Gayet güzel göndermeleri olan tatlı bir film. ''2006'' yapımı ve Tom Waits olmasa çekilmeyecek olan bir film, ama Tom Waits gelip de Kneller'ı canlandırdığında ilk ona yerleşiyor tabii ki. İlk sahneden beni kendine bağladı film, Zia gramafonu açtığında
Tom Waits - Dead and Lovely ile...
Kurguda, intihar eden insanlar başka bir dünyaya gidiyorlar; sadece intihar etmiş olanların olduğu bir dünyada sıkışıyorlar. Tabii hal böyle olunca, ilgimi çekti.
Göndermeleri incelersek, filmi izledikten sonra da önce de baksanız pek fark yaracağınız sanmıyorum ama göremedikleriniz veya benim göremediklerim varsa diyerek:
* Desiree Zia'nın ölümünden sonra intihar ediyor, aynen öyle. Zia öldükten sonra, Zia için değil. Bu da bize ''Bak bundan ders çıkar,'' diyor. Diğer göndermelerle karşılaştırınca, neden böyle yapıldığı çok iyi anlaşılıyor. Yapmacıklığın zirvesine vuran Desiree mi, oyuncu muydu? Bilmiyorum ama Desiree kesinlikle yapmacıktı, oyuncu ise yapmacıklığı vurgulamayı pek becerememişti. Tabii filmin atmosferi sırasında pek de belli olmamıştı; sonu düşünüldüğünde tamamen tolere edilebilir bir durum. Keza aynı şey kendine sıkmış asker, polis için de geçerli.
* Zia'nın önceki hayatından sadece Desiree adlı kişiyi özlemesi.
* Gülümseme gibi bir olgunun bulunmaması, çiçeklerin güzel olmaması.
* Eugene'in arabasının hayatı temsil ettiğine veya belli bir yaşamsal olguyu temsil ettiğini düşünüyorum. Kendi kararlarını almaya başladığımızda bu yolculuğa çıkarız, düşünürüz. Örnek olarak: Eugene'nin farları yakamaması, tamirciye götürdükleri halde pek işe yaramaması ve ''Basma, yanmaz!'' tarzı bir tavır sergiledikten sonra Mikal adlı kişinin bunu gerçekleştirmesi. Mucize dediğimiz şey aslında hayata tat veren küçük şeyler, bizi kurtaran ve mutlu eden şeyler. Mucizeler hakkında pek çok gönderme var.*
* Arabanın ön koltuğunun altındaki kara delik... Her zaman orada olması, mucizelerin dışında bulunması. Bir şeylerin geri alınamayacak olduğu düşüncesi son sahnede bu göndermeyle çürütülüyor; film içinde.
* ''Kaza anında aklınızdan ne geçiyordu?'' gibi çok iyi bir cümle var.
* Kneller'ın ''Üst kademelerde tanıdığın olması güzel bir şey, şanslısın.'' gibi bir cümlesi var. Peki nerenin üst kademesi bu? Ayrıca, eğik ağaç ve düz ağaç örneği de düşündürücü.
En son hikayenin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek, çok tatmin ediciydi. İmgeler güzeldi, güzel kullanılmıştı.
İzlemenizi tavsiye ederim, eğer izlediyseniz; kulübe hoş geldiniz.
Son olarak:
She was in over her head
She thought she would
Stand up in the deep end
He had a bullet proof smile
He had money to burn
She thought she had the moon
In her pocket
But now she's dead
She's so dead
Forever dead and lovely now
I've always been told to
Remember this...
Don't let a fool kiss you
Never marry for love