Starklar iyi, fakat bir noktadan sonra sinir bozucu derecede idealist geliyor ve serinin kötü çocukları Lannisterlara meyletmeye başlıyor insan. Efendi adam yerine serseri tercihi gibi. Çünkü en azından daha eğlenceliler. Tyrion olsun, zalimce tavırları olsa da Jaime olsun, gayet zeki ve sarkastik karakterler. Starklar ise fevriler, politik bir aldatmacayı onursuz bir hile kabul edip sorunları savaşla çözmeye çalışacak ya da en azından politikadansa daha kolay buldukları için bunu tercih edecek adamlar. Genel olarak tüm kuzeyli sancak beyleri böyle. Savaş dışında pek bir şeyden anladıkları yok. Basit adamlar. Sıkıcılar.
Ankette Lannister, Targaryen ve Martell'i seçtim, fakat Martell yerine olsaydı eğer Baelish'in hanesini seçerdim. Kişisel hırsları, gizli planları ve manipülasyonlarıyla Petyr Baelish tam bir trajik karakter. Tek başına geleceğin Lannister hanedanı.
Martelller ise bildiğin çöl Starkları. Starklar da zaten bildiğin Dağ Martellleri. Birinin kuzey birinin güney uçta bulunması dışında hiçbir farkları yok denebilir. Fevri ve politikadan anlamaz, tüm işleri savaş yoluyla çözmeye çalışan insanlar. Onlara göre savaş için onlardan birisinin ölmüş olması yeterli. Nerede nasıl ne zaman niye ölmüş önemli değil. Dorne dışında bir Dorne'lu ölmüşse eğer, anlamadan dinlemeden kin güdüp, diğer her şeyi duymazdan gelip intikam için savaş bayraklarını açacak tipler. Bunu yaparken mantık sahibi sağduyulu kimseleri de ezip geçiyorlar ve sadece kendi felaketlerine sebep oluyorlar. Haklı bile olsalar, sabırsız, zamansız ve yanlış hamlelerle tek elde ettikleri kendi ölümleri oluyor, eğer şanslılarsa düşmanın bir kısmını da kendileriyle birlikte götürebiliyorlar. Ama bu asla onların zekasının bir ürünü olmuyor.
Diğer yandan ölen kişi sevdiğin bir karakterse eğer, onların tarafını tutmak zorunda gibi de hissediyorsun kendini. Ama durup düşününce bunun yanlış hamle olduğunu, daha incelikli bir oyunla çok az -hatta belki de hiç- kayıp vererek, çok daha iyi bir intikam alınabileceğini düşünüyorsun.
Targaryen'lar da Westeros'a biraz yabancı. Orayı fethetmişler ama aslında oraya ait değiller. Başka toprakların insanları. Aslında kendileri de işgalciler. Aslında herkes işgalci, ama en azından orada da kök salacak kadar uzun süre kalmışlar Westeros'ta. Targaryen'ların Westeros hakimiyeti ise o kadar eski değil. Tamamen dışarıdan gelip ejderhaların ezici gücü sayesinde baskı kurarak diyarı yöneten, aslında orayı hiç tanımayan çok yabancı bir güç. Hanedan olarak "oranın" bir hanedanı değil.
Sonradan çok tutuldu diyorlar ama henüz Kargaların Ziyafeti kitabının ilk bölümlerinde olan biri olarak, şimdiye kadar Greyjoylar kadar gereksiz ve bir işe yaramayan bir hanedan daha görmedim. Tüm olayları mazi. Başlarına yeni gelenleri de uzaktan, başkalarının ağzından öğrendik, olurken izlemedik. Şu ana kadarki rollerini de Boltonlara paylaştırmak gayet mümkünmüş. Bölümlerini okurken en çok sıkıldıklarımdan biri, ama birincilik Catelyn, Sansa ve Bran'ın bölümlerindeydi. Aslında düşününce, dört sıkıcı bölümden üçü Stark.
Şıklar arasında yok, olsa da seçmezdim, ama bahsetmeden geçmek istemediğim bir hane daha var ki Karstarklar. Starkların daha saçlı sakallı, bol kıllı, kaba giyimli, barbar görünümlü olan uzantıları. Mottoları da "Kış Güneşi" Soğuk ve sert kuzeyli adamlar arasında bir güneş gibi açan tatlı ve kıllı insanlar. Çok sevimliler. O motto nedir allasen ya. Kuzeylisin sen kuzeyli.