Film, bir kitaptan uyarlanmış: A Princess of Mars, neredeyse 100 yıl önce yazılmış bir pulp. Dönemine göre ilginç olsa da çağımız için çok sıkıcı bir eser. E böyle eski bir bilimkurgu romanından film yapıyorsanız, onu çağdaş beğeniye uygun bazı değişikliklerle uyarlamalısınız. Daha kağıt üstündeyken filmin ne amaçladığı belli olmuyor, daha doğrusu film, bir şey amaçlamıyor: Vestern gibi başlayıp uzay filmi gibi devam eden, zaman yolculuğu havası verilip içine biraz dram ve romantizm katılan saçma sapan bir film. Thern'lerin amacı ne? Film thern'ler üzerinden uygarlığımıza dair kocaman bir cümle mi söylemeye çalışıyor? Tabi ki hayır. John Carter'ın dünyalar arası seyahatini mantıklı göstermek adına ortaya daha büyük bir mantıksızlık ve gizem koyuyor. İzleyici adına çok aşağılayıcı ve ucuz bir numara. Görselliğe abanmak, ilginç dünyalar yaratmak pisliğin üzerine gül dikmeye benziyor sadece. Popüler sinema yaparken bile seyirciyi aptal yerine koymamak gerekir.
Film kişilerine gelirsek: Hiçbirini tam olarak tanıyamıyoruz, John Carter'ı bile. Yarısı bilgisayarda yaratılmış kadronun oyunculukları dökülüyor.
Toy Story, Wall-e, Finding Nemo, Monsters, Inc. ve A Bug’s Life gibi çok iyi işlere imza atmış Andrew Stanton, bu filmle birlikte kariyerinin en kötü işini yapmış oldu.
Bunca kustuktan sonra özetle diyorum ki berbat, tam anlamıyla zaman kaybı.