Yayınevi: İletişim Yayınları
Sayfa sayısı: 245
Yazar: İhsan Oktay Anar
İhsan Oktay Anar'ın o kendine özgü, buram buram İstanbul ve biz kokan kitaplarından bir diğeridir Efrasiyab'ın Hikayeleri. Hemen baştan belirteyim, Puslu Kıtalar Atlası ve Amat kitaplarındaki o ağdalı dil burada yerini çok daha sade bir dile bırakıyor. Bu bakımdan okumak isteyip de dilden muzdarip olanlara duyurulur
.
Gelelim konuya. Binbir Gece Masalları'nı hatırlarsınız hepiniz. Şehrazat nasıl ölmemek için her gece krala hikayeler anlatıyor ve bu sayede 1 gün daha yaşıyorsa burada da benzer bir durum var. Ancak tabii ki yazan İhsan Oktay Anar olunca olay daha bir espirili hal alıyor.
Cezzar Dede 11 torunu olan yaşını başını geçmiş bir adamdır. Torunlarına anlattığı hikayeler sayesinde hepsinin ağzının içine baktığı bir dededir. Ancak ölüm vakti gelmiştir ve yaşadığı semte Ölüm gelerek kapısını çalar. Cezzar Dede'nin ölmemek için kıvrandığını sanmayın sakın, aksine o ölmekten şikayetçi değildir. Onun bu halini gören Ölüm-ki kendisi uzun boylu, siyah entarili ve başında siyah namaz takkesine benzer bir şapka vardır- onunla sadece anlatmanın zevkine varmak için bir oyun oynamayı teklif eder. Karşılığında, anlatılan her hikayeye karşılık Cezzar Dede'nin ölümü 1 saat gecikecetir.
İkisi de pek çok hikye bilmektedir ve anlatmanın tadına varmayı, oyunları kazanmak için değil keyif almak için oynadıklarından ötürü ikisi için de çok uygun bir oyundur bu. Ve işte hikayemiz bölyece başlar. Kitap boyunca bir Ölüm'ün bir Cezzar Dede'nin farklı konularda anlattığı pek çok hikaye okuyorsunuz. Bu nedenle kitap bir nevi öykü kitabı niteliği taşımaktadır. Ancak herkesin bildiği hikayelerin bir sonu vardı ve her oyunu istisnasız Ölüm kazanır. Zaten ölmekten korkmayan Dede için sorun yoktur. Anlatacağı hikayeler tükendiğinde ölüm onu alıp öbür tarafa götürecektir.
Eğer daha önce İhsan Oktay Anar kitaplarından 2 tanesini okuduysanız orada hep bir Uzun İhsan karakterinin yer aldığını görürsünüz. İşte, o Uzun İhsan bu kitapda da yer almakta
. Ölüm ve Cezzar Dede hikayelerini anlatırken, Ölüm bir yandan Uzun İhsanı aramaktadır. Ama kendisi her defasında Ölüm'e yakalanmaktan baçayı kurtarır. Eh, bu durum Ölüm'ü bir hayli sinirlendiriyor
.
Diğer kitaplarına göre daha yalın bir dille yazdığı bu kitapta, yazarın argoyu nasıl bir güzellikle kullandığını, başka bir deyişle karakterlerini ne kadar gerçekçi kıldığını bir kere daha görüyoruz. Bizim kültürümüze ait olan, Anadolu'nun dört bir yanından hikayeler taşıyan bu kitap, o herzamanki inec alayları ve espirileriyle de sizi pis pis güldürecektir
.(Benim en çok güldüklerim arasında, bir tüccarın rüyasıne giren Ak Sakallı dededini peltek peltek konuşması ve gördüğü güzel bir kızın peşinden koşan adamın hazin sonu oldu. Neden mi? Kız gökkuşağı altından geçip erkeğe dönüştü ve bu defa o adamı kovalamaya başladı xD)
Açıkçası beğenere okuduğum ve bana keyifli anlar yaşatan bir kitap. Aynı zamanda, yazarın hayranları dışında, hiç okumamış olanlara da özellikle tavsiye edeceğim bir kitap
. Ah, eklemeden de geçmeyeyim hikayelerin bir çoğu da birbirlerinden komik.
Yazarın forumumuzda bulunan diğer eserleri:-
Puslu Kıtalar Atlası-
Amat-
Suskunlar-
Kitab-ül Hiyel