Yaşlı adamlar, evrensel savaşlar

yasli adamin savasi top

[stextbox id=”info” float=”true” align=”right”]alperkayaİNCELEME
Alper Kaya
[Arşivi]

Yaşlı Adamın Savaşı iki konuda önem teşkil eden bir yapıt: Birincisi, bilimkurguyu hep düşünülünce yüz buruşturtan terimlerle; hayal etmesi zor kavram ve yaratıklarla dolu dehlizlerden çıkartıp çok doğal ve hatta fark ettirmeden yanı başımıza yerleştirdiği için. İkincisi, savaş denilen illeti ve sırf o illete bulaştığı için nitelendirdiğimiz “savaşçı”ları çok objektif bir şekilde göz önüne serdiği için.

Objektif, biraz hatalı bir tanımlama gibi gözükebilir. Kitabın başkahramanı bir askerken ne denli objektif olabilinir; bu da ayrı bir soru işareti yaratabilir. Ancak John Scalzi, bu soru işaretini çok başarılı bir hokkabazmışçasına yok edince siz de şaşıracaksınız.

Yazarın kendi adını verdiği, yetmiş beş yaşındaki dul John Perry’nin doğum gününde askere yazılmasıyla başlayan macera çok hızlı ve zaman zaman beklendik, zaman zaman sürpriz yollara saparak devam ediyor. Yazarın büyüsü bu noktada çok fazla devreye giriyor ve okuyucuyu başarıyla yönlendiriyor. Nereye mi? Şaşırtıcı noktalara tabii ki!

yasli adamin savasi
Künye için kapak resmine tıklayın!

Bu “sihir”e bir örnek vermem gerekirse; romanın ilk sayfasından beri kendi kendisine konuşan, sonra Koloni Savunma Güçleri’ne katıldığında oradaki ekürisiyle aynı doğrultuda sohbet eden başkarakterin Koloni Güçleri (KG)’nin onları nasıl gençleştireceğine dair teorilerini (daha doğrusu tek bir teorisini) okuyorsunuz ve kendinizi o teoriye inanırken buluyorsunuz. Ancak orduya tamamen dâhil olma zamanı gelip çattığında öyle bir ‘gençleştirme’ uygulanıyor ki başkarakter Perry’nin şaşkınlığını paylaşmak zorunda kalıyorsunuz!

Atlanmaması gereken noktalardan birisi de romana gerçeklik hissi kattığı aşikâr olan “Sözleşme” ve BeyinDostu bildirgeleri. Sözleşme kısmı, hemen romanın başında zaten: Orduya katılırken Perry’e okunan ve Perry’nin iç sesiyle gene bizi yönlendirerek tüm maddeleri onayladığı katılım sözleşmesi. Bu sözleşmedeki bazı püf noktalar, kitapta karşılaşabileceğimiz sürprizleri de içeriyor dememe gerek yok sanırım?

Bunun yanı sıra, BeyinDostu’na çok değinip tadınızı kaçırmak istemiyorum. Ufak bir ipucu vereyim, savaş ortamında askerlerin birbiriyle iletişimini sağlayan; yönerme ve talimatların iletilmesine vesile olan bir “aparat” diyeyim. BeyinDostu’nun ilk kurulum esnasında Perry’nin yaşadıkları o kadar sahici ki, bazen bu aparatın sanki sizinle konuştuğunu hissederseniz romanı okurken; şaşırmayın, tek değilsiniz.

Objektiflik konusuna dönelim. Scalzi, mükemmel bir militarist roman yazmış dersem çok abesle iştigal olmayacaktır. Ordunun (bunu istediğiniz ülkeye uygulayabilirsiniz) varoluş sebebini, işleyiş tarzını, ordudaki askerlerin zaman zaman yaşadığı kimlik bunalımı ve insanlığa dair kaybolan ümitleri çok yalın bir dille bizi sarmalarken biz de kendimizi onlara eşlik ederken buluyoruz. Aklımıza sözleşmeyi imzalayan John Perry’nin sözleri tekrar tekrar gelecektir: “Vicdani ret mi? Nasıl bir insan gönüllü bir şekilde orduya katılıp vicdani reddi destekler ki?”

Sahi, asıl nasıl bir insan yetmiş beş yaşında o güne dek sürdürdüğü tüm hayatı elinin tersiyle itip KG’ye katılıyor? Roman boyunca insanın varoluşunu sorgulamasını, ölümsüzlüğe (veya ‘ölümü geciktirmeye’ diyelim) olan arzusunu, savaşın toplumlar üzerindeki etkilerini iliklerimize kadar duyumsuyoruz.

[pullquote align=”left”]Kitabın ÖN OKUMAsı için BURAYA tıklayabilirsiniz.[/pullquote]

Yazarın asıl takdir edilecek yönü ise, benzersiz bir evren(ler) ve gidişat kurgulamış olması. Çoğu bilimkurgu yazarı Star Wars’a tapınma derecesinde saygı duyar ve maalesef pek çoğunun adını bugün duymuyor oluşumuzun sebebi Star Wars’a benzer bir şey yaratmaya çalışırken onun başarısız bir kopyasını yaratmış oluşlarında yatar. Scalzi’yi bu yazarlara dahil etmeli miyiz, yola çıkarken ilk fişeği Star Wars’tan mı almıştır bilemiyorum ama ortaya çıkardığı iş çok daha kapsamlı ve çok daha komplike, orası kesin…

Evren’de zaman geçerken karşılaşılan düşmanlar; bunlarla başa çıkmaya çalışan KG askerleri ve sürekli yenilenen sürpriz sahneler sizi başından sonuna kadar romana bağlı tutacak ve romanı bitirmeden elinizden bırakmanıza hayli hayli engel olacaktır. Fakat, bu kadar olumlu şeyin yanı sıra bir de olumsuz bir nokta var “Yaşlı Adamın Savaşı” ile ilgili. Romanın en çok tıkandığı (veya tıkanabilme ihtimalinin gözlendiği) noktalarda zaman zaman zorlamaya varacak tesadüflere başvuruyor Scalzi. Bu tesadüflerin sayısının az oluşu bizi tekrardan yazara saygı duymaya itiyor, o ayrı bir nokta…

Velhasıl-ı kelam; John Perry ve binlerce “yaşlı adam” ve “yaşlı kadın”ın savaşı sizin okumanızı bekliyor. Kimbilir, siz okurken onlar hala sizin güvenliğiniz için binlerce ışık yılı ötede bir Consu kabilesiyle savaşıyor olabilirler…