Bu masalda kahraman şövalyeler, sihirli değnekli büyücüler, ışıltılar saçan periler yok. Güzel prensesler, beyaz atlı prensler, soylu krallar, neşeli şarkılar yükselen şatolar da yok.
Bu destanda, kuşaklardır yurt tuttuğu topraklarda sürgün olmuş konargöçer boyların hayatta kalma mücadelesi var.
Ilgana, atalarıyla bağları kopuk, yılgın bir toplumun kendini de, üzerinde yaşadığı toprağı da yeniden tanımlayışını anlatan, çağdaş bir Dede Korkut öyküsü.
–
Ilgana Nedir?
Ilgana, Türk ve Anadolu kültürleriyle mitolojilerinden esinlenilerek yaratılmış hayali bir destan dünyası. Alışılagelmiş Avrupa tarihi ve mitolojileri kökenli masalların yerine, Ege Denizi’nin doğusunda kalan toprakların kendi öykülerini, değer yargılarını ve tarih algılayışlarını eğlenceli ve tutarlı bir destan dünyası içinde ortaya koymayı amaçlıyor.
Ilgana, doğayla uyum içinde bulunan, basit yaşamlar süren ve doğa ruhlarıyla işbirliği içinde yaşayan konargöçerlerin, toprağın yaşam gücünü emerek güç kazanan kötü niyetli kentli büyücülere karşı verdikleri bitmek bilmez mücadeleyi konu alıyor. Kentli Dormanların tersine, tüm yeryüzünü kendi sorumluluklarında gören Sürekler, bu zorlu mücadeleye üç tarafı denizlerle, bir tarafı sarp dağlarla çevrili olan Ilgana topraklarında başlıyorlar.
Özgür Özol’un “Ilgana” romanı, destanın ilk ürünü olarak sunuldu. Kapsamlı ve heyecanlı bir destan olan Ilgana’nın farklı ürünlerinin de zaman içinde sunulması planlanıyor.
Ilgana destanının temellerini atan Yaratıcı Takım bünyesinde, bu destanın belkemiğini oluşturan çalışmalar, farklı uzmanlıklardan gelen kişiler tarafından yönetiliyor.
