Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Zuljin

Sayfa: [1]
1
Oyunlar / Troll Efsaneleri(Warcraft Evreni)
« : 06 Ocak 2010, 02:51:01 »
Trol Efsaneleri 1
Vadinin Üstündeki Ay:
Ay vadiyi aydınlattı
Tüm ışığı ormana döküldü
Gururlu savaşçılar çağrıya kulak verdi.
Ulusumuzu ve kutsal topraklarımızı savunmak için

Ay vadiyi aydınlattı
Muharebenin çığlıkları uzak gökte.
Kanımız nereye aktı
Düşmanın ve Dostun.

Ve bizim kardeşlerimiz geçtiği zaman
Bilinen diyarın ötesinde
Ruhlar sertleşir
Vadinin derinlerinde

Ve bizim kardeşlerimiz geçtiği zaman
Dağın içindeki Tapınakta.
Onların ölümsüz ruhlarını korumalıyız
Kutsal mavi kristalin içinde

Ve kardeşlerimiz geçtiği zaman
Ay vadiyi aydınlatır.

Troll Efsaneleri 2
Göçebe Gri’lek’in Hikayesi

Tabletin başlangıç bölümü bozulmuştu silikti.Ama okunaklıydı.
Gri’lek’in adı tüm ormana damgalanmıştı.Onun gözleri yanıyor,onun göğsü gürledi
Çok öfkeli olduğu için.
Öfkesini gökyüzüne haykırdı ve kolunu kaldırdı.Sol kolunu kaldırdı,güçlendi ve eşi(kolunun) olmadan avlandı.
Gri’lek’in sağ kolu yoktu ve geri gelmiyecekti
Ve avare gibi dolaştı araştırdı.Kaybettiği kolu için yürürken haykırdı ve lanetler okudu.
Ama uzun zaman önce Gri’lek’i ruhlar dinlemeyi bırakmıştı.Ruhlar öfkeliydi.Gri’lek’in lanetlerini dinlemediler.

Mahkum Gri’lek,Avare dolaşmaya mahkum,kolsuz…..

Trol Efsaneleri 3:
Grubashi’nin Düşüşü
Okyonustan yüksel,suyun kulesi Neptulon.Büyük Kraken’e mesaj yolla I’hlali mahkum edildi.
Senin büyük formun,ormanın uzuvlarındaki yosunların.Leviathan(Tevratta geçen büyük su canavarı) vucudun boyunca yüzdü.
En büyük Kraken(Norveç mitolojisindeki deniz canavarı) kollarını gökyüzüne kaldırdı.Ve denizi parçaladı.Onun hakkında dalgalar yolladı.Onlar I’hlali(Kadim bir Trol şehridir.) kulesine öfkelendi.

Kraken haykırdı,sesi yüzlerce okyanus fırtınası gibi gürledi:
‘’GELİYORUZ’’
Minloth sakinliğini korudu.Ve büyüsünü açığa çıkardı.Dalgalar I’hlali’ye her iki yonden çarptr ve parçaladı.Ve ormana sel bastı.Min’loth daha sonra ilahi bağlayıcı büyüsüyle emretti,Ve bir gürültü yankılandı.Bu düzinelerce Troll sesinin yankılanışıydı.

Ve bir ses tüm seslere baskın çıktı.Min’loth bağırdı ve onun ve hizmetkarlarının gücüyle toplanmış büyüsünü, yaklaşan Kraken’e fırlattı.

Deniz ayrıldı ve Min’loth’un büyüsü hızlıca Neptulonun hizmetçilerini doğru gitti.Gokyüzü yırtılde ve büyü onları vurdu.Yüzlerce yıldırım düştü.;sular kaynadı ve yıldırımlar yanan çukurlar açtı.

Min’loth zaferi kazanmasına rağmen ağladı,çünkü büyüsü hayvanların üzerinde düşmüştü.

Ama Kraken yaşlıydı,çok yaşlıydı.Onlar karanın denizden doğduğu ilk zamanı hatırlardı.

Onlar Eski-Olanların(Eski-Tanrılar) yönettiği zamanı ve Gezginlerin(Titanlar) geldiği zamanı hatırlardı.Büyünün yeni olduğu zamanlarıda hatırlardı.

Onlar yaşlıydı bir çok kadim sır saklıyorlardı.Min’loth’un büyücü güçlü olmasına rağmen o sadece bir Trol bir ölümlüydü.

Sonuç olarak kaybettiler.

Krakeni durdurmada başarısız oldu,Ama kadim zamanlardan bu yana ilk kez bir ölümlü onlara zarar vermişti,hemde acı dolu bir büyüyle.

Bundan dolayı Min’loth’un bağlama büyüsü aktardılar,ama haykırarak ve öfkeyle.

Dalgalar derin bir gürleme gibi kayaların derinine ırkların dünyasına vurdu.Onlar Ih’lali’ye ulaştı zaman şehir gölgelere büründü.

Ama onlar onu yok etmeden önce Kraken’i durdurdular.Troll Büyücüdoktor ürperdi ve onların efendilerine haykırdı.

Min’loth kıyıdaki dağlardan dikkatlice baktı,kaderine mahkum edilmiş bir şekilde meydan okudu.O ustalarına döndü ve fısıldadı.Son sözleri bir taşa kazındı.Min’loth karartılar içindeki Krakenle yüzleşti.

Yüzünü buruşturdu ve sopasını savurdu.Bu onun son yaptığı kahramanca hareketti.Kraken Min’loth’un üstüne öfkesini kustu.Ve okyonus Ih’lali’ye saldırdı.

Bundan Sonrası yok.

Ve sonra Sular tüm ormanı süpürdü.Troller ve hayvanlar boğulurken ve sular tarafından ezilirken sonsuz bir öfkeyle haykırdılar.

Bir çok grubashi ölmeden önce okyonusun onları neden yuttuğunu merak etti.Ama hiçbir şey öğrenemedn öldüler

Nihayet sular dağlara ulaştığı zaman durdular.Sular sakinleşti ve sahile doğru çekilmeye başladı.Ama sular ölümün izlerini bırakmıştı.

Ih’lali’nin etrafındaki sular çekilmemişti.Ih’lali okyanus tarafından sonsuza dek mühürlenmişti.

Şef Vargazul,Dağların arkasındaki Zul’grupta güvendeydi.Ormana geri döndüğünde.Halkının ve Orman hayvanlarının boğularak yok olduğunu anladı.

Ve o umudunu kesti,Zafer rüyaları için.

Ve asla Min’loth bulunamadı.

Trol Efsaneleri 4
İmparatorun Düşüşü

Ay ve Ateş tarafından
Et ve Kemik tarafından
İçindeki Kanı hakket
Taştaki oyuk

Bu yeri terk et
Bu yerden ayrıl.
Ya da alınyazınla tanış
Ölüm gardını almış beklyor.
İmparatorun kabrinin üzerinde

Yalnızca tek efsanenin hangi Troll Kabilesine ait olduğu biliyoruz.Diğer üç eser Anonim.Bu eserler tablet ya da parşomen şeklinde.Dünyada Elf ve İnsan yağmacılığından kurtulmuş okunaklı sadece bu dört eser kaldı.Theka’nın Tabletlerinin sırrı hala bilinmezliğini koruyor…

2
Oyunlar / Broxigar Saurfang (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 17:44:17 »
BROXIGAR SAURFANG:

Broxigar birinci,ikince ve üçüncü savaşta savaşmış emaktar bir ork savaşçısıydı.Bir çok savaşta büyük kahramanlıklara imza attı.İnsanlar ona saygı duymasına rağmen kendini asla affedemiyordu.Arkadaşları içinde tek sağ kalan oydu ve arkadaşları gibi onurlu bir şekilde ölemediği için içten içe kendinden nefret ediyordu.Savaşşefi Thrall Stonetalon dağındaki anormallikleri araştırması ve insan büyücü Rhonin ve Ejderha Krasus’u izlemekle görevlendirdi.Gaskal Stonetalon dağında hayatını kaybetti.Rhonin,Krasus,Broxigar kendilerini 10 bin yıl öncesinde buldular.

Broxigar kendisini geceelfi ormanlarında buldu.Ama kendisinin 10bin yıl öncesinden olduğundan haberi yoktu.Geceelflerinin büyücü bir grubu olan Aymuhafızları tarafından yakalandı ve en değerli şeyi olan baltasından ayrılmak zorunda kaldı.Aymuhafızları aristokrat Geceelferinin kenti olan Suramarda onu bir kafese hapsettiler.

Suramar kenti Kadimler Savaşı Sırasında

Geceelfleri daha önce görmediği bu yaratığa hayvan gibi davranıyorlardı.Ama içlerinden bir tanesi Tyrande Fısıltıesintisi onun kalbinin derinliklerine ulaşmayı başardı.Broxigar’ın yaralarını iyileştirdi.Broxigar Tyrande’nin iyileştirme gücünün ona ruhlar tarafından verildiğine inanıyordu bu yüzden onu Şaman diye çağırıyordu.Daha sonraki zamanlarda İnsan büyücü Rhonin,Ejderha Büyücü Krasus ve Tyrande tarafından özgür bırakıldı.

YANAN LEJYON’A KARŞI:
Broxigar savaş yetenekleri sayesinde Kaldorei direnişi arasında kabul görmeye başladı.Ama kibirli olan Geceelfleri yinede ona hakkettiği saygıyı göstermediler.Broxigar’ın baltası Aygardiyanları tarafından el konulduğu için Malfurion,Yarı-Tanrı Cenarius Broxigara Geceelfi ormanlarının derinliklerinden özel bir madeni kullanarak(Bu maden elmastan bile daha yoğundu) bir balta yaptı.Ama Geceelflerinin bilmediği bir şey vardı bu balta binlerce iblisin canını alacaktı.

PARLAK ZAFER:
Geceelfleri Sonsuzluk kuyusunun gücünü kullanarak Yananlejyonu dünyaya çekmeyi planlıyorlardı.Kapı nerdeyse Sargeras’ın geçeceği kadar açılmıştı. Geceelfleri karakapıyı açtığı sırada geceelfleri arasında bir iç savaş yaşanır.Kapı neredeyse Sargeras’ın geçebileceği kadar büyümüştür.Broxigarın yapabileceği tek bir şey kalmıştır rütüeli bozabilmeleri için Tyrande,Malfurion,İllidan’a zaman kazandırmaktır.Kara kapıdan iblislerin ana üstüne geçer(Tahminimce burası Xharoth,Argus veya Çarpık evrende bir yerdi). Orda binlerce iblisle çarpışarak iblis ordusunu yavaşlatır.Çok ağır yaralanmıştır ama asla vazgeçmez.İblis ordusu ve kapı arasında tek engel Broxigardır. .En sonunda broxigarı durdurmak için KaraTitan sargeras gelir.Brox hiç korku esamesi bile göstermez bir titana karşı bile savaşır.Broxigar İllidan ve Malfurion için yeterince zaman kazanmıştır.Kapı yavaş yavaş kapanmaya başlamıştır.Bunu fark eden sargeras Broxigarın işini bir an önce bitirmeye çalışır.Broxigar son bir hamleyle Sargerası bacağından yaralamayı başarır ama bu hamleden kendisi sağ kurtulamaz.Broxigar tarihe bir Titanla savaşıp onu yaralamaya başaran ilk ölümlü olur.Broxigarın sayesinde kapı kapanır ve korkunç bir patlama olur.Tek Kalimdor kıtası bu patlamayla ikiye ayrılır.Rhonin kendi zamanına döndüğünde Broxigar’ın kahramanlığını herkese anlatır ve onun baltasını Thrall’a verir.Broxigar’ın dileği yerinde gelmiştir arkadaşları gibi onurlu bir şekilde ölmüştür.

3
Oyunlar / Gilneas (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 16:50:09 »
ZUL’DARE EYALETİ(ŞİMDİKİ ADIYLA GİLNEAS)


Gilneas Orman trollerinin en eski vatanlarından biriydi.Bu diyar ve çevrediki bir çok ada Amani İmparatorluğunun Zul’Dare eyaletini oluştururdu.Ama bu gün denizdeki adalardan sadece biri Zul’Dare adına sahip.Çünkü insanlar uzun bir süre bu adanın Troll  sakinlerini rahatsız etmemişlerdir.Bu  adayı  coğrafi olarak kendi toprağı sayıyorlardı.Zaten adada onlara karşı koyabilecek bir güçte  yoktu.Ama bu çok uzun sürmiyecekti.Kul’tiras gemileri keşif için bu adaya gitti ve keşif gemilerinden hiçbir haber alınamadı. Ama bilmedikleri bir şey vardı.Nagalar binlerce yıllık uykularından uyanıp büyük denizdeki adalara yayılmaya çalışıyorlardı.Trollerin Alterec dağı savaşından sonra kendilerini koruyacak hiçbir ordusu kalmamıştı.İnsan ve Elfler troll  topraklarını işgal ettiler.Sivil troller tabiî ki bu iki büyük güce karşı direnemedi.Bu işgal ettiği toprakların bir an önce boşaltılması lazımdı.DoğuKrallıklarında büyük bir etnik kıyım başladı Uzun kulaklı uzun dişli olan kadın,çocuk yaşlı onbinlerce trollü öldürdüler.İnsanlar bu boşaltıkları topraklar üzerinde yeni şehirler kurmaya başladılar.İlk olarak Dalaran kuruldu ve bunu diğerleri takip etti.Bu kurulan şehirlerin arasında Gilneas da vardı.Gilneas troll medeniyetinin büyük bir bölümüne ev sahipliği yapıyordu.Ama Gilneasta bugün yalnızca insan medeniyetinin eserleri var. Evler,pramtiler,Ziggratlar,tapınaklar,sunaklar hepsi yağmalanmıştı ve yok edilmişti.


Eski Azeroth Haritası

GİLNEAS KRALLIĞI:

Catalysm.Gilneas


Gilneas 7 insan krallığından biridir.Gümüş çam ormanlarının güneyinde bir yarım adada bulunur.Gilneas Arathor’un ölümünden sonra bağımsızlığını ilan etti, ve tüm kralları Greymane handedanından geldi.Gilneas sınırlarına hiçbir çapa sarfetmeden Zul’Dare adasını kattı.Çünkü coğrafi bakımdan o adaya hiçbir insan krallığı hak idda edemezdi.Aslında Kul’Tiras da adaya yakındı tahminen adanın Gilneas ile aralarında bir sorun olmasını istemiyrodu.Gilneas’ın en yakın komşusu güneyinde yer alan Kul’Tirastı. Lord Genn Greymane asla ikinci savaş boyunca Lordearon ittifakından desteğini asla çekmedi



Şehrin Haritası

İkinci Savaştan sonra Lord Genn Greymane Greymane duvarını inşa etti ve sınırlarını bu duvarın ardına çekti.Greymane duvarı Lordearon ittifakıyla Gilneas krallığının arasında sorun oldu.Duvarın niçin ve hangi düşmana karşı inşa edildiğini söylemediler.İttifaktaki muhalifler bu olaydan sonra epeyce arttı.Gilneastan dışarı hiç kimse çıkamadı kendilerini dünyadan izole ettiler.Bunun nedeni ne olabilirdi acaba.Worgen laneti bir salgın hastalık gibi tüm ulusun üstüne yayıldı.İnsanlar kendilerine kontrol edemeyen vahşi hayvanlara dönüşüyordı.Worgene dönüşmüş insanlar tüm ulusa laneti bulaştırdı.Ama sonra en umutsuz oldukları anda bu lanetin tedavisini buldular.Bu olaydan sonra Forsaken(Terk edilmişler) Gilneas’a saldırdı.Bir ara omuz omuza çarpışan Lordearon insanlar ile Gilneas insanları savaşıyordu.Bu savaş sonucu Gilneas krallığı İttifak’a katıldı.


GİLNEAS TARİHİ:

İkinci Savaş başladığı sıralarda en güçlü olan insan krallıklarında biriydi beklide en güçlüsüydü.Çok güçlü bir ordusu ve donanması vardı.Gren Greymane Lordearon ittifakın en büyük destekçisi ve güvencesiydi.Ama gerçek şu ki İkinci Savaş boyunca çok büyük bir destek vermediler.Sürü’nün (Horde’un)  yenilmesinden kısa bir süre sonra ittifaktan desteklerini çektiler.Loerdoron birliği orkları köle yapıp İnsan krallıklarının yeniden inşası için kullanmak istiyordu.İttifak Greymane donanmasını ve ordusunu  kullanıp orkları yakalayıp köle kamplarına tıkmak istedi.Ama Greymane bu teklifi red etti.Greymane Daval Prestor ‘da etkisiyle ittifaka karşı tecrit politikası uygulardı.Daval Prestor Greymane’in Alterec Krallığı için desteklediği adamdıda.Daval Prestor aslında çok tanıdık bir yüz Neltharion yani ölümlülerin bildiği adıyla Kanatlıölüm.

İkinci Savaşın sonlarına doğru Greymane duvarı inşa edildi.Bu duvar Lordearon krallığı ile Gilneas arasında sınır oluşturacaktı.O günden sonra Gilneas duvarlarının arkasından hiçbir insan çıkmadı.O duvarı aşıp geri dönen hiçbir insanda olmadı.Gilneas kendini dünyada soyutlamıştı.İnsanlar Scourge(kırvaç) saldırları altında inlerken.Gilneas gelen mültecileri  geri çevirdi ve onları ölüme terk etti.Gilneas’ın Forsaken’ları ölüme terk etmesi sonucu zombi olarak dirildiler..Benim tahminimce Forsaken’lar(Terk edilmişler) Gilneas’tan bu olay yüzünden nefret ediyorlar.Mültecilerden bazıları gece Gümüşçam ormanlarında Scourge(Kırbaç)’dan saklanmak isterken.Bazı başıboş Gilneaslı worgenin avı oldular.Gilneas Scourge(Kırbaç) saldırılarından etkilenmedi.Karayla bağlantıları duvar sayesinde kapalıydı.Ama deniz bağlantıları açıktı.İçlerinden bazı gemiler dünyaya dolaştı.


WORGEN LANETİ VE SONRASI:

Greymane duvarı Gilneas’ı Scourge’dan korudu.Ama duvar yakında yıkılacaktı.Duvar yıkıldığı zaman Gümüş çam ormanlarının kuzeyindeki komşularıda worgen lanetinden etkilendiler.Ama en umutsuz anlarında Lanetin tedavisi bulundu ve Gilneas kendisini worgen lanetinden kurtardı.Ama bazı worgenler Gilneas insanları kadar şanslı değildi.Bazıları hala Arugal’in kölesiydi.Kendi benliklerini kazandıktan sonra Eski Lordearon insanları şimdiki Forsaken’lar Gilneasa saldırdı.Bu savaş sonucunda Gilneas yeni İttifak müttefiği oldu.

GİLNEAS KÜLTÜR VE İNANIŞI:

Gilneas insanları yapılı ve kaba saba insanlardır.Halkda kralın tecrit kararını  ve Greymane  duvarının inşasını desteklemişti.Belki uzun süre tecrit altında yaşamaları kaba saba olmalarının nedenidir.İnsan dilini konuşurlar.Diğer insanlar gibi Holy Light’a(Kutsal ışık) inanır.

4
Oyunlar / Akama (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 16:47:16 »
Savaş Öncesi
Draeneiler Eredarların Yanan Lejyona karşı olan grubunun adıydı.Kiljaeden evrenin sonuna kadar kaçan eredarları kovaladı ve sonunda Draenorda onlara yakaladı.Orkların kabile şeflerini Kiljaeden büyük güçler vaad etti.Kabile şefleri güç karşısında şereflerini,gururlarını hatta ruhlarını sattıkları bir kan antlaşması yaptı.Bu antlaşmaya gölge meclisi adındaki elit bir gruptan başkası bilmiyordu.Gölge meclisi gerçeğe ulaşanları bir bir ortadan kaldırıyordu. Kiljaedenin asıl amacı orkları Azeroth’un savunmasını düşürmek için kullanmaktı.Ama daha önce alınması gereken kişisel bir intikamı vardı ve böylece 7-8 yıl süren  Ork-Draenei savaşları başladı.

Akama:


Akama eskiden soylu bir draeneidi.Orkların Warlock büyüleri yüzünden bugün Broken Dranei dediğimi türün üyesi oldu.Eskiden Karabor tapınağının(Temple of Karabor) koruyucusuydu.Orkların Karabor tapınağına saldırmasını uzun sürmedi.Karabor Tapınağı müharebesi sırasında bir çok yoldaşını kaybetti.Bir çoğuda onun sayesinde kurtuldu.Halkını savaştan ve orklardan uzak tutacak bir yer arıyordu.Kısa bir dönem bugünkü adı Shatratt olan şehirde saklandılar.Ama orkların kılıcı baltasından uzak dursalar bile orklar onlara hala zarar veriyordu.Orkların warlockları Draneor gibi elementlerin hüküm sürdüğü bir gezegende Fel-enerjiyi açığa çıkardılar.Bazı draneiler bu enerjinin etkisiyle mutasyona uğradı.Ama akama asla pes etmedi kendisi gibi geri dönüşü olmayanlarla birlikte bir güç kurdu.Amacı Draneoru Yanan Lejyondan temizlemekti.Yanan Lejyon’un Draenor sorumlusu Pit Lord Magtheridon ve onun iblisler ve lanetli fel-orklardan oluşan ordusuna karşı umutsuz bir mücadeleye girdi.En umutsuz anda insanlardan kaçan Kael önderliğindeki Kan Elfleri ve onları destekleyen Leydi Vasj önderilğindeki nagalarla ve bu iki Gruba önderlik yapa İllidanla karşılaştı.İllidian’ı Kiljaeden Buztacı(İcecrown)’ndaki başarısızlığı yüzünden cezalandırmak istiyordu.Bu yüzden Yanan Lejyon’a karşı savaşmak zorundaydı.Bu Akama’ya harika bir fırsat verdi.Düşmanım düşmanı dostumdur ilkesine göre İllidari kuvvetleriyle müttefik oldu.Yanan Lejyon bir çok üssüne başarılı saldırılar düzenlediler.Ama Yanan Lejyon sürekli Argus,Xroth gibi gezegenlerden kapılar sayesinde destekleniyordu.İllidian Yanan Lejyon’un ikmal noktaları olan kapıları bir bir mühürledi.Akama ve İllidan’ın kuvvetleri şimdiki adıyla Karatapınak(Blacktemple)’I kuşatmak için yürüyüşe geçtiler. Son savaşta Pit Lord Magtheridon ve onun kuvvetleri yenildi.Akama illdan’a bağlılık yemini etti.Ama çok büyük bir hata yapmıştı gezegenini bir başka şeytani efendiden kurtarıp diğerine devretmişti.Akama gizliden gizliye İlldan’I yok etmenin planlarını yapmaya başlamıştı.

Yanan Sefer(Burning Crusade):

Akama sürekli İlldan tarafından yüksek yetkilerle donatılmıştı.İllidanı alt etmenin planlarını kuruyordu.Sürekli Maiev Gölgeşarkısı’nın(Shadowsong) Gölgeay kasabasındaki(Shadowmoon Valley)hücresine gidiyordu.Düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesine dayanarak Maiev ile gizli bir ittifak kurdular.


‘'Söz veriyorum İllidanla yüzleşeceğin zaman geldiğinde senin tarafında olacağım''

5
Oyunlar / Runemaster'lar (Tamgaefendileri) [Warcraft Evreni]
« : 03 Ocak 2010, 16:45:29 »
RUNEMASTER’LAR(TAMGAEFENDİLERİ)





Tamgaefendileri(Runemaster) vucutlarına çeşitli büyülü imgeler yazarak bunları saldırı ya da savunma için kullanan bir sınıftır.Tamgaefendileri özgür ruhludur,onlar evleri şehirlerden çok vahşi doğadır.Tamgaefendileri topraktaki mistik güçleri görebilirler.Bu tamgaları öğrenmeye çalışmak basit bir iş değildir,güç bizde değil işaretin kendisindedir.Hangi işaretin ne işleve sahip olduğunu anlamak uzun yıllarınızı alır.Tamgaefendileri doğayla bir olmaya çalışırlar,ama bu druidlerinkinden farklıdır.Onlar evrenin ve sonsuzluğun bir parçası olmayı arzularlar.Vucutlarına tamamını tamgalarla kaplar,bu tamgların doğanın düzenini temsil ettiğine inanırlar.

Onlar büyüyle güçlerini birleştirirler,üstünü kaplayan mistik dövmeler onlara büyük bir enerji verir bu enerji vucuda eşit oranda yayılır ortaya yıkıcı bir kas gücü ortaya çıkar(Naruto’yu izleyenler Tsunade’yi düşünsün aynı öyle bir güç:d).Tamgaefendileri kendilerini yakın dövüşte çok geliştirirler.Çoğu kılıç bıçak gibi silahlar kullanmazlar ama ellerine demir bir şey takarlar(Adı aklıma gelmedi).Genellikle zırhta kullanmazlar çünkü zırhlar onları hem yavaşlatır hemde güçlerini ortaya çıkmasını engeller.Tamgaefendileri düşmanlarıyla yüz yüze karşılaşmayı ister.Küçük hileler kullanırlar.Tamgaefendileri toynak ya da ayak parmaklarıyla düşmanının hareketlerini söker ve dövmeleri ona güç yüklediği anda çekiç yumruklarıyla rakibini ezer.Tamgaefendiliği diğer ırklar tarafından ilkel olarak görür.Onlara göre büyünün ilk halidir.Ama Tamgaefendilerine göre kullandıklar şey büyü değil evrenin enerjisidir.İlk Tamgaefendisi kimden çıktığı tam olarak bilinmiyor ama tahminimce Taurenlerdir.Dünyada Tamgaefendiliği genel olarak uğraşan ırklar Taurenler,cüceler,vyrkullar,pandaren, magnataurlar’dır.İlginçtir ki Tamgaefendliğini ilkellik olarak gören Yüksekelfler arasındanda bir Tamgaefendisi çıkmıştır.Bknz:Eramas Brightblaze(Parlayanalev)

Çoğu Tamgaefendisi kendi Tamga soyunu temsil eden dövmeleri vardır.Bu dövmeler eşsiz ve kullanması oldukça zordur.Bu yüzden çoğu Tamgaefendisi kullanımı basit dövmeleri terciheder.Basit dövmelerin enerjileri kolayca ortaya çıkar ve toprağın enerjisinin kullanarak bunları sürekli kullanabilirler.Bu dövmelerde genelde üç çeşit güç ortaya çıkar-Ama bazı söylentilere göre her elementide kullanabiliyorlarmış-Toprağın gücü,Fırtınanın etkisi,Suyun serinliği.Tamgaefendisi düşmanına göre bu üçünden birisini terciheder.

Tamgaefendileri basit silahlarda ustadır.ama zırh ve ya kalkanın herhangi bir tipini kullanmazlar.Zırh ve kalkan onun hareket becerisini kısıtlar.Tamgaefendilerinin gücü tek bir şeyi etkilemez Somotik bileşenli herhangi bir maddeyi.Zayıf oldukları tek nokta budur.

Tamgaefendilerinin imgelere güç verme gibi bir yetenekleride vardır.Tamgaefendileri diğer büyü kullanıcılarına benzemezler.Onlar hiçbir hazırlık yapmadan yeteneklerini kullanabilirler.Vucutlarında bir sürü  imge olmasına rağmen istediğine güç verebilir bunu yapabilmek içinde yüksek bir ruha sahip olmak gerekir.Tamgaefendiler bildikleri bir imgeyi herhangi bir zaman yaratabilir.Bunun içinde çok akıllı olmak gerekir.Tamgaefendileri çok güçlü sezgileri vardır,imgeleri hissedebilir.Bu yüzdenden hiçbir Tamgaefendisi bir diğerini gafil avlayamaz.Tamgaefendileri vucutlarından bir dövmeyi değiştirmek istediği zaman,herhangi bir eski dövmeyi silmek zorundadır.Silmesse yeni dövmesini kullanamaz.

Basit dövmeler Tamgaefendisinin vucudundadır.Ama yeteri kadar dövmeyi vucuduna sığdıramaz. Bazı durumlarda içgüdüsel olarak da dövmelerin gücünü açığa çıkarabilirler.Bastırılan imgeler enerjiyle titrer bu enerji vucuda yansır ve ortaya bir ışık çıkar ve üstündeki tüm dövmeler belirgin hale gelir.Bu durumda ona hiçbir zayıf büyü zarar veremez.

Bir Tamgaefendisi tek bir dövmeyle başlar.Evrenin sırlarını anlamaya başladıkça yeni dövmeler vucuduna ekleyebilir.Şimdide kullandıkları bazı dövmelere ve onların güçlerine geçelim.


-Nehir yatağı içinde akan suyun deseni,Tamgaefendisine inanılmaz bir hız verir.
-Kömür Ocağı imgesi,Tamgaefendisinin çıplak elle yapılan saldırılarana ekstra güç verir(Tsunadeyi hatırlayın öyle bişi afasdfda:D)
-Rüzgarda dalgalanan kıvılcım deseni,Tamgaefendisine inanılmaz bir sıçrama gücü sağlar.
- Bataklık suyunda mangrov köklerinin deseni, Tamgaefendisine tüm zehirlere ve hastalıklara karşı direnç verir.
-Yaşlı meşenin gövdesindeki halkaların deseni, Tamgaefendisinin derisini delinmez bir zırha dönüştürür.
-Sıvı gibi akan muhteşem çeliğin deseni,Tamgaefendisine inanılmaz bir güç verir bu gücü ölümcül saldırılarda ya da sakatlamak için kullanır(Sağı öldürür solu süründürür hesabı asdfadfadfa:D)
-Yanan çayırın deseni,Tamgaefendisine anlık bir hız verir siz nolduğunu anlamadan onun ölümcül yumruklarından nasibinizi almış olursunuz.
-Kayaya vuran yıldız ışığının deseni,Tamgaefendisine düşmanını saldırlarına önceden görmesini sağlar.

6
Oyunlar / Kral Varian Wrynn (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 16:42:44 »
KRAL VARİAN WRYNN:




BİRİNCİ SAVAŞ:
Varian Wrynn Stormwind(Fırtınayeli) krallığında doğdu.Gençliğini Stormwind prensi olarak eğlenceli ve şımarık bir çocuk olarak geçirdi.Ama bu güzel dönem orkların Dark Portal’dan geçinceye kadar sürdü.Orklar Varian’ın anayurduna saldırdı.Böylece tarihte birinci savaş olarak anılan Sürü ile Azeroth krallığı arasındaki savaş patlak verdi.Azeroth en ünlü generallerinden Anduin Lothar emir subaylarını ve ordusun toplayarak Stormwinde ve Varian’ı korumaya çalıştı.Lothar Sürü'ye karşı küçük muharebeleri kazansada tam bir başarı elde edemedi.Orklar bir türlü şehri savunmasını düşüremiyorlardı.Ve yarı ork yardı dranei süikastçi Garona’yı görevlendirdiler.Garona Llane’i öldürdü ve kalbini söküp Gölge Meclisi’nin lider Gul’dan’a verdi.Varian babasının öldürülüşünüde vatanının yağmalanmasınıda izlemek zorunda kaldı.Babasının ölümü Varian’ı çok etkiledi.Varian daha sonra Arthas ile arkadaş oldu.Arthas sayesinde azda olsa geçirdiği şoku atlattı.



Genç Varian yanan Stormwind sokaklarında

LORDERON’A GÖÇ:

Lothar orkları asla yenemiyeceğini anlayınca Varian’ı ve halkı şehirden çıkarttı.Lothar düşüncelere dalmış bir şekildegemileri kuzeye doğru yönellti.Lothar Varian’la birlikte Kirin Tor büyücüsü Khadgar’a danışmaya gittiler. Southshore limanın indikten sonra Khadgar birkaç şövalye toplayıp Varian’la Lorderon’a doğru yürümeye başladı.Kral Taneris Varian’ın genç yaşına rağmen ona bir kral gibi davrandı. LorLothar kral Teranas’ı gelen ork tehditine karşı uyardı ve savaşa katılmasını istedi.Kral Teranas Varia’a anayurdunu geri alacağına dair söz verdi.Ona istediği kadar krallığında ikamet etmesini söyledi.Bundan sonra psikolojisi alt üst olmuş Varian’ın Arthas Menethil ile arkadaşlığı başladı.

YENİ DOST ARTHAS:

Lorderon’a sığındıktan sonra Varian başka genç bir prens olan Arthas Menethil ile tanıştı.Varian devamlı soğukkanlı durmasına rağmen bazen babasının öldürülmesi aklına gelince göz yaşlarına boğulur.Bu dönemde ona en büyük destek veren ozamanki en iyi arkadaşı Arthas oldu.Gençlik yıllarını birlikte geçirdiler.Varian Arthas’dan daha güçlü ve atletik bir gençti.Varian Arthas’ı daha iyi bir paladin olması için sürekli onunla dövüşürdü.Onların arkadaşça bir rekabeti vardı.Varian taç giydikten bir yıl sonra Arthas Gümüşel Tarikatında büyük bir paladin olmuştu.Taç giyme töreninden sonra arkadaşça kavga ettiler.Arthas bir keresinde Varian’nın babasının nasıl kalbini çıkarıldığını sormuştu.Kadere bakın Arthas Buzmatemini (Frostmourne) babasının kalbine saplayacaktı.

KRALIN YÜKSELİŞİ:

Fırtınayeli(Stormwind) geri alınmıştı,Lorderon Fırtınayelinin yeniden inşasına yardım etti.Varian tam 18 yaşındayken taç giydi.Tenaris Varian’ın taç giyme töreninde çok duygulandı.Kafadan sorunlu bir çocuktan akıllı ve soylu bir krala dönüşmesinden gurur duydu.Varian Tenaris’in ikinci oğlu gibiydi.Taş ustası Edwin Vancleef Fırtınayeli’nin yeniden inşasına yardım etmeye geldi.Varian ve Fırtına yeli halkı Lordoron insanları sayesinde krallıklarına kavuşmuş oldular.Fırtınayeli’nin inşası bitirildiğinde yeniden doğmuş gibi oldu.Şehir sanki ne kan ne de savaş görmüştü.Bu zamanlarda Varian güzel adı Tiffin olan bir kadınla tanıştı.Varian Tiffinle görkemli bir törenle evlendi.Tiffin ile Varian’ın

Varian’ın kollarında ölen eşi


mutluluklarının meyvesi bir çocuk doğdu.Varian bu çocuğun adını Anduin koyacaktı.Yani Azeroth’un gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından birinin adını.İttifak çatırdamaya başladı Elflerin Quel’thas krallığı,İnsanların Stormgarde ve Gilneas krallıklar ittifak’tan ayrıldılar.Buna rağmen Varian vefa borcu olan Teranis’e hep sadık kalacağına ant içt.Şehrin yeniden inşasını yapan taşustalar loncasının Edwin Vancleef Varian’dan hizmetlerinin karşılığını istedi.Bu lonca çok siyasi bir gruptu ve çok fahiş bir ücet istedi.Varian kabul etmedi.Şehirde taşustaları isyan etti bu isyan sırasında Varian’ın güzek karısı Tiffin öldü.Varian yas tutarken kendisini ölüm korkusu saran Edwin Vancleef şehri terk etti.

Kaçırma:

Bu olaylardan sonra Varian Sürü ittifak ilişkilerini konuşmak için Theremore adasının Leydisi Jaina Proudmore ile konuşmaya gitti.Bu diplomatik görüşmeyi öğrenen Defias adındaki casus Varian’ı kaçırdı.Ve Varian’ın hala Stormwind'de olduğu yalanını uydurdu.Söylentilere göre Varian’ın Alcaz adasında tutsak tutulmuş.Varian kaçırıldıktan sonra Bolvar Fordragon stormwindin Vekilharçı oldu.Bolvar Varian’ı bulmaya and içti.YETESE YETER,Bundan sonra Alcaz adasından kaçışı ve Durothor kıyılarında bulunuşu var bundan sonra wow-comc’i okumak gerekl

7
Oyunlar / Troll Savaşları (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 16:36:10 »
BAŞLANGIÇ VE SAVAŞIN ÖNCESİ:

Kadimler Savaşından sonra geceelfleri, ormanlarında büyü kullanmayı yasakladı.Ve bu yasağa uymayanları cezalandırdılar.Yine de birçok büyücü bunu kabul etmedi, ve büyü kullanmak istediler. Dath'Remar Sunstrider önderliğindeki geceelfleri sakin ormanlar üzerinde büyü yapmayı kararlaştırdılar.Arch Druid Malfurion büyü kullananları idam etmek istemedi bunun yerine onları anavatandan sürdü. Dath'Remar Sunstrider, insanlarıyla doğuya doğru yelken açtı.Göçleri sırasında mor ve koyu tenlerinin rengi açıldı,yapılı vucutları sıskalaştı ve bugün Yüksek Elf dediğimiz ırk ortaya çıktı.Yüksek elfler yıllarca dolaştılar, sonunda Lorderon olarak bilinen bölgeye vardılar.Ozaman insan kabileleri henüz gelişmemişti.Ama bölgede Amani İmparatorluğu adıyla bilinen bir troll devleti vardı.Elfler Troll bölgelerini işgal etmeye çalıştılar.Troller bundan hiç hoşlanmadı Yüksek Elflerin ve Orman Trollerinin kan davası böyle başladı.Yerleştikleri bölgede sorunlar vardı Elfler delirmeye başlamıştı.Hemen o bölgeyi terk ettiler.Sonunda Quel’Thasa’a diye bilinen kuzey ormanlarına işgal ettiler.Ama elflerin bilmediği bir şey vardı burası Orman Trolleri’nin kadim topraklarıydı.Orman Trollerinin ulakları bölgenin işgal edildiğini bildirdi.Böylece Amani İmparatorluğu trolleriyle Yüksek elfler arasında gerçek anlamda bir savaş çıktı.Bu olay 4bin yıl önce meydana geldi.Savaş 1200 yıl boyunca devam etti.

STROM'UN KURULUŞU:



İnsan kabileleri yeni yeni gelişmeye başlamıştı.Kabile dönemlerinde daha çok toprak ve yiyecek için bugünkü adıyla Arathi Highlands, Hillsbrad Foothills’e yayılmaya çalışıyorlardı.Bu yüzden trollerle aralarında sürekli çatışmalar yaşanıyordu.İnsan birliği Arathi’nin şefi Throdin tarafından kuruldu.En güvendiği adam general Ignaeus’tu. Bu birliği kurmak için çok kurnazca bir taktik gelirştirdi.Yakındaki insan kabilelerine saldırıp sonrada eşitlik ve barış önerdi.Bu taktikle kabileleri birleştirip ilk insan krallığı olan Arathor’u kurdu.Krallık Hillsbard dağı eteklerini Arathi Highlands’ın bir bölümünü kapsıyordu.Krallğın başkenti Stromgrade olarak anılacaktı.İnsan krallığı büyüyüp gelişmek istiyordu.Bu yüzden troll ülkelerine saldırdılar.Trollerle ilişkileri hep sınır çatışmaları şeklinde olmuştur.Ama insanlar troller’den pek büyük bir toprak parçası koparamamışlardı.Elflerin trollerle süren 1200 yıllık savaşın sonunda troller zafere ulaşmak üzereydi.Çaresizlik içinde Arathor insanlarından yardım istediler.Arathor insanları için bu mukkemmel bir fırsattı.Hem sınırları genişleyecek hem gelecekte yaşanması muhtemel bir savaşı önliyeceklerdi. Dath 'Remarın torunu olan Elf kralı Anasterian Sunstrider,insanlardan yarım istemek için elçilerini yolladı.İnsanlar bu ittifak teklifini hemen kabul etti.İnsan orduları harekete geçerken insaların içinden 100 kişiye büyü öğreteceklerdi.

ALTERAC DAĞI SAVAŞI:


Trol orduları zor durumdaydı.İki cephedede savaşmak zorundaydılar.İnsanlar Trollere karşı hiç bir toprak kaybetmeden ilerlediler.Yollardaki tüm yerleşim birimlerini yakıp yaşayanları kılıçtan geçirdiler.Trollerin her hangi bir noktadan yardım almasını istemiyorlardı.Sonunda İnsan ve Elf orduları Trolleri Alterec dağında sıkıştırmayı başardı.Kaçacak hiç bir yer yoktu ve troller umutsuzca savaşmaya devam etti.Savaş günler boyunca sürdü.Sonun Elf ve İnsanlar son darbeyi vurmak için ateş büyülerini kullandılar.Gök yüzünden ateş topları yağıyordu.Troll hatları bir bir çözüldü. Elf ve İnsan orduları hepsini kılıçtan geçirdi.

Bir Amani Savaşçısı


Alterec Dağı savaşında bir Troll Mızrakçı

Bu savaşta Troll nufusunun büyük bir bölümü katledildi.Troller bir daha birlik kuramadılar.Amani imparatorluğu dünyadan silinmişti.Dünya böyle bir katliam’ı Scourge’un Silvermoon’a saldırmasına kadar görmiyecekti.


Büyü yapan bir elf savaşçı.





  SAVAŞIN SONUCU:

-Bu savaştan sonra troller bir daha asla toparlanamadı.Grubashi Troller’i Grubashiler ve Atal’ai Hakkar arasında yaşanan iç savaş sonucunda parçalanmıştı.Şimdide Troller Amani İmparatorluğu yıkıldı. Hayatta kalanlar asla bir yerleşim birimi kuramadılar görüldükleri yerde avlanıyorlardı.Çoğu troll ormanın derinliklerinde yaşamaya başladı.

 -Orman Trolleri Zul’jin gelene kadar bir birlik oluştıramıyacaktı.

-Elfler insanlara karşı büyük bir minnetarlık duydular.Gartihios olayına kader sadık müttefikleri oldular

-Savaşın sonunda insan krallığının sınırları genişledi.Trollerde aldıklara topraklar üzereinde bir çok şehir yükseldi.İlk olarak  Dalaran adında bir şehir kuruldu ve buna bir çok şehir daha eklendi.

- Thoradin insanlarının ilk baş büyü kullanmasını istememişti.Ama yıllarca savaştıkları Trolleri büyü kullanarak yendikleri için buna mecbur kaldı.İnsanlar büyü kullanarak çok gelişti.Zaman içinde kıta’nın en büyük ve en korkulan gücü haline geldiler.

-Thoradin’in ölümünden sonra insan krallığı parçalandı.Her şehir ayrı bir krallık oldu.Artık birleşik insan krallığı yoktu.Thoradin’in mirası yok olmuştu.Ama Throdin’in mirasını bir kişi hatırlatacaktı Anduin Lothar.Anduin Lothar bir kez daha insan birliğinin kurulmasını sağladı.

- Meryl Winterstorm savaşta ağır yaralanmıştı.Savaştan sonra Tirfisal konseyin kurucularından biri oldu.Medivh’in ihanitinden sonra bile birlikten ayrılmadı.

8
Oyunlar / Eternal (Warcraft Evreni)
« : 03 Ocak 2010, 16:31:05 »
ETERNAL:
Eternal’ler Azeroth üstünde yaşayan neredeyse ölümsüz varlıklardır.Tanrısal güçlere sahiplerdir ama tanrı sıfatını taşıyamazlar.Bu eternallere yarıtanrı diyebilirz.Çünkü hepsini öldürebilecek yollar vardır.Eternal bir çok inanışta evrendeki kadim güçlerin anahtarıdır.Eternal ırkları bir çok ırkı dahil edebiliriz Titanlar,Loa’lar,Eski-Tanrılar vs.Eternal deyiminin karşılığı aslında bu kadar dar değildir.Eternal ırklara cenarius,ursoc,ursol,malorne,Agamaggan,Aviana,Kraliçe Azshara,Lord Xavius’u da dahil edebilirz.Eternal’in kelime manası sonsuz ya da ölümsüz anlamına gelir.

ÖZGEÇMİŞ:

Bir çok yaşam ölümlüğün zayıflığını aşar,ve evrenin milyarlarca yıllık tarihinde anahtar roller oynar, bunlar büyük ya da küçül roller olabilir.İşte bu ölümlüğün zayıflığının üstesinden gelmiş yaşam biçimlerine.Eternal ırklar diyoruz. Eternal’ler Azeroth’a ve evrendeki diğer gezegenlerin tarihini etkileyen ırklardır.Gezegenleri iyi ya da kötü olarak şekillendiren canlılardır.

Azeroth ırkları bu canlıların varlığını efsaneler sayesinde biliyor.Unutmayın ki her efsanede bir gerçeklik payı vardır.Bu canlılar sadece Azeroth tarihini değil bütün evrenin tarihini etkilemiştir.Azeroth üstünde bilinen bir çok eternal ırk vardı.Eski Elemantal efendilerinin inandığı sürgün edilmiş Eternaller Eski-Tanrılar.Ama eternal ırklar’ın hepsi birbirini çekemezlerdi.Eternal ırklar söylediğim üzere tam olarak Tanrı sıfatı taşıyacak ırklar değildi.Hepsinin kişiliği,hırsı,sevgisi ve açgözlülük gibi duyguları vardı.Bu sahip olduklar özellikler yüzünden eternal ırklar arasında evrenin hakimiyeti için savaş çıktı.Bizim bildiğimiz eternal savaşı Eski-Tanrılar ve Titanlar arasında olandır.Çünkü savaş Azeroth hakimyeti için yapılmıştır.Savaşı titanlar kazandı ve Eski-Tanrılar Azeroth gezegeninden sürdüler.Cüce inanışına göre Titanlar savaştan sonra Azeroth’ta bir çok ırk yarattı ve bazı yerel unsurlarıda bünyesine kattı.Bu ırklar Ejderhalar,Demigodlar(Yarıtanrı),Aytanrıçası Elune gibi canlılardı.Bu yaratıklar Ancients Power(Antik-Kadim Güçler) dendi.Azeroth üstünde ölümlü ırklar birbirlerine düştüler.Çünkü her biri ayrı bir Eternal’in yolunu seçmişti.Kimisi Eski-Tanrıları kimisi Loa’ları kimisi Titanlar’ı.Evrenin tamamına kimin hakim olacağına kararlaştırmak için ölümlü ırklar birbirine düştü.Bu amaç için savaşan üç ırk mevcuttu.İlk birbirlerine düşenler Aqir’ler ve Trollerdi.Troller Aqirler’i yendikten sonra Geceelfleri ortaya çıktı ve Geceelfleri-Troll savaşları başladı.Ve bu savaşlardan muzaffer olarak ayrılan Geceelfleri olacaktı.Ama günümüzde bu Eternal ırkların etkileri çok zayıftır.Her ırk kendi geleceğin için çalışır, ne Titanlar ne Eski-Tanrılar için.

Azeroth canlılar Tanrısal yaşamları Eternal olarak adlandırıllardı.Bu canlıların var olma nedenleri şiddet ve kaosu önlemekti ama bunu yapmak için bir çok yaşama son verdiler.Eternal ırklar çoğu zaman dünya meselerine araya girmezler,onların kutsal güçlerini kullanmak için bize vekalet verirler.Bu Eternal ırklar iyileştirme ve koruma büyülerine inananların hayatta kalması için onlara bahşeder.Geceelferi rahipleri iyileştirme büyüleri için Elune’ye dua ederler.Troll Gölge avcıları Loa olarak bilinen Eternalleri kullanırlar.Bu Loa’lar genelde karanlık güçlere sahiptir ama kimi zaman iyileştirme büyüleri içinde kullanabilirler.Gölge avcıları Loa’ları kendi kanlarıyla kutsar buna kan mührü denir.Örnek vermek gerikirse Samedi’ye dua eden bir Gölgeavcısı onun gözlerini kullanabilir.Samedi’nin gözleri efsaneye öldürebilirmiş.Samedi’nin gözlerini açabilen bir gölge avcısı demigod,titan ya da Eski-Tanrılarla savaşabilir.Troller arasında bir söylentiye göre ilk kez Hakkar’ı mühürleyende bir gölge avcısıymış.


Kadim güçleri yönetmek için belli başlı meziyetlere sahip olmak gerekir, bu emsalsiz güçleri yönetmek için bilgili ve yetenekli olmak gerekir.Her Eternal’in kişiliği ve aklı vardır.Her Eternalin kendi kişiliği ve planları vardır,Planlarını uygulatmak için ölümlüleri kullanırlar.Bazı durumlarda ölümlüler Eternaller’in planlarını uyguladıkları için kahraman olduklarını düşünürler ama sadece kullanılmışlardır.Örneğin Sargeras’ın Azshara’yı sonsuzluk kuyusunda bir geçit açması için kullanması.Yada Kanatlıölümün Rhoin’i kendi amaçları için kullanması.

Bir çok Eternal kadimler savaşı esnasında öldü.Eternaller öldükten sonra onları güçlerini yine kullanabiliriz.10 bin yıl sonra bile bazı ölen Eternallerin takipçileri olmuştur.Örneğin Fullborglar Ursoc ve Ursol’un yolunu hala izlerler. Aslında biz Eternallerin sadece fiziksel görüntülerini yok ediyoruz ama onların ruhlar ve güçleri evrende yankılanmaya devam ediyor.

Eternaller onları izleyen ölümlüler için ortaya çıkarlar, onun planlarına karşı büyük hizmetler yapmak.Onları görebşlmemizi sağlayabilir.

Kadim güçler ölümlülerin anlayabilmesi için çok üst düzeylerde,Şimdide bilinen Eternal ırkların tarihinden söz edelim.

ETERNAL IRKLARIN TARİHİ:

Eternal ırklarla ilgili bilgilermiz çok kısıtlı.

TARİHİN ŞAFAĞI:

Eski güçlerin çoğu Azerohtun en eski zamanlarından beri vardı.Ozamanlar Azeroth altın çağı yaşıyordu.Ejderhalar ve Elune genç dünyayı izliyorlardı.Ama gezegende sadece Elune ve Ejderhalar yoktu.Bu gezegen Elementel Lordlarında anavatanıydı. Efsaneler hala evrenin kimin yarattığını açıklıyamıyorlar.


DÜNYANIN PARÇALANMASI:

Tarihte kadimler savaşı olarak bilinen Azeroth ırklarıyla yanan Lejyon arasındaki savaş sonucunda gezegen parçalandı.Bu savaşta bir çok Eternal öldü.Bu savaştan sağ kurtulanlar uzun bir uykuya daldı.10 bin yıl boyunca kimsenin Bu Eternallerden haber olmadı.

BUGÜNKÜ DÜNYA:

Orkların kara kapıyı kullanara Azeroth’a gelmesi yerel Eternalleri şüphelendirdi.Mutlaka bunun arkasında başka bir Eternal olmalıydı.Bu olaylara Ejderhalar ve Elemanter Lordlarda dahil oldu.Bugün kü dünya artık Eternal ırkların varlığından haberdar.


ETERNAL IRKLARIN LİSTELERİ:


YANAN LEJYON:
Yanan Lejyon çok güçlü bir örgüttü.Bu örgüttün liderleri çok güçlü varlıklardı.Bu birlikten olan ırklara demon(iblis) denir.İblisler karanlık büyüyü(Fel-magic) kullanırlar.Çoğu demon Eternal değildir.Ama bazıları Eternal düzeye ulaşmışlardır. Sargeras, Archimonde, Xavius, ve Kil 'jaeden bu düzeye ulaşabilmiş istisnalardır.

TİTANLAR:

Titanlar hakkında elimizde çok az bilgi vardır.Titanların adları Cüce ve Geceelfi folklorlerinde geçer.Efsanelere göre genç Azeroth’a Titanlar şekil vermişlerdir.Titanlar tanrısal varlıklardır ama Tanrı değillerdir.Tanrısal düzeye yakın olan varlıklardandır diyebiliriz.Titanlar eski tanrıları hapsedebilecek kadar güçlü varlıklardı.Ama karşılaştıklar Eski-Tanrılardan bazıları onlardan daha güçlüydü.Benim düşünceme göre Titanların savaşı kazanmasının tek nedeni sayısal olarak üstünlükleridir.

-Amant’hul Highfather
-Eonar the Lifebinder
-Nargannon the Lorekeeper
-Khaz’garroth the Forger
-Golganneth the Thunderer
-Agrammar the Avenger
-Sargeras the Destroyer(Fallen Titan)

ESKİ-TANRILAR:

Eski-Tanrılar Azerothun yöneticleriydiler titanlar tarafından mağlup edilmeden önce.Onlar Elemante Lordların efendileriydi.Üç Eski-Tanrının hapsedildiğini biliyoruz.Ama yinede dünyada onlara inanalar mevcut.Twillight Hammer klanı ya da Nagalar gibi.Ama Eski-Tanrılar intikam istiyordu.Cth’un güney Silithus'ta qiraji ve silithidi yönetmek için tekrar ortaya çıkmıştı.Bir başkası aslında Eski-Tanrı değildi.Ama Ursoc’u diriltiklerini sananlar aslında Yogg-Saronu diriltiklerini bilmiyorlardı.

-Yogg-Saron
-Cth’un
-Ula-Tek troller bir yılan Loa olduğuna inanır ama cüceler Eski-Tanrı olduğuna inanır.

EARTMOTHER(DOĞAANA)

Doğana Taurenlerinin inandığı bir Eternaldir.Doğanın düzeni olarakda adlandırılır.Tauren folklorune göre dünyanın ayın ve güneşin yaratıcısıdır.

GOD(TANRI):

Paladinlerin inancındaki kutsal ışığın kendisidir.Kutsal ışık inancında melekler cenner ve cehennem vardır.

AN’SHE

Tauren folklorundeki güneş tanrısıdır.Muhtemelen taurenlerin paladinliğide An’she ye dayandırılacaktır.

LOALAR

Troller voodo priestizm(rahiplik),şamanizm,druidlik ve gölgeavcılığını(Shadowhunter) loa’lardan ödünç aldıkları güçler sayesinde yapar.Loa’lar hakkında çeşitli söylentiler vardır.Bazıları tanrı olduklar,bazılar güçlü orman ve hayvan ruhları oldukları ya da sadece astrall düzlemlerden gelen ruhlar oldukları yönündedir.Loa ruhları elamantellerden daha güçlüdür ama Eski-Tanrılar ya da Titanlar kadar güçlü değildir ama sayıları muhtemelen onlarda daha fazladır.Bu ruhlar alışılmadık güç ve büyüleri bahşeden kudretli varlıklardır.Gölgeavcıları karanlık ve kadim güçlerle savaşırken bu ruhların güçlerinden yararlanır.Ruhları özel rütüellerle çağırırlar, Gölgeavcıları karanlık ve kadim güçlerle savaşırken ihtiyaç duydukları anda onlara yardım ederler.Bahşedilen yetenekler çağırılan Loa’ya göre değişir.Ölen herhangi biri ve ölümün üstesinden gelen herhangi biri Loa’ya ibadet etmiş sayılır.Gölgeavcılar Loa’ya inanç ve bağlantılarıyla Loa onlara gölge ve iyileştirme büyülerini bağışlar.Bazı gölge avcılar Loa’ların gizli görünüşlerini araştırır,bu sayede düşmanlarını engelleyen müttefiklerini yardım eden benzersiz büyüleri öğrenirler.Zul’grupta beş başpapazın her birinin farklı Loa’sı vardı..Yüksek rahibe Mar’linin Shadra’ya,Yüksek rahip Thekal’ın Shirvallah’ya,Yüksek rahibe Jeklik’in Hir'eek’ye ve son olarak Yüksek rahip Venoxis Hethiss’e tapar. Gundrak'taki üç yüksek vekil’in her birinin ayrı bir Loa’sı vardı.Gal’darah’ın Akali’si,Morabi’nin Mam’toht’u ve son olarak Slad'ran’ın Sseratus’u vardır.

Bilinen Loa’lar(Troll Pantheon)

Jungle Loaları

1)Hakkar: Kan tanrısı
2)Örümcek Shadra
3)Kaplan Shirvallah
4)Panter Bethek
5)Yarasa Hir’eek
6)Yılan Hethiss

Kum-Toprak Loa’ları

1)Kimbul:Kaplanların tanrısı,Hayvanların efendisi,Kedilerin Kralı,Avın Kaderi
2)Mue’zahla:Ölüm tanrısı,Uykunun babası,Zamanın çocuğu,Gecenin dostu.

Orman Loa’ları:
1)Ula-tek:Yılanların tanrıçası
2)Ayı Nalorakk
3)Kartal Akil’zon
4)Ejderşahin Jan’alai
5)Vaşak,Karakulak Halazzi

Buz Loa’ları

1)Yılan Sseratus
2)Buz Leoparı Har’koa
3)Arktik Ayısı Rhunok:
4)Uçan yılan Quetz’lun:
5):Mamut Mam’toth
6)Gergedan Akali:

Gölgeavcısı Loa’ları

1)Legba:Hız Loa’sı
2)Lukou:İyileştirme ve hüküm Loa’sı
3)Ogoun:Savaş Loa’sı
4)Damballa: Yılanlar ve ihanetin Loa’sı
5)Samedi:Mezarlıkların ve ölüm uykusunun Loa’sı
6)Shango:Fırtına kırallığının denetçisi,

Diğer Loa’lar:

1)Zanza:Zandalar kabilesinin inandığı Loa.
2)Egemen Gölge(Shadow Ascendant)

KADİMLER(ANCİENTS):

-Malorne:Taurenler folklorundeki beyaz geyik Eternali
-Avianna:Bütün kanatlı yaratıkların tanrısı, G’Hanir’in hanımı
-Aesina:
-Agamaggan:Quilboar inanışındaki tüm domuzların tanrısıdır.
-Ursol and Ursoc:Ursaların yaratıcısı ve tüm ayıların efendileridir.
-La’gosh:Hayalet kurt manasına gelir.Bir çok şaman inancında vardır.
-Cenarius
-Wolverin Ancients
-Fox Ancients
-Panter Ancients
-Pixies
-Reptilian Ancient
-Hooded Ancient
-Stick Bug Ancient
-Omen
-Xavius
-Kraliçe Azshara

ELEMANTEL LORDLAR:

-Therazane Stonemother
-Ragnoss Firelord
-Al’akir Windlord
-Neptula Tidehunter

EJDERHA GÖRÜNTÜLERİ:

-Alexstraza
-Nozdormu
-Ysera
-Malygos
-Neltharion

9
Kurgu İskelesi / Troll Suzin Anlatıyor
« : 28 Aralık 2009, 21:39:46 »
Troll Suzin Anlatıyor

Adım Suzin, efsanevi savaşçı Seyfeyn'in mirasçısı Raventusk kabilesinden Zinjin eski kölesi yeni vasisiyim. Bizler troller, ruhların dünyadaki elçileri idik. Biz onlara hizmet eder onlar da bize hizmet ederdi. Bizler priestizm üzerine çalışırdık. En zor kararlarımızdan en adi günlük işlerimize kadar ruhlara danışır onlara göre haraket ederdik. Ruhlar biz mağrur hizmetkarlarını güçle, kudretle bilgelikle onurlandırdı. Ama bizler daha fazlasını istedik. Azeroth bütün trollerin evi iken aç gözlü davrandık. Kendi komşumuzun toprağına göz koyduk. En vahşi hayvandan bile daha vahşi en zalim gaddardan bile daha acımasız olduk. Kudretli Gurubashi İmparatorluğu ile Daim Amani İmparatorluğu savaş meydanında karşı karşıya geldi.

Bu yaşlı gözlerin göremediği ama efendime kalan kanlı bir hançer, öyle bir silah ki çeliğin en sert şeklinden dövülmüş ve kardeş kanın aktığı savaşa şahit olmuş. Bana anlatıyor bu yaşlı kulakların duymak istemediğ gerçeği. Yaşlı kalbimin dayanamadığı acıyı veren gerçeği.

Kanlı savaş meydanı; bilgeliğin, onurun, merhametin kaybolduğu savaş meydanı... Taştan baltaların, odundan mızrakların etle buluştuğu bir meydan. Kükreyen bir canavar gibi eski komşular, akrabağlar zırhalarını kuşanmış silahlarını donanmış kan için ölüm için nâralar atıyor. Ve etten iki selin buluşması, ve cansız kafaların boş sepet gibi yuvarlanması, kopuk uzuvların havada uçuşması. Kocaman bir yangın ki biz en eski ırkın en güçlü kültürün bütün varlığını kudretini yakıp kül etti.

Artık ne bir Amani İmparatorluğu var nede bir Gurubashi İmparatorluğu. Savaş bitti ama bi muzaffer yok, bilakis iki tane malup taraf ve binlerce kardeş katili...
Akan kan ruhlarıda memnut etmedi, tanrılar bize yüz çevirdi. Artık ağıtlarımız adaklarımız dualarımız karşılıksız. Bizler kendi topraklarımızda sürgün hayatına mahkum olduk. Yeni yetme elfler aç gözlü büyüleri ile bize galip geldi.

On bin yıl geçti; acı, sefalet, bilgelikten ve onursuz on bin yıl. Torunlarımızın torunları bile mezarlarında çürüdü. Kanımız taşıyan yeni troller vahşi doğada birer hayvan gibi kimi zaman av oldu kimi zaman avcı.

Kemiklerimden kalanlar toprağa, suya karıştı hava ya taşındı kiminin aşına girdim kiminin ciğerlerine doldum. Ama edebi istirahata hasret ruhum kardeşlerimin kanınıyla sulanan topraklarda esir kaldı. Umudum biz eskilerin yaptığı hatayı telafi edebilecek birilerinin çıkması, ve bir zamanlar bizlerin yardımcıları olan Ruhlardan ve tanrılardan af dileyip benim ve benim gibi pişman ruhların yaşamlarında hep düşlediği edebi hayata intikalini sağlaması.

Vatan Hasreti

On bin yıl, on bin yıl içinde Azeroth artık yabancı geliyor bu yaşlı gözlere. On bin yıl, artık uçsuz bucaksız topraklarımız artık yok, artık göğe yükselen tapınaklarımızın sayısı bir elimin parmakları kadar. On bin yıl cahil Elf'lerin güç hırsı dünyamızı ikiye ayırdı. On bin yıl geçti on bir nesil geçti kudretli Troll imparatorlukları uçuşan tozlardan farksız hale geldi. Heyhat, ruhların bize ders vermek için ne kadar garip bir yöntemi var! Bir uyanış başladı Troller tekrar bir olmaya başladı! Ne yazıktır ki bu bir düşmandan kendi canımızı sakınmak için.

Amani Topraklarının en güzel parçalarından biri, Azeroth'un kendinden bile kıskandığı bir parçası! Ne Tanaris'in çölleri gibi kuru ve sıcak ne de Northland'in tundrası gibi kuru ve soğuk. Sanki tanrılar cennetten bir parçayı dünyaya indirmiş, bunu da Amani İmparatorluğu'na hediye etmiş.

Fakat devir kıskançlık vaktiydi, vakit hırs ve güç vaktiydi. Çok iyi hatırlıyorum daha o zaman efendimin akıl sağlığı yerindeydi, çok bilge biriydi ve çok da onurluydu. Korkarımki çok fazla iyi kalpli idi.

Denizden geldiler, parlak renkli Elf'ler. Aç gözlü Arcane kudretinden alınmış güçleri ile güç delisi elfler. Bizim cennetimize göz dikktiler, kendi evimize, atalarımızın mezarlarına, analarımızın bizi doğurduğu yere! Kendi mezarlarımızın olacağı yeri bizden almak istediler! Her ne kadar azalmışta olsak, zayıflamışta olsak burası cennetten bir parça, burası doğduğum yer burası mezarımı kazdığım yer.

Yeni yetme Elf ırkı bizim savaş tecrübemiz ve priestizmimiz karşısında hiç bir şansı yoktu. Üstelik burası anavatanımızdı! Fakat Elf'lerde bunun farkındaydı. Tıpkı bizim hayvanları eğittimiz gibi onlarda İnsanları buldu ve eğitti. Bu maymundan iri görilden küçük insansılar şaşılacak şekilde iyi öğreniyordu ve daha korkuncu çok iyi savaşıyordu. Çok geçmedi Amani toprakları, buranın sahiplerinin kanları ile sulandı. Akan troll kanı durmadı ve Amani İmparatorluğu'nun közleri de saçıldı. Boyları göğe ulaşan, kapılarında kurbanlar verdiğimiz tapınaklarımız yıktılar. Bilgelerimiz ve liderlemizi esir aldılar. Kimilerini katl ettiler kimilerini ise esir. Bizleri hayvanlar gibi dipsiz ormanlara sürdüler. Fakat kızgın troller vaz geçmedi kendi ana vatanlarını ve intikamlarını istiyorlardı.

Aramızda en bilge olmasada en kudretli olanın emrine girmeye karar verdik. Zul'jin den başkası değildi bu. Ruhlar tekrar tek bir vücut olmamıza sevinmişti çünkü artık dualarımıza cevap veriyorlardı, artık bizi eski hediyeleri ile onurlandırıyorlardı. Bize yeşil derili cesur yürekli orcları gönderdiler bizim bilmediğim topraklardan. Bu güçlü onurlu savaşçılar bize yardım elini uzattılar ve Güruh'a katılmamızı istediler.

Bu yeşil derili savaşçılarla aynı sancak altında savaşmak bizim için bir onurdu ama birden tekrar adaklarımızın karşlığı kesildi. Hayretler içinde kalmıştık, şaşırmıştık, korkmuştuk. Bizler ne kabahat işlemiştik ki tanrılar bizi malubiyetle cezalandırmıştı? Fakat kabahatli idik, güvendiğimiz onurlu savaşçıların güvendikleri kudretli liderleri güçlerini şeytani güçten aldığı için. Kabahat bizimdi zafer sarhoşluğu ile sorgulamamıştık bize yardım eden elin kimi eli olduğunu.

Ve trolllerin tek vücütu öyle bir parçalanmıştı ki, asla birleşmeyecekti. Zul'jin kudretli liderimiz savaşmaya devam etti, cesurdur ama çok öfkeliydi. Güruh'a olan öfkesi ne Elf'lerden fazla nede İnsanlardan az idi. Artık gözlerine kandan bir perde inmişti ki bizim ağıtlarımıza eşlik etmedi. Bizi güney topraklarına inmeye mecbur etti. Cenneten ayrılmak zorunda kaldık, kendi evimizden kendi mezarımızdan...


Durmayan Kardeş Kanı

Artık güneyin sıcak topraklarında vatan hasreti ile yaşıyorduk. Kimilerimiz tanrıların bize çizdiği kader buydu deyip münzevi hayata çekildi. Kimilerimiz ormanın derinliklerine gidip hayvanlar gibi avlanmaya, hayvanlar gibi yaşamaya başladı. Kimilerimiz Güruh’un kara büyülerinin cezp edici tadına vardı be warlocklar ile kutsal olmayan bir amaca hizmet etmek için dağlara çekildi. Fakat bir kısmımız vardı ki şimdiye kadar bize ,etimizin derimize yakın olduğu kadar, yakın olan gerçeği gördüler. Tek bir kurtuluş yolu vardı eskiden kafataslarını boynumuza astığımız komşularımızla tek bir vücut olmak.
Fakat yeni ırkların gücü o kadar artmıştı ki biz son kalan trollerin bütün kudreti bile onları yenmeye yetmezdi. Kamp ateşleri yakıldı, büyük bilgeler bir araya geldi ve kendi kaderimiz hakkında bir karar vermek için tartışmaya girişti. Fakat ruhlar artık bizimle konuşmuyordu, ne ihtişamlı yer yüzü ne sonsuz gök yüzü, ne kudretli akan sular… Artık anlamıştık kaderimizi tayin etmek için yeni müttefikler gerekecekti. Öyle bir dost olmalı ki ne bizden zayıf olacak ne de biz olmadan yaşayabilecek. Bizlerin kadim dediği Zandalar’lı bilgeler dengelerin kurulmuş olduğunu artık bizim rolumüzün sadece edebi uykunun bedenlerimizi sarmasını beklemek olduğunu söyledi. Fakat Atal’i ler bir müttefik önerdiler. Öyle bir müttefik ki gücü bu dünyada hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Öyle bir güç ki akan troll kanları şad olacaktı ama o müttefik öyle bir bedel istedi ki elimizde tek kalan, ruhlarımız.
Güç… Hırs… Açlık… On bin yıl bize hiçbir şey öğretmemiş. Atal’i ler ruhları karşılığında Kan Tanrısı Hakkar’ın hizmetine girdiler. Fakat bu sadece bizi korkutmadı, dünyadaki tanrıların bekçi köpekleri Titanlar bile çekindi. Göğe yükselen tapınaklarını bir mezar haline getirdi. Bataklığın içinden çıkan sağ kalan troller daha güneye indi. Kudretli Gurubashi İmparatorluğu’nun sağ kalanlarını buldu. Onlara sınırsız güç vâd etti. Ve Kan Tanrısı'nın emrinde yeni bir troll ordusu ile Zul'gurub'un derinliklerine yerleştiler.
Güç için köle olmak, güçlü olmak kendi toprağını bir yabancıya sunmak. Ve o lanetli yere elçiler gönderdik. Şansı olanların kafalarını gördük bir ağaçta asılı, daha kısmetsiz olanlar ise ruhlarını ve iradelerini kaybetmişlerdi. Kainatın dengelerinin peşinde olan bir tanrıda olsa! Onu durdurmak bedenlerimizede mâl olsa, denemekten vaz geçmedik. Çünkü artık bizler ormanda büyüyen bir ağaç, parlayan bir yıldız, ısıtan güneş gibiydik. Bizler bu dünyanın bir parçası, bir misafiri, bir bekçisiydik. Ve tekrardan baltalar bilendi, savaş şarkıları söylendi, mızraklar yontuldu, analar yavrularının sırtını son bir kez ovdu, geleceğin yetimleri, öksüzleri son bir kez öpüldü göz yaşları döküldü… Kan Tanrısı sadece ruhlarını değil, iradelerini de zapt etmişti zavallı eski dostlarımızın, komşularımızın, akrabalarımızın. Ve gene kardeş kanı ile boyandı yüzlerimiz, kardeş kafatası oydu ellerimiz. Kardeşlerimizin dişleri baltalarımızın süsü oldu, boynumuza kolye oldu ama kulağımıza küpe olmadı… Merhamet savaş alanından çok uzaktı.
Efendim Zinjin çok cesurdu ve bilgeydi ama o kadar da acımasız değildi. Kalbini merhamete kapayamadı ve ağladı, göz yaşları akan kanla bir oldu. Öyle bir ağıttı ki ölen trollerin çığlıklarını bastırdı ve gök yüzü durup efendimi seyretti ve yer yüzü efendime kulak verdi akan sular akmasına ara verdi ama ruhlar cevap vermedi. Akan kardeş kanını kesmediler. Ruhların bu sukûneti efendimi derinden yaraladı. Ve isyan etti kainata bizlere sırtını dönen ruhlara, bir tanrıya karşı verilen savaşta seyirci kalan tanrılara ve onların köpekleri dragonlara! Kainatın öfkesi büyük oldu onun ve taşıdığı bütün atalarının ruhlarını yok etmek üzereydi ki merhamet ışığı on bin yıllık bir aradan sonra tekrar yansıdı trollerin üstüne. Fakat işlediği suç büyüktü kainat karşısında, yaşamını sürdürecekti fakat ömrü boyunca sürgünde kalarak, kendi bedeninde kendi aklından muaf yaşayarak.

Savaş bitti ama ne biz kazandık ne de onlar vaz geçti. Ama akan kandan Hakkar memnun oldu. Zandalar kabilesi inzivaya çekildi. Raventusk kabilesi yeni oluşan Güruh'la aynı kaderi paylaşmaya razı geldi. Raventusk bilgeleri beni çağırdı, bana özgürlüğümü önerdiler yada efendime hizmetimi onun efendisi olarak sürdüreceğimi. Bir kan kı Amani İmparatorluğu'ndan bu yana Azeroth'da onurla akmış. Bir kan ki tanrılara kafa tutmuş, bir kan ki trollere merhameti kazandırmış. Ya ben taşıycaktım yada bir efsane halinde eski bir masal olacaktı. Bilgeler Seyfeyn’in yeni varisi beni ilan ettiler, onun kanından olan Zinjin ise benim sorumluluğmda idi. Artık onların kanı benim damarlarımda idi, onların bilgeliği benim ruhumu aydınlatacaktı, onların atalarının ruhu benimle konuşacaktı. Artık bedenimi yeni ruhlarla paylaşacaktım. Bir hediye, bir künye bir görevdi bu benden sonra gelenlere benden öncekilerinin hatalarını göstermek. Umudum görevimde muzaffer olup hataların tekerrürünü engellemek.

Yeni Bir Diyar

--------------------------------------------------------------------------------

Trollerin çil yavrusu gibi Azeroth’un dört bir yanına dağılmasından çok uzun bir zaman geçmemişti. Artık troller Human’ların zevk için avladığı birer aşşağlık mahlûk gibiydiler. Her ne kadar bizler öyle olmasak da ormanları kendilerine ev bilen eski akrabalarımız insanların ön yargılarını desteklemekten pek geri kalmıyorlardı. Sadece Human’lar değil bütün Azeroth canlılarına karşı. İster yabani, ister medeni isterse bedevi. Her şeyi avlıyor ölüyor, öldürüyor hatta kendilerinden azcık daha kudretli olanları tanrısallaştırıp onlara tapıyorlardı. Her ne kadar Azeroth’un eski ruhlarını onlara “hatta bize bile” yüz çevirmiş olsada karanlık bir el onları okşuyor, adaklarına, sunaklarına cevap veriyordu.
Bu bizden çok güç peşinde olan İttifak’ı ilgilendiriyordu. Sanki onlarda bu yabanilere cevap verircesine kendilerinden olmayan her ırkı, hatta her şeyi yakıp yıkmaktan geri kalmıyorlardı. “Kutsal Işık” adına önlerinde duran her şeyi katl ediyorlardı.

At kişnemeleri, demir şıkırtıları, parlak zırhlar, Hinterland’in yeşil topraklarında belirmeye başlayınca artık hepimiz biz Raventusk’larında bu İttifakın bir düşmanı olduğumuzu anlamıştık. Suçumuz uzun kulaklarımız, çenemizden yukarı uzanan dişlerimiz ve geçmişteki trollerle akraba oluşumuzdu. Fakat düşmanımızın da bir düşmanı vardı. Bu eskiden beraber çarpıştığımız yeşil derili müttefiklerimizdi. Artık onlar sadece orklar değil aynı zamanda Kalimdor’un eğreti evlatlarından boğa vücutlu devasa yaratıklar ve biz trollerden çok uzun zaman önce ayrılmış zayıf ama kurnaz Darkspear’lar. Raventusk Bilgeleri beni çağırıp yeni oluşan Güruh’a bir elçi olarak gitmem gerektiğini söylediler. Birçok soylu ruha ev sahipliği yapan âciz bedenim saf kan bir Raventusklı değildi. Bilgeler yeni Güruh’un bu özelliğimi seveceğini düşünmüş bu yüzden bu görev için benden daha uygun biri olmadığını düşünmüşlerdi. Görevi biraz korku biraz merak ama en çoğu mutlulukla kabul ettim.

Her ne kadar bedenimde misafir olan ruhlar Azeroth’un her bir karışını ezbere bilselerde bu hayata ilk defa ana karamdan ayrılıyordum. Arkama dönüp baktığımda tıknaz dwarfların evi Dun Morogh’un karlı tepelerini, Elwynn Ormanın eteklerinde uzanan devasa human binalarını ve Gurubashi İmparatorluğu’nun küllerinin gömülü olduğu Strangelthorn Vadisi’nin balta girmemiş ormanlarını gördüm.

Kalimdor, sanki Azeroth’un üvey evladı ayak bastığım yer çorak ve kurak, medeniyet ise bu savanada avlanan yaratıkların yerleşimlerinden ibaret. Orgimar ise bir şehirden çok bir ordugaha benziyordu. Savaşmaya alışmış kalın parmaklı orklar bina yapmakta ve temel işçilikte pek de becerikli sayılmazlardı. Sanki sonsuza dek uzanan sarı bir halıyı andıran verimsiz ve kuru topraklarda orklar her şeye rağmen gurbette geçirdikleri uzun yılların ardından evim diyebilecekleri bir yere sahip olmaktan mutlu idiler. Darkspear’lar da bu yokluğun yakınında bir adaya yeni bir yerleşim kurmuşlar, fakat bizden uzak yaşayan bu zayıf troller de medeniyet konusunda orklardan daha becerikli sayılmazlardı. Ne bir piramit yapmışlar ne de bir tanesinde yaşamışlardı. Birçoğu gerçek bir tapınağın nasıl bir şey olduğunu görmemişti bile.

Çok uzun geçmedi ki zaten tanrıların bu ırkların kaderini savaştan başka bir şey yapmadığını anladım. Önce küçük gruplar halinde kıyılarda müfrezeler belirdi. Bunlar genelde atlı, hafif zırhlı human ve elf askerlerdi. Garip bir şekilde kendilerini gizlemiyor hatta zaman zaman meydan okurcasına, kıyıdaki bekçilerin üzerlerine geliyorlardı. Savaş şefi dedikleri genç hükümdarları kesinlikle saldırmamalarını hatta lafla bile olsa karşılık vermemelerini tembihlemişti. Fakat baskın haberleri gelince herkes amaçlarını anlamıştı. Savaş şefi liderlerini tanıdığını söylüyor asla böyle bir şey yapmaz diyordu. Fakat Darkspearların yerleştiği adaların yakınlarında beliren devasa donanma onu yalancı çıkarıyordu. Savaş şefi her ne kadar genç olsa da gayet zeki ve adeta hamuru savaş ile yoğrulmuş idi. Önce batıya ulaklar gönderdi. Ulakların yanında devasa vücutları ile sadece silahları bile bir human kadar olan boğa adamlar geldi. Fakat bu iri cüsselik yaratıkların sayısı çok azdı. Gene de sadece toynaklarının yere basışından doğanın ruhlarını arkalarına aldıkları belli oluyordu. Sonra ulaklar güneye indi. Bu ulaklarla beraber vahşi bir hayvan olmakta ısrar eden Azeroth’un en güçlüleri aynı zamanda en aptalları olan ogreler geldi.

Uzun zamandır bir savaş alanına ayak basmamıştım. Âdeta bilenen bıçakların, sivriltilen mızrakların, şakırdayan zırhların sesi şarkı gibi geliyordu kulağıma. Fakat bu savaşta farklı bir şey vardı. Bu sefer kendi vatanlarını savunan taraf olan orklar, eskisi gibi kana susamış can almak için sabırsızlanan canavarlar değil aksine endişeli ve hüzünlü bir şekilde gelecekte yaşamlarını yitirecek dost yâda düşmanları için dua ediyorlardı.

Ve on bin yıldır bize kayıtsız kalan, akan troll kanına seyirci kalan ruhlar tekrar konuşmaya ve dualara cevap vermeye başladı. Raventusklı bilgelerin bile tahmin edemeyeceği bir şey ama onlar çaresizlik içinde sarıldıkları bil yeşil derili eller artık ruhların yeni mağrur hizmetkarlarının idi.

Ve savaş davulları çalmaya başladı. Savaş nâraları yükseldi. Ork ve troll saflarının arasından yükselen tauren ve ogreler tek bir vücut olmuş human savunmasına doğru ilerledi. Öyle bir vücut ki gayet sabırlı ve istikrarlı hareket ediyor ve gittiği yolu mavi aslanlı sancaklardan temizliyordu. Fakat humanlar şaşılacak derece de fazla idi ve yanlarında tıknaz dwarflar ile küçük elfleride almışlardı. Keskin siyah kokulu bir duman savaş safları arasında yayılmaya başladı. Zaman zaman ölen yada ağır yaralan bir tauren yada ogre yere düşmesi ile depreme yakın bir sallantı oluyordu. Fakat savaşçılar daha çok kendi canları ile meşguldüler. Bir süre sonra Güruh’un sancağı humanların merkezinde dalgalanmaya başladı. Çok kısa bir süre sonra İttifakın irili ufaklı savaşçıları savaşmayı bırakmak zorunda kaldı.

Bir cephe bitmişti ama savaş sürüyordu. Güruh bütün haşmetiyle yeni evlerini tehdit eden kişinin edebi olarak susmasını sağlamak için güneye iniyordu. Böyle bir manzara daha önce görülmemişti, devasa human surlarını kuşatmış en az surların koruduğu evler kadar büyük askerlerin olduğu bir ordu. Hiçbiri birbirine benzemeyen askerlerden oluşan ordu surları aşıp şehre girdi. Direniş önceki savaş alanından daha etkili idi. Parlak zırhlar parçalanıyor, yeşil mavi, sarı renkte kafalar yuvarlanıyor nereye yada hangi canlıya ait olduğu belli olmayan uzuvlar havada uçuşuyordu. Güruh’un kanındaki savaşçılığın galip gelmesi elbette kesindi sadece zaman meselesi idi ve tecrübeli savaşçılar o zamana kadar canları pahasına savaşmaktan geri durmadılar. Her iki tarafta da

Kendi topraklarıma çok güzel haberlerle dönmüştüm ama o kadar güzel olmayan haberlerle karşılanmamıştım. Hinterland’in en icra köşesinde sanki kürek mahkumları gibi küçük bir yere tıkılmıştı halkım. Bilgelere savaşı, yeni oluşan medeniyetleri, farklı ırkların tek bir vücut oluşunu anlattım. Onlarda artık yeniçağın başladığını anlattılar. Umulur ki kaderimizde muzaffer olmak vardır.

Benim çok sevdiğim bir kurgu.Hikaye Wow-turk sitesinden cuautli nickli arkadaşımıza ait.
>>>>>>>>>>>>>>>>http://forum.wow-turk.com/role-play/24795-troll-suzin-anlatiyor.html




10
Oyunlar / Loalar ve Gölgeavcılığı(SHADOWHUNTER)
« : 28 Aralık 2009, 11:12:33 »
LOA’LAR

Troller  voodo priestizm(rahiplik),şamanizm,druidlik ve gölgeavcılığını(Shadowhunter) loa’lardan ödünç aldıkları güçler sayesinde yapar.Loa’lar hakkında çeşitli söylentiler vardır.Bazıları tanrı olduklar,bazılar güçlü orman ve hayvan ruhları oldukları ya da sadece astrall düzlemlerden gelen ruhlar oldukları yönündedir.Loa ruhları elamantellerden daha güçlüdür ama Eski-Tanrılar ya da Titanlar kadar güçlü değildir ama sayıları muhtemelen onlarda daha fazladır.Bu ruhlar alışılmadık güç ve büyüleri bahşeden kudretli varlıklardır.Gölgeavcıları karanlık ve kadim güçlerle savaşırken bu ruhların güçlerinden yararlanır.Ruhları özel rütüellerle çağırırlar, Gölgeavcıları karanlık ve kadim güçlerle savaşırken ihtiyaç duydukları anda onlara yardım ederler.Bahşedilen yetenekler çağırılan Loa’ya göre değişir.Ölen herhangi biri ve ölümün üstesinden gelen herhangi biri Loa’ya ibadet etmiş sayılır.Gölgeavcılar Loa’ya inanç ve bağlantılarıyla Loa onlara gölge ve iyileştirme büyülerini bağışlar.Bazı gölge avcılar Loa’ların gizli görünüşlerini araştırır,bu sayede düşmanlarını engelleyen müttefiklerini yardım eden benzersiz büyüleri öğrenirler.Zul’grupta beş başpapazın her birinin farklı Loa’sı vardı..Yüksek rahibe Mar’linin Shadra’ya,Yüksek rahip Thekal’ın Shirvallah’ya,Yüksek rahibe Jeklik’in Hir'eek’ye ve  son olarak Yüksek rahip Venoxis Hethiss’e tapar. Gundrak'taki üç yüksek vekil’in her birinin ayrı bir Loa’sı vardı.Gal’darah’ın Akali’si,Morabi’nin Mam’toht’u ve son olarak Slad'ran’ın Sseratus’u vardır.


Bilinen Loa’lar(Troll Pantheon)

Jungle Loaları
1)Hakkar: Kan tanrısı
2)Örümcek Shadra
3)Kaplan Shirvallah
4)Panter Bethek
5)Yarasa Hir’eek
6)Yılan Hethiss

Kum-Toprak Loa’ları

1)Kimbul:Kaplanların tanrısı,Hayvanların efendisi,Kedilerin Kralı,Avın Kaderi
2)Mue’zahla:Ölüm tanrısı,Uykunun babası,Zamanın çocuğu,Gecenin dostu.

Orman Loa’ları
1)Ula-tek:Yılanların tanrıçası
2)Ayı Nalorakk
3)Kartal Akil’zon
4)Ejderşahin Jan’alai
5)Vaşak,Karakulak Halazzi

Buz Loa’ları

1)Yılan Sseratus
2)Buz Leoparı Har’koa
3)Arktik Ayısı Rhunok:
4)Uçan yılan Quetz’lun:
5):Mamut Mam’toth
6)Gergedan Akali:

Gölgeavcısı Loa’ları

1)Legba:Hız Loa’sı
2)Lukou:İyileştirme ve hüküm Loa’sı
3)Ogoun:Savaş Loa’sı
4)Damballa: Yılanlar ve ihanetin Loa’sı
5)Samedi:Mezarlıkların ve ölüm uykusunun Loa’sı
6)Shango:Fırtına kırallığının denetçisi,

Diğer Loa’lar:

1)Zanza:Zandalar kabilesinin inandığı Loa.
2)Egemen Gölge(Shadow Ascendant)

JUNGLE LOA’LARI


1)HAKKAR SOULFLAYER:

 

Hakkar Azeroth tarihindeki güçlü varlıklardan biriydi ve trollerin Loa’larından biriydi. Brann Bronzebeard(Bronzsakal) onun Eski  bir Tanrı yada Eski bir tanrının oğlu olduğuna inanıyordu.Ama kimse Loa’ların tam olarak ne olduğunu bilmiyor.Kalimdorun parçalanışından sonra Troller için zor  ve sıkıntılı yıllar başlamıştı.Açlık terör ve savaş tüm trol yurtlarını yayılmıştı.Artık açlık ve terör Trol ülkeleri için sıradan olaylardı.Grubashi Trolleri umutsuz sonlarından kurtulmak için eski ve kadim güçlerden yardım istemeye karar verdiler.Troll Krallıklar aynı merkezi inanç sistemi paylaşmasına rağmen,Grubashi en karanlık olana biat etmek zorunda kaldı.Çünkü diğer Loa’lar trollere cevap vermedi.Kana susamış alçak Hakkar trollerin çağrısını duydu ve onlara yardım etmeye karar verdi.Ama bu yardımın bir karşılığı olacaktı..Hakkar grubashi’ye onun kanının sırlarını verdi bu sayede Troller  Stranglethorn vadisinin çoğuna ve güney denizindeki adalara egemen oldu.Hakkar artık yaptıklarının karşılığını bekliyordu.Kana Susamış tanrı ona hergün ruhların feda edilmesini emretti.Böylece fiziksel dünyaya gelebilecek ve kurbanlarının kanını kendi akıtabilecekti.Grubashi ne kadar büyük bir hata yaptığını anladı ve Hakkar’a ve yönetimdeki Hakkar’ın sadık Rahip ve rahibeleri olan Atal’ai’ye karşı isyan planları yapmaya başladı.Sonunda Grubashiler ve Atal’ai takipçileri arasında bir savaş patlak verdi.Bu savaş artık şimdilerde sadece bir efsane olarak biliniyo.Grubashi imparatorluğu Hakkar ve onun takipçileri arasındaki savaştan sonra parçalandı.Muharebenin en umutsuz göründüğü anda Troller Hakkar’ın Avatarını yoketmeyi başarıp o bu dünyadan sürdüler.Hakkarilerde Trollerin başkenti Zul’gruptan sürüldü.Atal’ai rahipleri yenilmelerine rağmen Büyük Trol imparatorluğu parçalandı.Rahipler kuzeye Swamp of Sarrow(Üzüntülerin Bataklığı)’a kaçtı.Atal’ailer hakkarın fiziksel dünyaya geri dönüşü için Üzüntülerin bataklığında bir tapınak inşa ett.Yeşil Ejderha Ysera Atal’ailerin planını öğrendi ve bataklıkların altında tapınağı parçaladı.Bu günlerde tapınağın yıkıntıları yeşil ejderhalar tarafından korunur.Yinede fanatik Atal’ailern bir kısmı Ysera’nın gazabından kurtuldu.Ve bu kurtulan grup tekrar Hakkar’ın hizmetine girdi.Atal’ai’lerin ruhani lideri Jammal’an bir kehanet gördü.Hakkar’ı bu dünyaya getirebilirse,Atal’ailer ölümsüz olacaktı.Atal’aile Hakkar’ın Avatarını çağırmak için karanlık ayine hazırlanırken, bir grup kahraman tarafından durduruldular.Sonraki zamanlarda,Atal’ai rahipleri Hakkar’ın fiziksel bedenini sadece Grubashi’nin başkenti Zul’grupta çağırabileceğini keşfetti.Rahipler Hakkar’ın fiziksel bedenini dünyaya getirmeyi başardılar.Kolcu raporları  Gurubashi yıkıntılarının kalbinde korkulan Soulflayer'in varlığını doğrular.Hakkarı durdurmak için tüm dünya Trolleri birleşti.Kum,Kara,Jungle,Orman,Buz, trolleri elçilerini kadim şehre beş yüksek rahip birliğine yolladı.Her rahip bir Loa’nın güçlü bir şampiyonuydu-Yarasa,panter,kaplan,örümcek,yılan-.Beş şampiyon hakkar’ın fiziksel haliyle mücadele ettiler ama Hakkarın karanlık ve kadim büyülerin etkisiyle Hakkar’ın kölesi oldular.Herhangi bir kahraman yıkıntılara girmeye cesaret edemez.Çünkü orda trollerin beş büyük rahibi ve korkunç kan tanrısı Hakkar vardır.Vadinin çığlıkları Hakkar’ın kuzenlerini çağırır ve onların ruhları Hakkar’a bağlanır.


ÖRÜMCEK LOA SHADRA

Shadra güçlü troll Loa’larından biridir.Shadra Elortha adıylada bilinir.Hakkında elmizde fazla bilgi yoktur.Hinterland’a yaşayan Witherbark trolleri shadraya inanır.Witherbark trolleri Shadra’nın zehrini silahlarında kullanırlar.Bazı söylentilere göre bu zehir her şeyi öldürebilirmiş ve panzehri yokmuş.Shadra’yı çağırmanın tek yolu Shadra'Alor sunağını kullanmaktır.Shadra bazı inananlarına güçlerne bahşeder.İnananlar Shadra’nın görüntüsünü alabilir.Azeroth üstünde Loa’ların şekillerine bürünebilen çok az Priest(rahip veya rahibe)vardır.Bazı troller Hakkar vakası yüzünden Loa’lardan nefret eder ve tüm Loa’lara düşmanlardır.Bu troller Shadrayı onun yapacakları yüzünden suçlarlar.Shadra Azeroth’da temsil edilmesi için kendine bir şampiyon seçer,son seçtiği şampiyonda Yüksek Rahibe Mar’li’dir. Shadra, hem de troll kan Tanrı'sının örümcek görünüşünün adıdır, Hakkar, Soulflayer'ın.

Not:Benim düşünceme göre Shadra Zandali dilinde örümce anlamına gelir.Çünkü Hakkar’ın örümcek görüntüsünüde Shadra olarak adlandırılır.

Shadra’Alor


Shadro’Alor tapınağı Witherbark kabilesinin örümcek Loa’sı Shadra adına yapılmıştır.Shadra’Alor sunağı  Amani İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir.Tapınak Hinterlands bölgesinde yer alır.Shadro’Alor Witherbark trollerinin Anavatanıdır.Burası Witherbark kabilesinin ilk yerleşimidir.Birzamanlar . Brann Bronzebeard(Bronz sakal) bu bölgede bir trol öldürdü.Brann Bronzsakalın asıl amacı büyük bir kuvvet toplayı Hinterlands’ta etnik bir temizleğe gitmektir.Ama bunun için çok büyük bir güce ihtiyacı var.


Yüksek Rahibe Mar’li


Mar’li örümcek Loa’sı Shadra’nın son şampiyonudur.Hakkar Soulflayer’ı durdurmak için tüm dünya trolleri Yüksek rahip birliği adı altında birleşmişti.Bu birlik beş kişiden oluşuyordu.Mar’li bu birliğin saygın üyelerinden biriydi.Her rahip Loa’ların güçlü bir şampiyonuydu.Hakkarla savaşmalrına rağmen güçleri onu yenmeye yetmedi.Hakkar onlar üstünde Kadim ve Karanlık güçlerini kullanarak Mar’li dahi tüm şampiyonları köpeği yaptı.Şimdilerde beş Loa şampiyonu Hakkar Soulflayer’ın en korkun askerleridir.Hakkar’ı yok etmek isteyenler ilk önce bu beş Şampiyonu geçmelidir.Mar’linin iki formu vardır diğer şampiyonlar gibi.Biri trol diğeri örümcek.Örümcek formunda Shadra ona tüm güçlerini bahşeder.


Kaplan Loa Shirvallah:

Kaplan Shirvallah troller’in güçlü hayvan Loa’larından biridir.Hakkında elimizde fazla bilgi yoktur aynı diğer Loa’lar gibi. Bazı troller Hakkar vakası yüzünden Loa’lardan nefret eder ve tüm Loa’lara düşmanlardır.Bu troller Shirvallah onun yapacakları yüzünden suçlarlar.Shirvallah bazı inananlarına güçlerne bahşeder.İnananlar Shirvallah’nın görüntüsünü alabilir.Azeroth üstünde Loa’ların şekillerine bürünebilen çok az Priest(rahip veya rahibe)vardır.Shirvallah her dönem kendini temsil etmesi için bir şampiyon seçer.Günümüzde bu mevkide High Priest Thekal(Yüksek Rahip Thekal) bulunur.

Yüksek Rahip Thekal:



Yüksek rahip Thekal  Kaplan Shirvallah’ın baş rahibidir.Hakkar’ı yok etmek için tüm dünya Trolleri birleşti ve Başrahipler birliğini Hakkar’ı durdurması için Trollerin Kadim şehri Zul’Grub’a yolladı.Her rahip Loa’ların güçlü bir şampiyonuydu.Hakkar’la savaşmalarına rağmen onu yok etmeyi başaramadılar.Hakkar bu beş rahip üstünde Kadim ve Karanlık büyülerini kullanarak onları kölesi ve en ölümcül askerleri yaptı.Şimdi beş baş rahip ve onların Loa görüntüleri Hakkar’a hizmet eder.Kudretli kan tanrısı Hakkar’ı yenmek için ilk önce bu beş baş rahibi ve onların Loa görüntülerini yenmek gerekir.Thekal’ı diğer rahiplere göre daha güçlüdür.Hizmetinden 2 tane troll ve 2 elit kaplan vardır.Zealoth Lork’han güçlü bir şaman ve Zealoth Zath en kurnaz  süikastçilerden biridir.Thekal’ı yenmek istiyorsanız ilk önce hizmetinde iki troll öldürmelisiniz ve bunu eş zamanlı yapmalısınız.Çünkü Thekal yaşamı ve ölümü kontrol edebilir ölen birisini başkasının yaşam enerjisiyle tekrar diriltebilir.Thekal iki formu vardır biri troll diğeri ise kaplan.Thekal zor durumda kalmadan en güçlü silahı olan kaplan formunu kullanmaz.Eğer bu gücünü kullanırsa yanına onun hizmetindeki iki elit kaplan gelir.Özetle Thekal’ı öldürmek hiç kolay değildir.

Thekal’ın Hizmetkarları:

Şaman Zealot Lor'khan


Suikastçi Zealot Zath



4)Panter Bethekk

Panter Bethekk güçlü hayvan Loa’larındna biridir.Hakkında elimizde fazla bilgi yoktur aynı diğer Loa’lar gibi. Bazı troller Hakkar vakası yüzünden Loa’lardan nefret eder ve tüm Loa’lara düşmanlardır.Bu troller Bethekk onun yapacakları yüzünden suçlarlar.Bethekk bazı inananlarına güçlerne bahşeder.İnananlar Bethek’in görüntüsünü alabilir.Bethekk her dönem kendisini Azeroth’ta temsil etmesi için bir şampiyon seçer. Azeroth üstünde Loa’ların şekillerine bürünebilen çok az Priest(rahip veya rahibe)vardır.Bethekk her dönem kendisini temsil etmesi için bir şampiyın seçer,bugünlerde bu mevkide Yüksek rahibe Alrokk bulunur.

Yüksek Rahibe Alrokk

Trol formu:

Loa formu:


Yüksek rahibe Alrokk Panter Bethekk’in baş rahibesi ve şampiyonudur.Tüm dünya trolleri hakkarı durdurmak için yüksekrahipler birliğini kadim trol şehri Zul’Gurub’a yolladı.Bu rahiplerin her biri Loa’ların güçlü bir şampiyonu olmasına rağmen,güçleri Hakkar’ı durdurmaya yetmedi.Hakkar rahipler üstünde Kadim ve karanlık büyülerini kullanarak onları kölesi ve en ölümcül askerleri yaptı. Şimdi beş baş rahip ve onların Loa görüntüleri Hakkar’a hizmet eder.Kudretli kan tanrısı Hakkar’ı yok etmek için ilk önce bu beş baş rahibi ve onların Loa görüntülerini yenmek gerekir.

5)Yarasa Hirrek:

Yarasa Hirrek güçlü hayvan Loa’larındna biridir.Hakkında elimizde fazla bilgi yoktur aynı diğer Loa’lar gibi. Bazı troller Hakkar vakası yüzünden Loa’lardan nefret eder ve tüm Loa’lara düşmanlardır.Bu troller Jeklikk onun yapacakları yüzünden suçlarlar.Hirrek bazı inananlarına güçlerne bahşeder.İnananlar Hirrek’in görüntüsünü alabilir.Bethekk her dönem kendisini Azeroth’ta temsil etmesi için bir şampiyon seçer. Azeroth üstünde Loa’ların şekillerine bürünebilen çok az Priest(rahip veya rahibe)vardır.Hirrek her dönem kendisini temsil etmesi için bir şampiyın seçer,bugünlerde bu mevkide Yüksek rahibe Jeklikk bulunur.



Yüksek Rahibe Jeklikk:

Trol formu:

Loa formu:

Yüksek rahibe Jeklikk Yarasa Loa Hirkekk’in baş rahibesi ve şampiyonudur. Tüm dünya trolleri hakkarı durdurmak için yüksekrahipler birliğini kadim trol şehri Zul’Gurub’a yolladı.Bu rahiplerin her biri Loa’ların güçlü bir şampiyonu olmasına rağmen,güçleri Hakkar’ı durdurmaya yetmedi.Hakkar rahipler üstünde Kadim ve karanlık büyülerini kullanarak onları kölesi ve en ölümcül askerleri yaptı. Şimdi beş baş rahip ve onların Loa görüntüleri Hakkar’a hizmet eder.Kudretli kan tanrısı Hakkar’ı yok etmek için ilk önce bu beş baş rahibi ve onların Loa görüntülerini yenmek gerekir

Yılan Hetriss

Panter Hetriss güçlü hayvan Loa’larındna biridir.Hakkında elimizde fazla bilgi yoktur aynı diğer Loa’lar gibi. Bazı troller Hakkar vakası yüzünden Loa’lardan nefret eder ve tüm Loa’lara düşmanlardır.Bu troller Hetriss onun yapacakları yüzünden suçlarlar. Hetriss bazı inananlarına güçlerne bahşeder.İnananlar Hetriss’in görüntüsünü alabilir. Hetriss her dönem kendisini Azeroth’ta temsil etmesi için bir şampiyon seçer. Azeroth üstünde Loa’ların şekillerine bürünebilen çok az Priest(rahip veya rahibe)vardır. Hetriss her dönem kendisini temsil etmesi için bir şampiyın seçer,bugünlerde bu mevkide Yüksek rahip Venoxis bulunur.

Yüksek Rahip Venoxis
Loa veTroll formu:

Yüksekrahip Venoxis Yılan Loa Hetriss’in başrahibiydi.Hakkar’ı yok etmek için Zul’Guruba gönderilen Yüksekrahipler birliğinin içindeydi. Bu rahiplerin her biri Loa’ların güçlü bir şampiyonu olmasına rağmen,güçleri Hakkar’ı durdurmaya yetmedi.Hakkar rahipler üstünde Kadim ve karanlık büyülerini kullanarak onları kölesi ve en ölümcül askerleri yaptı. Şimdi beş baş rahip ve onların Loa görüntüleri Hakkar’a hizmet eder.Kudretli kan tanrısı Hakkar’ı yok etmek için ilk önce bu beş baş rahibi ve onların Loa görüntülerini yenmek gerekir

KUM VE TOPRAK LOA'LARI

1)Kimbul
Hakkında Loa olması dışında hiçbir bilgi yoktur.Kimbul Eraka adıylada bilinir.İnananları tarafından verilen adları.Kaplanları loa’sı,Hayvanların efendisi,kedilerin kralı ve avın kötü kaderi olarak bilinir.Adı Theka tabletlerinde geçer.Theka tabletlere Zul’farakta bulunur.Ve Theka tarafından korunur
[COLOR="Red"]2)Mue'zala [/COLOR]
Hakkında Loa olması dışında hiç bir bilgi yoktur.Mueh’zala Ueetay adıylada bilinir.İnananları tarafından verilen adları.Bunlar  Ölümün Loası,gecenin dostu,Zamanın oğlu,uykunun babası, gecenin dostu.Hakkında elimizde olan tek bilgi Theaka tabletleridir
Theka’nın Tabletleri:


Kimbul ve Mueh'zalanın adları Shadra gibi kadim şehir Zul’faraktaki Tabletlerde geçer.Troll medenyeti kültürü hakkında elimizde fazla bilgi yok.Troll kütüphanelerinin çoğu ya yakılmış ya da terk edilip hayvanların yuvası olmuş.Kimbul adı geçen tablet.Theka Matyr tarafından korunur.

Theka the Matyr:


Theka Zul’farak yaşayan Kumöfkesi kabilesindendir.O halkı için kendi yaşamını feda eden bir büyük kahramandır.Kendisine eziyet edenlere ***böceğine çevirerek  lanetlemiştir.Yeh’kinya kendi amaçları için Theka the Matyr’ın koruduğu tabletleri ele geçirmek ister.

Yeh’kinya:


Yeh’kinya Hakkar’a gizlice ibadet eden bir trolldür.Azeroth’a Hakkar’ın fiziksel bedenini döndürmek içi yollar aramaktadır.Bu yüzdende Theka’nın koruduğu tabletleri Hakkar’ın dönüşü için bir anahtar olarak düşünür

ORMAN LOA’LARI

1)Ula-Tek
Ula-Tek Zul’Aman trolleri arasında yaygın olarak inanılan Yılan Loa’dır.Titanlar ve Eski tanrılar arasında verilen dünya savaşında muhtemelen o da vardı.Ama hangi tarafta yer aldığını bilemiyoruz.Bazı söylentilere göre kendisi bir Old-God(Eski-Tanrı) ya da Old-God(Eski-Tanrı)’larla bir bağlantısı olabilir.Mahfazası(İçinde değerli eşyalarının bulunduğu kutu demekmiş TDK’dan baktım) şu an Zul’Amanda bulunuyor.(Ula-Tek’in varlığıAmani imparatorluğu’ndan belki Titan ve Old-God(Eski-Tanrı) zamanından öncesine dayanır).

Witchdoctor(Cadı doktor) Ral’jin Ula-Tek’e inanır ve hürmet eder.Ral’jin bir çok suçlunun yakalanmasını istedi.Çünkü Yılan Loa Ula’Tek’i çağırma ayini için çok sayıda kurban gerekli.Bazı İronforge(Demir Ocağı) cüceleri Loa Ula-tek’in çağrılması konusunda çok ilgilendiler.Ama birazda endişe duyuyorlardı  ya bu Loa Old-God(Eski-Tanrı)lardan daha güçlü olursa.Dark İron Dwarflar(Kara demir cüceleri) çok sevinçliydiler.Çünkü Ula-Tek’i bir Eski-Tanrı olarak düşünüyorlardı ve muhtemelen Ragnaros Ateş Efendisi onun müttefiki olacaktı.Bu yüzden Kara Demir Cüceleri Ral’jinin çağırma ayinini bitirene kadar korumaları için Elit Savaşçılarını gönderdiler.

Ula-Tek diğer Yılan Loa’lardan hiçbirisine benzemez. Ne Yılan Hethisse,Ne Sseratusa,Ne Queltzun’a ya da Dambala’ya .Muhtemelen onlardan daha güçlüdür.

Hakkındaki Söylentiler:

Ula-Tek’in bir Loa olarak inanılmasına rağmen onun bir Old-God(Eski-Tanrı) olduğunu söyleyenler var.Eski-Tanrılar veya Hakkar ile bağlantısıda olabiliri Belki bir Old-God(Eski-Tanrı)'un çocuğudur.Bugüne kadar ne onun Mahfazasını ne de Fiziksel bedenini gören olmadı.Bazıları onun Cthun olduğunu söylerler.Zamanında Troller en büyük düşmanı kendisi çağırması için Trolleri kullanıyor çok ilginç.

2)NALORAKK

Nalorakk Amani ayılarının efendisidir.Zul’Aman’daki dört Loa görüntüsünden biridir.Tanzar’a gardiyanlık yapmakla görevlidir.Ama bu Nalarakk görüntüsünü kullanan Troll hakkında hiçbir bilgi mevcut değildir.Ama benim tahminim Zul’Gurub’ta bulunan Loa görüntüleri gibi kendisi güçlü bir şampiyondur.


3)AKIL’ZON:


Akil’Zon Amani şahinlerinin efendisidir.Zul’Aman’daki dört Loa görüntüsünden biridir.Harkor’a gardiyanlık yapmakla görevlidir.Ama bu Akil’Zon görüntüsünü kullanan Troll hakkında hiçbir bilgi mevcut değildir.Ama benim tahminim Zul’Gurub’ta bulunan Loa görüntüleri gibi kendisi güçlü bir şampiyondur

4)JAN’ALAI:

Jan’alai Amani ejderşahinlerinin efendisidir.Zul’Aman’daki dört Loa görüntüsünden biridir.Kraz’a gardiyanlık yapmakla görevlidir.Ama bu Jan’alai görüntüsünü kullanan trol hakkında hiçbir bilgi mevcut değildir. Ama benim tahminim Zul’Gurub’ta bulunan Loa görüntüleri gibi kendisi güçlü bir şampiyondur.

5)HALAZZI:

Amani vaşaklarının efendisidir.Zul’Amandaki dört Loa görüntüsünden biridir.Ashli’ye gardiyanlık yapmakla görevlidir.Ama Halazzi görüntüsünü kullanan trol hakkında hiçbir bilgi mevcut değildir.Ama benim tahminim Zul’Gurub’ta bulunan Loa görüntüleri gibi kendisi güçlü bir şampiyondur.

BUZ LOA’LARI

1)Sseratus
Yılan Loa Sseratus buz trolleri tarafından inanılan bir loadır.Sseratus Zul’Drak’taki Sseratus sunağında bulunabilir.Hakkında fazla bilgi mevcut değildir.Sseratus’un gücünü Scourge’a karşı kullanmayı planlıyorlar.

Sseratus Sunağı:


Sseratus sunağı nort of The Argent Stand(Gümüş Standın Kuzeyinde) de bulunur.Sseratus’u çağırmak için bu sunak kullanılır.

2)Har’koa

Kar Leoparı Har’koa buz trollerinin Drakkari kabilesinin Loa’lardan biridir.Har’koa’nın çocukları ona karşı baş kaldırdı.Ve böylece Har’koa’nın laneti doğmuş oldu.Hat’koa bir gün kendisini esir alanlardan intikam alacağına yemin etti.Onun sevgilisi Loque’nahak adında başka bir Loadır.Har’koa’nın gücünü Scourge’a karşı kullanmayı planlıyorlar.

Loque’nahak:

Kendisi Har’koa’nın sevgilisi olur.Shaloza Bassinde ikamet eder.Hayvan ruhlardan biri olduğu dışında pek bir bilgi mevcut değildir.

3)RHUNOK


Kutup Ayısı Rhunok buz trollerinin Drakkar kabilesi’nin inandığı Loa’lardan biridir.Kuyup Ayısı Rhunok Drakkari kabilesini  onun gücünü ele geçirmelerini önlemek için bedeniyle ruhunu ayırmıştır.Rhunok’un gücünü Scourge’a karşı kullanmayı planlıyorlar

Kutup Ayısı Rhunok’un Ruhu:

Drakkari Trolleri tarafından eziyet edilen Loa Rhunok’un biçimsiz ruh formu.Ruh kendisi adına yapılan tapınağın yakınındadır.

4)Quetz’lun


Buz trollerin Drakkari kabilesinin Loa’sıdır hakkında pek bir bilgi bulamadım. Çağrılması için Quetz’lun sunağın kullanılması gerekir. Ama fiziksel özelliklerine bakacak olursak Hakkar ile aynı türden olabilir.Belki  Annesi kız kardeşi kim bilebilir .Quetz’lun ölü bir ruhtur.Muhtemelen buz Trolleride Hakkar’a verilen mücadele gibi onunla savaşmışlardır.Troller onun gücünü Scourge’u durdurmak için kullanmak istiyorlar.

Quetz’lun’un Ruhu:



Quetz’lun Sunağı:

Quetz’lun sunağı düşmüş Loa Quetz’lun adına yapılmış bir ibadethanedir.Zul’Drak’ın içinde yer alır.


5)Mam’toth

Mam’toth tüm Mamutların efendisi olan bir Loadır. Drakkari için.Bazı Drakkariler Mam’toth gücünü ele geçirmeye deniyinde,Mam’toth kendisini ve etrafında bulunan her şeyi yok etti.Bu olayın sonucunda Mam’toth krateri oluştu

Mam’toth krateri:


Mam’toth gücünü ele geçirmek isteyenlerle birlikte kendini yok etti.O mavi sıvılarında Mam’toth’un kanı olduğu idda ediliyor
6)Akali:


Akali tüm gergedanların efendisidir.Hakkında Loa olması dışında pek bilgi yoktur.Şu an Gundrak kapısının girşinde zincirlenmiş şekilde bulunuyor.

GÖLGEAVCILIĞI(SHADOWHUNTER) ve GÖLGEAVCISI LOA’LARI

GÖLGEAVCILIĞI:

Karatroll gölgeavcısı

Jungle Trol gölgeavcısı

Gölgeavcıları voodo büyülerinin ustalarıdır.Her troll kabilesinden Gölgeavcısı çıkmıştır.Ama genel olarak Jungle Trollerde Gölgeavcısı oranı daha fazladır.Gölgeavcıları Jungle trollerin en büyük otoritesidir.Genelde kabile liderleri Gölgeavcısı olur.Onların ruh güçleri iyileştirme ve laneti içerir,ışık ve karanlığın sınırında yürürler.Tören maskesi Rush’kah’ı kullandıklarında,karanlık ve kadim Loa’ların güçlerini yönlendirirler.Diğer vodoo kullanıcıları gibi Gölgeavcıları,ruh dünyasının karanlık yüzüyle uğraşır.Gölgeavcılarının Cadıdoktorlar ve diğer vodoo kullanıcılarından inançları farklıdır.Gölge avcıları vodoo Loa’ların ruhları ile özel bir bağ geliştirir.Gölgeavcıları sıkı çalışma ve disiplin sonucu yalnızca özel Loa’ların bahşedebildiği güçler kazanır.Günden güne bu güçlerde tecrübe kazanırlar,Loa ve Gölgeavcılarının bağı kuvvetlenir.Ve bu Loa ruhları eğitimin son aşamasında onlara Lanetleme ve iyileştirme yeteneklerini verir.Gölgeavcıları çok dikkatli olmalıdır ışığın ve karanlığın sınırında dururlar.Onları ürkütücü güçleri genellikle yanlış anlaşılmıştır.Büyü ve rituel boyunca Gölgeavcıları Loa’larla iletişime geçebilmek için çok zaman harcarlar.Gölgeavcıların çoğu önceden Headhunter(Kafa avcısı) adındaki mızrak kullanan elit trol savaşçılarıydı.Zamanla kadim ve karanlık güçlere merak ederek Gölgeavcısı oldular.Gölgeavcıları Büyücülere,Warlock ya da Rahiplere benzemez onlar yakın dövüştede çok iyidirler.Düşmanları uzakta durabilirler uzak mesafede çoğu vodoo güçlerini bile ortaya çıkarmazlar.Silahlarını düşmanlarına hızlı şekilde düşmanına saplarlar,bu arada kendisine ve müttefiklerini iyileştirirler.Bütün troller içinde Gölgeavcıları en korkutucu sınıftır.Onlarla bire bir savaş asla göze alınamaz.Çünkü en karanlık Loa’lar onların kullandıklarıdır.Bazıları kan mührüyle ruhlarına silahlarına bağlar.Böylece silahları daha keskin ve güçlü olur.Ama bu çok tehlikeli bir tekniktir.Çünkü ruhun sonsuza dek evrenden silinebilir,Genellikle fel-glaive adında bir silah kullanırlar.Bu siliahın 2 kılıçtan oluşur ve iki tarafıda keskindir.Gece-Elflerinin Ay-glaive’ınden biraz farklıdır.

Kullandıkları Rush’kah Maskesi:


Gölge Avcıları Voodu güçlerini yalnızca Loa’ların ruhlarıyla iletişime geçtiklerinde kullanabilirler.Bu ruhlar sadık inananları Gölge Avcılarına güçlerini verirler.Bu ruhlar çağrıldığında gizemli ve karanlık güçlerini Gölge Avcıları kullanabilir.Ama Gölge Avıcısı olabilimek için aynı şamanizmde olduğu gibi kabul görmeniz gerekir.Gölge Avcıları diğerlerinden farklı Loa’lar kullanırlar.Gölge Avcıların kullandıkları güçler çağrılan Loa’ya göre değişir.Kısacası her Loa ayrı bir güce sahiptir.

Kullandıkları Loa’lar ve Güçleri:

Legba:Legba hızın efendisidir.Gölge Avcılarına çevik ve hızlı olmayı öğretir.Gölge Avcılarının çoğu mızrak kullanan elit bir savaşçılardı.Bu Loa’nın gücü sayesinde onların nerden nasıl saldıracağını bilinemez,kılıç hamlelerini göremezsiniz.Tam bir savaş makinesine dönüşür.

Lukou:İyileştirmenin ve dirilişinin efendisidir.Gölge Avcılarına iyileştirme gücünü bahşeder.Gölge Avcıları Lukouya dua ederek gökyüzünden güneş gibi kutsal bir yağmur yağdırır.Bu madde dokunduğu tüm canlıları anında iyileştirir.Bazı usta Gölge Avcıları Lukou’nun bir yeteniğini daha kullanabilirler.Yeni ölmüş bir bedeni kendi yaşamını feda ederek ya da başkalarının yaşam enerjisini azar azar kullanarak ölen kişinin ruhunu bedenine bağlayabilir ve onu tekrar yaşama döndürür.

Samedi: Mezarlıkların ve huzurlu ölüm uykusunun efendisidir:Samedi’nin gözleri ölümsüzlerden tiksinir,onların yok edilmesini ister.Bu gözleri kullanabilen Gölge Avcıları her şeyi öldürebilir.Eğer Gölge Avcısı istemeyerek bir ölümsüz ve ya ölümlüye zarar verirse bu o ölümlüyle-ölümsüze hiçbir etki yapmaz.Bu özellikle düşmanını yok edebilmesi için bunu yürekten istemesi lazım.
NOT:Efsaneye göre ilk kez Hakkar'ın bedenini yok edip ruhunu mühürleyen Samedi'nin gözlerini açabilmiş bir Gölgeavcısıymış.

Shango:Fırtına diyarının,yıldırım ve kargaşanın sırlarının efendisidir.Shandonun tahminedilemez öfkesi ve gücü sayesin Gölge Avcıları yıldırımları kontrol edebilir ve düşmanlarını bir anda küle çevirebilecek kadar elektrik gücü kullanabilirler.

Ogoun:Savaşın efendisidir.Gölge avcılarına güçlü lanetler öğretir.Bu lanetler çok etkilidir kolay kolay lanetlenen kişi bu lanetten kurtulamaz.Düşmanlarını Ogoun gücü sayesinde çeşitli hayvanlara çevirebilir.Bu yetenek büyücüleri polymorp’una ve şamanların Hex’ine benzer.Ama güçlü Gölge Avcıları düşmanlarını sonsuza kadar lanetleyebilir.Örnek vermek gerekirse Thekar’ın b.k böceği laneti o lanetten kurtulan olmadı.Yani sonsuza kadar kurbağ koyun keçi envai çeşit büyük ya da küçük baş hayvan olarak kalabilirsiniz

Dambala: Yılanları ve ihanetin efendisidir.Gölge Avcıları onun gücünü kullanarak bir yılana dönüşebilir böylece düşmanına sessizce yaklaşıp onu öldürebilir.Bu Loa ayrı bir güçde bahşeder elementleri kullanabilen yılanlar çağırmanızı sağlar.Warcraft 3 teki Rokhan Ateş Yılanları muhtemelen bu Loa’nın eseridir.

DÜNYA ÜSTÜNDEKİ GÖLGE AVCILARI:

Gölge avcılığı trollerin kadim voodo güçlerinden biriydi.Dünyada geceelfleri yokken trollerin başka bir düşmani vardı Aqir ırkı.Aqir ırkı bitmek tükenmek bilmeyen yumurtaları sayesinde inanılmaz bir sayı üstünlüğü vardı.Gölge Avcıları güçlü olmalarına rağmen meydan savaşları için uygun değillerdi.Çünkü güçlerini açığa çıkarmak yüksek dikkat istiyordu.Troller de gölge avcılığı giderek önemsiz hale geldi.Gölge Avcılığı yerine Cadı doktorluk,İksircilik denen tıp sınıfları ve muhteşem kas gücüne sahip Primal sınıfına önem verildi.Bu sayede Aqirle olan savaş tam anlamıyla zafer elde edilmese bile Aqirleri ikiye bölmeyi başardı.Daha sonra geceelfleri ormanların içinden çıktılar.Tüm troll ülkelerine saldırdılar Felwood,Ashenvale,Hyjal gibi troll toprakların ele geçirdiler üstündeki yaşayanları arcane büyüleriyle kadın,.çocuk,yaşlı demeden yok ettiler.Troller Geceelflerin'in ve Sonsuzluk Kuyusunun gücüne karşı koyabilecek tek savaş gücü olan Gölgeavcılığını boşlamıştı.Çok büyük şanssızlık dimi.Günümüz Azeroth'unda gölgeavcıları bir elin parmağı kadardır.

Ünlü Olanlar:
-Rokhan
-Vol'jin
-Guzul'dar
-Vosh'gajin
-Denjaji

Winterax,Witherbark,Smolderthorn,Vilebranch gibi kabilelerdede tek tük Gölgeavcıları vardır.






11
Oyunlar / Goblin ve Gnome Teknolojileri(Warcraft Evreni)
« : 28 Aralık 2009, 00:43:11 »
GOBLİN VE GNOME TEKNOLOJİLERİ:


Goblinler ve gnomlar her zaman birbirleriyle rekabet içinde olmuş ırklardır.Bu rekabet genellikle teknoloji konusunda yaşanmıştır.Bu rekabet onların gelişmelerini sağlamıştır.Bu rekabetin arkadaşçamı ya da acımasızca olup olmadığını bilmiyorum.Bu konuyu 4-5 başlık altında değerlendireceğim.


GOBLİNLER:


Goblinlerin arasından çok mühendi çıkmıştır ama bu mühendisler genelde patlayıcılar üzerinde çalışırken büyük kazalara kurban gitmişlerdir.Bu yüzden dünya üzerinde hiç yaşlı goblin tinker yoktur.Çoğunluk genç yaşlarında deneylere kurban gitmektedirler.Yüzde yüz olmasa bile bu atasözünde bir az doğruluk payı vardır ‘Çoğu goblin icadi garip ve karışıktır goblinler dışında kimse bu teknolojiyi kullanamaz’.Çoğu goblin bir anda aklına gelen icatlar yapabilecek kadar yaratıcıdır.Ama yaptıkları icatların para etmiyeceğini anladıkları zaman icatları çöper atarlar.Goblinlerin en önemli özelliği teknoloji ve parayı çok sevmeleridir.Ama yinede dünyanın en iyi aletleri Goblinlerin atmış oldukları para etmeyen ama kullanışlı icatlarından geldi.

Goblinler bir aralar parlak yararlı icatlar yapan mucitlerdi,ama bu çok uzun zaman önceydi.Onlar bir zamanlar teknoloji konusunda tek isimdi,ama artık bir rakipleri var gnomelar.Goblinler paradan sonra oynamaya bayıldıkları en çok şey teknolojiydi.Goblinler savaş teknolojisinde dünya pazarının büyük bir bölümünü elinde bulundurur şu an.İttifak ve Sürü’nün aynı anda çalıştığı nadir ırklardan birdir goblinler.Bazıları bir alete başladıkları zaman ellerinden asla bırakamazlar.Bu tür goblinler icat yapmak için tüm ömürlerinin harcarlar.Ama genel olarak plansız programsız çalışır.Doğaçlama aklına gelen bir şeyi yapmaya çalışırlar.Ama bazıları bu doğaçlamada başarısız olurlar.Goblinlerin en iyi oldukları alan patlayıcılardır.Hatta patlayıcı amaçlı üretip patlatamadıkları bugüne kadar hiçbir icat olmamıştır.

Goblin teknolojileri radikal ve tehlikelidir.Goblinler bir kalem icat eder sonra bu kalem neden patlamasın der.Goblinlerin genelde dikkatleri çok dağınıktır.Bundan dolayı çalışmalarında uzun süre bir sonuç alamazlarsa ya icatı bırakı çöpe atar ya da başka bir icata yönelir.Goblinlerin sahip olduğu bu yaratıcılık ve dikkat eksikliği.Muhteşem icatlara dönüşebilecek aletleri yarım bırakmalarına neden olur.

Goblinler bazı geliştirdiği teknolojileri gnomelar ile paylaşır.Gnomlarda goblinlerle teknolojilerini paylaşır.Ama goblinler işin üçkağıtçılık tarafında kaçıp bazı gnome teknolojilerini izinsiz alır.Bu yüzden bazı gnome ve goblin icatları bukadar benzer olur.Goblinler kendi icat ettikleri yok edici aletlerini kullandıkça zevk alır.Bu yüzden savaş meydanında onların disiplinine güvenilmez.Bazı goblinler sırf kendi yok edici teknolojilerini denemek için hem İttifak’a hem de Sürü’ye yardım eder.Goblinler savaş meydanlarında çoğunlukla düşman kılıç ya da okuyla ölmez.Onlar genellikle yok edici silahlarını kullanırken kendilerini öldürür.Goblinlerin ünü daha fazla patlayıcılar üzerine olmuştur.Birliklerle ticaretleri hep bu patlayıcı madde ve silahların satımı üzerine olmuştur.Goblinlerin güçlü olmasının nedenlerinden biride asla bir taraf seçmemeliridir.Bu yüzden birbirlerine düşman ya da dost birliklerle sürekli ticari ilişkiler içindedirler.Bazı şanslı goblinler araştırmaları sırasında az bir disipline sahip olurlar.Genelde büyük icatlar bu disiplinli goblinler sayesinde ortaya çıkmıştır.

GNOMELAR:


Gnomelar disiplinli ve çalışkan bir ırktır.Teknolojileri goblinlerle yarışır düzeydedir.Çalışken ve disiplinli oluşları onları goblinlerden daha şanslı yapar ama goblinlerin yaratıcılığı gnomelardan çok üst düzeydedir.Bu yüzden goblinler kadar sık başarısız olmazlar.Bir goblin aylarca çalıştığı bir projeyi bitiremediği zaman delirme noktasına gelirken bir gnome sadece omuz silker ve projesine üstüne daha fazla bastırır.Goblinler her nekadar yaratıcı ise gnomler bir okadar da çalışkandır.Eğer bir proje icat ilk zamanlarda doğru olarak çalışmasa gnome neden çalışmadığını araştırır ve onu tamir etmeye uğraşır.Goblinler ise o icatı çöpe atar ve başka bir icata yönelir.Gnomelar’ın başarısızlık oranı goblinlerden daha azdır.Eğer goblinler yarım bıraktıkları projelere devam etseydi bugün gnome teknolojisini 10’a katlayabilirlerdi.

Gnomların bugüne kadar yarattıkları en iyi buluş uçan makinalarmıdır yoksa deniz altılar mı?Karar vermek oldukça zor.Ama gnomların en iyi yaptığı teknolojik ürünler diyebilir bunlara.Gnomelar goblinlerle ilişkileri sonucu patlayıcılık konusunda goblinler kadar olmasa bile uzmanlaşmıştırlar.Yağlardan çeşitli kimyasalları çıkarmayı ve barutuda kullanarak bunlara nasıl daha güçlü bir patlayıcıya dönüştüreceklerini öğrenmişlerdir.Gnomelar insanlar tarafından garip olarak algılansada İttifak’a yaptığı katkıları kimse inkar edemez.

Gnomelar goblinler kadar riskli alet ve icatlara genellikle yönelmezler.Gnomelar düzenli ve planlı bir ırktır.Bir projenin başından bitişine kadar her anını planlar goblinler gibi doğaçlama yapmazlar.Eğer proje herhangi bir safasında başarısız olursa bu başarısızlığın nedenlerini arar.Projeye hangi tür ekleme ve tamiş işlerini nasıl yapacağı konusunda düşürünür.Bir projeye başladıkları zaman bu proje uzun yıllar sürebilir.Goblinler kadar sabırsız değillerdir.

Böylece Gnomeların tasarımları planlı çalıştıkları için asla karmaşık bir hale gelmiyor.Tabi bundan dolayı başarısızlık oranıda azalıyor.Ama bazı aklı dengesini yitirmiş mühendisler goblinler gibi patlayıcı ve savaş silahları üzerinde çalışırlar.Bu insanlar büyük çoğunluğu aynı goblin mühendisler gibi genç yaşlarında ölürler.

Kısacası Gnomelar yenilik getiren düşüncelere sahip muhteşem mucitlerdi.Gnomelar Azeroth’a goblinlerle yarışabilecek hatta onları geçebilecek olan tek ırktır.Her nekadar küçük insanlar olsalarda büyük beyinlere sahipler.Şimdiye kadar adları hep yaptıkları icatlarla duyuldu.Gnomlar için teknoloji bir yaşam biçimidir.Çoğu gnome boş zamanlarında mühendislik ve tamir işleriyle uğraşır.Doğuştan gelen merakları yüzünden sürekli bir şeyler üretmeye çalışırlar diğer ırklar bu mühendislik,bilim gibi işlere ilgisizken gnomelar bu teknolojileri üretmekten büyük keyif alırlar.Gnomelar her türlü nesneye değer verirle çünkü bu nesneleri kullanarak ileride büyük icatlar yapabileceklerine inanırlar.Diğer ırklar bunun aptalca olduğunu düşünü.Ama aptal olan gnomler değil onlardır.İşin özeti  ittifak hem gnomelara hemde goblinlere sahip olduğu için çok şanslı Eğer bu gün Gnome ve goblin ırkları olmasaydı ittifak bugünkü teknolojisine sahip olamazdı.


REKABET:


Her iki tarafta birbirlerinin mühendisliğini yanlış diye aşağılar.Goblinler gnomlara çok fazla zaman ve para harcadıkları için dalga geçerler.Ama goblin projelere genelde büyük bir patlamayla ve başarısızlıkla sonuçlanırken, gnomelar her zaman projelerini belki mağliyetli ve çok zaman harcamışlardır ama tamamlamışlardır.Yinede her iki tarafında mühendiliğinin avantajı ve dezavantajı vardır.İsteyen gnomeların yolunu isteyen daha karmaşık olan goblinlerin yolunu seçer.Ama her iki ırkta nesneleri icatlara dönüştürmek konusunda başarılıdır.

Teknolojide başarılı olmak için gnome ya da goblin olmaya gerek yoktır.He rkes goblinlerin ve gnomeların metedolojisini uygulamak zorunda değildir.Bu yollara mesafeli durarakta goblin ve gnomların dışında bir çok mühendiste yetişmiştir.Aslında bazı goblinler kendi tehlikeli yöntemlerini bırakıp daha güvenli olan gnome yöntemlerine geçmişlerdir.Bazı gnomelar ise kendi güvenli yöntemlerini bırakıp daha tehlikeli olan goblinlerin yolunu seçmiştir.Şu ana kadar gnomelarla goblinler arası olan rekabet hiçbir zaman savaşa dönüşmemiştir.Ama bu olasılıkta az değildir.Böyle bir teknoloji savaşı sonucu dünya da daha önce görülmemiş bir yıkım görebilir.


BİLİNEN GOBLİN TEKNOLOJİLERİ:

-Junk Golems
-Shredders
-Zeppelins
-Clockwerk Goblins
-Goblin Rocket Launcher
-X-51 Nether-Rocket X-TREME
-X-52 Nether-Rocket
-Giant Turtles
-Goblin Bomb Dispensers
-Harvest Golems
-Collecting Spider
-Blade Barrel
-Goblin Army Boots
-Explosive Sheeps
-Goblin Jumpler Cables XL
-Goblin Land Mines
-Goblin Mortar
-Goblin Weather Machine Prototype 01-B

BİLİNEN GNOME TEKNOLOJİLERİ:
-Arcane Nullifier X-21
-Gnomish Flying Machines
-Gnomish Bomber
-Sky-Engines
-Gnomish Submarines
-Deeprun Tram
-Crowd Pummeler 9-60
-Steam Golems
-World Enlarger
-Gnomish Net-o-Matic Projector
-Gnomish Harm Prevention Belt
-Ultrasafe Transporter
-Gnomish Shrink Ray
-Gnomish  Death Ray
-Gnomish X-Ray Specs
-Spider Tanks
-Gnomish Ligting Generator
-Gnomish Army Knife
-Gnomish Üniversal Remote
-Whirligigs

Sayfa: [1]