Sözcük Korsanı

sozcuk korsani

Gizemli Şeyler Dedektifi Bol Bel, okura ‘mevhaba’ dediği ilk kitap olan Sözcük Korsanı’nda, İstanbul’un bir kısmını etkisi altına alan konuşamama sorununu çözmeye çalışıyor. Bu olayda yardımcıları Büyük İlköğretim Okulu’nun beş afacan öğrencisi. Bol Bel olayı çözerken hayal gücüyle yapılmış gizemli nesneleri de kullanıyor. Hem de okura kahkaha attırarak yapıyor bunu.


Kitaptan

Tuhaf Bir Telefon

Size anlatacağım inanılmaz olay Dedektif Bol Bel’in bürosuna gelen bir telefonla başladı. Bol Bel o sabah içeri daha yeni girmiş, sandalyesine oturmaya bile fırsat bulamamıştı.

“Gizemli Şeylev Dedektiflik Bürosu, ben Dedektif Bol Bel. Nasıl yavdımcı olabilivim?”

“Dedektif Bol Bel, çok acil bir durum var!”

“İsminizi öğvenebiliv miyim efendim?”

“İsmim Aslı. Çok acil bir durum var. Hemen buraya gelebilir misiniz?”

“Tabii Aslı Hanım. Neveden avıyovsunuz?”

“Taksi’den.”

“Takside misiniz şu anda yani?”

“Hayır, Taksi’deyim.”

“Ben de öyle dedim zaten.”

“Hayır, hayır… Araç olan takside değil, semt olan Taksi’deyim ben.”

“Taksim olmasın o?”

“Eskiden öyleydi.”

“Ne demek eskiden öyleydi? Kendimi bildim bileli Taksim’in adı değişmemiştiv.”

“Bu sabah değişti. Ben de sizi bu yüzden arıyorum zaten.”

“İlginç… Advesin kalanını vica edeyim.”

“Söylüyorum: Kulak Çekme Sokak, numara beş, Taksi. Bükük İlköğretim Okulu.”

“Kulak Çekme Sokak mı? Sulak Çeşme olmasın sakın?”

“Sizi arama nedenimin ikincisi de bu. Bu sabah sokağımızın adı da değişti.”

“Hımm… Bükük İlköğvetim Okulu dediniz, değil mi?”

“Hah işte, sizi arama nedenimin üçüncüsü: Bizim okulun adı Bükük değil Büyük’tür. Büyük İlköğretim Okulu yani. Ama…”

“Bu sabah o da değişti. Doğvu mu anladım?”

“Aynen öyle. Bu sabah baktık ki, o ne? Okulumuzun adı değişmiş, sokağımızın adı değişmiş, semtimizin adı bile değişmiş. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Bizim sınıftaki Kokan’la konuşuyorduk. Sizden söz etti. ‘Bu durumu çözse çözse Dedektif Bol Bel çözer’ dedi. O nedenle sizi aradım.”

“Beni önevdiği için avkadaşınıza teşekküv ederim. Hev ne kadav adı bivaz gavip olsa da…”

“Arama nedenimin dördüncüsü: Arkadaşımın adı da değişti.”

“Nasıl yani?”

“Öyle işte… Dün arkadaşımın adı Okan’dı. Bu sabah sınıfa gelince bir baktık ki Kokan olmuş.”

“Gevçekten ilginç bir duvumla kavşı kavşıyayız Aslı Hanım.”

“Yaslı.”

“Efendim?”

“Adım Yaslı. Az önce değişti.”

“Aman Tanvım! Hemen geliyovum!”

Bol Bel telefonu kapar kapamaz turuncu renkli pardösüsünü sırtına, aynı renkteki geniş kenarlıklı şapkasını başına geçirdi. Koca göbeğini sımsıkı saran sarı gömleğiyle upuzun kırmızı kravatını şöyle bir düzelttikten sonra yola çıktı ve bürosunun bulunduğu Fillibaba Yolu’nu aceleyle inmeye koyuldu. Önce vapura binip karşı yakaya geçmesi, sonra da verilen adrese otobüsle gitmesi gerekiyordu. (…)