Dört duvar arasında oturuyordu adam. Bomboş odada bir sandalyeye oturmuş, pencereden dışarıya bakıyor, yağmuru izliyordu. Şıp şıp şıp… Biliyordu ki yağmur damlaları gibi onunda sonu geliyordu. Hep bunu istemişti belki ama yolun sonunu görmekten korkmaya başlamıştı.
Şıp… Şıp… Şıp… Eli gıdıklanıyordu…
“Bunu neden yaptın!? Korkuyorsun…” dedi camdaki yansıması.
“Korkmuyorum!” dedi kendisi.
“Ölmekten değil, yaşamaktan korkuyorsun…” dedi yansıması
Şıp… Şıp… Şıp… Hava ne kadar soğuktu böyle?
“Hani bir aşkın vardı? Senin ölümüne ne kadar üzülecek hiç düşündün mü!” dedi yansıması.
“Platonik dediğim aşkı bu yüzden seviyorum… Kimse benim için üzülmeyecek, kimse arkamdan yas tutmayacak… Arkamda bırakacağım hiç bir şeyim yok.” dedi kendisi.
“Hayallerin, ümitlerin… Bunlara ne olacak? Peki ya ‘BANA’ ne olacak? Seninle yitip gitmek zorunda mıyım!” dedi yansıması.
“Sen bensin, bende sen… İçimden ne kadar çabuk çıkarsan kendini o kadar çabuk kurtarırsın…” dedi kendisi.
Şıp… Şıp… Şıp… Vücudu uyuşuyordu adamın.
“Söylediğim hiç bir şey seni bu işten geri döndürmeyecek değil mi?” dedi yansıması.
“Hiç bir şey…” dedi kendisi.
“Peki onun için bile yaşamaz mıydın?” ve camda adamın tek aşkının görüntüleri oynaşmaya başladı. Kahverengi saçlar, beyaz ten, her zamanki güler yüz… “Ben gidiyorum… Seni hayal kırıklığına uğratacak bir şey duymak ister misin?” dedi yansıması.
“Sence umurumda mı?” dedi kendisi.
“O seni seviyordu. Bunu ikimizde biliyoruz! Korkağın teki olmasaydın onunla mutlu bir hayat bile yaşayabilirdin ama hayır! Sen her şeyden korktun! Çocukluk zamanlarında en yakın arkadaşını o şişko kabadayı çocuk dövüyordu hatırladın mı? Senden nasıl da yardım istemişti… Sense korkup kaçmıştın! Ya okul zamanları? O serseri çocuklar camı kırdıklarında seni tehdit edip suçu üstüne atmışlardı, sense korkup onlara tek bir laf bile etmemiştin! Sen hep aynı sendin! Sen her zaman korkar ve kaçardın! O seni seviyordu! Gözlerine bakıp tek bir şey demeliydin ‘Seni seviyorum!’… O senin onu sevdiğin gibi seviyordu ama sen… reddedilmekten bile korktun… Senin içinde olmaktan bıktım artık… Bu gerçek bir elveda artık. Ben gidiyorum... Elveda…” dedi yansıması.
Adam hala camdaki görüntüye bakıyordu…
Şıp… Şıp… Şıp… ve bileğindeki son kan damlası da yere düşerken tek bir laf bile etmedi.