Öncelikle
Jonathan Safran Foer'un o muhteşem kitabı
Hayvan Yemek'i mutlaka beraber okumamız gerektiğini düşünüyorum ve bu okuma etkinliği teklifini destekliyorum.
Fiddler'ın yazısını her zamanki gibi incelikli buluyorum. Kendisine teşekkürler. Kendisini bile sorgulayarak doğruyu arama peşinde olan bir yazıydı. Karşı çıkmak için değil, fikirlerini beyan etmek içindi. Bu fikirlere dair bir çok şeyi, yine Foer'un Hayvan Yemek kitabında bulacaksınız. Özellikle
serbest-gezen (free-range) çiftlik hayvanları konusuna dair bazı gerçekleri kitapta bulabilirsiniz.
Lakin, bu yazı beni gerçekten çok üzdü. Bu yazı beni düşman gibi gören biri tarafından yazılmış sanki.
Konunun başlığına olacak ilk eleştirim. İnsanların herhangi bir konuda, a ve b olarak ayrılmasına karşıyım ben ve inanıyorum ki buradakilerin büyük çoğunluğu da bu kanıdadır, bundan şüphem yok ve fakat, konu başlığı ayrımcılık kokuyor. İnsanları zenci ve beyaz şeklinde ayırmak gibi tıpkı. Hayvan yiyenleri kötü, vejetaryenleri ise iyi insanlar olarak gösteriyor bu başlık ve bence çok yanlış. Yapılmamalı böyle bir şey. Bu bir.
Konunun başlığında bir ayrım belirttiğimi düşünmüyorum. Et yiyenler/yemeyenler ayrımını başlıkta yapmadığım gibi yazılarımda da yapmadım. İnsanları bu kadar sinirlendirecek ne söyledim bilmiyorum. Başlıktaki "Hayvan Yemek" ifadesinden rahatsız olunmuş. Lakin bu başlık özellikle seçildi.
Hepimiz mezbahalardan uzakta, yapılan kesimleri unutarak, bu unutuşu sözcüklerle pekiştirerek yaşıyoruz. Benim seçtiğim başlık ufak bir hatırlatma, biz "hayvan yiyoruz", bu ışıl ışıl bir gerçek. Öldürülmüş hayvanı kandan ve pislikten arındırdığımızda ve parçalara ayırdığımızda başka bir şeye dönüşmüyor. Ölmüş bir hayvanın parçalarını yiyoruz.
Açıkçası bu ifadenin sizleri bu kadar rahatsız edeceğini tahmin etmiyordum ama çok sevindim, hakikaten sevindim. Çünkü ya rahatsız olmasaydınız. Ya "evet hayvan yiyoruz, ne var bunda?" deseydiniz? Aslında "et yemek" yerine "hayvan yemek" demenin yarattığı rahatsızlık çok kısa sürecektir eminim. Çünkü insan çevresinde olup biten kötü olayları, yaşadığı rahatsızlıkları, farkettiği hataları, adaletsizlikleri, vahşeti ancak "normalleştirerek" yaşayabilir. Bunun için elimizden geleni yaparız. Her gün binlerce kişinin ölümüne şahit olsak, yine de bir süre sonra günlük hayatımıza dönebiliriz. Bu bizim yaşamak için kullandığımız bir mekanizma.
Paul McCartney "eğer mezbahaların camdan duvarları olsaydı herkes vejetaryen olurdu” demiş. Bir süre coşkulu bir biçimde karşıladım bu sözü. Lakin artık benim için gerçeği yansıtmıyor bu söz. İçinde bir umudu da barındırmıyor. Yaşanılan vahşete ne kadar yakından tanık olursak olalım yine her şeyi "akla uygun" hale getirirdik, yoksa aklımızı kaçırırdık. Benim açtığım başlıkta beyhude bir çaba gibi görünüyor bana şimdi. Hele ki konuşarak, kitaplar okuyarak halledilecek bir iş olmadığını düşünüyorsak, başka yapacak neyimiz kalıyor? Ben elime pankartları alacak, varımı yoğumu bu mücadele için harcayacak, uğruna hapse girebilecek cesarete sahip olmadığım için sadece konuşup, kitaplar okuyorum ve et yemiyorum.
Bu konunun foruma kazandırılması, işin ciddiyetini kavramamız ve konuya daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlaması açısından oldukça önemli, bu yüzden yeri gelmişken teşekkürümü de edeyim. Ama, vejetaryenliği diğer insanlardan üstün görmek ve profilin bir köşesine "Vegan olun!" diye emredercesine not düşmek de çok sağlıksız bir durum ve açıkçası insanların kaale alacakları varsa bile, almazlar. Yani almayabilirler, kişiden kişiye göre değişir. Ben hoş karşılamıyorum ama. Bu iki.
...
Umarım kendimle çelişmemişimdir. Fikirlerimi belirtmek istedim, kırıcı bir yanı varsa yazdıklarımın özür dilerim...
Gerçekten teşekkür edildiğini düşünmüyorum. Ben kendimi üstün görmüyorum. Bir canlının diğer canlıdan üstün olduğunu düşünmek vejetaryenliğin ve veganlığın temelini alt üst eder. Profilimdeki "Vegan olun!" ifadesi haftalardır orada duruyor. Sizi şimdi sinirlendirmiş olmasına anlam veremedim. Hakaret gibi algılanacağını hiç düşünmemiştim. Bugüne kadar sizin için bir forum arkadaşıyken bugün
sağlıksız bir durumda olduğumu düşündüğünüzü görmek beni gerçekten üzdü. Yazdıklarınızın kırıcı yanını söyledim. Hem de çok kırıcı. Yazdığım hiçbir şeyi kişileri hedef alarak yazmamıştım. Hedef alınmak çok kırdı beni. Lakin görüyorum ki sizin kırgınlığınız benimkinden fazla. Affedin.