Sonlar ve Başlangıçlar (Özet)Sonlar ve Başlangıçlar, Vulcania adlı dünyanın umutlarını işler. Başlangıçlar, kara kaplı kitabın içine eklenmiş ölümsüzlerin öyküleridir. İnsanoğlunun eline düşmüş saflığın kirlenişi ve ölümsüzlüğün insan eliyle öldürülüşüdür. Ve onları çağıran umudun bir kez daha seslenişinde sonlardan çıkar başlangıçlar.
Kitap, bir sonla başlar. Çirkinliği yüzünden dışlanan, ucube olarak adlandırılan ve bir tiyatro sahnesinde esarete zorlanan Zenon' un yarattığı feci sonda, kendi idamını gerçekleştirişi görülür. Final olarak atadığı bir gecede, onu izlemeye gelen seyircileri kızgın yağla haşlayan Zenon, linç edildikten sonra yakılarak öldürülür. Ve onun hayatının bitişi, ölümsüzlüğe olan uyanışı olur.
Zenon ile bir katil olan, fakat işlediği cinayetlerin ya farkında olmayan yada sürekli olarak cinayetleri soytarı olarak gördüğü hayale atan Airin arasında bir bağ oluşur. Zenon, artık Airin' in sanrısıdır. Ona yol gösteren, onu kötülüğe sevk eden bir kabustur. Airin, giderek artan korkusunda etrafında dönüp duran, anlam veremediği her şeyi Mim adını verdiği soytarıya yükler. Ona göre kıyımların, kötü gidişatın tek bir sorumlusu vardır: Soytarı!
Airin, dört dinin baş tapınaklarının bulunduğu Anciora'da hırsızlıkla geçimini sağlamaktadır. Giderek bozulan siniriyle gelen dikkatsizliği, son vakasında yakalanmasına ve zindana atılmasına sebep vermiştir. Oradan kurtulması ise, Natramp insan kıtasını işgal için gelen Catalcia savaş gemilerinin top atışı sayesinde gerçekleşecektir.
Bir İsadha ülkesi olan Catalcia' nın kanlı kralı Gilbert' in varisi Lantis Zarastkan, babasının rüyasını gerçekleştirme sevdasıyla tahta oturur oturmaz, maden zengini olan barbar topraklarına işgali sürdürür. Kendini Vulcania' nın büyücülerinin ve din adamlarının yüzünde temiz çıkarmak için bir oyun içine girer ve mensup olduğu dinin, kendi ülkesinde bulunan en büyük tapınağı Hallula' yı yıkar. Hazırladığı kılıf, Anciora' nın rahip-kralı Kogan' ın tepkisini doğrudan ona yönlendirir. O kadar ki, Catalcia' nın kralı Vulcania' nın adaletinin merkezi olan Solmada Diyarı' nın mahkemelerinde yargılanır.
Kral Lantes' i, bilinen en kudretli hükümlerin geçtiği Empar Mahkemesi' nin hakimi Maugre yargılayacaktır. Maugre, yalnızca bir hakim değil, aynı zamanda da bir filozoftur. Onun yegane çilesi, yaptığı onca çalışmaya rağmen, ömrünü bilgiye adamasına rağmen evrenin sorularından birine yanıt verememesidir. Ancak onun kıyametini, ömrünü adadığı felsefe değil, kendinden dahi üstün tuttuğu hukuk hazırlayacaktır. Hakim Maugre' a rağmen, insanlık suçlusu Lantes, suçsuz bulunur ve aklanır. Solmada' nın adaleti, Catalcia tarafından satın alınmıştır. Ve satın alınamayan Hakim Maugre, bir zehirle delirtirip öldürülmüştür. Onun sonu, onu getiren hiçliğin başlangıcı olacaktır. Ve Maugre' ın korkusu, Lantes' in ruhunda kalacaktır.
Lantes, ne yapıyorsa ülkesi için, inançları için yapıyordur. Kafasındaki düzen, tüm sınırları kaldırmaktan geçen bir insan diyardır. O, İsadha İnsan İmparatorluğu' na dair muazzam hayalleri için, uğraşıyordur. Tıpkı babası gibi. Ve mensup olduğu din için, iman ettiği adalet için, kılıcını kullanmakta olan Lantes, Solmada mahkemelerinde aklandıktan sonra hiç durmaz. Natramp' daki sözde müttefiklerinden, özde ise serflerinden yardım alarak "Meleklerin Ülkesi" denilen ve dokunulmaz olarak tabir edilen Anciora' ya ve onun topraklarına savaş ilan eder. Müttefik ülkelerin tershanelerinde yapılan savaş gemileri ile kısa sürede başlatır kuşatmayı. Ancak savaşın sonunda işler değişir ve Anciora' nın topraklarını kutsayan okyanus, kendi yaratıklarını salar öfkesiyle; üstelik de dost tanımaksızın.
Lantes, inandığı tanrı Helut tarafınca lanetlendiğini sanır. O kadar çok sarsılmıştır ki, başrahibi olan Nydrael' in kara din Azruva' nın Yüce Efendisi' ne olan duasını dahi fark edememiştir. Hezeyanları arasında Maugre ile karşılaşır ve bir deniz canavaranın gemisine saldığı dalganın sonucunda ya gemiden düşer, yada intiharı dener.
İşte Anciora zindanlarında tutulan ve soytarının dediğine göre Anciora' nın tahtına kan bağı sayesinde varis olan Airin de, bu savaşın neticesinde zindandan kaçmayı başarmış ve belki de oyunda en büyük paya sahip büyü ırkından birinin gizli konuşmalarına şahitlik etmiştir. Deniz canavarlarını savaşa dahil eden, çağrıcıların Apello Kulesi' nin başkanı Zoltan' ın ta kendisidir. Zoltan bunu kendi ağzından, yaşamını son vermek üzere olduğu Anciora' nın başbüyücüsü Parinoseth' e övgüyle iletmektedir.
Parinoseth' in sakladığı bir kitap vardır. Üzerinde çalıştığı bir kitap ve kara kaplı bir kitap. Airin, bu kitabı soytarının istediğini sanmaktadır ve Zoltan' ın da soytarının girdiği kılıklardan biri olduğunu. Ve belki de kitabın da soytarıya ait olduğunu. Bu konuda kafası çok karışıktır. Kitabı saklamasını ondan Parinoseth istemiştir. Bilinmez bir nedenle ölen baş gardiyan ve Airin ile birlikte zindandan kaçan köle-gardiyanın birer yaşayan ölü olarak ayağa kalkışlarına bakılırsa, nekromansi ile bağlantılı bir büyücü oraya doğru gelmektedir. Ve bu yüzden de Parinoseth, sözü edilen kitabı Airin' e vermekte ısrar etmekte olduğu söylenebilir. Airin kitabı alırken, ayağa kalkan gardiyan cesetlerinin hışmına uğrar. Ancak kitapla birlikte kaçmayı başarır. Parinoseth ise onun kadar şanslı değildir. Airin, bundan sonra bu kara kaplıyı daima taşımak zorunda kalacaktır. Ve gittiği her yerde, ya kitap yüzünden yada kendisi yüzünden başı beladan kurtulmayacaktır.
Günlerden bir gün yollar kesişir. Yolların kesişmesini sağlayan kader gibi görülse de, yolların kesişmesinde büyük rol oynayan, iyilik mi yoksa kötülük mü yapmakta olduğu belli olmayan Akheran adlı rahiptir. Hiçbir dine mensup olmadığı gözlenen bu rahip, Anciora işgaline başlangıçta destek olacağını açıklayan güçlü Catalcia müttfeki Daphort' un komutanlarından biri olan Galdor' un karşısına çıkar ilk olarak. Galdor, bir asker kaçağıdır. Ve aslında Daphort' un hiç mi hiç katılmadığı bir savaş olan Anciora işgalinden kaçmıştır. Helsulva dinine, yani Helut' a olan imanı yüzünden meleklerin topraklarına girememiş ve dolayısıyla da aldığı emri yerine getirememiştir. Böyle olmasının nedeni, Daphort kralının plansız atılımlarıdır. Kral, biraz saftır ve bazı birliklerini gözden çıkarmıştır. Başlangıçta Anciora topraklarının kuzeyine yerleşmiş Yroklar denilen barbar kabilesini vurmak istediği için savaşa evet demiş Daphort, sonra da hayır demiştir. Bunun nedeni de olsa olsa, Catalcia' nın Yrokları Anciora' ya karşı kullanmaya karar vermesi ve Daphort' a açıkça "sen gelme" demesidir. Ancak Galdor gibi, bir kaç birliğin başındaki komutan, yazık ki kışın zorlu şartlarında haberi alamamışlar ve Anciora topraklarına ya yürümüşler yada yürüyemeden ölmüşlerdir.
Galdor, Akheran denilen rahibe bir tapınakta rastlar. Tapınağa geliş nedeni de, gördüğü bir rüyadır. Rüyasında ona Quastis olarak adlandırılan şeytan seslenmiş ve tüm güzelliği ile onun aklını çelmeyi denemiştir. Solmadalı hakim Maugre' un Galdor' a, ölü genç askerlerin ruhlarını kanıt olarak gösterdiği suçlamalarla saldırdığı bu rüyanın finalinde, Galdor karşısında gördüğü Galdor' u öldürmüştür. Ve inançlarına bütünüyle sadık olan Galdor, Anciora' ya olan yolculuğunda onun ve birliğinin başına gelen kazalar yüzünden rüyanın onu lanetlediğine fazlasıyla inanmıştır. Rahip Akheran, onu rahatlamaya çalışmaktan çok, tapınağın baş rahibini taşlar. Sonrasında da Galdor' a Anciora' nın tahtının varisi olan Airin' i bulacağını, bulduğu zamanda da öldürmemesini buyur eder. Aynı Akheran, Airin' in de karşısına Anciora' nın sahillerinden birinde çıkar ve ona bir kılıç hediye eder. Ve Airin, onun sayesinde, çok da tesadüfi bir şekilde ölmüş sandığı büyük kız kardeşi Lorien' le rastlaşır. Onu alarak Anciora' dan uzaklaşır. Fakat, kız kardeşini öldürmesi fazla uzun sürmez. Onun soytarı olduğunu düşünür ve onu hediye edilen kılıçla öldürür. Böylelikle henüz ayak bastıkları bir kasabada aranan katil olur.
Kışın zor şartlarına ve peşindeki koruculara rağmen gizlenmesini sürdüren Airin, sonunda hastalanır ve ateşten kendini kaybettiği bir zaman diliminin hemen ertesinde kasabanın ve civarlarının yaptığı iyilikler sayesinde "maskeli savaşçı" olarak ilan ettikleri ve efsaneleştirdikleri Galdor tarafınca iyileştirilir. Galdor ile Airin arasında bir arkadaşlık ilişkisi gelişmeye başlar. Birlikte yolculuk etmeye başlarlar. Airin, Galdor' a Daphort' un Anciora savaşına hiç katılmadığını söylemiştir. Artık Galdor' un hedefi, vatanı Daphort' a ve orada bıraktığı ailesine dönmektir. Airin' i de iyi ve ahlak sahibi bir insan yapmak için uğraşacaktır. Galdor, genç adamda gördüğü hekimsel yeteneğine adeta hayran kalmıştır. Öylesine bir hayranlıktır ki bu, Airin' in gibi görünen cinayetleri soytarı kılığına girmiş birinin işlediğine inanır olmuştur.
Yolculukları sırasında karşılarına, haritalarda yer almayan bir kasaba çıkar. Tapha adlı bu yer, zamanın çok ötesinde gibidir. İhtişam ve zevk içmiştir. Öyle ki yolcuları derhal yolundan çevirmiştir. Galdor ve Airin' in girişi, sanatın en şatafatlısına bürünmüş Tapha' nın şenlik gecesine çeyrek kala gerçekleşir. Devasa heykellerden birinin soytarıyı, birinin de Solmada' nın efsanevi hakimi Maugre' ı betimlediğine bakılırsa, yollarının buraya çıkması da tesadüfi değildir.
Airin, Tapha' da bir fuhuş çadırının etkisine fazlasıyla kendini kaptırır. Canın çektiği kız Lisha, bu çadırda tutsaktır ve Airin, onu almayı kafasına takmıştır. Ayrıca Lisha' yı evleneceği kız olarak tayin etmiş ve Galdor' u resmen delirtmiştir. Galdor, Airin' i kendi haline bırakıp şehirde geziye çıktığında rastlamıştır heykellere. Ve dahası büyücülere de. Airin ise, kız derdindeyken yakalanmıştır büyücülerin emrindeki askerlere.
Çölün ortasındaki güneş manastırında kahinlik yapan Nefri' nin haremiler tarafınca öldürülüşünün ardından, Galdor' un henüz tanıştığı illüzyonizm ekolünün ana kulesi Somnium' un başkanı Samrah' ın ona seslenişi gelir. Tapha' da bulunan heykellerden biri Nefri' nin heykelidir ve Samrah onu bir tanrıdan bahsediyormuşçasına över Galdor' a. Tam bu sırada, efendim dediği kişi gelir alana ve Samrah onu takdim eder Galdor' a. Nefri, Galdor' un avuçlarından ve onun gözlerinden kaderi okur. Ve Nefri, Galdor' a Airin' in ölümünü gördükten sonra bir dostu ile birlikte öleceğini söyler. Maceranın ölümle bitecek olması Galdor' u korkutmaz. Ama Nefri' nin Akheran' dan, Quastis' den ve Galdor' a ait rüyalardan bahsedişi gerçekten korkutucudur.
Galdor, düşüncelerin endişesi ile Airin' i kaybettiğinin farkına varmakta geç kalır. Onu aramak için çıktığı yolda, satıcılarla kavga eden, son derece küstah ve bir o kadar da ukala olan elf Genora Raniso Clodiemes ile tanışır. Raniso, bir gökelf olduğunu iddia etmekte olan ve aylar yükselmeden önce portalın açılacağı gölü bulmak için çırpınmaktadır. Galdor ona yardım etmek istemese de, Raniso pazarlığa girişir. Ayrıca o, Airin' in yakalandığını da Galdor' a bildirmiştir.
Airin' i gökte ararken, Tapha' nın merkezinde kurulan sahnede görürler. Yetmez gibi intihar ettiği söylenen Catalcia Kralı Lantes de oradadır. Ve şenliğin sunucusu, doğacak olan altı ayı bekleyen soytarıdır.
Buradan kurtuluşları, işin içinde oldukları her hallerinden okunan üç büyü ekolünün temsilcilerinin aralarında çıkan tartışma ile gerçekleşir. Nekromansi ilminin temsilcisi olan kara büyücü Demort ile çağrıcıların başkanı Zoltan' ın arasında büyüyen tartışma, esirlerin kaçmasını sağlamakla kalmaz; Samrah' ın ve onun illüzyonistlerinin gizlediği tabloyu da açığa çıkarır. Soytarı, sinirden deliye döner ve tam büyücülerin hepsini adam edecek iken, Nefri tarafından durdurulur. Ve Nefri, soytarıyı durdurmak için giriştiği zaman durdurma eylemini sürdürerek, zamanın o anlara dair çarklarını kırar. O ana kadar şeytan olarak tasvir edilen soytarı dahi, şaşırır. Ne olduğunu anlayamaz.
Tapha' nın maskesi düştüğünde, göksaray denilen yere dönme umudu kırılan Raniso, ne olduğu konusunda herkes kadar fikirsiz olan Kral Lantes ve Airin tarafından kurtarılan Lisha da Galdor ve Airin' e katılırlar. İllüzyonizmin kırılması sonucunda, maskesi düşen Tapha' nın bir kaç harabeden ibaret olduğu ve halkının da Demorth' a ait yaşayan ölüler oldukları görünür. Ölüler ile düzlüklerin yaratıkları arasında ölüm kalım mücadelesi veren zorunlu yol arkadaşlarının önüne bir portal çıkar. Bu portal, büyücü Zoltan' a aittir. Görülen odur ki, Zoltan oyunlara doymuş değildir.
Zoltan, zorunlu yol arkadaşlarını kulenin kendine ait odasında ağırlar. Airin' deki kara kaplı kitabı istememesi şaşırtıcıdır. O kitabı açamadığını, onun için istemediğini söyler. Oysa başlangıçta, Anciora' nın baş büyücüsü Parinoseth' i sırf o kitap yüzünden öldürdüğü görünmektedir. Zoltan, aslında grup içinden biriyile ilgilenmektedir. Onun kafasına taktığı ne gözden çıkardığı Lantes' dir, ne de Airin. O incelemesini Raniso üzerinde gerçekleştirmektedir. Öyle ki neredeyse kitaptan haberim yoktu diyecektir.
Zoltan, sorular yüzünden adeta boğulur. Sonunda bir şey yumurtlar: Adaletin kılıcı. Aslında bu aklına çarpan bir gerçekliktir. Vulcania' da süre gelen şu kaos ortamını yırtacak, dengeleri yerine oturtacak nesne olarak kılıcı hatırlaması doğaldır. Zira bu efsanevi kılıç, kadim yazıtlarda meleklerin duasıyla demirci Harius tarafından buzla dövülmüş bir kılıçtır. Ve kılıca olan özlem, iki helsulvan olan Galdor ve Lantes' de uyanır. Zoltan, bir büyücü olarak kılıcın olmadığına inansa da, kılıcı kendi işini yaptırmak için gruba yem olarak atmıştır. Grup da bunu yiyince Zoltan ricasını bildirir: O, Azna' nın civarlarındaki yangın bahçelerinde yetişen bir meyveyi istemektir. Öfke ağaçları denilen, sürekli yanan ağaçlarda oluşan bu meyve, bir taştır; grenadır. Aynı zamanda Demorth' un kitabı olan "Ölü Doğum Kitabı" nı da gruptan istemiştir. Ve zorunlu yol arkadaşlarının da artık, kahramanlığa dair yüksek amaçları vardır. Tıpkı büyücülerin tetiklediği diğer macerasever gruplar gibi. Anlaşıldığı kadarıyla; büyücülerin kararı, kullanabilecekleri kahramanlara sahip olmaktır. Başı dik krallarla, halkı tarafından sevilen insanlarla, kahramanlar sayesinde oynamak kolaylaşacaktır.
Zoltan, ileride kahramanlarım diyeceği ekibe bir güzellik yapar ve onlara bir portal açar. Ancak portalın yönü, biri tarafından değiştirilir ve ekip, hiç olmadık bir yerde kendini bulur. Başka bir mevsimde ve başka topraklarda olduklarını Davirna' ya ait kalenin sancaklarını görünce fark ederler. Kıta değiştirmişlerdir. Bulundukları yer, özgürlükçü kral Arbatra' nın ve onun şövalyelerinin ülkesidir.
Kısa bir maceradan sonra, Raniso onu yeryüzüne atan cadı Cyan' ın eski inini bulur. Ama yine başaramaz göksaraya çıkmayı. Kaleye doğru olan yolculukları sırasında kendi içlerinde bir buhran yaşamaya başlarlar. Airin' in hezeyanı Lantes' e de bulaşır ve giderek ölümsüzlüğü arzulayan, inandığı ilahi adaleti kaybeden Lantes, Raniso' ya saldırır. Ne yapmakta olduğunun farkına varıp, vicdanını aklayamayacağını anlayan Lantes, yaşamını Galdor' un kılıcının ucunda bile bile bitirir. Ve onun naaşı, kendine ait zamanı çoktan kırmış Demorth tarafından çalınır. Amaç bellidir: Ölülerin Kralı için bir beden!
Yolculuğun bitiminde Airin' in gerçekten de Nard Lostgarp olduğu anlaşılır. Zira Davirna' nın kralı Arbatra' nın şövalyeleri, aslında düşmüş krallardır. Ve Airin' in öz babası Noravi de onların içindedir. Ve Airin' in nefreti, buradaki özgürlükçü krallar sayesinde değişmeye yüz tutar. Şimdiki hedef, adaletin kılıcını bulmak ve Davirna' nın şövalyeleri ile diyarda yeni yeni kendini gösteren ölümün tohumlarını temizlemektir.
Yeni başlayan macerada Airin, bir kere daha soytarı ile yüzleşmek zorunda kalır. Ama işin ilginç yanı, soytarı bu kez Airin' i, birinin yada bir şeyin gazabından korumaya çalışmaktadır. Hatta bunu, kendini Airin' e yöneltilen kızıl yıldırımın altına atarak kanıtlar. Ve Airin, tanrıların çocuğu denilen Khaos adlı kavramla yüz yüze kalır. İnançsızlığına dair kuşkuları ona yüklemeye başlar. Bir şekilde kendi ile onun arasında bağ kurmaya kalkışır. Anciora tahtından çok o, belirsiz bir nedenle kafayı tanrıların karşısında yer alacak bir tanrıya, yada onun gibi bir şeye takmıştır. Belki de soytarının öldüğüne inanan Airin, kendine yeni bir suçlu ve yeni bir dost yaratmaya çalışmaktadır.
Tüm bunlar arasında belirsiz bir portal tarafından yutulan Raniso' nun da arayışları baş gösterir. O, portalın çıkışında daha önce bir köyün ihtiyarı olarak tanıdığı Assen' i, altından yaşlı bir ejderha olarak karşısında buluverir. Göksarayın kurucusu, Novellia' nın yaratıcısı, gökelflerin atası, Efendi Caracella' ya dair şüphelerinin tohumları öncesinde sahte kasaba Tapha' nın meydanında gördüğü devasa Caracella heykeli ile atılmıştır. Rüyasında Caracella ile konuşup tartışmış ve onun tarafından Novellia' dan bir kere daha atılmıştır. Zoltan' ın Caracella' dan hayranlıkla ejderhaların efendisi olarak bahsetmesinin gerçeğini ise Assen denilen yaşlı ejderhayı karşısında görünce aklına yazmaya başlamıştır. Ve artık Raniso üzerine kilitlenen Zoltan' ın şüphesini, kendine karşı duymaktadır. Ben bir ejderha mıyım sorusunu çokça kendine sormaktadır.
Airin, Assen' in peşi sıra sürüklenen Raniso sayesinde onu bırakmayan hayalsi belanın pençesinden bir kere daha kurtulur.Yine de rahatlayamaz. Bu sefer de sevgilim dediği Lisha, hızla Airin' den uzaklaşmaktadır. Nedeni de rüyalarımda görüyorum dediği elf Lynx' dir. Ve artık Airin' in yeni derdi, bu Lynx denilen büyücü yamasıdır.
Davirna' dan Demorth' un bir bir yattığı topraktan kaldırdığı bedenlerin sahipleri olan ruhların da isteklerini alarak çıkarlar. Amaçları değişmemiştir. Raniso, göksaraya çıkacaktır; Galdor, adaletin kılıcını bulacaktır; Airin ise halen daha kurtulamadığı kara kaplıdan kurturmanın yolunu bulacaktır. Davirna krallığının üzerinde bulunduğu Parandu kıtasının bir ucundaki Zemheri Hali' ne geldiklerinde Airin' in nefret ettiği, Lisha' nın ise iple çektiği kişi olan Lynx, ekibe katılacaktır.
Airin hariç, herkes Lynx denilen büyücü çırağından hoşnuttur, başlangıçta! Zira, Lynx grubun işini kolaylaştırmaktadır. Ama büyüden az buçuk anlayan, büyü biliminden ise iyice anlayan Raniso, Airin' e ara ara hak vermektedir. Lynx onları, portal ile Azna' ya getirmiştir. Ve cehennem kapılarının girişine doğru başlayan ilerleme ya çözümle, yada ölümle bitecektir.
~
Aynanın Diğer Tarafında serisi bir üçleme. İkinci kitabı 'Yok Oluşla Var Oluş' henüz çıkmadı. Kitap hakkında detaylı bilgiye
buradan ve seri hakkında daha fazlasına da
buradan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca ilk kitap 653 sayfa ve fiyatı 16 Lira civarında. Bence oldukça uygun. En kısa sürede temin etmeyi düşünüyorum.