Ethem Onur Bilgiç ile Röportaj

ethemonur

Teklifimizi kırmayıp röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler! Dilerseniz sözü fazla uzatmadan sorulara geçelim.

  • Tanımayanlar için, kimdir Ethem Onur Bilgiç? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1986 yılının Temmuz ayında Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğdum. Öğretmen bir babanın oğluyum. İnebolu’da güzel bir çocukluk yaşadıktan sonra Konya’nın Ereğli ilçesine taşındık. Orta ve lise eğitimimi Ereğli Anadolu Lisesi’nde aldım. Lise bittiğinde benden mühendis olmayacağını anlamam uzun sürmedi. Güzel sanatlara yönlendirildim ve bu fikir gerçekten hoşuma gitti. 2007 yılında da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Bölümü’ne girdim. Bu günlere geldiğimizde illüstratör ve grafik tasarımcı olarak çeşitli işler yapıyorum. Birçok reklam ajansı, dergi, gazete ve yayınevi için illüstrasyon ve tasarım yapıyorum.

  • Resim çizmeye nasıl başladınız? Hayalinizdeki iş böyle bir şey miydi, yoksa sonradan mı keşfettiniz bu yeteneğinizi?

Çocukluğumdan beri çizim yapmayı hep sevmişimdir ve elimde buna yatkındı. Ama lise hayatım boyunca sanırım sıkıntıdan karaladığım birkaç şey dışında hiçbir şey çizmedim. Lisenin bitmesine yakın hangi üniversiteye ve hangi bölüme gideceğimi sormaya başladım. Mühendis ya da öğretmen olmak istemiyordum, ama açıkçası ne yapacağımı da bilmiyordum. Küçük bir ilçede okumanın bazı dezavantajları oluyor. Çevreniz ve okulunuz sizi belli mesleklere yönlendiriyor ve güzel sanatlar bölümlerine dair pek fazla fikriniz olmuyor. Benim şansım evimize misafirliğe gelen bir ressamın çizimlerimi beğenmesi ve –çalışırsa rahatlıkla güzel sanatlara girebilir- demesiydi. Aklıma yatmıştı bu fikir ve gerçekten peşinden koşabileceğim bir hedefim olmuştu. Soruna gelirsek ben değil de, bir yabancı keşfetti bu durumu. Sonrası bana bağlıydı. Bütün hırsımla bu amaca yoğunlaştım.

 ethemcizim-2 ethemcizim-7

  • Son zamanlarda iyice yaygınlaşan, bilgisayarlı çizim de diyebileceğimiz, dijital sanat hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz elle çizmeyi mi yoksa bilgisayarda çizmeyi mi tercih ediyorsunuz?

Benim için ortaya çıkan ürün önemlidir. Geleneksel yöntemlerle ya da dijital yöntemlerle yapılmasını pek umursamıyorum. Sonuçta dijital ya da değil, yapılan iş yapanın becerisi ve zekâsını taşıyor. Bilgisayar ya da program bunu kendisi yapmıyor. Belki dijital yöntemler kolaylıklar sağlıyor, ama sonucu belirleyen şey, onu yapan birey. Bu açıdan baktığım için sadece ürünü umursuyorum. Beni soracak olursanız da, işe göre değişen bir iş üretme sürecim oluyor. Kafamdaki görseli nasıl elde edebileceğimi ya da anlam bütünlüğü olarak hangi malzemelerin buna uyumlu olacağını düşünüyorum. Akrilik, suluboya, mürekkep, karakalem, pastel, flomaster ve sprey boya gibi birçok malzeme kullanıyorum. Aslında elime ne geçerse kullanıyorum. Ama işlerimi genellikle dijital ortamda bitiriyorum, çünkü daha kontrollü olabiliyorsunuz. Geleneksel yöntemlerle yapılan işin verdiği tat, beni her zaman daha çok işin içinde hissettiriyor ve hoşuma gidiyor.

  • Pek çok güzel ve çeşitli işlerde imzanız var. Peki sizin favoriniz hangisi? En çok hangi işinizi seviyorsunuz?

Deniz’in (Tarsus) “Ozo Ozo Çakta” isimli öykü kitabına yaptığım illüstrasyonlar gerçekten içime siniyorlar. Öykülerin yazım aşamasından beri biliyor olmam ve Deniz’i iyi tanıyor olduğum için biraz stresli. Beni zor tatmin eden bir üretim süreci atlattım. Bu tarza gelene kadar iki farklı konsept çizim daha denemiştik. Sonuçta ne Deniz’i ne de beni tatmin etmedi bu çalışmalar. Şimdi sonuca çıkan işlere bakınca keyif alıyorum.

  • Çizerlik dışında da ilgilendiğiniz hobileriniz var mı? Bir sanatçı olarak ek iş gereksinimi duymadan rahat bir yaşam sürebiliyor musunuz?

Ben biraz şanslıyım galiba. İllüstrasyon ve grafik tasarımdan hayatımı devam ettirecek kazancı sağlayabiliyorum. Buradan kazandıklarımla da, kendi kafamdaki işleri projeleri gerçekleştirmeye çalışıyorum. Çizgi roman okumak, fotoğraf ve video çekmek hoşuma giden şeyler içinde. Bir de eskiden bilgisayar oyunu oynardım, ama artık pek zaman bulamıyorum.

  • Yaptığınız farklı işlerde hep kendi tarzınızı yansıtmayı başarıyorsunuz ama bazıları daha yüzeysel görünürken bazıları epey ayrıntılı olabiliyor. Peki inisiyatif elinizde olduğunda ne şekilde çizmeyi tercih ediyorsunuz? Daha yüzeysel ve basit mi, yoksa ince ayrıntılarına girerek mi çizmekten hoşlanıyorsunuz?

Aslında bu, biraz da ne yapmak istediğimle alakalı. Bazen basit çizgilerin daha çok şey anlattığı durumlar olabiliyor. Bazen de tam tersine yapmak istediğim iş için çok fazla malzeme ve boyayla uzun saatler çalışmak gerekiyor.

  • ethemcizim 1Çalışma ortamınızı biraz anlatabilir misiniz? Örneğin bazı çizerler sürekli müzik ve loş ışıkta çalışır, bazıları ise aydınlık ve tamamen sessiz yerlerde. Siz nasıl bir ortam tercih ediyorsunuz?

Çalışırken çok pasaklı olabiliyorum ama genelde çalışma masam düzenli ve temizdir. Sesten rahatsız olmadığım için genelde müzik dinleyerek çalışırım. Çalışma ortamımı sahiplenmem sanırım en önemli şey.

  • Takip ettiğiniz veya çalışmalarını beğendiğiniz yerli/yabancı çizerler kimler?

İllüstrasyonu bana tanıtan ve yol çizmemde -kendisi pek bilmese de- çok etkisi olan Sadi Güran’ı hâlâ hayranlıkla izlerim. Kendi jenerasyonumda ise Sedat Girgin hem çok sevdiğim bir dostumdur hem de hayranı olduğum bir çizer. Yabancı olarak; okulumda verdiği söyleşi ve sonrasındaki muhabbeti ile biraz olsun kendimi bulmamı sağlayan ve yeniden çizmemde ilham veren büyük usta Ralph Steadman, ilk İngilizce aldığım çizgi romanım olan “Fountain” ile tanıdığım Kent Williams ve her yaptığına hayran hayran baktığım Ashley Wood, Dave McKean, Bill Sienkiewicz, Jon Muth gibi bir sürü isim var.

  • Çizer adaylarının ya da bu işe yeni adım atmış olanların özellikle sorduğu soru kullandığınız kalem tipi, program, fırça seti oluyor. Peki sizce asıl önemli olan nedir? Örnek olarak kullanılan ekran kalitesinin çalışmaya olan etkisi nasıldır?

Bence tamamen çalışmak ve ne yaptığında zevk aldığının farkına varmak. Neyi iyi yapabiliyorsan bu senin tarzın oluyor çünkü. İllüstrasyondan ilk para kazandığımda kullandığım ekran 21 inc tüplü bir monitör ve gerçekten alabileceğim en ucuz tabletti. Şimdi daha pahalı ekipmanlarım var, ama bunlar sadece biraz daha rahat çalışmak için. Yoksa elimize geçen her şey ile illüstrasyon yapılabilir. Hatta bazen elimizde olmayanlar sayesinde daha yaratıcı işler çıkarabiliyoruz.

  • Edebiyatın, fantastik edebiyatın ve bilimkurgunun çiziminizde ve kendinizi geliştirme aşamasında ne gibi bir etkisini gördünüz?

Çok küçük yaşlarımdan beri bilimkurguya çok büyük bir ilgim vardır. Çok araştırma yapardım kendimce. Fantastik edebiyatla ise lisede tanıştım. Hiçbir türde tam yetkin okuyucu olmadım, ama üretirken beslendiğim edebiyat türleridir. Bilimkurgunun hayal gücünü çok geliştirdiğini ve insan doğasını anlamayı sağladığını düşünürüm ama.

Ozo Ozo Çakta İçeriden Ölmek Yaşlı Adamın Savaşı

ruzgarin adi

  • Yine bu türe olan edebi ilginiz tam olarak nedir? Özellikle bu edebiyat dallarında hangi isimleri okumayı tercih edersiniz? Var mıdır sıkı takipçisi olduğunuz yazarlar?

Çok iyi bir okur olmasam da; Ursula, Arthur C. Clarke, Tolkien ve George Orwell’i çok severim. Çizgi roman olarak Katsuhiro Otomo ve Akira’sı favori bilimkurgumdur.

  • Benzeri olarak çizgi roman okumayı sever misiniz? Mesleğinizle de alakalı olarak takip ettiğiniz çizgi roman serisi var mıdır? Bir gün sizin elinizden de kısa ya da uzun bir çizgi roman görebilecek miyiz?

Çizgi roman okumaya mecburen geç başladım. Dediğim gibi küçük bir ilçeye pek çizgi roman yollamıyorlar. Mizah dergisi bile yollanmıyor aslına bakarsanız. Ama İstanbul’a geldikten sonra sağlam bir çizgi roman takipçisi oldum. Klasik anlamda çizgi romanlardan çok grafik romanlara ilgim daha fazladır. “Watchmen”i ilk okuduğumda dehşete düşmüştüm. Aynı şekilde “V for Vendetta”da. Kısaca Alan Moore hayranıyım. Bu aralar seri olarak “Yürüyen Ölüler”i takip ediyorum. Kesinlikle çizgi roman olarak çok güçlü. Bir grafik roman yapmak gerçekten benim de hayalim. Hatta böyle bir şans da geçti elime. Sanırım 2-3 aya başlayacağım çizimlere, ama ne zaman biter bilemiyorum. Bir yılı bulmadan bitirebilirsem çok mutlu bir adam olurum herhalde.

ethemcizim 10

  • Özellikle resimlemiş olmayı isteyeceğiniz bir eser var mıdır? Varsa nedenini açıklayabilir misiniz?

Aslına bakarsanız Nazım Hikmet’in birçok eserine çizimler yapmayı deli gibi istiyorum. Bu aralar Nazım’ın “Salkımsöğüt” şiirini animasyon yapmaya çalışıyorum. Biraz yorucu oluyor, ama yakın zamanda biter umarım. Bunun dışında gelecekte kesinlikle “Şeyh Bedrettin Destanı”nı resimlemek isterim.

  • Bir kitabın kapağını çizerken ya da benzer bir konsept çizim yaparken o eserle nasıl bir bağlantı kuruyorsunuz?

Kitap kapaklarını tasarlamadan önce editör ya da yazarla bir araya geliyorum genelde. Bazı kitapları okumaya fırsat bulamıyorum ve bu yüzden de onların anlatımı çok önemli oluyor.

  • Rıhtım okuru özellikle Robert Silverberg’in eseri “İçeriden Ölmek” için çizdiğiniz kapağa bayıldı. Bu nedenle özellikle bunu ayrıca soralım istedik: Kapağı hazırlama süreci nasıl gelişti? Fikir ve konsept tam olarak nasıl ortaya çıktı? Yayıma hazırlanma aşamasında size kitapla ilgili belli başlı bilgiler mi verilmişti yoksa okuma fırsatı bulmuş muydunuz?

O kapağı yaparken İthaki’de editörlük yapan Evrim Öncül bana kitabı anlattı. Onun hazırladığı bir seri olan “Başka Kitaplar” serisinin son kitabıydı. Evrim’e ne yapmak istediğimi anlattım ve ne olursa olsun bildiğimi yapacağımı tahmin ettiği için o da bana, “Yapma,” dedi. Sonra ilk eskizleri yolladım. Hazırladığım görsel, Evrim’de endişe yarattı biraz, çünkü görsele bakıldığında korku kitabı kapağı hissi yaratıyordu. Ama kitap korku kitabı değildi. Güzel bir görsel olduğunu düşünüyordum ve bu şekilde devamını getirip finalize ettik. Sonuçta hem Evrim’in, hem de benim içimize sinen güzel bir kapak oldu. Evrim bana pek kapaklarda karışmazdı. Karşılıklı bir güven alışverişimiz vardı. Bu yüzden de sanırım en güzel çalışma ortamlarından birini Evrim’le yakaladım.

mod q

  • Sizi yapım kadrosunda gördüğümüz kısa filmlerden de tanıyoruz. Örneğin son günlerde yayınlanmasını merakla beklediğimiz “MOD” kısa filmi var. Bir çizer olarak bu filmin yapımında ne gibi bir rolünüz oldu? Sizi bu sektörde daha fazla görecek miyiz?

ethemcizim 8“Mod”un öykü halini bana yıllar önce Deniz yollamıştı. Ben de, “Çok güzel çizgi roman olur bundan,” demiştim. İç bunalımları olan kısa bir öyküydü. İki yıl sonra Deniz yeni bir kısa film için senaryo düşünüyordu. Ben de ona “Mod”u hatırlattım. Biraz görsel efektleri olduğu için gözümüzü korkutmuştu, ama altından kalkabileceğimizi düşünüyordum. Sonuçta Deniz’le oturup konseptlere ve filmin atmosferine çalıştık. Sonrasında da görüntü yönetmenliğini yaptım. İlk deneyimim olduğu için ben de insanların yorumlarını merakla bekliyorum. Ciddi anlamda bütçesiz bir biçimde ekipman eksikliklerine rağmen içimize sinen bir iş çıktı ortaya. Şubat ayında internetten izlenebilecek sanıyorum. Herkesin yorumunu merakla bekliyor olacağız.

  •  Ayrıca bazı dergilerde de düzenli olarak çizim yapıyorsunuz. Dergiciliğin geldiği son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle internet üzerindeki e-dergicilik? Dergiye özel özgün çizimler konusunda şu anda ne gibi bir yol kat edilmiş durumda?

Türkiye’de dergicilik gerçekten çok zor bir iş. Hele ki büyük bir güç yoksa arkanızda kendi imkanlarınız ve kaynaklarınızla yaşamanız gerçekten çok büyük bir mesela. E-dergicilik bu durumu biraz olsun değiştirecek gibi düşünüyorum. Tabletler akıllı telefonlar artık hepimizin sahip olduğu ekipmanlar. Tabii ki kâğıdın dokusunun yerini hiçbir şey tutmaz, ama en azından maliyeti düşürdüğü ve kolaylıkla ulaşılabilir olduğu için dergiciliği geliştireceğini düşünüyorum e-dergiciliğin.

rihtim ethem onur bilgic

  • Ve son olarak genç çizerlere ve bu mesleğe adım atmaya hazırlanan arkadaşlara önerileriniz var mı? Nelere öncelik vermeli, neleri arka plana çekmeliler?

Sürekli çalışmak en önemli nokta. Birçok zorluk çıkıyor önümüze her gün, ama sevdiğin iş çizmekse sürekli araştırmalı, incelemeli ve çizmeliyiz.

Verdiğiniz cevaplar için sonsuz teşekkürler! Umuyoruz bol maharetli ellerinizden çıkan daha nice çizimlere göz atma fırsatı buluruz.