Ozan Beedle’ın Hikayeleri

Merhaba, Harry Potter sevenleri. Bugün sizlere her cümlesiyle içinizi ısıtacak bir kitabın incelemesini yapacağım. Öncelikle Ölüm Yadigarları kitabından gelen bir ön bilgiyle başlayalım.

“Ozan Beedle’ın Hikayeleri”, Dumbledore’un Hermione Granger’a bıraktığı kitaptır. Kitap tıpkı bizim Külkedisi, Pamuk Prenses gibi ünlü masallarımızın ‘Büyücü Dünyası’ndaki versiyonuna benzemektedir. Verdiği dersler ve dokunduğu ince detaylar, “Harry Potter dünyasına adım atmış bir çocuğum olsa, bu masalları ona mutlaka okurdum,” dedirttirecek cinsten!

Kitap ülkemizde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı. Ve çeviri elbette ki Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu ikilisine ait. Çeviri işinde, aynı Harry Potter serisinde oldukları gibi, oldukça titiz davranmışlar. Kitabın tadına tat katmışlar diyebiliriz.

Kitabın kapağı, sayfa tasarımı ve zaman zaman Rowling’in elinden çıkmış çizimler, sizi bu büyülü dünyanın içine hapsediyor. 5 masaldan oluşan Ozan Beedle’ın Hikayeleri kitabı, eski dilden dilimize Hermione Granger tarafından çevrilmiş. Ve Albus Dumbledore’un aydınlatıcı notlarıyla zenginleştirilmiştir.

Kitabın ilk masalı olan “Büyücü ve Zıplayan Kazan”da bize –daha doğrusu büyücülere- Muggle’lara yönelik kardeşçe sevgi beslememiz hakkında öğütler veriyor. Basit ve yürek ısıtan bir masal. Dumbledore bu masal hakkındaki notlarında şöyle diyor: “Muggle karşıtı bir süreli yayın olan Sihirbaz Savaşta’nın editörü Brutus Malfoy gibi dönemin nüfuzlu büyücüleri, bir Muggleseverin olsa olsa bir Kofti kadar sihirli olduğu klişesini oturttu.” Bu da demek oluyor ki, Beedle’ın Masalları sihir dünyasında tahmin ettiğimizden bile daha etkin bir rol oynuyordu.

Kitabın ikinci masalıysa “İyi Kader Çeşmesi”. Bu masalda üç cadı ve bir şövalyenin İyi Kader Çeşmesi’ne ulaşmasının macerası anlatılıyor. İyi Kader Çeşmesi, adından da anlaşılabildiği gibi, suyundan kullanan herkesin kaderini iyi olaylarla dolduruyor. Dumbledore, notlarında bize gene çok aydınlatıcı bilgiler sunuyor. Ki bu bilgilerin arasında “İyi Kader Çeşmesi’nin Hogwarts’ta tiyatro oyunu olarak sergilenmeye çalışılması ve Lucius Malfoy’un kitabın Hogwarts Kütüphanesi’nden kaldırılmasını istemesi gibi, hayret verici bilgiler de mevcut.

Kitabın üçüncü masalı, benim kitapta en beğendiğim masal. “Sihirbazın Kıllı Kalbi”,  kuşkusuz Beedle’ın hikayeleri arasında en ürkütücü olanı. Dumbledore, notlarında bu masalı dinleyen büyücü çocuklarının uzun süre uykusuz geceler geçirdiğine değinmeyi ihmal etmemiş. Bu masalda genç bir sihirbaz, aşık olmanın rahatı ve güvencesi üzerinde ters etkisi olacağına karar veriyor. Aşkı bir küçümseme, bir zaaf, insanın duygusal ve maddi kaynaklarını yiyip bitiren bir yük olarak görüyor. Bu acizlikten kurtulmak içinse, kalbini çıkarıp kilitliyor. Dumbledore’a göre “Kahraman ölümden kaçınmaya çalışmıyor ama açıkça bölünmemesi gerektiği belirtilmiş olanı bölüyor – beden ve ruhtan ziyade, beden ve kalbi ayırıyor-. Ve elbetteki bu onu insanlık dışı hale getiriyor.” Görüldüğü üzere Beedle’ın masalları, her zaman cömertlik, hoşgörü ve sevgi temaları üzerinde durmuyor.

Kitabın dördüncü masalı, “Babbitty Rabbitty ve Kıkırdayan Kütüğü”. Sihir gücüne sahip olmayan bir kralın, sihir yapabilmek için bir hoca tutmasını ve kendisi haricinde sihirle ilgisi olan herkese zulüm etmesini konu ediniyor. Ve masalın sonunda elbette ki iyiler kazanıyor. Beedle bu masalda, sihre sonradan sahip olunamayacağını anlatmaya çalışıyor. Ayrıca Cadı ve Büyücüler’in, refaha kavuşmasındaki önemli adımlardan bazılarını belirtiyor. Albus Dumbledore bu masalı ‘pek çok yönden gerçek’ olarak nitelendirdiği için, kitabın önemli masallarından birisidir, diyebiliriz.

Ve kitabın son masalı, Ölüm Yadigarları’ndan da aşina olduğumuz “Üç Kardeşin Hikayesi”. Hatırlatma yapmak gerekirse masalda, üç kardeşin Ölüm’ü atlatmaları ve Ölüm’ün de onları geri kazanmak için armağanlar vermesiyle başlıyor. İlk kardeş yenilmez bir asa, ikinci kardeş ölenleri geri getirmek için bir taş ve son kardeşse Ölüm’den yeterli bir süre saklanabilmek için bir görünmezlik pelerini istiyor. İlk iki kardeş aç gözlülükleri nedeniyle ölüme kolayca teslim oluyor. Son ve en akıllı davranan kardeşse, ömrü yettiği kadar görünmezlik pelerininin altında yaşamını sürdürüyor.

Bence bu masal, Beedle’ın masalları arasında en önemli dersi verenidir. Ölen kişinin, en güçlü büyüyle bile geri getirilemeyeceğini ve Ölüm’den kaçınılamayacağını anlatıyor.

Elbetteki rivayetler arasında bu üç nesnenin gerçekten var olduğu da geçiyor. Özellikle Mürver Asa, büyücülük tarihinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Ancak bu başka bir hikaye ve ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız, ‘Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’ kitabını okumanızı öneririm. Ve Beedle’ın bu son masalı hakkındaki yorumumu Dumbledore’dan vurucu bir dipnotla bitirmek istiyorum. “Üç Kardeşin Hikayesi’nden çıkarılabilecek ahlak dersi ancak bu kadar açık olabilir: insanların ölümden kaçma ya da ölüme üstün gelme çabaları daima hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur.”

Daha önce dediğim gibi, Potter’ın dünyasına dair küçük bilgi kırıntıları elde etmek için bu kitap birebir. Özellikle Dumbledore’un notları sizi gerçekten baştan çıkaracak!

Yazımı bitirmenden önce belirtmek isterim ki, bu kitaptan kazanılan gelir: ‘Children’s High Level Group’ adlı hayır kurumuna bağışlanacak. Bu kurum, terk edilmiş çocukların sesleri olmak için çabalayan, onların haklarını koruyan ve küçük yaştaki insanlar için hayatı daha iyi kılmak için mücadele veren önemli bir kuruluş. Bize de Rowling’i takdir etmek ve onun yürüttüğü bu çalışmada, onu sonuna kadar desteklemek düşüyor.

Keyifli okumalar.

DarLy OpuS