Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Tartışma Platformu => Konuyu başlatan: Bay_Karamsar - 30 Mayıs 2016, 21:50:18

Başlık: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 30 Mayıs 2016, 21:50:18
En son yayınlanan, Kahramanın Yol Türküsü - Mikro Öykü Nedir ve 60 Kelimelik Yarışma Değerlendirmesi'nde, kimi öykülerin özellikleri sebebiyle, yazarın, kendi cinsiyeti haricinde, karşı cinside ustalıkla ele alabilmesinden bahsedilmişti.

"Kadın" ve "Erkek" derken, biyolojik özellikleri dışında, cinsiyete özgüleştirilmiş genelden özele çeşitlenen, cinsi karakterizasyonlar söz konusu. Hani şu, "Tam da bir kadından/erkekten bekleneceği gibi..."yle başlayan, kalıplaşmış algılar. Yazar, karakterlerinin duygu ve davranışlarını, cinsiyetine uygunca, ister genel ister öznel bakış açısı veya hayat deneyiminden yola çıkılarak işlemekte elbet. Amaç, özellikle o cinsiyet sahibine, farklı bakış açılarıyla baktırabilmekse; uygun görülmüş cinsiyet kalıplarının da dışında, yeniden karakterize edilmekten geri durulmamakta.

Bu saydıklarımdan yola çıkarak, bende bazı sorular oluştu:

Yazarın, duygu dünyası hakkında tam fikre sahip olmadığımız karşı cinsten karakterini layığıyla aktardığını okuyucu olarak nasıl anlıyoruz? Şahsi cinsiyet tanımlamamızdan çıkarımsamalara olan yakınlık uzaklığa göre midir bu değerlendirmelerimiz? Karakter, türün ya da tarzın olagelen cinsiyet karakterizasyonunun dışında tanımlanmış ise, onu nasıl algılarız? Karakterin cinsiyet kalıplarıyla oynanıp, kalıp dışı duygu ve davranışlarda bulunması, onları birey olarak algılamamızı ne kadar sağlar? Bu farklılık, hikayeye olan dikkatimizi çekmenin ötesine geçer mi yoksa farklı bir unsur olarak mı kalır?

Bu ve bu gibi sorular okur olarak kafama takıldı. Sizlerin, konu hakkındaki görüş ve soruları nelerdir acaba?
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: maviadige - 30 Mayıs 2016, 22:50:06
Sorulara tam olarak bir cevabım yok ama içimden geçenleri söylemek istiyorum. :)

Ben genelde hikayeleri karşı cins açısından ele alırım. Çünkü öyle olunca iç dünyamı daha iyi aktarabildiğimi düşünüyorum. Neden bilmiyorum ama daha doğal yazabildiğimi hissediyorum bu şekilde. Gerçi hangi cinsi yazarsam yazayım biraz kalıpların dışına çıkmayı seviyorum. Her iki tarafın da isterlerse genelin dışına çıkabileceklerini ve farklılıklarının değerli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Belki tam olarak yansıtamıyorum ama hep bu şekilde yola çıkıyorum. Bazen karakter ismi de kullanmam. Okuyan kişi hemen karakterin cinsiyetini anlayıp da kafasında bir ön yargı oluşturmasın diye. Kalıplara çok fazla takılıyoruz maalesef. Tabii kalıpların dışına çıkmak diye aşırıya da kaçmıyorum, ayarı tutturabilmek gerekir.




Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Fırtınakıran - 31 Mayıs 2016, 08:29:28
Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda'da bunu çok güzel açıklar. Ona göre deha olan, usta olan yazarlar çift cinsiyetli bir beyne sahiptir. Biz de okur olarak bu çift cinsiyetli zihni okuyor ve özümsüyoruz. İşte o zaman yazarın kadını ya da erkeği olduğu gibi anlattığına hemfikir oluyoruz.

Mesela çift cinsiyetli zihne en büyük örnek Shakespeare'dir. Kral Lear'ın kızı Cordelia ya da Othello'daki Desdemona tartışılmaz gerçeklikte kadınlardır. Tıpkı Lear ve Othello'nun ne kadar gerçekçi erkekler olduğu gibi.

Algılarımız sosyal hayatımız çerçevesinde gelişen etmenler. İnsan da bir sürü hayvanı olarak aileler, toplumlar ve ülkeler kuruyor. Haliyle, belki sosyallikten ve kalabalıktan hoşlanmıyor olsak bile kendimizce bir sürümüz var. Onları gözlemliyoruz bilinçsizce. Kafamızda bir erkek ya da kadın tanımı oluşuyor olsa da, gözlemlerimiz bilinçaltında yaşamını sürdürmeye ve izlenimler edinmeye devam ediyor. Tam bu noktada yazarların yaptıklarını anladığımızı düşünüyorum.

Ben olayı bir adım daha ileri götüreceğim şimdi. Hayatımız boyunca yaptığımız gözlemler bu çift cinsiyetli beyne sahip yazarların karakterlerini idrak etmemize yardımcı olsa da, kendimiz bir şeyler yazmaya kalktığımızda o başta belirttiğim "kafamızdaki bir erkek ya da kadın tanımı" yazıya dökülecektir. Bunu en son, yakın zamanda ilk romanını yorumlamamı isteyen bir yazarda gözlemledim. Kendisi bir okur olarak karşı cinsiyetten karakterlerin gerçekçi, olması gerektiği gibi aktarıldığını anlayabilen biri. Ancak romanındaki kadın karakterler (kendisine de aynı şekilde söylediğim gibi yazıyorum) karikatürizeydi.

Biz yazarken kendi doğrularımız ve yanlışlarımız üzerinden eserlerimizi inşa ediyor olsak da, tüm hayatımız boyunca aynı tipte insanları gözlemlemiyoruz. Hal böyle olunca da, herhangi bir cinsiyeti (sizin deyiminizle) layığıyla aktaran yazarlara denk geldiğimizde doğumdan bugüne dek gelen gözlemler bilinçaltından süzülüp algıda birleşiyor diye düşünüyorum.

Öte yandan,

Alıntı
Karakterin cinsiyet kalıplarıyla oynanıp, kalıp dışı duygu ve davranışlarda bulunması, onları birey olarak algılamamızı ne kadar sağlar?

Burada cinsiyet konusunda nasıl bir hayat tarzı sürdürdüğümüz çok önemli. Eğer kadını köle olarak görüyor ya da erkeği aşağılıyorsak bu tür kalıplardan çıkma o tarz bir okurun hoşuna gitmeyecektir. Bunun algılanması zor değildir, çünkü kafadaki o kalıbın dışına çıkan her şey algılara bangır bangır hücum eden. Bu bağnaz kafaya düpedüz saldırıdır çünkü.

Ancak bu konuda nötr olan birini düşünürsek, yine kalıplar (stereotipler işte) toplum tarafından oluşturulduğu için, kişi bu stereotiplerden yola çıkarak önündeki karakterde farklı olanları çok rahat görebilecektir.

Roman karakteri birey olarak algılamak, sosyal yaşamımızdaki bizden bağımsız kişileri birey olarak algılamadan daha kolaymış bu arada. Psikanalizin böyle bir savunması var. Hatta hüsranın karşımızdaki kişinin birey olduğunu en net şekilde anladığımız an olduğunu bile söylüyorlar. Ama demek istediğinizi anlıyorum. Cinsiyet konusunda katı olan insanlar bu karakteri birey olarak algılamakta zorlanacak ve onlar birer fantezi olarak kalacaktır.

Alıntı
Bu farklılık, hikayeye olan dikkatimizi çekmenin ötesine geçer mi yoksa farklı bir unsur olarak mı kalır?

Okura bağlı olarak değişecektir. Ama yazara bağlı olarak da aynı oranda değişir.

Yazarın bir farklılık ve stereotiplerin dışına çıkmak adına yaptığı girişimin sadece bir değişiklik mi, yoksa algılarımızı alt üst edip bizi düşünmeye itecek bir etmen mi olduğu yine ona bağlı. Bunu nasıl anlatıyor?

Terry Pratchett'ın Küçük Özgür Adamlar'ı mükemmel bir örnek. Aslında Pratchett o meşhur Tiffany Sızı'yı "olduğu gibi" anlatmıştır. Her şey "olması gerektiği gibi"dir. Ama Tiffany stereotiplerin çok dışındadır ve Pratchett bunu sadece her şeyi olması gerektiği gibi anlatarak yapar. Bunda anneliğin kutsallığından birkaç kademe aşağı, ama adeta anne yarısı gibi davranılan "ablalık" mertebesine karşı hepimizin bildiği ama toplum içinde yüksek sesle söylemediği şeyleri gözler önüne serip, bir de üstüne kurgusunun merkezine oturtarak yapar. (Pratchett da muazzam bir çift cinsiyetli zihne sahip bu arada)

Böyle düşünüyorum :). Bu uzun mesajı bitiriyor ve gidiyorum :).
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: estelturin - 31 Mayıs 2016, 10:25:16
Ben Zaman Çarkı serisini okurken Robert Jordan ' a bu konuda hayran olmuştum.Kitapta farklı karakterlerde bir çok kadın, harika bir şekilde oluşturulmuş. Yazar karakterlerin duygularını çok gerçekçi anlatıyordu. Bazılarında annemi bazılarında eşimi bazılarında ise arkadaşlarımı görüyordum.
Pek çok kitapta sadece bir erkek olarak, erkek karakterler sürüklüyor hikayeyi ve onların bölümlerini okumak istiyorum. Ama Zaman Çarkı 'nda kadın karakterlerin hikayesinde oldukça sürükleyiciydi.
Fırtınakıranın dediği gibi sanırım Robert Jordan da çift cinsiyetli bir beyne sahip.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 01 Haziran 2016, 23:55:16
maviadige:
Alıntı
Ben genelde hikayeleri karşı cins açısından ele alırım. Çünkü öyle olunca iç dünyamı daha iyi aktarabildiğimi düşünüyorum. Neden bilmiyorum ama daha doğal yazabildiğimi hissediyorum bu şekilde.

Doğal geldiğini belirtsenizde, güç tarafları yok mu bunun? Cinsiyete has görülen kimi davranışlar, duygusal veya düşünsel gerekçelendirmesi üstüne durulmadan da kişi tarafından eyleme geçirilebiliniyor.

Fırtınakıran:
Aktarımlarınız vesilesiyle, iyi yazar için söylenmiş "çift cinsiyetli zihin" kavramının, "yaşayan karakter" kavramıyla oldukça örtüştüğünü farkettim. Karakterin,  cinsiyetiyle beraberinde getirdikleri haricinde de varolabilen, tanıdık gelen, yeri gelince hak verip yeri gelince haksız bulabileceğimiz bir canlı olarak aktarılabilinmesi "çift cinsiyetli zihin" kavramıyla mümkün anlaşılan.

Cinsiyette, biyolojik temelde doğruluğuna inandığım kimi olguları gözönünde tutmaktan, "birey" olgusunu kenara çekip "tip" kavramına fazlaca takılıvermişim galiba.

Alıntı
Roman karakteri birey olarak algılamak, sosyal yaşamımızdaki bizden bağımsız kişileri birey olarak algılamadan daha kolaymış bu arada. Psikanalizin böyle bir savunması var. Hatta hüsranın karşımızdaki kişinin birey olduğunu en net şekilde anladığımız an olduğunu bile söylüyorlar.

İlginç. Kurgu karakterlerin olumlu olumsuz duygularına ortak olmanın ve hatta, onlara romantizme vardıracak kadar tutulmanın açıklaması olabilir -insan ilişkilerindeki tatminsizlik ve hayal kırıklıklarımızın da. Kurgu hayatların neden sahici geldiklerinin cevabı burada yatıyor olabilir. Hoş, ete kemiğe bürününce çekiciliklerini kaybedecekleri anlamına da geliyor bu. Asimov'un soğuk ve mesafeli Robot Psikoloğu Susan Calvin'e tutulmak, gerçek hayatta bu türden karakter özellikleri gösterenlere tutumumuzu dikkate alınca, buza sarılıp onu ısıtmaktan bile daha tuhaf geliyor, aslına bakılırsa.

Alıntı
Terry Pratchett'ın Küçük Özgür Adamlar'ı mükemmel bir örnek. Aslında Pratchett o meşhur Tiffany Sızı'yı "olduğu gibi" anlatmıştır. Her şey "olması gerektiği gibi"dir. Ama Tiffany stereotiplerin çok dışındadır ve Pratchett bunu sadece her şeyi olması gerektiği gibi anlatarak yapar. Bunda anneliğin kutsallığından birkaç kademe aşağı, ama adeta anne yarısı gibi davranılan "ablalık" mertebesine karşı hepimizin bildiği ama toplum içinde yüksek sesle söylemediği şeyleri gözler önüne serip, bir de üstüne kurgusunun merkezine oturtarak yapar. (Pratchett da muazzam bir çift cinsiyetli zihne sahip bu arada)

Bilindiği düşünülenden çıkarak karmaşıklık içermekte, gene de, hazmetmesi kolay olmakta: Büyük yazar böyle olunuyor demek.

Not: Küçük Özgür Adamlar, sizin yeri geldi mi bahsettiğiniz kitaplardan bir diğeri galiba(Ötekisi, kısaca: K.K.K.).

estelturin:

Alıntı
...Yazar karakterlerin duygularını çok gerçekçi anlatıyordu. Bazılarında annemi bazılarında eşimi bazılarında ise arkadaşlarımı görüyordum.
Kurgu karakterler ile yakınlarınız arasında benzerlikler bulabilmeniz okur deneyimi açısından hoş olmuş.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: maviadige - 02 Haziran 2016, 01:03:39
Zor tarafları da vardır muhakkak. Ben daha çok karakterleri hissi yönden ele almayı seviyorum. Zaten film, kitap, anime vs. çoğu eserde erkek karakterler daha ön planda. Bu duruma o kadar alıştık ki onların bakış açısından bakmak pek zor görünmüyor bana. :) Belki de benim anlatmak istediklerimle karşı cinsin dünyası daha paralel birbirine, bilemiyorum. Ve çoğunlukla çizilmeye çalışılan güçlü, dayanıklı, azimli erkek imajını ya da tam tersini kendimin de yapabileceğini göstermek istiyorum. Belki önemli bir hedef değil ama bu karakterlerin başkalarının gözünde nasıl etki bırakabileceği önemli benim için. Söyleyeceklerim bu kadar.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 02 Haziran 2016, 20:57:18
...Zaten film, kitap, anime vs. çoğu eserde erkek karakterler daha ön planda. Bu duruma o kadar alıştık ki onların bakış açısından bakmak pek zor görünmüyor bana. :)

Buna, hedef kitleye göre pazarlama ve çabucak üretmek için stereotipleşmiş kadın ve erkek kalıplarından çokça yararlanılmasını da ekleyince; mit ile gerçeğe yakın duyguların ayrımını yapması güçleşiyormuş gibime geliyor(Adını hatırlayamadım romantizm türündeki animede, kaba görünümlü oğlana, minik sevimli kızın aşık olması konu ediniliyordu. İyi yemek yapan, el tutmaktan bile utanan ve benzer türlü saflıkla donatılmış tuhaf bir idealin temsili dişi karakterin, maço ama iyi yürekli çirkine mükafat gibi aşık olması: Klişe erkekliğin klişe fantezilerini reklam edip onaylar nitelikte bir iş).

Belki de benim anlatmak istediklerimle karşı cinsin dünyası daha paralel birbirine, bilemiyorum.

Fırtınakıran'ın bahsettiği "çift cinsiyetli zihin"i düşününce, iki cins olarak da, bireysel temelde varlığımızı sürdürmeye gayret gösteriyoruz. Buradan çıkışla, aynı amaca bağlı özsel ortaklıklar, farklardan fazlaca.

Ve çoğunlukla çizilmeye çalışılan güçlü, dayanıklı, azimli erkek imajını ya da tam tersini kendimin de yapabileceğini göstermek istiyorum. Belki önemli bir hedef değil ama bu karakterlerin başkalarının gözünde nasıl etki bırakabileceği önemli benim için.

"Güçlü, dayanıklı, azimli," insan imajının gaye olarak hoşluğundan, onlara erişebilip, elde tutabilmenin de güçlüğünden dolayı; doğuştan hakmış gibi onlara sahip olunabilineceği yanılsaması, kullanım amacı ve yöntemine göre farklı sonuçlara gebe. Bu temelde çok kahraman olsa da, farklı cinsiyet sahibi olunca, değerlendirmesi okuyucuya kalıyor(Red Sonja'yı sever, Conan'ın kadın versiyonu olarak ta görmemişimdir. Ona takılan "Kılıçlı Dişi Şeytan" lakabı ise, insafsız bir iftiraymış gibi gelmiştir bana).
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Fırtınakıran - 03 Haziran 2016, 08:16:57
Alıntı
Not: Küçük Özgür Adamlar, sizin yeri geldi mi bahsettiğiniz kitaplardan bir diğeri galiba(Ötekisi, kısaca: K.K.K.).

Ben burada bir açıklama getirmek istiyorum. Muhtemelen siz kötü bir anlamda söylemediniz, ama ben yine de bu açıklamayı yapma ihtiyacı duyuyorum :).

Kurtlarla Koşan Kadınlar benim için bir kaynak kitabı. Hacmiyle doğru orantılı bir bilgi birikimi mevcut ve o kadar çok konuda söz sahibi ki, kaynak olarak kullanmak bana büyük bir zevk veriyor. Bence her kütüphanede bulunmalı. Şahsen başucu kitabım. Bazen kişisel yaşamımda bile durup düşünüp, sonra kitapta ilgili bölümü açıp gözden geçirdiğim oluyor.

Küçük Özgür Adamlar ise, yazarının zekasını bir kenara bırakırsak, herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir kitap :). Bir de satsın istiyorum tabii. İyi satsın istiyorum :).

Bu iki nedenle bu iki güzel eseri sık gündeme getiriyorum.

Alıntı
İlginç. Kurgu karakterlerin olumlu olumsuz duygularına ortak olmanın ve hatta, onlara romantizme vardıracak kadar tutulmanın açıklaması olabilir -insan ilişkilerindeki tatminsizlik ve hayal kırıklıklarımızın da. Kurgu hayatların neden sahici geldiklerinin cevabı burada yatıyor olabilir. Hoş, ete kemiğe bürününce çekiciliklerini kaybedecekleri anlamına da geliyor bu. Asimov'un soğuk ve mesafeli Robot Psikoloğu Susan Calvin'e tutulmak, gerçek hayatta bu türden karakter özellikleri gösterenlere tutumumuzu dikkate alınca, buza sarılıp onu ısıtmaktan bile daha tuhaf geliyor, aslına bakılırsa.

Susan Calvin benim de çok sevdiğim bir karakter ve ben de büyük ihtimalle, gerçek hayatta tanısaydım kendisinden hoşlanmazdım. Yani hemfikirim, ete kemiğe bürününce o çekicilikleri sönüp gidecek. Ama burada okurun dışarıdan bakan göz olarak onları sevme etkisi de göz konusu. Okur olarak biz onların iç dünyalarını da görerek en dıştan bakış sağlıyoruz. İkili ilişkilerde yer almadığımız için her şeyi net biçimde görebiliyoruz. Ancak, bu örnek için Susan Calvin ile, gerçek hayatta tanışıyor olsaydık bu defa ona içeriden bakıyor olacaktık. İletişim halinde olduğumuz bir kişi olacaktı ve bu defa egomuzla hareket edecektik (diye düşünüyorum). Yani çok doğal karşılıyorum :).
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 04 Haziran 2016, 19:40:12
Fırtınakıran:

-Dolu dolu eserlerden bahsediyorsunuz. Buradan hareketle, uygun konu ve zamanda, sizin aracılığınızla kendilerinden bahsettiriyorlar desek daha doğru olur :). İyi eser kapsamıyla kendinden söz ettirmeyi başarıyor demeli şuna. Hem, ikisi de bu başlık altında anılması gereken yapıtlar. Bahsedilmemeleri hata olurdu (Okumak farz :)).

-Susan Calvin konusu, kurgunun gücünü bir kez daha hatırlattı :).
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 05 Haziran 2016, 14:58:52
Kadın cinsiyetinin medyada yeterince temsil edilmediği, temsil edildiği yerlerde de büyük bir çoğunlukla yanlış temsil edildiği ve tek-tipleştirildiği ile ilgili sorunlar hakkında bilgi sahibi olduktan sonra ben de kendimce bu haksızlığı gidermek adına kurgudaki kadın karakterlere biraz daha ilgi ve emek sarfetmeye çabaladım. Ama  bu aşamada şunu fark ettim: Kendim bir erkek olmak hasebiyle kadınlara dair pek bir şey bilmiyorum. Dahası, hayatım boyunca malesef karşı cinsten pek arkadaşım, dostum, sohbet edip zaman geçirdiğim kimse olmadığı için (kendi cinsimden de pek arkadaşım yok gerçi), onların davranış kalıpları ve zihin dünyalarıyla ilgili bilgi edinecek dış kaynaktan da yoksunum. Velhasılıkelam iyi niyetlerle yola çıksam da bu konuda biraz zorlandım açıkcası. En azından TVTropes.com'a girip kurguda tipik kadın klişeleri nelerdir onları araştırdım ve onlara düşmemeye gayret ettim. Bu arada şunu da ifade edeyip o sitedeki örnekler ve klişeler hakkındaki yorumlar gerçekten eğlenceliydi (ör: her kadın karakterin sadece tek elinin bileğinden tutularak etkisiz hale getirilebilmesi gibi :)). Biraz güldüm ama tabii biraz da düşünmedim değil. Şimdi geriye dönüp baktığımda kurguda ilham aldığım ve rol model gördüğüm Tolkien'in Eowyn ve Arwen karakterlerinin ne kadar da zamanının ötesinde olduğunu fark edebiliyorum ve üstada duyduğum saygı bir kat daha artıyor.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 05 Haziran 2016, 19:55:00
...Velhasılıkelam iyi niyetlerle yola çıksam da bu konuda biraz zorlandım açıkcası. En azından TVTropes.com'a girip kurguda tipik kadın klişeleri nelerdir onları araştırdım ve onlara düşmemeye gayret ettim. Bu arada şunu da ifade edeyip o sitedeki örnekler ve klişeler hakkındaki yorumlar gerçekten eğlenceliydi (ör: her kadın karakterin sadece tek elinin bileğinden tutularak etkisiz hale getirilebilmesi gibi :)). Biraz güldüm ama tabii biraz da düşünmedim değil.

Kimi klişelerin çıkış noktası, aynı şeyi, o yapar, bu yapamaz, şunda şöyle, onda böyle yaşanır karşılaştırmasına dayanıyor. Klişe sahibinin eksiklik veya üstünlüklerinin zıdları listelense, karşı tarafın nasıl göründüğü/gösterildiği/olması gerektiği listesi de çıkarılır. Sanırım, klişeler sadece klişe sahibinin ne olduğuyla (olmadığıyla) alakalı değiller -karşıt olarak konumlananın da ne olmadığı (olduğuyla) alakadarlar biraz da.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Grayswandir - 05 Haziran 2016, 21:55:08
Fakat klişelerin ortaya çıkmalarının bir sebebi var, her ne kadar çoğu zaman doğruyu tam olarak yansıtamasalar da. Hiçbir klişeye düşmemek için fazla bir çaba içine girilirse ortaya gerçekten uzak karakterler çıkacağını düşünüyorum. Çok severek okuduğumuz eserlerin de çoğunda steryotiplere uyan ve uymayan çeşitli kadın/erkek karakterler var. Çünkü dünya böyle işliyor. Bütün kadınlar "x" olmasın diye uğraşmak yerine hiçbir kadın öyle olmasın diye uğraşmayı çok makul bulmuyorum.

Zaman Çarkı'ndaki kadın karakterlerle ilgili de, ben çoğunu sinir bozucu buluyorum. Özellikle de Aes Sedaileri. En akıllısı bile kendini olduğundan çok daha akıllı/güçlü zannediyor, kibirleri zaten Beyaz Kule'den büyük. Bu kendini beğenmişlik Deniz Halkı gibi bazı gruplarda da değişen oranlarda var. Diğer kadınların da bazılarının akli dengesiyle ilgili şüphelerim var. Jordan'ın hayatında nasıl kadınlar olduğunu merak etmedim değil açıkçası okurken. :D Belki de tam da yukarıda söylediğim klişe olmasın diye aşırıya kaçma durumuna yakalanmıştır.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 06 Haziran 2016, 18:38:15
Fakat klişelerin ortaya çıkmalarının bir sebebi var, her ne kadar çoğu zaman doğruyu tam olarak yansıtamasalar da. Hiçbir klişeye düşmemek için fazla bir çaba içine girilirse ortaya gerçekten uzak karakterler çıkacağını düşünüyorum. Çok severek okuduğumuz eserlerin de çoğunda steryotiplere uyan ve uymayan çeşitli kadın/erkek karakterler var. Çünkü dünya böyle işliyor. Bütün kadınlar "x" olmasın diye uğraşmak yerine hiçbir kadın öyle olmasın diye uğraşmayı çok makul bulmuyorum.

Sanırım aşırı stereotipleşmeyi aşmak için; klişenin çıkış noktasından, duruma ve gerekçelere göre,
 doğrulatılıp, yanlışlanabilinecek kısımları gözden geçirerek, daha doğalımsı karakterler oluşturulanilinir. En azından, kafa karıştırp, göze batmayacak seviyede, durum ve davranışlarda bulunurlar.

"Bileği bükülünce nakavlt olan dişi," klişesine, "Neden?" yöntemiyle inceleyelim:

Neden, bileği bükülünce nakavlt oluyor dişi?: Dişi olduğu için.
Neden, dişi olması buna sebep?: Dişilerin zayıf ve narin olmasından ötürü.
Neden, dişiler zayıf ve narin?: Bu biyolojilerinden gelmekte.
Neden, biyolojilerinde böyle bir hata var?: ...?

Cevapsız kalınılan noktadan, önceki cevaplar da şüphe altına girince, yeni sorgulamada, karşı koymaya gücü yetmemenin asıl nokta olduğu gözükür. Kadın, erkek farketmeksizin; ince bilek ve kuvvetsizlikten bahsedilmekteyse, bunun yaşanması olasıyken; güçlü kuvvetli ya da yolunu yordamını bilen biri için bunun olasılığı düşük olacaktır.

Stereoipe uygun olup olmamak bile, belli başlı yan unsurları sağlayıp sağlayamamaktan geçiyor galiba. Doğal çıkış noktasıyla olan asıl ilişkisini bulup çıkarması güç tabi ki :).

Sahi, kadınların ve erkeklerin yansıtılmasında stereoipler veya oldukları gibi (Fırtınakıran'ın yukarıdaki, Küçük Özgür Adamlar örneğine bakınız.) yansıtılmlarında, hep bir tarafın sunumuna kayıyor gözler. Kimi zaman, erkeklerin sunumun da, olunmak istenen istenmeyen bireysel meziyetlerin temsilciliği açısından bayraktarlıkta bulundurulmaları; ister istemez, zıt düşebilecek meziyetlerin bile, doğalarında bulunduğu yanılsamasını yaratmıyor mudur hiç?
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 07 Haziran 2016, 23:17:09
Yanlış anlamayın ama ne kadar çabalasam da anlattıklarınızdan bir şey anlayamadım. Çok dolaylı bir diliniz var ve ben imaları kavramakta acizim :) Anlayabildiğim kadarıyla yorumlamaya çalıştım.

Örnek olarak verdiğim basmakalıp bilekten tutulma sahnesinde insanı rahatsız eden şey kadının zayıf olması değil, diğer eli ve vücudunun hareket edebilen diğer uzuvlarının serbest olmasına rağmen karşı koymak için hiç bir şey yapmadan adete kendine biçilmiş "acziyet" rolünü oynamasıdır kanımca. Kadın belki gerçekten güçsüzdür, ama öbür eliyle hiç değilse saldırganın elindeki silaha müdahale de mi edemez ya da hiç bir direnemez, kendini çekiştiremez, sürekli kötü adamı meşgul edemez? Bu düşünceler izleyiciyi/okuyucuyu sahnenin gerçekliğine dair şüpheye düşürüyor bence.

Bir de rica etsem yazdığınız son paragrafı biraz açıklar mısınız :)
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 09 Haziran 2016, 00:11:19
Şenaydın:

Kendimle konuşan havadaki tavrımı azaltmam gerek :D. Neyse, konuya döneyim:

Sizin kurgu klişelerine atfen ki örneğinizin, gerçek hayattaki çıkış noktası olabilecek "kadın narin ve zayıftır," algısını ima etmeye çalıştım. Örneğinizi, aktarmak istediğime hizmet edecek şekilde, kurguyla alakadarlığından kopartıp, gerçek hayattan gelen bir örnek olarak üzerinde beceriksizce çözümlemeye soyundum. Kurguyla okur arasındaki ilişkiden doğan "ben olsaydım, şunu yapar, şunu yapamaz/yapmazdım" değil de; bizim algı ve beklentilerimiz dışında konumlanan gerçek hayattan birinin yapıp yapamayacaklarına dikkat ettim. Çoklu olasılık içinden (birinin bileğini burkmaya teşebbüs), cımbızla birinin seçilip (bir kadının bileğini burkup, onu kolayca etkisiz hale getirmeyi) yaşanabilecek tek olasılık olarak genellerken atlanılan temel şartları belirtme gayretiydi benimkisi. Klişe ve sabitleşmiş algıların, tek bir olasılığın genellenmesinden çıkabileceğine dair bir fikir. Mesajı kısa tutayım derken, anlatım kapalığında tuhaf bir hal almış.

Alıntı
Kimi zaman, erkeklerin sunumun da, olunmak istenen istenmeyen bireysel meziyetlerin temsilciliği açısından bayraktarlıkta bulundurulmaları; ister istemez, zıt düşebilecek meziyetlerin bile, doğalarında bulunduğu yanılsamasını yaratmıyor mudur hiç?

Burada bayağı bi' zıvanadan çıkmışım :D.

Toplumsal erkeklik algısına yapıştırılmış, güçlü, becerikli, atik, sevdikleri için kendini kolayca feda edebilir, gururlu gibi, kadın-erkek fark etmeksizin gıptayla bakılan meziyetlerin yanın da; erkeklikle özdeşleştirilen, saldırganlık, zorbalık, iktidar hevesliliği, rahatsız edici cinsel iştaha sahiplik gibi nahoş özellikler söz konusu. Klasikleşmiş kimi kurgular açısından bakınca, iyiyi, kötüyü ve hatta karmaşık karakterleri de en göz alıcı şekilde sırtlayan cinsiyet erkek tarafı oluyor. Bu kadar çok özellik bir arada olunca, bunlardan bir kaçının, okuyucunun zihninde karşılığı da oluyor haliyle. Kendini  doğrulayan kehanet gibi, iyilikte kötülükte ancak erkekten gelirmiş algısı oluşuyor gibi. "-Tek başına kavga etmiş onlarla. -Erkek dediğin böyle olur." ya da "-Konuşup dinlemden atılmış gırtlağına. -Erkek değil mi, ne beklenir."  türü zıtlıklar tek bir cinsiyette toplanmış gibi. Kurgu ile gerçek hayat ilişkisi içerisinde, yamalı bohça kıvamında bir erkeklik doğrulanıp durulmuyor mu?

Not: Kadın karaktere, daha belirgin bir rol biçmeye çalışınca da; genellikleri ve zıtlıkları açısından oldukça kapsamlaşmış hayali erkeklik kümesine denk gelmemek imkansız oluyor haliyle. Eh, bu da, dişi varlığını ortaya koymak için, erkeklik kümesinden arta kalan vasıflar ve roller oluyor. Dişi karakteri genişleteyim derken de, bu erkek kümesinin elemanları kullanılınca da, kurgu dişi, erkekleşirmiş gibi algılanabiliniyor ister istemez.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 09 Haziran 2016, 01:22:55
Şimdi daha iyi anladım, teşekkür ederim. Olumsuz niteliklerin de kalıplaşabileceği ile ilgili örneğiniz gerçekten güzeldi. Bütün tecavüzcülerin 'Coşkun' olması gibi mesela :) Ufuk açıcı.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 12 Haziran 2016, 19:32:05
Şenaydın:

Aktaracağım başlık ile alakasız kaçacak:

Kötülük yapanı, artık ben-öteki kavramından mıdır, insanın bilinçlice fenalık yapamayacağına olan inançtan mı bilemiyorum; çarpık işleyen zihnin ürünü diye göstermek de var. Bu çarpıklığın tehlike ve kurnazlığını resmederken, zarar verme eyleminin dışında, kurguyu takip edenin aklında yer edecek olumluya çalan ek özelliklerde (Dengesizliğine delalet göz boyayan mizah; ne yapacağını bilememenin yarattığı gerilimin cazibesi...) beraberinde gelince, asıl konumu (iyi mi kötü mü?) gölgeleniyor. Oradan da, karakterin adı ya da lakabı (Temel alınan örneğimiz "Coşkun"), zarar görmeyen tarafça (Göstermelik bir saldırganlıkta bulunmak gibi), güç simgesi bir tanımlamaya dönüşüveriyor :-\. Benim teorim bu.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 22 Haziran 2016, 09:04:14
Toplumda ne kadar popüler olsa da, ya da her ne kadar espri konusu yapılsa da, ben hiç bir "tecavüzcü"ye sempati duymuyorum. Yine de malesef o adamı o rolüyle sevebilenler var elbette. Sadece vermeye çalıştığım örnekten hareketle "cinsel saldırı"nın sadece erkeğe biçilmiş bir rol olduğunu anlatmaya çalışmıştım, bir "güç" ve "baskınlık" eylemi olduğu için sadece erkeğin başarabileceği ya da layık olduğu bir işmiş gibi algılanıyor. Halbuki gerçek böyle değil. Dünya'da her gün belki de yüzbinlerce erkek de cinsel ya da duygusal tacize uğruyor. Bu tür gerçekleri görmezden gelmekte ve çarpıtmakta çok başarılıyız. Yine de bu tali konu üzerine bu kadar konuşmak yeter.

Esas konuya dönersek, ki bu benim gerçekten çok ilgimi çeken bir konu, kurguda "denk" ve "gerçekçi" kadın karakterler oluşturabilmek için neler yapmalı? Zikrettiğiniz kitapları okumanın haricinde, ne tür yöntemler geliştirebilirim? Zira klişelerden kaçmanın da her zaman yeterli olamayabileceğini ortaya koydunuz, ki benim şu aşamada -kısmen- becerebildiğim tek husus o oldu.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 24 Haziran 2016, 02:13:44
Şenaydın:

Fırtınakıran'ın başlık altında paylaştıkları, sorunuza fikir vermesi açısından ipuçları veriyor.

Basit bir okur olarak önerebileceğim, konuyu açan taraf olarak tuhaf gelebilir. Cinsiyetin, ortaya konan kurgudaki etkisini kocaman bir soruna dönüştürmemek gerek. Kurgu evrenindeki toplumsal cinsiyetin, karakterlerin düşünce ve hareketlerindeki etkisi de bir yere kadar. Birey olarak, iç ve dış dünyasını şekillendirirken, kurgudaki varlığını ortaya koymakta ona ne gibi olanaklar sunulduğuna bakmalı biraz da:

Neuromancer'daki Jilet Kız Molly'nin dişiliği kitabın geçtiği evrende pek anlam ifade etmemektedir. Kayıplarından, kötü anılarından bahsederken, eski olayların içindeki itici güç cinsiyet mevzusu olsa da, hikayesinin asıl işleyiş noktası tekno-güvenilmez dünyada nasıl hayatta kaldığı/kalınacağı üzerinedir. Buradaki silik cinsiyet, duygusal bağlılık içermeyen göstermelik aksiyonlardan ibarettir ki bu sinik kurgu dünyasının haletiruhiyesiyle de örtüşmektedir. Molly cinsiyetsiz midir? Hayır, kitaptaki cinsel hayatı, zevkleri ve kadın olarak gördüğü nahoş saldırılar dişilik imajına göre şekillenmiştir. Molly iki boyutlu bir karakter gibi midir? Evet. Bu kitaba zarar vermekte midir? Hayır, kurgu evrenindekiler de yaptıkları işlen var olan tiplerdir zaten. Kitapta Molly'nin dişiliğinden gelme zayıflıkları var mıdır? Evet. Bunlar bayağılıktan gelen dişi klişeleri midir? Hayır, Molly iki boyutlu gelmesine rağmen, gayet insani tepkilere dayanır ve mantıklı sebep-sonuç ilişkisi içerisinde var olmuşlardır bunlar.

Count Zero'daki Marly Krushkova karakteri sevgili kazığı yemiş işsiz biridir. Sahtekar sevgilisiyle olan ilişkisinin eski anılarında hissettiklerini, kadınsı bir burukluk olarak kodlayabiliriz ilk başta. Durumu bu kodlamadan ayrı tuttuğumuzda da, güvendiği insanın ihanetiyle sarsılmış birinin içinden geçirdiği "acaba"dır yaşadığı. İkili ilişkilerde duygusal olarak hırpalanan taraf olarak, cinsiyetine göre vermesi beklenen genelleşmiş tepkilerden birini gerçekleştirmiştir. İleri ki kısımlarda bunun, bilindik kadın davranışı fikrinden değil de, pasif birey özelliği olduğu anlaşılmaktadır.

Bu iki örnekte de karakterlerin kurgu dünyalarındaki varlıkları sadece bir iki temel özellik üzerinden şekillenmiştir. Bu özellikler kalıplaşmış algılardan gelseler de bayağı ve uçukta değillerdir. İç dünyalarında yaşananlar, dış dünyalarına uyum sağlayıp sağlamamalarına göre elde edecekleri kazanç-kayıp ilişkisiyle ilintilidir ayriyeten. Cinsiyet olgusunun beraberinde getirdiği cinsiyet kalıpları engel değil yani. Üstünde çalışılabilecek başlangıç noktaları sunuyorlar. Durum ve gerekçelerin mantığa uygunluğuna göre, kalıpsal özellikler seyreltilebilir, görmezden de gelinebilinir; kalıpsal algıların üstüne gidilerek o özellikler daha da belirginleştirilebilinir. Metnin başından sonuna kadar ki süreçte, sadece okurun değil, ömür sürdükleri kurgu dünyanın gerçekliğine de ne kadar tabi oldukları göz önünde bulundurulmalı birde.

Olay dönüp dolaşıp, okurun varlığını kabul edebileceği kurgu karakterler yaratma meselesine geliyor.

Cahilliğim ile ancak bukadarını aktarabiliyorum :-\.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 24 Haziran 2016, 11:42:02
Estağfurullah, tavsiyeler için çok teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: - 25 Haziran 2016, 00:02:30
Bu başlığı keşfetmem iyi oldu, tam da roman yazımı sırasında işime yarayacak bir konu :)
Başlık: Ynt: Yazarın Sunumu, Okuyucunun Algılayışı Çerçevesinde Kurguda Cinsiyet
Gönderen: Bay_Karamsar - 27 Haziran 2016, 20:07:16
Alıntı
Estağfurullah, tavsiyeler için çok teşekkür ederim.

En azından başlangıç için fikirler verebilmiştir. Gerisi, usta yazarların da dediği gibi bol bol okuma :).

Alıntı
Bu başlığı keşfetmem iyi oldu, tam da roman yazımı sırasında işime yarayacak bir konu :)

Umarım öyle olur :).