dışına çıkmamak adına daha rahat bir tercih sanırım.

Konuya gelecek olursak, ana karakterimiz Lee Everett hikâyeye tutuklu bir halde polis arabasında başlıyor. İşlediği suçun ağırlığı ve pişmanlığıyla merkeze götürülürken polisin nereden çıktığı belirsiz birine çarpması sonucu yuvarlanan arabanın içinde bir süre baygın kaldıktan sonra uyanıyor ve işte o an tüm dünya değişiyor. Arabadan bir şekilde çıkan Lee yeni dünyaya merhaba derken olanlardan habersiz, bir grup zombinin içine düşüyor. Yaralı bacağıyla bir süre kaçtıktan sonra bir eve sığınan Lee benim gözümde oyunun ana karakteri olan Clementine ile tanışıyor. Clementine ağaç evine saklanmış 8 yaşında ve tasarlanabilecek en şirin kız çocuğu ve tabii ki Lee bir çocuğu kaderine terk etmeyecek kadar iyi biri. Ailesinin Savannah’da olduğunu öğrendiği Clementine’a ailesini bulana kadar onu koruyacağını söyleyen Lee, Clementine’ı öz evladı gibi korumaya kendini adıyor.

walking dead game 1

Oyun Clementine’ın evinden Savannah’a kadar devam edip bize yaşadıkları maceraları anlatıyor. Bu sırada Clementine’ı zamanla nasıl sahiplendiğimizi ve onun için neler yapabileceğimizi gösterirken, yolda pek çok dost ve düşman da ediniyoruz. Oyun boyunca karakterlerin gelişimlerini, olgunlaşmalarını ve değişimlerini gözlemliyoruz. Oyun aşağı yukarı 4-5 aylık bir zaman dilimini konu alıyor, belki biraz daha fazla olabilir.

Sonuna gelince, merak etmeyin spoiler verip her şeyi bozacak değilim, fakat kendinizi hazırlayın. Walking Dead gerçekten umutları tüketen bir oyun. O çaresizliği, vermeniz gereken kararların zorluğunu, hataların bedellerini ve yapılması gerekeni yaparken duyulan o acıyı sonuna kadar size hissettiriyor. Oyunun kapanışını Alela Diane’e ait olan Take Us Back şarkısıyla yapmışlar ki bu da inanılmaz bir son olmuş, gözyaşlarına hazır olun.

Açıkçası oyunun öyle çok tahmin edilmesi güç, sizi şoka sokacak bir sonu yok. Zaten beşinci bölümle beraber aşağı yukarı neler olacağını anlıyorsunuz fakat bir film izler gibi kaçınılmaza doğru koşuşunuzu engelleyemiyorsunuz. Kesinlikle oynanması/okunması gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum. En azından tüm o aksiyon dolu zombi oyunlarından daha gerçekçi olduğu kesin.

Dünyaya bir zombi virüsü yayılsaydı, eminim tıpkı bu oyundaki olaylar gibi gelişirdi her şey. Bu yüzden bu oyun bu kadar etkili ve iyi belki de…