Matt Murdock, küçük yaşta bir trafik kazası geçirir. Bu kaza onun görme yetisini elinden alsa da diğer hisleri oldukça kuvvetlenir. Şimdi ise Hell's Kitchen'da gündüzleri avukat geceleri Daredevil olarak şehrinde adaleti sağlamaya çalışmaktadır.
Evet, bu hikayeyi hepimiz biliyoruz. Çizgi romanlardan olmasa bile Ben Affleck'in muhteşem (!) Daredevil'ını hangimiz unutabiliriz? Peki bu Daredevil'ın olayı ne, neden bu kadar sevildi?
Öncelikle dizi kurgusal anlamda karanlık. Çizgi romanlarındaki kadar olmasa da Matt Murdock'ın talihsizliği, acıların çocuğu durumunu bir nebze gösterebilmişler. Onun dışında Hell's Kitchen yozlaşmanın kol gezdiği bir şehir ve bunu da başarılı bir şekilde yansıtabilmişler. Uyuşturucu, mafya çatışması, insan trafiği, vahşice adam öldürme gibi şeylerden bahsediyorum. Bu ortamı, hemen hemen her bölümde görsel olarak da hoşumuza gidecek şekilde sunmaları ise pastanın kreması olmuş adeta. Kullanılan renkler, kamera yöntemleri gibi etkileyici durumların dışında, dövüş sahneleri de oldu bittiye getirilmeden, profesyonelce ele alınmış. Bir kahramnın 6 dakikalık kavga sonunda nefes nefese kalıp, yorgunluktan yere yığılması öyle çok sık rastlayacağınız bir şey değil sonuçta.
Bu karanlık ve şiddet dolu ortama bir iki hoşluk, üç beş Marvel yapıtlarına gönderme, dozunda komiklikler şakalar eklenince, gayet olmuş.
Bunu hep dile getiriyorum, Marvel ve ürünlerini sevmiyorum. Daredevil, Marvel familyasında hoşuma giden sayılı çizgi roman kurgularından birisiydi. Fakat işin ekran boyutunun bu kadar güzel olacağını hiç beklemiyordum. Flash, Gotham, Arrow, Supergirl gibi yapımlar bunun yanında ilkokul piyesi gibi kaldı.
Ve son olarak, elbette;