ZIMM İLE KARA-KURU ÇOCUK
Varmış bir,
Yokmuş iki…
Bir alaca kuzgunun sırtında,
Gezmekteymiş Aksakal’ın teki.
Sivri, mor şapkası örtermiş kelini,
Dağ evleri sakinlerini lanetlemekmiş görevi.
Zimm derlermiş anayurdunda ona,
Yalnız bir çocuk görmüş, seçmiş hedefini.
Zimm’in kuzgunu konmuş ahşap çatıya,
Odaklanmış kolay avına zor seçen gözleri.
Kara-kuru yumurcak ise o ara
Terk eylemiş evin bahçesini.
Zimm atmış altmış adım,
Varmış evin kapısına.
Üfürüğüyle açmış kilidi fakat
Tükürüğü kaçmış nefes borusuna.
Zimm’in sihirli öksürüğü yankılanmış içeride
Hapis-baloncuklar belirmiş her yerde.
Birine yakalanmış talihsizce Aksakal,
Savurduğu küfürlerle birlikte.
Çaresiz Zimm’deymiş kara çocuğun gözleri,
Tahmin etmiş önceden bu beceriksizliği.
Zimm’i kurtarması karşılığında
Almış bakır bir kuruş teklifi.
Zimm’ın bu vahim durumuna
Kara çocuk atmış bin kahkaha.
Ve şimdi ise bırakmazmış tek kuruşa
Hayatının fırsatını asla.
Zimm sıvazlamış aksakalını
Ve kara çocuk atmış altmış volta.
Umurunda değilmiş zaman
Yalnızmış evde nasıl olsa.
Zimm şaşmış kalmış ona,
Aksakal’dan korkmayan haytaya.
Yapmış acımaksızın büyüsünü fakat
Son hecede toz kaçmış burnuna.
Zimm’i esir almış bir hapşırıktır
Büyüsünü bitiremeden.
Kara çocuk artık bir devdir heyula gibi
Kara kafası tavanlara değen.
Alaca kuzgun girmiş içeriye,
Sövmüş yeteneksizliğine efendisinin.
Oymuş kara-kuru dev çocuğun gözlerini,
Uçmuş, Zimm sırtında, maceralara yepyeni.
Elerki Taşkın