Alfa Ayının Kabileleri | İnceleme

alfa ayinin kabileleri top

Alfa Ayının Kabileleri, Metis Yayınları’nın “İyi bilimkurgu iyi edebiyattır.” sloganıyla yayınladığı bilimkurgu serisinin bir parçası olarak Türkçe’ye kazandırılmış bir Philip K. Dick eseri. Bilindiği üzere Philip K. Dick, bilimkurgu türünde üstat mertebesinde kabul edilen, yazdıklarıyla türü şekillendirmiş ve kendisinden sonraki yazarları da etkilemiş bir kalem. Yaşamı boyunca hak ettiği ilgiyi göremeyen ve öldükten sonra efsaneleşen yazar, hayatı boyunca birçok öykü ve romana imza atmış ve bunlardan bazıları Steven Spielberg, Ridley Scott gibi usta yönetmenler tarafından beyaz perdeye aktarılmış.

Alfa Ayının Kabileleri, çok özgün bir fikirden yola çıkılarak kaleme alınmış. Alfa Sistemi’nde yer alan Alfa III M2, Arz’daki(Dünya’daki) insanlar tarafından akıl hastalarının gönderildiği bir merkez olarak kullanılmaktadır. Daha sonra Alfa Sistemi’yle yaşanan bir savaşın ardından Arzlılar, buradaki hastaları kendi hallerine bırakıp evlerine dönerler. Bu evrenden soyutlanmış gök cisminde akıl hastaları 25 yıl boyunca kendi hallerinde yaşayıp bir medeniyet inşa ederler. Psikolojik rahatsızlıkların da etkisiyle bu garip topluluk birbirinden tamamen farklı yedi kabile oluşturur. Hepsinin kendilerine göre takıntıları ve yetenekleri vardır. Sakin hayatları bir gün ufukta görünen bir uzay gemisiyle değişecektir.

Roman, yedi kabilenin temsilcilerinin yaptığı bir toplantıyla açılıyor. Bu kabileler çok keskin özelliklerle birbirinden ayrılıyorlar. Mesela, Manlar çok agresif, sebepsiz yere kötülük yapmaya meyilli yaratıklar, Paralar ise güvenlik konusuna paranoyaklık derecesinde takıntılılar. Çoğu zaman trans halinde takılan Şizler ve tembel, pasaklı Hebler zihin güçleriyle olaylara müdahale edebiliyorlar. Diğer kabilelerin de bu şekilde kendilerine özgü özellikleri bulunuyor. Bu kabilelerin isimleri de esasında farklı psikolojik rahatsızlıkların kısaltması. Örnek vermek gerekirse Paralar’ın ismi paranoyak sözcüğünden geliyor.

alfa ayinin kabileleri
Künye bilgisi için tıklayın

Akıl hastaları kendi başlarına bırakılsa ortaya sosyal bir yapı çıkar mı?” sorusunun peşine düşen yazar, eğer çıkarsa bunun neye benzeyeceğinin de yanıtını veriyor. Akıl hastaları, herkesin farklı bir sosyal statüyle katkıda bulunduğu bir düzen ortaya çıkarıyorlar. Ne de olsa onları alıp tımarhaneye sokacak “Dünyalılar” ortada yok. Bu yanıyla özgürlük meselesine de ucundan dokunuyor Philip K. Dick. Sadece “normal”lere özgürlük hakkı tanıyan Arzlılar üzerinden sistem eleştirisi yapıyor.

Bu kadar ciddi bir felsefi arka planı olmasının yanında bu roman aynı zamanda eğlenceli bir kurgu; yazar mizahı etkin olarak kullanıyor. Özellikle Ganymede adlı gezegenden Arz’a gelmiş, çamur-hamur adlı türün üyesi Lord Koşan İstiridye okuru epey güldürecek bir tip. Onun ve türünün karşısındakilerle zihin okuma yeteneğiyle iletişim kurduklarını da belirtelim.

Kitabımızın bir de Arz tarafı var. Buradaki durum epey iç karartıcı. ABD’nin etrafı komünist ülkelerden oluşan bir halkayla çevrili durumdadır. Teknoloji almış başını yürümüştür ve başka gezegenlerden türlü yaratıklar apartman dairelerinde insanlarla beraber yaşamaktadır.

Arz’daki kahramanımız Chuck Rittersdorf oldukça naif bir adam olmakla birlikte CIA adına çalışan bir simulakrum programlayıcısıdır. (Simulakrumların bir tür robot olduğunu söyleyebiliriz. İnsandan ayırt edilemeyen dış görünüşleri onların işlevsel tarafı olup, başka ülkelerde propaganda maksadıyla kullanılırlar çoğunlukla.) Karısıyla problemler yaşayan Rittersdorf, karısından intikam alabilmek için iki ayrı işte birden çalışmaya karar verir. Ona planlarında Lord Koşan İstiridye yardımcı olmaktadır. Bunun yanında bir “psi” olan Joan Trieste de tüm bu olayların içerisinde zamanı geri döndürebilme yeteneğiyle yer bulur kendisine.

Alfa III M2’ye yapılacak Elli Dakika Operasyonu’na Chuck Rittersdorf’un karısının da gönderilmesi, Arz’daki ve Alfa ayındaki kahramanlarımızın yollarının bir şekilde kesişmesine ve herkesin bir plan dahilinde hamlelerini yapmasına sebep olacaktır. Bu mücadeleden kimin galip ayrıldığını öğrenmek artık okuyucuya düşüyor.

Algının ve zihnin sınırları üzerine düşünmeyi seven, bilimkurgunun mizahla harmanlandığı keyifli bir yolculuğa kendini hazır hisseden herkes, Alfa Ayının Kabileleri’ni bir an evvel okumalı.