Neptün’ün Oğlu | İnceleme

neptunun oglu top

Kayıp Kahraman’dan sonra Olimpos Kahramanları serisinin ikinci kitabı Neptün’ün Oğlu ile de karşınızdayım. Evet ikisi arasında biraz aman geçti ama umarım hak verirsiniz ki okul, sınavlar vs. bayağı yoğun bir tempo. Belirtmek İsterim; Öncelikle Percy Jackson ve Olimposlular’ı, sonralıkla Olimpos Kahramanları’nı okumayanlar için spoiler içerir. İyi Okumalar.

[stextbox id=”black”]Neptün’ün Oğlu’nun Çıkışı

Kayıp Kahraman’ın sonunda görevimizi tamamlamış, Percy Jackson’un nerede olduğunu bulmuşken “Percy neler yaşadı?” sorusu hepimizin aklındaydı. Rick Riordan’ın cevabı serinin ikinci kitabı Neptün’ün Oğlu oldu. Kapağı görünce Percy gibi duran bu çocuk, yara izinden dolayı bizi ikna etmese de ön okuma hem her şeyi netleştirdi hem de heyecanı katladı.

4 Ekim 2011’de Amerika’da çıkan Neptün’ün Oğlu, Doğan Egmont büyük başarısıyla 22 Ekim 2011’ de raflardaki yerini aldı.

[stextbox id=”black”]Konusu ve Karakterleri

Percy kendini ölmeyen iki cadı kız kardeşten, gorgonlardan kaçarken bulur. Hiçbir şey hatırlamamaktır. Yolda Juno’ya da rastlayan Percy kendini Roma’nın ayakta kalan tek Lejyonunun yaşadığı Jupiter Kampı’nda bulur. Kader Şenliği’ne kadar Percy ve arkadaşları Hazel ve Frank’in yapması gereken çok iş vardır.

Percy Jackson; Geçmişiyle ilgili hiçbir şey hatırlamayan Percy’nin hafızasında sadece Annabeth kalmıştır. Lupa’nın yanında sıkı bir lejyon eğitiminden geçen Percy hafızasını geri kazanmaya çalışıyor.

Hazel Levesque; Bir piyade ordusunda süvari olmasından dolayı dışlanmış. Babasının da pek sevildiği söylenemez.

Frank Zhang; Kendisi bir okçu. Ve evet, soyadından anlaşılacağı üzere Çinli. Aynı zamanda Frank de Hazel gibi kampta dışlanan biri.

Reyna; Jüpiter Kampı’nın Praetor’u, Aurum ve Argentum’un sahibi. Okuyanlar Kayıp Kahraman’dan anımsayacaktır. Percy ile küçük bir geçmişleri de var.

Bir de PJO’dan gelen bir sürpriz bir karakter var ama bu kadar söyleyeyim. Kim olduğu ve hikâyedeki yeri liginizi çekecek. Bunun dışında Roma Kampında ve serüven esnasında tanışacağımız karakterler de var.

[stextbox id=”black”]On İkinci Lejyon Fulminata

Herkesin bu kitapta en merak ettiği şey şüphesiz Percy ile beraber Roma Kampı ya da kitapta anıldığı ismiyle Jüpiter Kampı’ydı. Jüpiter Kampı Roma’nın ayakta kalan tek lejyonu Melezlerden oluşan askerleriyle XII. Lejyon’un barındığı ve eğitildiği yer. Melez Kampı’nın Roma hali de diyebiliriz Jüpiter Kampı için.

2 Praetor ve Senato tarafından yönetilen Jüpiter Kampı aşağıdaki haritada da gördüğünüz gibi küçük Tiber Nehri ile çevreleniyor ve dört bölümden oluşuyor.

neptun campjupiter

1) Tapınak Bölgesi; Burası tanrılara adak adanan, dua edilen ve kehanetler okunan kutsal bölge.

2) Yeni Roma; Forum’uyla, Senato’suyla, Colezyum’uyla, Circus Maximus’uyla burası Eski Roma’yı yâd etmek amacıyla kurulmuş bir mini şehir. Burada asker olmayan Romalı melezler yaşıyor.

3) Mars Tarlaları; Burası Lejyon’un savaş oyunlarının yapıldığı boş arazi.

4) Principia; XII. Lejyon’un kaldığı, yemek yediği ve yıkandığı yani yaşadığı yer Principia. Cephaneliği de içinde bulunduran Principia için kampın ordugâhı denebilir.

[stextbox id=”black”]Ah be Riordan!

Söylemek istiyorum ben şahsen Hazel’a ve özellikle Frank’e hiç ısınamadım. Hazel aslında kötü değil sadece çok dram bir karakter olmuş, Percy yine durumu bir nebze toparlıyor ama Frank nedir öyle? Bir gücü var zaten sırf sap gibi kalmasın diye verilmiş. Gücünün geldiği yer de çok gülünç. Frank bölümleri başarısız. Percy bölümlerinde harika işler çıkaran Rick Riordan nedense Frank’ta olayların daha üstünden geçiyor, betimlemeleri daha zayıf yapıyor vs. İki farklı kitap okuyor gibiyim sanki.

 Künye bilgileri için tıklayın.
Künye bilgileri için tıklayın.

Kayıp Kahraman’da üç kişiyle üçüncü tekil şahısta harika bir iş çıkaran Rick Riordan, Neptün’ün Oğlu’nda yine kötü olmamasına rağmen Frank’in bölümlerindeki zayıflık ve bunun kitabın diğer dörtte üçüyle oluşturduğu dengesizlik akıcılığı zedeliyor.

Frank’in geçeceği belki de yine başkarakterlerden biri olacağı üçüncü kitapta karakter olarak zaten batıran Rick Riordan’ın en azından yazım olarak Frank’i kotarması lazım. Sonuçta kitabın çeyreği kadarını oluşturuyor bu bölümler.

Açıkça söyleyeyim, Percy tek başına iyi ama keşke Jason, Leo, Piper ile devam edilseymiş. Üçlü olarak Kayıp Kahraman üçlüsü her açıdan bu üçlüye göre çok daha iyi. Umarım bu durum Athena’nın İşareti ile toparlanır.

“Ne yaptın bu eleştiriler biraz sert olmadı mı?” diye düşünenler olacaktır, haklılar.

Belki de bir gençlik edebiyatı eserini bu kadar sert eleştirmemem lazım, sonuçta macera üzerine kurulu ve macera diğer 6 kitaptaki kadar bol, heyecanlı ve güzel. Belki de benim beklentim fazla bilemiyorum ama sevdiğim bir seriyi zayıf görmek istemediğim için biraz sert eleştiriyorum galiba.

Neptün’ün Oğlu güzel bir kitap, sonunda Roma Kampını görüyoruz ve Percy ile tekrar buluşuyoruz. Evet, detaylı bir okura göre eksikleri var ama macera doludizgin devam ediyor, bizleri üçüncü kitap için heyecanlandırıyor.

Artık nefesimizi tuttuk Athena’nın İşareti’ni bekliyoruz.

İyi Okumalar