3.kitabı bitirmek üzere olduğum şu günlerde, 2. kitap için yorum yapmadığımı fark ettim. Heyhat, benden önce öyle güzel yorumlar yapılmış ki diyecek fazla söz kalmamış. O nedenle bir özet geçeceğim.
İkinci kitap olan "Kurtadamlar"a dair;İlk defa bir kitabı okurken, iliklerime kadar "yoruldum." Durun, bu kötü anlamda bir söz değil. Harry öyle bir sürünüyor ki, kendisinin de dediği gibi, tam "daha kötü ne olaiblir?" derken beterin beteri kapımıza dayanıyor. Kapımıza, diyorum çünkü okuru da bu handikapın içinde sürülküyor, eziyor, parçalıyor ve sizi tükürüp kenara atıyor. Tıpkı Harry'e olduğu gibi. Bu nedenle kitap bittiğinde vücudum ciddi anlamda tükenmişti.
İşte, Dresden Dosyaları bu derece başarılı bir seri!
Murphy'e daha çok eğilinmesi, karmaşık ve son ana kadar gizemini muhteşem şekilde koruyan olay örgüsü, her zamanki güldüren ve mest eden anlatım, Harry'nin olaylara kendi kafasında yaptığı yorumlar ve kahkahalarla giden harika bir kitaptı. 3 kitap arasında favorim kesinlikle 2., yani bu kitap oldu.
O bitirişteki "Bana o isimle hitap etme" diyip telefonu çat! diye kapatmasını unutamıyorum.
Ayrıca, Jim Butcher klişeleşmiş konuları alıp nasıl güzel işlediğini bir kez daha gösteriyor bize. 5 tane kurtadam türü? Ve bunların hepsi mantıklı, ağzınızın suyunu akıtacak bir sisteme sahip? Evet, tam olarak bundan bahsediyorum.
Üçüncü kitap olan "Hayalet Tehlikesi" için;Serinin en büyük artısı kesinlikle Michael! Kitapta anlaşıldığı kadarıyla Harry ile 5 seneye yakın bir tanışıklıkları var ama biz kendisini ilk defa görüyoruz. Kitabın bu yönünü seviyorum aslında. Tanışma faslını geçip, direk sanki tanıyormuşuz gibi sunuyor karakteri ve bu bağlamda, olay örgüsü içinde ona dair ipuçları vermeye başlıyor. Michael'ı ilk gördüğümde "bu da kim?" demiş olsam da, aynı Harry gibi, uzun zamandır tanışıyormuşuz hissini bende yaratmayı başardı.
Michael kim mi? Harry'nin deyişiyle, o Tanrı'nın Yumruğu!
3.kitabın ilk ikisine göre zayıf kalmasını ben biraz da bir geçiş kitabı olmasına bağlıyorum. Pek çok şey cevapsız, belalar büyüyor, düşmanlar katlanıyor ama sonuç? Sonuç henüz yok. Her şey halen daha belirsiz ve belirsizlik derecesi artıyor. Ben bunun, eğer çıkarsa, 4.kitapta yavaş yavaş giderileceğini düşünüyorum. Yabancı okurları "Summer Knight" (4.kitap) için çok güzel yorumları var ve 3'teki bazı aksaklıklar giderilmiş gibi görünüyor.
Ayrıca, bazı tanıdık karakterleri az görmek beni gerçekten üzdü (neredesin Murphy).
Şimdi ben böyle diyorum da, 3 vasat mı? Kesinlikle hayır. Sadece Jim Butcher bizi çok şımarttı. İlk iki kitaptaki derin kurgu biraz yüzeysel kalmış ve bence, olaylar çok çabuk çözüldü. Her şeyin arkasındaki kişinin kim olduğu çıktığında o muazzam tatmin duygusu oluşmadı. Malzeme çok, karakter bol ve karanlık temanın yedirildiği bir kitaptı ancak ilk ikiyle kıyaslayınca böyle eksiklikler göze çarpıyor.
Ancak kitabın en büyük artısı, karanlık temanın yedirilişidir diye düşünüyorum. İlk kitapta adrenalin salgıylayıp bol bol gülmüş, ikinci kitapta kahkahalara boğulup pestilim çıkmıştı (aynen böyle oldu), ama 3'te kelimenin tam anlamıyla gerildim.
"Hayalet teması mı? Olmamış olabilir bu." demiştim ama tükürdüğümü bir güzel yaladım ve usta bir kalemin neler yapabileceğini bir kez daha gördüm. 3.kitap, şu ana kadar çevrilenler arasında en karanlık ve gerilimli olanı diyebilirim. Bunun yanı sıra her tür duyguyu (evet, her tür) sonuna kadar yaşatıyor ki, bu da yazarın yazma gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Toparlarsam, 3.kitabı her zamanki gibi kaptırarak ve sınavlarım olmasına rağmen elimden düşüremeyerek okudum. Harry ve Michael ikilisinin soluk kesen, gerilim dolu ve karanlık macerasına tanık olun! Yeni konseyler, gülmekten yerlere düşüren anlar ve replikler, Bob, güçlenen kötüler ve bu defa gerçekten başına açalabileceği en büyük belayı açan Harry ile okumamanız durumunda çok şey kaçırırsınız.
Hiçbir şey olmasa o parti sahnesi yeter! askdfjlklsdaf. Hem gülmekten ölüp hem aksiyonu sonuna kadar yaşamak? Ah, işte söylemeye çalıştığım bu.
Kitap her anlamda "sertti". Her tür unsur bir doz daha artırılmış ve daha ciddi bir havaya sokularak sizi çarpmak için hazırda bekliyor. Evet, Harry bu defa gerçekten yutamayacağı bir lokmayı ağzına atmış durumda. Olacakları sabırsızlıkla bekliyorum. (Korkmuyorum da değil hani).
Seri için genel bir şey söyleyerek yorumumu birkaç alıntı ile sonlandırmak istiyorum.
Bugüne kadar pek çok seride gülüp, sırıtmışımdır ama gerçekten çok çok azı bana "kahkaha" attırdı. Dresden Dosyaları size kahkaha attırıyor, yerlerde yuvarlatıyor. Aşağıda da dün yatağın üzerinde okurken, kendimi bir anda yatakta yan yatmış şekilde kahkahalar içinde bulmama yol açan birkaç sahne var:
Harry hakkındaki gerçekler #315: Ona laf sokamazsınız:
Michael tam anlamıyla "kapı gibi adam" tanımına giren, iri ve güçlü bir adamdır.
Sahnede Michael ve Harry yan yana. Bu esnada karşılarşında duran ve Harry'e laf sokmaya çalışan bir vampir ile şöyle bir sahne yaşanıyor:
"Bu gece Bayan Rodriguez'i göremediğim için üzgünüm."
"Saçını yıkaması gerekiyordu."
"Erkeklere meraklı olduğunuzu bilmiyordum Bay Dresden."
"Ne diyebilirim ki? Büyük ve güçlüler."
Harry hakkındaki gerçekler #316: Ölesiye centilmen olsa bile, bazı şeyler için hala ergen.
Oldukça çekici, genç bir kız limuzinden inmektedir.
"Harry," dedi Michael. "Salyaların akıyor."
"Akmıyor." dedim
"On dokuzunda yoktur."
"Salyalarım akmıyor!"
Ama her ihtimali karşı arkasını dönüp koluyla ağzının siliyor asdfjlk.