Onat Bahadır ile Röportaj

onat bahadir rop

  • Merhabalar! Öncelikle bu röportajı Kayıp Rıhtım’ın Dördüncü Yıl Şenliği için yaptığımızdan kelli öyle girişmek istedim sorularıma… Zaman zaman Kayıp Rıhtım’a baktığınızı biliyorum. En çok hangi bölüm ilginizi çekiyor? Kayıp Rıhtım’a dair genel bir görüşünüzü alabilir miyim?

[stextbox id=”info” float=”true” align=”right”]alperkayaRÖPORTAJ
Alper Kaya
[Arşivi]

Yeni haberler… Stephen King’in Shining’in devamı olarak yazdığı “Dr. Sleep” adlı yeni romanını böyle öğrendim. Genel olarak da fantastik, gerilim, korku türlerinde yeni neler var, Kayıp Rıhtım bunları kaçırmıyor. O yüzden her gün değil belki, ama her hafta muhakkak birkaç kez bakıyorum siteye.

  • Sizi ‘Deliliği Beklerken’le biliyoruz. Bu fikir ilk olarak nasıl düştü aklınıza? Hani, bir esin kaynağı var mıdır?

Şu veya bu diye işaret edebileceğim, esin kaynağı olmuş bir olay ya da anı yok aslında. Yazarken birçok şeyin bir araya gelmesi sonucu oluştu metin.

  • Yazma sürecinde tıkanma vesaire gibi sıkıntılar yaşadınız mı? Yaşadıysanız, nasıl aştınız?

Evet, yaşadım. Sürekli masa başında ve düzenli yazabilen biri değilim. 2001’de başladım Deliliği Beklerken’e… 2009’da bitti. Arada yıllarca elimi sürmedim. Ama kısa öyküler yazmaya devam ettim tabii. Yazarın düzenli yazması ve belli periyodlarla kitap çıkarması gerektiği fikri hazin görünür bana…

  • Yayımlanma aşamasına dair, roman yayımlatmak isteyen genç; girişimci isimlere de düstur olabilecek görüşlerinizi alabilir miyim?

Son dönemde bazı arkadaşlarımdan da duyduğum, “Yeni bir projen var mı?” sorusu var. Bu tüylerimi diken diken ediyor. Mühendislik falan seçtim de haberim mi yok gibi bir duyguya düşüveriyorum. Yazmak bence zevk alınması gereken bir uğraş. Genç, girşimci isimlere düstur demek… “Girişimci” iseler belki de başka bir meslek seçseler daha iyi olur. Yazmayı sevenler içinse söyleyebileceğim, önce yazsınlar, kendilerini beğenmeden bol bol yazsınlar… Sonra fikrine güvendikleri birilerine gösterebilirler ya da bir yayınevine gönderip en az altı ay yayınevini aramadan başka şeyler yazmaya devam edebilirler. 6 ay sonra ne mi yapsınlar? Dosyalarıyla ilgili net bir yanıt almadan telefonu kapamasınlar. Ama en azından editöre 6 ay bir yıl arası bir süre müsaade etmek gerekiyor. Bu önemli!

  • Türk fantastik kurgu dünyasına dair ne düşünüyorsunuz? Genç ve atik çok isim var ama bunlar piyasada çok da aktif ve bilinir değiller maalesef… Bunu nasıl aşabiliriz?

Bunu, yazanlar için konuşursak, her yazılanın öncelikle bir edebiyat ürünü olduğunu, türü ne olursa olsun, salt kurgu yapmanın yetmeyeceğini, dilin hakkının da verilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Ve ikincisi bizdeki okurun kendi coğrafyasında üretilen fantastik, bilimkurgu, korku yapıtlarına dudak bükmesi refleksi olabilir… Bunun da aşılmakta olduğunu düşünüyorum. Bu tip sıkıntıların her zaman en keskin ilacı iyi yapıttır.

  • Fantazya Derneği’nin ilk aşamalarında en azından toplantılara gittiğinizi biliyorum. (Kaynağım sağlam! :) ) O ortama dair görüşlerinizi ve derneğin gelecekte nerede olabileceğini, yapabileceği işlerin sizin zihninizdeki izdüşümünü rica edebilir miyim?

Dernek resmen kuruldu. Üyeler çoğu genç yazar arkadaşlar. Yapılması gereken çok iş var ve herkes kısıtlı sürelerle katkıda bulunmaya çalışıyor. Derneğin en önemli işlevinin bizde geçmişte yazılmış ve şimdi yazılmakta olan bu türlerdeki nitelikleri yapıtları görünür kılmak olduğunu düşünüyorum. Bu becerilebilirse bayağı bir iş başarılmış olacak.

  • Radikal gibi büyük gazetelerin kitap eklerine kitap eleştirileri yazdığınız da oluyordu. Bir kitabı eleştirirken nelere dikkat etmeliyiz? İyi bir eleştiri yazısı nasıl olur?

Radikal Kitap ekine ve birkaç yere daha yazılar yazdım evet, ancak eleştiri yazıları değildi onlar. Tanıtım yazılarıydı. Eleştiri yazmak zor bir uğraş. Bir iki kriter öne sürerek beğendim beğenmedim demek, yazınızı eleştiri yapmaz. İyi bir eleştiri yazısı nasıl olur… Her alanda yazabileceğinizi düşünmeden, yazmak için seçtiğiniz alanla ilgili kurmaca, kuram eserleri incelemeden, bunlar üstüne uzun uzun düşünmeden olmaz herhalde. Misal fantastik, bilimkurgu türlerin eleştirisi yoktur bizde. Çünkü hem kendi birikimimiz hem de yabancı edebiyatlardan çevrilerek Türkçeye kazandırılmış eserler üstüne yetkin bir araştırma yoktur.

  • Türkiye’de kitap sektörüne dair izlenimleriniz neler? Nasıl kitaplar daha sık basılıyor, nasıl kitaplar daha fazla okunuyor?

Biraz reklamla doğru orantılı gidiyor galiba o daha çok okunan daha az okunan kitaplar listesi… Tüm dünyada fantastiğin daha çok okuduğunu biliyorum. Başka pek bir bilgim yok.

  • Favori beş kitabınızı, nedenleriyle rica edebilir miyim?

Öteden beri biyografi edebiyatına meraklı oldum. Bunun bir nedeni de Stefan Zweig’ın İş Kültür Yayınlarından “Dünya Fikir Mimarları” üstbaşlığıyla çıkan üç ciltlik seridir. O üç kitap önemlidir benim için, ilk cilt özellikle.

Clive Barker’ın “Kan Kitapları” serisi korku edebiyatının özel örnekleri arasında diye düşünüyorum. Barker, edebiyatın sanat değerini koruyarak korkunç öyküler anlatan biri.

Ursula Le Guin’in hangi kitabı olsa olur. Fantastiği onun kadar güzel felsefeyle birleştiren yazar pek yok.
Patricia Highsmith’in yine bütün romanları… Birini diğerinden ayırmak zor zaten. Highsmith sıradan durumların içinde dolaşarak suçsuz hayat olamayacağını anlatır.

Son olarak Thomas Hardy’nin “Jude the Obscure” romanı diyeyim. Çeşitli adlarla çevirileri vardır bu kitabın bizde. Hardy erken büyümeyi ya da çağı için erken düşüncelere sahip olmayı, bunun olası bedellerini roman diliyle anlatmakta ulaşılması zor bir başarı yakalamış.

  • Çok yoğun olduğunuzu biliyorum, TRT Okul’a bir kültür sanat programında metin yazarı olarak dahilsiniz ve geç vakitlere kadar başka işlerle de meşgul oluyorsunuz. Kısaca metin yazarı olduğunuz programa dair bilgiler de rica etsem?

Sanat 2011 programın adı. 30 dakikalık, haftanın beş günü akşamları yayınlanan bir kültür sanat programı. Sinema, kitap dünyası, plastik sanatlar, festivaller, gösteriler, konserler, kültür sanata dair aklınıza ne geliyorsa hepsine yer verilen ve iyi olsun diye çok çalışılan bir program…

  • Bu meşguliyete rağmen bana zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum! Kitap eleştirilerinizi tekrardan okuyabilmek dileğiyle, şen günler; uzun geceler diliyorum efendim…

Teşekkür ederim Alper, ben de ilk kitabın “08.00” için kutlarım seni. Kayıp Rıhtım ekibine de selamlar, teşekkürler.