Yanılsamalar Kenti

“Ama o bunları yazmadı. Şiirinde hayatıma önem vermedi. Beni ihmal etti, çünkü beni ancak ölürken tanıdı. Bunda onun suçu yok. Düzeltmeler yapması, şiirin üzerinde tekrar düşünmesi, yarım kalmış satırları tamamlaması, bitmediğini düşündüğü şiiri bitirmesi için çok geçti artık. Bunları yapamadığı için üzülüyordu, biliyorum; benim için üzülüyordu. Şimdi olduğu yerde, karanlık nehirlerin ötesinde, birileri ona Lavinia’nın da onun için üzüldüğünü söyleyecektir belki de…

“Varlığım yüzyıllar boyu sürecekse eğer, en azından bir kerecik ortaya çıkıp konuşmam gerekir. Şairim bana hiç söz hakkı tanımadı. Sözü ondan almak zorunda kaldım. Bana uzun ama küçük bir hayat verdi. Yere ihtiyacım var, havaya ihtiyacım var.”

Vergilius’un Aeneas‘ında, yiğit savaşçı Aeneas rakiplerini alt ederek Latium kralının kızı Lavinia’yla evlenir ve Roma İmparatorluğu’nun temellerini atar. Destanda Lavinia’nın ne belirgin bir rolü, ne de kendine ait bir sesi vardır. Ursula K. Le Guin işte bu ihmal edilmiş karakteri alıp ona hak ettiği sesi veriyor ve büyük şairin destanında anlatmadıklarını onun gözünden, onun dilinden anlatıyor. Lavinia savaşın doğasını ve erkek-egemen toplumu sorgulayan; insanı insan, toplumu toplum yapan değerleri irdeleyen; edebiyatın gücünü vurgulayarak kurguyla gerçeklik arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran yaratıcı bir roman: Büyük bir destanda küçük bir rolü olan güçlü bir kadının kendi destanı.


Düzeltmen : Alaattin Topçu
Mizanpaj – Dizgi : Yalçın Ateş