Kayıp Rıhtım Arşiv Forum
Liman Kenti => Sinema => Konuyu başlatan: Amèlie - 06 Nisan 2008, 13:19:08
-
(http://i50.photobucket.com/albums/f322/Rotten72290/Clockwork_Orange.jpg)
Tür : Bilim Kurgu / Macera / Dram
Yönetmen : Stanley Kubrick
Senaryo : Stanley Kubrick , Anthony Burgess (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : John Alcott
Müzik : Wendy Carlos , Rachel Elkind
Yapım : 1971, İngiltere , 137 dk.
Oyuncular
Malcolm McDowell (Alex DeLarge) , Patrick Magee (Frank Alexander) , Michael Bates (Chief Guard Barnes) , Warren Clarke (Dim/Officer Corby) , John Clive (Sahne Aktörü) , Adrienne Corri (Mrs. Alexander) , Carl Duering (Dr. Brodsky)
Geleceğin Britanya'sında gençlerden oluşan bir çete her gece savunmasız insanlara saldırmakta, dövmekte ve tecavüz etmektedirler.
Gençlerden biri çeteyle zıtlaşınca onu gruptan atıp polisin yakalamasını sağlarlar. Cezasını azaltmak için kendisine bir tür beyin yıkama sayılacak bir terapi yapılmasını kabul eden Alex, dışarı çıktığında artık şiddetten nefret etmektedir ama geçmişi onu rahat bırakmaz...
Büyük usta Stanley Kubrick'in bu filmi, 1972 yılında en iyi film, yönetim, kurgu ve senaryo uyarlaması dallarında Oscar'a aday olmuş ancak altın heykele ulaşamamıştı.
Ölümsüz ve benzersiz bir kült yapım.
-
Sinema tarihinin en iyi filmlerinden kanımca. Kitabının acayip dili filmine de yansımış filmi de acayip olmuş. Kubrick'in her filmi farklı anlatımlara sahip bu da öyle olmuş. Kitabın yazarı beğenmemiş filmi ama bana kitaba çok da uyumsuz gibi gelmedi film. Hatta ikisinde de hemen hemen aynı hislere kapıldım. Film çok daha zevkli elbette :D
-
ilk izlediğim ilk 10dakkada kapatmıştım bu filmi sıkılıp. ama sonra izlemeye karar verip kendimi tuttum ve oturdum ve bi daha kalkamadım :D kim bilir kaç defa izledim. kubrick işte :D
-
Ben sabredip 2 kere izledim. Ama sanırım karekterime ve sevdiğim film çeşidine benzemiyor olacak ki beğenmedim. Sanırım bu filmi sevmeyen nadir insanlardanım. Filmin hiç bir yerinden tutamadım ki. Yani bence yönetmen dediğin mesajlardan bir kaçını saklamalı ama hepsini değil. Benim için sadece bir kaç sıkıcı saat demek bu film :/
-
Bu film nasıl sıkıcı bulunur anlamıyorum :D Acayip zevkli bir film, mesela sen tutup da 2001: A Space Odyssey'i izlersen ne düşünürsün acaba :P
-
kabul et hadi başı cidden sıkıcıydı :D
-
O giriş sahnesi kadar zevk aldığım başka bi giriş sahensi daha bilmiyorum :D
-
ya giriş etkileyiciydi süt içmeler falan ben sonrasını diyorum. alex hapishaneye girene kadar falan ben baya sıkılmıştım. ite ite gitti yani :D
-
Filmde sevdiğiniz repliklerden biraz bahseder misiniz?
-
Boşuna mı çekmiş adam o suç sahnelerini yani :P I'm singin in the rain, just singin in the rain..
-
tamam tamam haklısın :D
ama sonu biraz muallakta kaldı sanki ya
-
Sonu kitapta da öyle, filme alınmamış sanırım bir 21. bölüm olduğunu söylüyorlar. Kitap 7şerlik iki bölm ve 6lık 3. bölümden oluşuyor sonu böyle bitiyor. 21. bölümde çocuk kalkıp tekrar suç işlemeye başlıyormuş sanırım. Baskının insan doğasına müdahalesinin sonucu diyebiliriz sonu için, biraz manyakça olmuş ama sanki sonu :D
-
kesinlikle manyakça bi son :D
kubrick in yansıtma şekli güzeldi ama
-
tamam tamam haklısın :D
ama sonu biraz muallakta kaldı sanki ya
"Ben demiştim" demeyi sevmem ama "Ben demiştim." :P
-
tamam onu da kabul ettik. sen demiştin :D
-
Kubrick'in kara mizah anlayışının zayıf kaldığı bir film. Ama mükemmel olmasını engellemiyor bu. Müzik seçimindeki abzürtlük yine göze çarpıyor: Singing in the rain. Bomba atan uçakların olduğu sahnede Blues, egzersiz yapan astronotun olduğu sahnede klasik müzik, ateşli bir savaş sahnesinde punk çalmış bir yönetmen söz konusu ne de olsa. Buram buram kubrick kokuyor film.
-
Yıllardır izleyemediğim filmdi kendisi. Dün izlerken dalga bile geçtiler hatta. Her neyse müzikleri konusunda haklısınız, çok iyi seçilmişler. Alex de Singin' In The Rain şarkısında tecavüz eden tek adamdır heralde. :P
Duyduğuma göre birçoğu sevmezmiş bu filmi içindeki şiddet cinsellik yüzünden. Ama tam tersine ben şu an diğer Stanley Kubrick filmlerini merak etmeye başladım. En yakın zamanda onları da izlemek dileğiyle^^.
-
Buna otomatik portakal demek de çeviri bombası herhalde.
-
Ne denmeliydi :P Otomatik Portakal ingiliz argosunda her söyleneni yapan saat gibi çalışan adamı ifade ediyormuş.
-
Ne denmeliydi :P Otomatik Portakal ingiliz argosunda her söyleneni yapan saat gibi çalışan adamı ifade ediyormuş.
Hıım. Bir baktım da, yazarın Malezya da görev yapmasından ve orange ın o dilde insan demek olmasından bahsedilmiş, ama yazar ismi koyarken o argoya atıfta bulunduğunu da eklemiş. Doğru çeviri hıh yenildim. :P