Gizem ile beraber Elif'in yanına gidiyorduk. "Nasıl oldu ? " diye sordu yolda yürürken."Ne nasıl oldu ? " dedim. Suratıma baktı. "Off...Biliyorsun işte, nasıl başladı bu aşk ? " dedi. Yüzüne döndüm. Gülümsedim. "Nasıl olduysa oldu işte. Önemli olan olmuş olması değil mi ? " dedim. Hala anlamamıştı ve aval aval etrafı seyrediyordu.
Sonra, kafamın içinden sesler duymaya başladım. "Neden gittin... Neden ? " diyordu ses. Acıklı, hülyalı, etkileyici bir kız sesi. Sonra geçen seferki bayılmam gibi bir şeyler... Yere düştüm galiba. Bir çınlama sesi. Kesik kesik gelen Gizem'in sesi...
Sonra bambaşka bir alem. Tavanda asılı duruyorum. Kumral, bakır rengi saçları olan güzel gözleriyle beni süzen üzgün bir kız ağlayarak konuşuyor. "Kaderi değiştirdin... Yolunu değiştirdin Alperen, beni de bıraktın burada... Yalnızım... Sensizim ve ne yapacağımı bilmiyorum. Beni bıraktın, Bıraktın beni... BIRAKTIN ! "
Ben de ağlıyorum. Ne olduğunu bilmiyorum her yer bulanıyor görüntüler karışıyor birbirine giriyor ve etrafımda dönerek yeni bir görüntü oluşturuyor. Ben hala ağlıyorum...
Karanlık bir oda, sadece loş bir ışık giriyor içeriye. Elinde bıçak tutan birisi ağlıyor... Gözleri mosmor, tanınmaz halde. Kim olduğunu anlamaya çalışıyorum. Mor gözlerin, somurtan suratın sahibinin Mustafa olduğunu görüyorum. Ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor... Sonra birden bana dönüyor. Gözlerime bakıyor ve bakışları deliyor adeta beni. "Senin yüzünden..." diyor bana ve kesiveriyor bileğini. Haykırıyor bir yandan da, "ELİF..! " Son nefesi oluyor Elif, son kelimeleri... Dudaklarının son kıpırdayışı oluyor. Ben ağlıyorum. Vicdan azabı her yanımı kaplıyor...
Görüntüler tekrar dönerek netleşmeye başlıyor, gerçek hayata dönüyorum galiba.Bilincim yerine geliyor, gözlerim çok fena yanıyor. Anlıyorum ki hiç kırpmamışım gözlerimi. Gizem bana bakıyor, ağlıyor. "Neden ağlıyorsun ? " diyorum. "Esas sen ağlıyorsun." diyor. "Neyse." diyorum. "Bir rüyaymış sadece, Mustafa'nın canına kıyacak hali yok ya ? " Fakat o kumral kız geliyor aklıma. Ağlaması bana bakması... Anlam veremiyorum, daha önce hiç görmediğim birisi.
Elimi yüzüme götürüyorum, ıslak. Yanıyor gözlerim... Gizem bir şeyler söylüyor. Duymuyorum. Sadece düşünüyorum. Mustafa, Elif, Kumral Kız... Neler oluyor, anlamıyorum. Sadece ağlıyorum neye ağladığımı bilmeden... "Kaderi değiştirdin." diyor kafamın içindeki ses. "Sonuçlarına katlanmalısın..."
Sadece bir rüya diyerek avutuyorum kendimi ve kalkıyorum yerimden. Uzaklaşıyorum, hatta kaçıyorum o bayıldığım yerden, gördüklerimden ve gerçeğe dönüşmesinden korktuğum şeylerden...
Malkavian, kardeşim şu ilk sayfaya yapıştırma işini öykü bitince yapsak ? Daha iyi olmaz mı dersin ha ?
-di'li geçmiş zaman kullanmamışsın eleştirisini yapmayınız... Bu zamanın yerini tutmuyor