Tartışmaya yazılanları okudum ve tam bir düz adam, hatta öküz olduğumu fark ettim.
Nispeten küçük bir şehirde yaşıyor olmama rağmen aradığımı bulabildiğim ufak tefek bir kitapçım var. Yıllar önce, öyle D&R gibi büyük balıklar bu şehre uğramamışken tüm alışverişimi oradan yapıyordum. Gel zaman git zaman adamla sohbeti koyulaştırdım. İlgi alanlarımızın kesiştiği noktalar pek yoktu aslında ama yine de kitap muhabbeti yapılabiliyordu. Elinde olmayanları getirtiyordu ve tabi bu bir iki hafta sürüyordu. Bu şekilde seneler geçti falan da...
Ben hiç o kitapçıya gidip kitapları okşamadım. Bazen içeri girip, dolaşıp, adamla sohbet edip, adamın zamanını çalıp, hiç bir şey almadan çıkıp gittiğim oldu. Oturup çay içtiğim, hesabı o adama itelediğim de oldu. D&R için çalışan bir gizli ajan edasıyla, adama ufak ufak zarar vermişim resmen. Zarar ziyan bir herifmişim. Ama şu ana kadar bunu hiç düşünmemiştim. İnternetten kitap alabiliyor olmamızın adama verdiği zarar aklımın ucundan geçmemişti. Yakın bir zamanda adamın yanına uğrayıp bunu ona, bizzat bu sıkıntıları yaşayan kişiye sormayı düşünüyorum. Gidince bir çayını da içerim artık.
Mevzu romantizmin ötesinde maddiyat ise, ucuzluk ise tabi ki fırsatı yakaladığın yerde voleyi vuracaksın. Ama kendi adıma ben hiç kitaba verilen paraya acımadım. Para kazanmaya başlamadan önce, "baba parası" yerken de ailem hiç bir zaman kitap konusunu dert etmediler. Yanlış anlaşılmasın, çocukluğum ağabeyimin kırıp bıraktığı oyuncaklarla oynayarak ve eskilerini giyerek geçti. Öyle durumumuz yerinde falan değildi ama nedense kitap konusunda kimse ses etmedi. Tabii bu bahsettiğim şey tamamen kişisel bir durum, maddi açıdan sıkıntıları olanların ya da yapılan harcamalarda ince hesapları olanların fırsat peşinde koşması tamamen kabul edilebilir bir şey. Hele hele ülkemizde, günümüz ekonomisinde, dolar ve euro biraz daha yükselirse barajı geçip meclise girebilecek haldeyken, gayet normal.
Kitapçıların da para kazanması gerektiği, ekmek parası peşinde oldukları, onun ötesinde yazarların hemen hemen hiç bir şey kazanmaması konusunda da ne yazık ki öyle bir durum var. Günümüz dünyasında bu durum sadece kitap için geçerli değil. Elinizdeki akıllı telefonların kaymağını, o telefonlar için emek harcayanlar değil pazarlayanlar yemekte. Büyük bir fast food zincirinin aylık cirosu ile çalışanlarına dağıtılan maaş karşılaştığında, ortaya komik şeyler çıkıyor. Edebi bir değeri olan kitap konusunda bu durumun can yakması normal. Çünkü bir kitabın bireye katkıları bu bahsettiğim somut öğelerden çok ötede. Ortada edebi bir değer, kişinin karakterine ve ruhuna bir katkı olunca tabi ki yazarın en çok kazanmasını istememiz gayet normal. Romantik ve ütopik bir bakış açısıyla devam edecek olursak, bu durumda yazarın da para kaygısı gütmeden eserlerini yazması gerekir. Ama dediğim gibi, yaşadığımız dünya ile içinde yaşamak istediğimiz dünya arasında galaksiler boyutunda fark var.
Söz konusu niyet kitap okumaksa, o kitabın edindiği yöntem tamamen bireyin hal ve hareketine göre değişiyor. Kimi internete güvenmez, kimi fiyatlara yönelik hareket eder, kimi kitap kokusu müptelasıdır, kimi çay içmeyi çok sever vesair. Önceliğiniz maddiyat ise, aradığınız her kitabı bulamasanız da kütüphaneler güzel bir yöntem. Ya da arkadaşlarınızla, gerek gerçek hayattan gerek bu forum üzerinden, alışveriş de uygulanabilir. Ama söz konusu niyet kitap okumaksa, bu yöntemlerin bir artısı/eksisi ya da doğrusu yanlışı yoktur. Ne demişler kitap için zamanında, "Al, nereden olursa olsun yine al!".