Mr. Mercedes – Stephen King / Mektup Çevirisi

mr mercedes top

Sevgili Dedektif Hodges,

Umarım, 6 ay evvel emekliliğe ayrılmış olmanıza rağmen unvanınızı kullanmamda sakınca yoktur. Beceriksiz hâkimler, rüşvet yiyen politikacılar ve aptal komutanlar emekli olduktan sonra da unvanlarını kullanmaya devam edebiliyorlarsa, aynısının şehir tarihinin en çok madalya kazanan polis memurlarından biri için de geçerli olması gerektiğini hissediyorum.

Yani size Dedektif Hodges diyeceğim!

Efendim (Rozet ve Silah’ın gerçek bir Şövalyesi olduğunuz için hak ettiğiniz başka bir unvan), bu mektubu size yazmamın bir çok sebebi var ama en başta 27’si dedektiflikle geçen toplamda 40’ı bulan hizmet yıllarınızı tebrik etmeliyim. Televizyonda birkaç Emeklilik Töreni izledim (Halka Açık Kanal 2, birçok kişinin gözden kaçırdığı bir kaynaktır) ve bildiğim kadarıyla törenden sonraki gece, havaalanı yakınındaki Raintree Inn’de bir parti verildi.

Bunun gerçek bir Emeklilik Töreni olduğuna bahse girerim!

Ben kesinlikle hiçbir zaman böyle bir “cümbüşe” katılmadım ama bir sürü polis dizisi izliyorum ve her ne kadar birçoğunun “polis işlerinin” çok kurgusal bir resmini sunduğundan emin olsam da birkaçı bu tip emeklilik partilerini gösteriyorlar (NYPD Blue Homicide, The Wire, vs. vs.) ve ben bu dizilerin, Rozet ve Silah’ın Şövalyeleri’nin, kendi meslektaşlarından birine nasıl “elveda” dediklerini DOĞRU tasvir ettiklerini düşünmek istiyorum. Bence doğru olabilirler çünkü ben ayrıca, en az iki Joseph Wambaugh kitabında da “emeklilik partisi sahneleri” okudum ve bunlara benziyorlardı. Yazar biliyordur bu işleri çünkü o da, sizin gibi, bir “Em. Ded.”¹

Tavana asılı balonlar, bir sürü içki, bir sürü açık saçık muhabbet, eski günlere ve eski vakalara dair yığınla hatıra olduğunu hayal ediyorum. Muhtemelen, yüksek sesle çalan mutlu bir müzik vardır ve büyük bir ihtimalle bir ya da iki striptizci “salla güzelim salla” yapmıştır. Muhtemelen, “doldurulmuş gömlek” törenindekilerden daha gerçekçi ve daha komik bir sürü konuşma yapılıyordur.

Nasıl, isabetli tahmin edebiliyor muyum?

Araştırmalarıma göre, dedektiflik yaptığınız süre içerisinde, abartısız yüzlerce davayı çözdünüz, birçoğu, (Ted Williams’ın Klavye Şövalyeleri dediği) basının terimleriyle konuşursak, “sansasyonel” vakalardı. Katilleri, Hırsızlık Çetelerini, Kundakçıları ve Tecavüzcüleri yakaladınız. Bir makalede, (Emeklilik Töreniniz ile aynı zamanda yayınlanmış), uzun süreli ortağınız (1. Sınıf Dedektif Peter Huntley) sizi “her şeyi kitabına göre yapmanın ve muhteşem bir sezginin birleşimi” olarak tanımlamış.

Güzel bir iltifat!

Eğer bu doğruysa, ki ben öyle düşünüyorum, şu anda fark edeceğiniz üzere, ben yakalamadığınız o birkaç kişiden biriyim. Aslına bakarsanız ben gazetecilerin şunlardan biriyle isimlendirmeyi tercih ettiği adamım:

a) Soytarı

b) Palyaço veya

c) Mercedes Katili. Ben sonuncusunu tercih ediyorum!

Elinizden gelenin “en iyisini” yaptığınıza eminim ama yazık ki (bana değil, size yazık), başaramadınız. Hayal ediyorum da Dedektif Hodges, eğer “avantadan” yakalamak istediğiniz biri varsa o da, geçen yıl Şehir Merkezi’nde düzenlenen İş Fuarı’ndaki kalabalığa bile isteye arabasını sürüp sekiz kişiyi öldüren, daha fazlasını da yaralayan adamdır. (Söylemeliyim ki en vahşi beklentilerimin bile ötesine geçtim.) Resmi Emeklilik Töreni’nde size o plaketi verdikleri zaman aklınızda mıydım? Rozet ve Silah’daki Şövalye kardeşleriniz size pantolonları sahiden de aşağı inik bir şekilde yakaladıkları suçlular hakkında hikayeler (sadece tahmin yürütüyorum) ya da o güzel ve eski Ekip Odası’nda yapılan komik eşek şakalarını anlatırken aklınızda mıydım?

İddiaya girerim ki aklınızdaydım!

Bunun ne kadar eğlenceli olduğunu size söylemek zorundayım. (Dürüst olmaya çalışıyorum.) “Gazı kökleyip ibreye yüklendiğim” ve zavallı Bayan Olivia Trelawney’nin Mercedes’ini kalabalığa doğru sürdüğüm zaman hayatımın en büyük “sertleşmesini” yaşadım! Ve kalbim dakikada 200 mü atıyordu ne? “Aynen dediğim gibi.”

smiley

Size “içeriden bilgi” sayılabilecek bir şey söyleyeceğim ve eğer gülmek isterseniz durmayın, çünkü bayağı komik (gerçi bence aynı zamanda ne kadar dikkatli olduğumu da gösteriyor). Kondom takıyordum! Bir “kaput!” Çünkü ani bir boşalmadan korkuyordum ve DNA’mdan işi çözebilirlerdi! Eh, öyle olmadı; ama o zamandan beri, insanların nasıl da kaçmaya çalışıp başaramadıklarını (balık istifi gibi kalakalmışlardı), ne denli korkmuş göründüklerini (çok komikti) ve araba onları “biçtiğinde” nasıl ileri doğru sarsıldığımı düşünerek defalarca mastürbasyon yaptım. Emniyet kemeri öyle sıkıydı ki. Tanrım, heyecan vericiydi.

Doğruyu söylemek gerekirse, neler olabileceğini bilmiyordum. Yakalanma ihtimalimin yarı yarıya olduğunu düşünüyordum. Ama ben “şaşkın bir iyimserim” ve Başarısızlık yerine Başarı için hazırlanmıştım. Kondom “içeriden” bilgidir ama iddiaya girerim Adli Tıp Bölümünüz (CSI’ı da izliyorum) palyaço maskesinin iç yüzeyinde herhangi bir DNA izi bulamadıklarında feci şekilde hayal kırıklığına uğramıştır. Herhalde şöyle demişlerdir: “Kahretsin! Bu kurnaz piç, maskenin altına bir saç filesi giymiş olmalı!”

Evet giydim! Ayrıca ÇAMAŞIR SUYU ile yıkadım!

Onlara çarparken çıkan gümbürtüleri, çatırtıları ve bedenlerin üzerinden geçerken arabanın makasları üzerinde nasıl zıpladığını hala hissediyorum. Güç ve denetim için, bana her zaman 12 silindirli bir Mercedes verin yeter! Gazetede, kurbanlarımın arasında bir bebeğin de olduğunu görünce çok sevindim!! Genç bir hayatı söndürmek! Kaçırdığı onca şeyi düşünsenize, ha? Patricia Cray, huzur içinde yatsın! Anneyi de öldürdüm! Uyku tulumunda çilek reçeli! Ne kadar heyecanlı, değil mi? Kolunu kaybeden adamı ve felç geçiren o iki kişiyi düşünmekten de zevk alıyorum. Sadece belden aşağısı felç olan adam, Martine Stover, artık “sopaya saplanmış bir baştan” ibaret! Ölmediler ama muhtemelen “KEŞKE ölseydik” diyorlardır! Buna ne dersiniz Dedektif Hodges?

Şimdi muhtemelen şöyle düşünüyorsunuzdur: “Ne tür hasta ve manyak bir sapıkla uğraşıyoruz?” Sizi suçlayamam elbette ama bu konuda tartışabiliriz! Bence yığınla insan yaptıklarımı yapmaktan hoşlanırdı, çünkü İşkence, Parçalama vb.,vb.,vb. içeren kitap ve filmlerden (bugünlerde diziler bile öyle) hoşlanıyorlar. Tek fark benim bunu gerçekten yapmam. Ama hasta olduğum için değil (kelimenin her iki anlamıyla). Sadece, tamamıyla heyecanlı olacağını düşünmem dışında, böylesi bir deneyimin nasıl olduğunu tam olarak bilmediğim için yaptım… Hani şu “bir ömür boyu sürecek anılar” dediklerinden. Birçok insana daha küçücük birer çocukken Kurşun Botlar giydiriliyor ve bunları tüm hayatları boyunca giymek zorunda kalıyorlar. Bu Kurşun Botlara VİCDAN deniyor. Benim hiçbir zaman öyle bir botum olmadı, bu yüzden Normal İnsanların kafalarının üzerinde uçabilirim. Ya beni yakalasalardı? Eh böyle bir şey olabilirdi tabi, eğer Bayan Trelawney’nin Mercedes’i tekleseydi falan (bu çok küçük bir şanstı tabii, çünkü araba bayağı bakımlı görünüyordu), sanırım kalabalık beni parçalara ayırırdı, böyle bir şeyin olabileceğini anlamıştım fakat bu heyecanıma heyecan kattı. Ama hakikaten bunu yapacaklarını düşünmedim, çünkü insanların çoğu koyundur ve koyunlar et yemez. (Birazcık dayak yiyebilirdim sanırım ama dayağa katlanabilirim.) Büyük olasılıkla tutuklanıp mahkemeye çıkardım ve akıl sağlığımın bozukluğunu sebep gösterirdim. Belki sahiden de deliyimdir (bu düşünce zaman zaman aklımdan geçti) ama ayrıcalıklı bir deli. Her neyse, şans yüzüme güldü ve kaçtım.

Sisin yardımı oldu!

Şimdi gördüğüm başka bir şeyden bahsedeceğim, bu seferki bir filmde oldu. (Adını hatırlamıyorum.) Çok zeki bir Seri Katil vardı ve başlarda polisler (birisi Bruce Willis’di, hala birazcık saçı olduğu zamanlar) onu yakalayamadı. Bruce Willis de şöyle dedi: “Yine yapacak, çünkü kendisine engel olamıyor, er ya da geç bir hata yapacak ve biz onu yakalayacağız.”

Yakaladılar da!

Benim durumumda bu geçerli değil Dedektif Hodges, çünkü yeniden yapmak için içimde en ufak bir dürtü bile yok. Benim durumumda bir kez yeterli. Benim anılarım var artık ve hepsi su gibi berrak. Ve elbette, olaydan sonra bile korku içinde olan insanlar vardı, çünkü bunu yeniden yapacağıma emindiler. İptal edilen halk gösterilerini hatırlıyor musunuz? Bu sadece eğlenceli değil, “tres amusant”².

Gördüğünüz gibi, ikimiz de “Emekliyiz.”

Bu arada, tek pişmanlığım Raintree Inn otelindeki emeklilik partinize katılamayıp sizin için kadeh kaldıramamam, benim sevgili beyefendi Dedektifim. Siz kesinlikle elinizden gelenin en iyisini yaptınız. Dedektif Huntley de öyle tabii ki, ama ikinizin meslek hayatına dair belgeler ve İnternet raporları doğruysa sen Birinci Lig’de oynuyorsun, o ise İkinci Lig’de ve hep öyle kalacak. Vakanın hala Yürürlükteki Dosyalar’ın arasında olduğuna eminim, bu da demek oluyor ki Huntley arada bir raporları çıkarıp üzerinde çalışıyor, ama hiçbir yere varamayacak. Sanırım bunu ikimiz de biliyoruz.

Bitirirken, bu durumla ilgili bir şey daha söyleyebilir miyim?

O dizilerin bazılarında (ve sanırım Wambaugh’nun kitaplarının birinde de, ama belki bir James Patterson kitabı da olabilir) o balonlu, içkili ve müzikli partiler hüzünlü bir sonla biter. Dedektif eve gider ve Silahsız ve Rozetsiz hayatının anlamsız olduğunun farkına varır. Bunu anlayabiliyorum. Düşünsenize bir, Yaşlı ve Emekli bir Şövalye’den daha üzücü ne olabilir? Her neyse, Dedektif sonunda kendini vurur (beylik tabancasıyla). İnternette araştırma yaptım ve bu tür şeylerin sadece romanlarda olmadığını keşfettim. Bu gerçekten oluyor!

Emekli polislerde intihar oranı çok yüksek!!

Çoğu vakada, bu üzücü şeyi yapan polislerin, Uyarı İşaretlerini görebilecek yakın aile üyeleri yok. Çoğu, sizin gibi, boşanmış. Çoğunun besleyip büyüttüğü çocuklar evden çok uzakta yaşıyor. Harper Caddesi’ndeki evinizde bir başınıza kaldığınız aklıma geliyor ve sizin için endişeleniyorum. “Av heyecanını” arkanızda bıraktığınıza göre şu anda nasıl bir hayat sürüyorsunuz kim bilir? Çok fazla televizyon izliyor musunuz? Muhtemelen. Daha fazla mı içiyorsunuz? Büyük ihtimal. Yaşamınız artık çok boş olduğu için saatler geçmek bilmiyor mu? Uykusuzluk çekiyor musunuz? Aman, inşallah çekmiyorsunuzdur.

Sizin de sonunuzun böyle olmasından korkuyorum!

Muhtemelen size bir Uğraş lazım, böylece “kaçıp gideni” düşünmek ve beni asla yakalayamayacağınızı aklınıza getirmek yerine aklınızı başka bir şeyle meşgul edersiniz. Eğer tüm bu Masum İnsanları öldüren adam “parmaklarınızın arasından kayıp gitti” diye tüm meslek hayatınızın bir zaman kaybı olduğunu düşünmeye başlarsanız çok kötü olur.

Silahınızı aklınıza getirmeyi istemezdim. Ama zaten aklınızda, değil mi?

“Kaçıp giden adamın” aklına gelen son bir şeyle bitirmek istiyorum. Şöyle ki:

KODUĞUMUN ZAVALLISI.

Şaka şaka! En iyi dileklerimle,

MERCEDES KATİLİ

smiley

Not! Bayan Trelawney için üzgünüm, ama bu mektubu Dedektif Huntley’e verdiğinizde, ona söyleyin, polisin Bayan Trelawney’nin cenazesinde çektiği fotoğraflara bakma zahmetine girmesin. Cenazeye katıldım ama sadece hayalimde. (Hayal gücüm çok kuvvetlidir.)

Notun Notu: Benimle temasa geçmek ister misiniz? Yazdıklarıma “karşılık” vermek ister misiniz? Under Debbie’s Blue Umbrella³ adlı siteyi deneyin. Sizin için bir hesap aldım bile: “kurbağakermit19.” Yanıt vermeyebilirim, ama “şşşt, asla bilemezsiniz.”

Notun Notunun Notu: Umarım bu mektup sizi neşelendirmiştir!


1. “Det. Ret.”: (Detective Retired) Emekli Dedektif
2. “tres amusant”: Fransızca, “çok eğlenceli”
3. Debbie’nin Mavi Şemsiyesi Altında

Metnin özgün haline ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

çeviri
BÜLENT ÖZGÜN

düzelti
M. İHSAN TATARİ