Şimşek Hırsızı | İnceleme

simsek hirsizi

Percy Jackson ve Olimposlular – 1. Kitap

Percy Jackson… 12 yaşında, hiperaktif, okuma yazmada sorunları olan ve başı bir türlü beladan kurtulmayan bir çocuk… Ne kadar da klasik, ne kadar da basit bir başlangıç öyle değil mi sevgili fantastik severler? Hepiniz mutlak bir suretle Percy’e Gandalf vari birisi gelip onun diğerlerinden farklı olduğu hakkında bilgi vereceğini ve dünyayı kıyımdan kurtarmanın tek anahtarının onun elinde olduğunu söyleyeceğini tahmin etmiştir.

Genel olarak da bu şekilde gelişiyor olaylar. Sıradan bir başlangıç… Oysa kitabın ilerleyen sayfaları sizi bu şekilde düşündüğünüz için öyle bir cezalandırıyor ki, bunu dile getirmekte bile zorlanıyorsunuz. Muhtemelen hayatımda sıradan başlayıp mükemmel devam eden ve biten ender kitaplardan birisi olmuştur Şimşek Hırsızı.

Künye bilgileri için tıklayınız.
Künye bilgileri için tıklayınız.

Biraz da kitabın konusundan bahsedelim. Mitolojik efsanelere bu derece gerçekçi yaklaşan başka herhangi bir kitap bilmiyorum. Çünkü kitabın kurgusu o kadar iyi oturmuş ki, tüm Yunan tanrılarının gerçek, tüm efsanelerin yaşanmış olmasına ve tüm kahramanların daha önce bir “yarı tanrı” olduğuna inanmak içten bile değil. Herkül’ün bir yarı tanrı ve I. Dünya Savaşı’nın tanrıların kendi aralarında yaptıkları bir savaşın dünyaya yansıması olarak algılamaktan kolay ne var? Ya da ölen insanlar cennet ve cehennem yerine Elysium Tarlaları ve Ceza Tarlaları’na ya da benzeri mitolojik mekanlara gitmediğini nerden biliyoruz? Hatta kitap bunu öyle çarpıcı bir şekilde dile getiriyor ki sizlere aktarmadan edemeyeceğim. Olay dünyadaki yaşamında hiçte iyi olmayan bir rahibin yargılanması sırasında geçiyor:

“Ama eğer adam bir din adamıysa ve farklı bir cehennem anlayışı varsa…” dedim.

Kıvırcık omuzlarını silkti. “Onun burayı bizim gibi gördüğünü kim söyledi? İnsanlar ne görmek isterlerse onu görürler.”

İşte bahsettiğim böylesine nefis kokan bir eser. Bu kısa alıntımızdan sonra incelemeye devam edelim…

Yunan tanrılarının insanlarla ne kadar haşır neşir oldukları bilindik bir durumdur. Ve elbette ki bu haşır neşirlerin meyveleri de olmak zorundadır. Bu meyveler sıradan insanların aksine tanrılarından gelen kısmi bir güce sahip olmaktadırlar. Ki kitabımızın kahramanı Percy Jackson, bu meyvelerin en yasaklılarından birisi oluyor. Kitapta bahsedilen üç büyük Yunan tanrısı(Zeus, Hades ve Poseidon)’nın insanlarla ilişkiye girmesi, ettikleri büyük bir yemin nedeniyle kesinlikle yasak. Çünkü bu tanrıların çocukları her ne kadar melez de olsa dünyada bir şeyleri değiştirebilecek kadar güçlü kimseler. Ve Percy’nin yasak elma olma sebebi de bu üç tanrıdan –ismini vermiyorum sürpriz olsun- birisinin çocuğu olması.

Bu meyve tüm tanrılar arasında büyük bir öfkeyle karşılanırken, gizliden gizliye yayılan büyük bir komployla Zeus’un ilk şimşeği çalınır. Elbetteki gözler Percy ve onun tanrısına döner. Percy Jackson bu suçlamadan kendisini aklaması için Zeus’un ilk şimşeğini bulup Olimpos’a götürmesi gerekmektedir. Ve bunun için Melez Kampı’ndan başlayan macerası, Yer Altı Dünyası ve hatta Tartarus’a kadar uzanmaktadır. Ona bu eşsiz yolculukta bir satir – yani Kıvırcık- ve yine bir melez olan Annabeth eşlik etmekte!

Tanrılardan bile daha güçlü bir gerçeğin geri dönmek üzere olduğu bu eşsiz macerada Percy babasıyla yüzleşirken, bu zorlu mücadelede ayakta kalması gerçekten de imkansıza yakındır.

Yunan mitolojisi ve fantastik kurguyla uzaktan yakından ilgisi olmayanlar için bile paha biçilmez bir hazine Şimşek Hırsızı. Rick Riordan’ın kaleminden çıkan bu kitap ayrıca tam 17 ödül almış bulunmakta. Ülkemizde Doğan Egmont yayıncılık tarafından yayınlanmış ve dilimize de Kadir Yiğit Us tarafından çevrilmiştir.