The Wise Man’s Fear | İnceleme

the wise mans fear inceleme

Kvothe Kralkatili, büyüleyici hayatını anlattığı ikinci günü kapsayan The Wise Man’s Fear (Bilge Adamın Korkusu) kitabıyla geri döndü. Neredeyse 1000 sayfalık bu muazzam arayış öyküsü çok fazla konuyu ele alsa da sıkıcı ayrıntılarla çıkmaza girmiyor.

Öykümüzün başında okuyucu, Kvothe’un Bast adında bir fae yardımıyla hancı olarak sakin bir emeklilik geçirdiği Yoltaşı Hanı’na döner. Tarihçi Kvothe’un öyküsünü kaydettiği ilk günün çalışmalarını bitirmiş, Arcane adındaki adam hakkında söylenen tüm yalanların ardındaki gerçeği keşfetmiştir. Fakat The Wise Man’s Fear Kvothe’un ağzından dinleyeceğimiz kimi zaman komik, kimi zaman acı verici gerçeklerle dolu yeni bir gündür. Bugün, on beş yaşındaki bilge Kvothe Üniversite’de biraz zaman geçirerek nihayet, can düşmanı Ambrose’a karşı tam anlamıyla olmasa da büyük bir avantaj sağlar. Buna karşın, onu Üniversite’den bir koruyucu arayışıyla gönderen de bu olacaktır. Eolian’daki dost bir soylunun kehanetleri onu kraldan sonra ülkenin ikinci en zengin ve en güçlü adamı olan Vintas’lı Maer Alveron’a götürür. Kvothe Maer Alvaron için birçok hizmette bulunurken Maer’in meclisindeki karışıklıkları da çözümlemelidir.

Maer için çıktığı bir görevde, bir sukkubus fae olan Felurian’la karşılaşır ve savaşçı Adern’in yöntemlerini öğrenir. Koşullar ve Kvothe’un yetenekleri, horlanan Edema Ruh’un bu üyesini giderek güçlü, ahlaklı ve alçakgönüllü bir kahramana dönüştürür. Bu arada, Denna ile Kvothe’un belirsiz aşk öyküsü, Kvothe’un Felurian’la karşılaşmasıyla daha da çetrefilleşerek devam etmektedir. Olaylara Yoltaşı Hanı’nda verilen aralar ve dışarıda savaş halinde bir dünya olduğuna dair büyük ipuçları, Bast ile Kvothe’un huysuz ilişkisiyle beraber giderek somutlaşır. Tüm öykünün altında ise Kvothe’un ailesini katleden Chandrian’ı bulmak için bitmek bilmeyen arayışı yatmaktadır.

Amatörce görünse de, The Wise Man’s Fear’ın okuduğum en iyi romanlardan biri olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Epik veya arayış fantezisi sevenler için, Rothfuss zaman içinde kendini kanıtlamış hiçbir materyali dışlamamış. Üniversite’deki sahnelerde Terry Goodkind’in arşiv karıştırmaları ile Brent Weeks’in Night Angel üçlemesindeki sokak çocuğu cüretinin bir karışımı görülüyor. Maer’in meclisinde Kvothe, bir Dungeons and Dragons romanında bulabileceğiniz orman içi bir arayışla karışık, George R. R. Martin’inkilere (daha az karmaşık olsa da) benzer politik tehlikelerin etrafından dikkatle dolanıyor. Kvothe Fae’lerin dünyasında yaşarken, Rothfuss David Eddings’inki gibi dünya tarihi oluşturup bunu Patricia McKillip’in mitvari havasıyla birleştiriyor. Adema’nın ayaklarının dibinde, Kvothe epik fantezilerde zorunlu (veya en azından çoğunlukla dahil edilmiş) olanlara hem benzeyen, hem benzemeyen çok farklı bir savaşçı kültürü buluyor.

The Wise Man’s Fear büyük fantezi yazarlarının tüm özelliklerine sırtını yaslamış bile olsa, kendi ayakları üzerinde de duruyor. Örneğin Adema kesinlikle tutucu olmayan bir savaşçı kültü. Çoğu fantezi eserinde, savaşçı kültleri hem siyaseten hem ahlaken tutucudur. Fakat Adema farklı. Tek eşlilik yok ve seks ve çıplaklık gizli veya aleni olabiliyor. Tüm Adema’nın eylemlerini idare eden tek bir lider yok, sadece öğretmen-kılavuzlar ve bir savaşçı yasası bulunuyor. Rothfuss postmodern ahlâka sahip kadim bir Doğulu savaşçı kültünü mutlak zorlukta bir dille karıştırarak, dünyasının biçim ve amaç bakımından eşsiz bir kısmını oluşturmuş. Yine de, Adema kültünün okuyucunun kültür bilgisiyle paylaştığı ortak özellikler, bu kültün kolayca anlaşılırken aynı zamanda farklılıkları karşısında hayranlık duymaya yeterli. Hatta Kvothe, dehasına karşın, zar zor ilişki kurabildiği bir kült içinde yol almakta zorlanıyor. Kvothe’un Adema’dan aldığı savaşçı eğitimi, hem klasik savaşçıların-yöntemlerini-öğrenen-delikanlı unsurları hem de kültürel farklılıklarla bunların takdir edilmesi temasına bağlı olarak, romanın en iyi kısımlarından biridir.

Kitap neredeyse 1000 sayfa uzunluğunda olsa da, bazı okurlar Rothfuss’un (ve dolayısıyla anlatıcı Kvothe’un) hayat hikâyesinin bazı kısımlarını gizlediğini duyunca üzülebilir. Özellikle Üniversite’den Vintas’a yaptığı yolculuk sadece birkaç kelimeyle geçiştiriliyor. Okuyucular ancak Rothfuss’un gizlediği kısımlara kısa öyküler, kısa romanlar, hatta The Kingkiller Chronicle’ın devam kitaplarında geri dönmesini umabilecek.

Çoğunlukla cinsel içeriklerden kaçınan okurlar, genç Kvothe’un nihayet The Wise Man’s Fear’da bir kadınla yattığını duymaktan memnun olmayacak. Gerçi Rothfuss, cinselliği tanımlarken görüntüyü karartma veya örtmece yöntemini tercih etmiş. Duyarlı okurlar için bu daha makul olabilir, gerçi Kvothe’un hoplayıp zıplamasının romanda yeteri kadar yer tuttuğunu, kendisini duygusal açıdan çocukluktan erkekliğe taşıdığını ve sonraki tüm eylemlerinde ses getiren ve kalıcı bir etkisi olduğunu bilmeliler. Bayan okurlar, erkek eksenli bakış açısı ve seks tanımına (özellikle Felurian’la karşılaşmasında) itiraz edebilir, fakat bu durum kadınlara (erkeksi tarzda olsa da) daha fazla yetki veren Adema’nın kültürel farklılıklarıyla kısmen hafifletilebilir.

Rothfuss’un muhteşem yazım yeteneği sayesinde, bu konular çoğu okuyucunun dikkatini hiç çekmeyebilir. Rothfuss birbirinden en uzaktaki ayrıntıları pürüzsüzce birleştirebiliyor, olay örgüsünün veya karakterlerin izini kaybetmiyor ve mizahla ölümcül karşılaşmaları okuyucuyu hayran bırakacak şekilde harmanlıyor. Kvothe’un “Artificiery”de çalışmasını ele alalım. Romanın başlarındaki “Fishery” bölümünde, dönüp dolaşıp Kvothe’a gelen önemli şeyler olmaktadır. Şimdi okuyucu romanın başındaki olayları hayal meyal hatırlıyordur (ne de olsa aradan 700 sayfa ve önemli birçok olay geçti), ama Rothfuss unutmuyor ve romanın iki bölümü pürüzsüzce bir araya gelirken bu arada gerçekleşen olaylarla araya abartısız ve güçlü karakter ve durum değişiklikleri işleniyor. Kvothe’un aşırı alçakgönüllü mizacı ve eksiksizce kurgulanmış yan karakterlerin bazen garip gelen eylemleri, öyküyü Kvothe’un hevesle yaptığı işlerin karanlık ağırlığını okuyucuya hissettirmeyecek bir tasasızlıkla sunuyor.

Kvothe başkahraman ve en karmaşık karakter olsa da, Rothfuss diğer karakterlerini de mağdur etmiyor. Ele avuca sığmaz, haşin Dedan’dan yalnız bir kalp olan Sim’e veya esrarengiz Maer Alveron’a kadar hiçbir karakter karikatürize edilmemiş. Beklendiği üzere, hiçbiri Kvothe kadar geliştirilmiş olmayabilir, fakat monoton birer karakter de değiller. Örneğin Dedan,Kvothe’un tepesini attıran bir paralı asker, fakat başka bir paralı askere âşık olduğu için adamın meyus bir hâli de var. Bu, anlatıma bir parça mizah katarken, Dedan’ı da bu tür öykülerin ortak özelliği iri kıyım paralı asker prototipinden uzaklaştırıyor. Maer Alveron özellikle iyi yazılmış bir karakter. Kvothe onunla kişisel bir dostluk kurmak istiyor, ama iktidardaki adam kimseyle dost olamaz, karşısındakine borcu olsa bile. Dost, fakat iktidar sahibi soylunun zor fark edilen gölgesinin öyküde yarattığı gerilim Maer Alveron’a daha fazla derinlik kazandırırken bu sahnelerde okuyucuyu da yay gibi geriyor.

The Wise Man’s Fear’ın birinci şahıs anlatısı şaşırtıcı ölçüde çapraşık ve Rothfuss sadece iki romanıyla şimdiden epik fantezinin Yüce Ustası oldu. The Wise Man’s Fear’ın mükemmelliğini anlatacak sıfat bulamıyorum. Kaçırmak istemeyeceğiniz bir roman.

Bu inceleme 1 Mart 2011 tarihinde John Ottinger III. tarafından yapılmış ve graspingforthewind.com’da yayınlanmıştır.

Bir önceki sayfaya dönmek için tıklayınız…