Genellikle bir kitabı yada bir hikâyeyi bitirdikten sonra, olayın kökünde kimin suçlu olduğunu bulmaya çalışırım. Hangi davranışın olayların bu şekilde gelişmesine neden olduğunu düşünürüm. Ama şimdi bu yazıyı okuduğum da asıl sorumlu kişiyi bulmak pek kolay olmadı.
Çeşitli seçenekler var:
İlki Nihbrin'inde dediği gibi “oradan oraya tembelce sürüklenerek” kendini bu duruma düşürdüğü için hikâyenin baş rolündeki çocuğu suçlamak. Ama hikâye genel olarak ele alındığında bu düşüncedeki eksiklik kendini gösteriyor. O kendini bu duruma durup dururken düşüremez ki. Ona kimsenin iş vermeyeceğinin farkında ki sadece ekmeklere baktığı halde fırıncının tutumu da bu düşüncesini doğruluyor.
Peki suçlu olan fırıncı mı? Bir somun ekmeği perişan görünüşlü bir insana vermek ona ne kaybettirebilirdi ki? Ama kendinizi fırıncının yerine de koyun. Ne idiğü belirsiz bir sokak serserisi birden bire dükkanınızın önünde beliriyor. Gençliğin bu kadar bozulmuş olduğu bir zamanda ne kadarda tehlikeli bir durum. Hem dükkanın bir prestiji olmalı. En iyisi şu serseriyi göz önünden kaldırmak. Kafasındaki bu ön yargıyla hareket ederek sokak serserisini kovuyor.
Buradan hareket ederek de kafalara bu önyargıyı yerleştiren kişileri suçlayabiliriz. Sokakta yaşayanların tümüne serseri, dolandırıcı, hırsız damgasını yapıştırdıkları için. Ama yeteri kadar nedenleri olmadı mı? Her yıl yüzlerce insan sırf üç kuruş para için öldürülmedi mi? İnsanlar geceleri dışarıda olmaktan korkar olmadı mı?
Tüm bunları düşündüğümüz de ise sokakta yaşayanların adını kötüye çıkaran serserileri mi suçlarız yoksa? Ama onları bu durma düşüren neydi?
Çarpık aile yaşantıları mı?
Peki aile kavramı neden bu kadar düştü?
Toplumun çökmesiyle değil mi?
Toplumu çökerten sebepleri bakalım o zaman. İstinasız her bireyin kenarından köşesinden katkısı yok mu yıkımda?
O zaman herkes suçlu mu?
Yoksa hiç kimse suçlu değil mi?
Yoksa her şey siyah ve beyaz değil mi? Bazı soruların cevabı gri de olabilir mi?
Bir insanın kendini düzeltmesi toplumun düzelmesi için bir adım mı?
Ve daha birçok soru...