Zaman Tozları | İnceleme

zaman tozlari top 1

Kovuktakilere selamlar,

İlk kez bir kitap incelemesi yapıyorum. DarLy OpuS’un gazına geldim doğrusu biraz. İlk incelemem için Sadık Yemni’nin Zaman Tozları kitabını uygun bulmam da ilginç oldu doğrusu. Aslında o kitap beni inceleme yapmaya itti demek daha doğru olur. Üzerine tartışırken bunun hakkında bir şeyler yazmalısın, dedi çünkü DarLy. Sağ olsun.

Sınav senem olduğu ve malumunuz birkaç sınava birden gireceğim için fazla bir şeyle ilgilenemiyordum bu sene. Pek kitap da okuyamamıştım. Çünkü ilgi alanım olan ve hevesle okumaya başladığım kitapları okuması bu psikolojik durumda fazlasıyla zor geliyor. (Şu aralar başlayıp da bitiremediğim bir kaç kitap; Cesur Yeni Dünya, Amat, İlahi Komedya (?))
Neyse ki bu küçük Isparta’ya da D&R açılması biraz şans sağladı bana.

Tam sınav öncesi vakit geçirmek adına gitmiştim ve raflar arasında ufak bir kitap gördüm; Zaman Tozları. Bu sitede takılanların hepsi Sadık Yemni’yi az çok tanırlar. Ben de daha önce Kadınca Bilimkurgu Öyküleri isimli öykü derlemesini okumuştum. Tüm ısrarlara rağmen Zaman Tozlarını e-kitap olarak okuyamamıştım. D&R’da görünce, hem de çok uygun bir fiyata (7,90 TL) düşünmeden aldım. Açıkçası yine okuyabileceğimi düşünmüyordum. Ama her zamanki gibi önyargılarım beni kendime rezil etmeye yetti!

Zaman Tozları’nın en büyük özelliği sanırım yukarıda belirttiğim gibi durumlar içindeyken insana eğlenceli ve kafa dağıtıcı anları rahatlıkla yaşatan bir kitap olması. Hiç zorlanmadan okuyorsunuz, öyle ki başladığım gün kitabı bitirdim, ertesi gün bir arkadaşıma verdim, o da bitirdi, şimdi başka bir arkadaşımda. Sadık Yemni’nin üslubuna bu yüzden hayran kaldım doğrusu. Onca zamandır yazma girişimleri, okuma deneyimleri neticesinde düşünce yazısına dalmadığınız sürece yapmanız gerekenin bu olduğu kanısına varmıştım. Olay anlatacaksanız, olay anlatın. Kenara köşeye sapmaya gerek yok. Yazarken amacınız ne? Okuyucuyu eğlendirmek ve keyifli vakit geçirtmek mi? O zaman neden onu zorluyorsunuz?

Sadık Yemni bunların hiçbirini yapmamış. Kitabı okumaya başladığınız an bunu fark ediyorsunuz zaten. Olay o kadar rahat ve akıcı bir şekilde işliyor, sizi o kadar içine alıyor ki, bir anda zaten kendinizi ellinci sayfada buluyorsunuz. Belki de kendinizi içine koymak istediğiniz için ileride ne olacağını büyük bir merakla bekliyorsunuz. Metin’in yerinde siz varsınız, Çiğdem’in yerinde hoşlandığınız bir kız, Belga’nın yerinde bir diğeri. Bütün bunlar rahatlıkla hayal edilebilecek şeyler. Ve bir de gerçekçilik için üstüste konmuş mantıksal göstergeler, zamanı bükme sonucu oluşan matematiksel hesaplar. Olayı size gözünüzün önünde gerçekleşiyormuş gibi gösteriyor.

Hikâye, Metin adlı bir lise öğrencisinin, elektrik çarpması sonucu üç arkadaşını kaybetmesi ve kendisinin de komaya girmesini anlattığı kısımla başlıyor. Bu şok sonucu Vakiteri isimli bir yaratığın ona zamanı bükmeye yarayan bir araç verdiğini öğreniyoruz. Metin bu araçla zamanı 43 saniyeliğine dondurabiliyor. Ve süre dolduğunda çevresindekilerin bilinçleri ve saatleri kaç kişi olduklarıyla orantılı bir biçimde geride kalıyor. Elinde böyle bir güç bulunduran Metin’in başından geçenleri konu alıyor öykümüz.

Kısa konuyu okuduğunuzda hemen aklınıza ufak tefek muzurluklar gelmiştir eminim. Metin de bunun gibi ufak tefek şeyler yapıyor (ama tam aklınıza geleni yapmıyor, merak etmeyin =) ) Ha bir de kitapta aşağıda vereceğim bir örnekte olduğu gibi ufak tefek grafikler var, okuyucunun ilgisini tazeliyor.

zamantozlari

TekinsizX bir seri olacak sanırım. Bu da onun ilk kitabı onun için, anlamsız gelen veya kestirip atılmış gibi görünen noktalara fazla uzatmadan değineceğim. Değinmem gerekiyor çünkü kitabın devamının Metin’le ilgili olmayacağını düşünüyorum. Osman Demir’in maceraları sonuçta. Metinle ilgili açıkta kalan noktalar var. Örneğin tüm hikâye boyunca yalnızca ilk kısımda bahsi geçen ölen üç arkadaş var. Üç arkadaşın ölmesi azımsanacak bir olay değil. Hem de bir tek siz kurtulduysanız. Bu kadar rahat hazmedilemeyecek bir şey. Ve bundan hemen hemen hiç bahsedilmiyor. Vakiteri de tam olarak sonuca ulaştırılmamış. Olmamasını dilerdim, ama ileriki hikâyelerde karşımıza çıkabilir, onun için değinmeyeceğim. Belga, Meltem, son olay gibi açıklığa kavuşturulmamış noktalar da belki ileride geçebilir tekrar.

Kitabın anlatım tekniği ve üslubunda tek eksik akıl yürütmelerin ve olayların çok zekice kurgulanmamış olması. Bir Death Note havası verirken anlatım, olaylar onun kadar zekice işlenmemiş yani. Gayet basit, rahat anlaşılır düşünmeye gerek kalmadan ilerliyor. Ne kadar yukarıda bu anlatım tekniğine övgüler düzmüş de olsam. Arada sırada düşündüren şeyler olması hoş olurdu doğrusu.

Tabi ki Zaman Tozları günümüz Türk fantastik edebiyatında hikâyecilik geleneğinin güzel bir uzantısı. Bir roman değil kesinlikle, şu sitede, öykü seçkisinde okuduğumuz hikâyelerin havasını veriyor. Belki o yüzden ayrı bir tat bırakıyor damağımızda. Bir yazarın kısa bir hikâyesi gibi. İtiraf etmek gerekirse, böyle kitapları daha çok görmek, daha çok okumak istiyorum.

Sadık Yemni ustanın ellerine sağlık, devamını (bu ay -Nisan 2010- çıkacağı söyleniyordu) heyecanla bekliyorum.