Uyarı: Yazı Modern Warfare 2'yi oynamamış olanlar için bol miktarda rahatsız edici içerik barındırmaktadır.
Ayrıca bu oyuna tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşmadığımı şimdiden söyleyeyim. Olabildiğince adil olmaya çalıştım fakat bana göre hak ettiği değeri yansıtan bir inceleme olduğundan biraz ağır oldu. Yani, biraz...Küçük Bir Umut
Call Of Duty: Modern Warfare 2 çıktığında gerek fragmanlarından, gerek önceki oyunun verdiği müthiş hazdan ve gerekse Call Of Duty Serisinin hala oynanabilir olduğuna inandığımızdan inanılmaz heyecanlanmıştık. Oyun da bir yere kadar beklentilerimizi oldukça iyi karşılamış ve hatta bazı yerlerde çok daha üzerine bile çıkmayı başarmıştı. Fakat özellikle özgürlüğü seven oyuncular için pek çok eksi yönü bulunduğu da bir gerçekti. İnfinity Ward ağzımızı sulandıran bir yapıma imza atmış, her oyunda olabilecek eksikleri ise giderememiş veya buna ihtiyaç duymamış; sonuçta biz oyunu eksikleriyle kabullenip seve seve oynamıştık.
Ne var ki İnfinity Ward'ın kemik kadrosu, CoD serisinin gerçek yaratıcıları olan Vince Zampella ve Jason West'in Activision ile anlaşamayıp yanlarına hatırı sayılır derecede çalışanı da alarak şirketten ayrılmaları, CoD'un bundan eskisi gibi olamayacağı konusunda oyuncuları korkutmuştu. Nitekim Black Box tarafından yapılan sonraki CoD oyunu Black Ops da bu korkuların ne kadar haklı olduğunu gözler önüne sermişti. Tüm bunlara rağmen, Modern Warfare 3 duyurulduğunda bir çok kişi hâlâ olaya iyimser yaklaşmayı tercih ediyordu.
Maalesef umdukları olmamış.
Modern Warfare 2,5
Öncelikle şunu söylememe gerekiyor; oyunda tamamen yeni olan neredeyse hiçbir şey yok. Grafikler MW2'nin neredeyse tıpatıp aynısı, müzikler kulağa önceki oyundan kopyala yapıştır yapılmış gibi geliyor, yapay zeka gelişmek bir yana daha da gerilemiş... Yeni silahlar veya ekler herhangi bir heyecan yaratacak seviyede dahi değil ve oynayış konusunda şu ana kadar oynadığım en zevksiz CoD oyunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İnfinity Ward'ın yerini tutmaya çalışan SladgeHammer Games maalesef bi önceki oyuna yeni bir senaryo eklemekten ötesine gidememiş.
Hikayeden bahsetmek gerekirse; Modern Warfare 2'nin sonunda dünyanın karmakarışık bir halde olduğunu hatırlıyoruz. Ruslar Amerika'ya girmiş ve ortalığı darma duman etmişler, fakat her zaman olduğu gibi kahraman Amerikan askerleri düşmanı kendi topraklarından çıkartmayı geçici olarak da olsa başarmıştı. Bunda Cpt. Price ve Soap Mactavish'in payı da oldukça büyüktü elbette. Oyunun son sahnesinde ise devam oyununa göz kırpılmış, bizi neler olacağı konusunda merakta bırakan bir sahnede terk etmişti CoD.
Oyunun başında Soap ile Price'in başına gelenleri görüyoruz. Dünya hala berbat bir halde, Ruslar saldırılarını artırmakta, Makarov daha çok güç peşinde koşmakta ve New York işgal altında. Yeni karakterlerimizden Amerikan olanları -Sandman ve ekibi- düşmanı New York'tan çıkarmak için sinyal bozucu bir aygıtı devre dışı bırakmaya çağrıldığında macera da başlıyor. Daha doğrusu başladığını sanıyorsunuz.
New York'un yıkık halini ne kadar hayal edip oralarda koşturmayı istesem de maalesef oyunda buna neredeyse hiç izin verilmemiş. Yalnızca gitmek zorunda olduğunuz yere gidebiliyorsunuz ve bu sırada karşınıza çıkan askerleri vuruyor ve sinematikleri izliyorsunuz. Düşmanlar öldükçe yenileri geliyor ve gideceğiniz yere varıp doğru yerde F tuşuna basana kadar önünüze koyulan yolda ilerlemeniz gerekiyor. Oyunun özetini de böylece okumuş oldunuz.
New York kısmı iki bölüm sürüyor ve biri zaten şehrin içinde bile geçmiyor. Düşmanı savuşturuyoruz ve Amerika'daki savaştan kurtulup dünyanın diğer yerlerine atlıyoruz. İngiltere, Paris, Berlin ve bir çok Avrupa Ülkesinin başkentlerinde eş zamanlı gerçekleşen saldırılardan sonra, olaya bir de Rusların Avrupaya girip Makarov'un Rusya'nın başına geçmeye çalışması girince işler iyice karışıyor. Sonrası mı? 3. Dünya Savaşına hoş geldiniz.
Hikaye önceki oyunlardan pek farklı değil, ayrıca bir CoD klasiği olan beklenmeyen olaylar dizisi önceki oyunları oynamış olanlar için tamamen yok olmuş. Öyle ki oynadığınız bölümün sonunu yüzlerce metre öteden tahmin edebiliyor, karşınıza çıkacak düşmanın yapacağı hareketleri veya gerçekleşen olayların nasıl biteceğini rahatlıkla tahmin edebiliyorsunuz.Bu da heyecan faktörünü hatırı sayılır derecede eksiltiyor. Önceki oyunlara yapılan göndermeler ve olayların iç yüzünün gösterildiği flashbackler de olayı pek kurtaramıyor zannımca, fakat garip bir haz almadığınızı söylemek de yalan olur.
Hikaye ile ilgili söylemek istediğim bir diğer şey de oyuna olan etkisinin gereğinden fazla olduğu. Öyle ki singleplayer modu sadece sinematikler arasındaki koşuşturmaları oynamanıza izin veriyor. Bir sonraki sahneyi izlemek için adam vurmaktan başka yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Yeni eklenen bazı araçlar, klasik aksiyon sahneleri, yeni yoldaşlar veya yeni tehditler de bu durumu hafifletmeyi başaramamış. Yapabileceğiniz tek şey size gösterilen yolda ateş ederek yürümek.
Merhumun da dediği gibi; Same shit, diffirent game...
Ben Bu Adamı Vurmamış Mıydım?
Yapay zeka konusunda bu kez ciddi anlamda çuvallamış olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Öyle ki düşmanlar hâlâ siper alma kavramından bihaber tahta kutuların, bez tentelerin veya altı açık tezgahların arkasına saklanıyor, kafalarını da dışarıda bırakmayı hiç ihmal etmiyorlar. Hatta bazıları karşılarında asker görünce öyle şaşırıyor ki size doğru siper almak yerine kendi askerlerinden korunmaya çalışıyorlar! Size de eğilmiş hiçbir şey olmayan yerlere bakan adamların kafasına bir defa ateş etmek düşüyor. Aynı zamanda belli bir yerden gelen askerlerin tamamı aynı doğrultuda, aynı hızda koşuyor ve bir iki bölüm oynadıktan sonra doğru noktaya nişan alıp farenizin sol tuşuna basmak onlarca askeri yere sermek için yetiyor da artıyor bile.
Ateş etmek demişken, parmağınızı farenizin tuşundan hiç çekmeden bir taburu öldürebilmeniz bu oyunda mümkün. Öyle ki yeni silahlarınız neredeyse hiç sekmiyor!(özellikle de Amerikan askerlerini oynadığımız Delta Force bölümlerinde.) Bu oyunun gerçekçiliğinden büyük miktarda puan götürürken beklenin aksine eğlenceye de çelme takıyor; özellikle de benim gibi ayrıntılara takılan oyuncular için. Hadi ama, sadece imleci oynatarak herkesi öldürebilmenin nesi zevkli?
Önceki oyunlarda adeti olmayan bir şekilde düşmanın sürekli olarak gelme durumu da var elbette. Bazı yerlerde aynı yerlere siper alan aynı adamları sürekli vurmak oldukça can sıkıcı olabiliyor. Özellikle buna sürekli yanımızda durup bize komutlar yağdıran ve dibine kadar girmediği sürece hiç kimseyi vuramayan takım arkadaşlarımız da eklendiğinde iş iyice cıvıklaşıyor. Her düşmanın ilk önce size ateş etmeye başladığını da söylemiş miydim?
Tüm bunlara rağmen oyunun single player modunu bitirmek çok kolay. 6 yaşını geçmiş herhangi bir insan evladının oyunu kolay modda rahatça bitirebileceğini söyleyebilirim. Ben Veteran modunda yalnızca bir kaç kez ölerek rahatça bitirdim ki o ölümlerin bazıları gerçekten pek de hoş değildi. Ayrıca sinematiklerde ölmek insanı çok bozuyor, onu da bir ara parantez olarak ekleyeyim.
Oyunun iyi yönleri yok mu peki? Elbette var. Öncelikle dünyayı kurtarıyorsunuz, daha ne olsun? Sinematikler klasikleşmiş olsa da bazı yerlerde hala heyecanlandırıyor, hala ''Vay be!'' nidaları attırıyor. Kendinizi bir anda rambo gibi hissettiğiniz bölümler, dünyanın kaderiyle oynamanız, tek başınıza bir orduya bedel olmanız gibi oyuncuyu çekici ögeler bolca var oyunda. Bunun dışında farklı ülkelerde savaşabilmek, bazı epik sahnelere şahit olmak ve hikayenin devamını getirip 3lemeye bir nokta koymak oyunun eğlenceli yanları.
Müzik konusunda söyleyebileceğim çok fazla bir şey yok. Oldukça iyi ayarlanmış olmasına rağmen bazı sahnelerde duygusallık katmak için abartıldığına şahit oldum, aynı zamanda önceki oyunların soundtrackleriyle çok büyük benzerlikler içermesi de beni biraz rahatsız etti. Gene de genel olarak ortama uyan, heveslendirici ve aksiyon sahnelerini daha iyi hale getiren melodiler konusunda pek fazla şikayet edileceğini sanmıyorum. Ortam sesleri ve oyuncu seslendirmeleri de oldukça iyi ayarlanmış.
Gel abi, Gel Gel Gel!
Singleplayer modu bittiğinde hevesinizi alamadıysanız diye multiplayer ve Special Ops bölümleri çıkıyor karşınıza. Special Ops bölümünde bir yenilik yapılarak Survival modu eklenmiş. Bu modda farklı haritalarda sürekli olarak karşınıza gelen düşmanları öldürüyorsunuz. Düşman öldürdükçe puan kazanıyor ve kazandığınız puanlarla yeni silahlar, ekipmanlar ve destek alabiliyorsunuz. Bunları kullanarak daha çok adam öldürüyor ve daha çok puan kazanıyorsunuz. Sonunda ya bilgisayarınız kapanıyor ya da siz ölüyorsunuz. Bunun dışında MW2 den alışık olduğumuz görevler de var. Bir arkadaşınızla birlikte oynayabileceğiniz gibi tek başınıza da bunları yapabilirsiniz. Ben aynı şeyleri yeniden oynamaktan pek zevk almadım, o ayrı bir konu...
Multiplayer modu ile ilgili ise herhangi bir yorum yapamayacağım çünkü oynamak şansım olmadı. Gene de yeni eklenen özellikler olduğunu belirtelim; 'Kill Confirm' ve 'Juggernut' gibi... Peki nedir Kill confirm? Basitçe; öldürdüğünüz düşmanın künyesini almak üzere üzerinden geçmek ve onu öldürdüğünüzü kanıtlamak. Eğer öldürdüğünüz kişinin cesedine sizden önce başka bir düşman oyuncusu ulaşırsa o adamı öldürdüğünüzü inkar ediyor ve puanın sadece bir kısmını alabiliyorsunuz. Bana pek gerekli bir mod gibi gelmedi açıkçası, ayrıca ölen kişilerin üzerinde sarı sarı parlayarak dönen kocaman bir simge çıkması oyun içinde pek de hoş görünmüyor.
Juggernut ise Single player modunda da deneyimleyebileceğiniz şekilde oldukça sağlam bir zırh oluyor. Bu zırhın içindeyken RPGlere bile dayanabilecek kadar sağlam duruyorsunuz fakat hareketleriniz oldukça yavaşlıyor. Öldürülmeniz çok zor olsa da, bir kez öldüğünüzde zırhı da kaybediyorsunuz. Zırhı almak için ne mi yapmalısınız? MW2'de olduğu gibi Kill Streaklerinizi düzenlemeli ve ölmeden önce yeterli sayıda kişi vurmalısınız. Multiplayer'dan daha fazla bahsetmek istemiyorum fakat şunu da ekleyeyim son olarak; dedicated sunucu seçeneğinin yeniden açılmış olması insanları oldukça heyecanlandırmış olsa da, ben bunu sadece popülerliğin düşmemesi için yapılmış bir durum kurtarma operasyonu olarak yorumladım. Nerede o eski COD 4 sabahları, aaaaah ah!
Genel olarak konuşmak gerekirse; COD MW3 isminin hakkını veren bir oyun değil. Geliştirilmemiş grafikler, öncekilerin aynısı oyun modları, sadece hikaye üzerine kurulmuş zevksiz singleplayer, berbat yapay zeka ve tüm bunlara rağmen havalarda uçan oyun puanları oyunun kötü yönlerini oluştururken; eski oyunlara yapılan göndermeler, üçüncü dünya savaşının içinde bulunabilmek, dünyayı kurtarma hissi, multiplayer modundaki küçük yenilikler ve Price'in hatırı oyunun artılarını oluşturuyor.
Belki de COD'un artık bitme vakti gelmiştir, kim bilir?