Son zamanlarda, Cüneyt Arkın'ın yarım yamalak izlediğim filmlerini şöyle baştan güzelce izleyeyim dedim. Aşağıdakileri izledim.
Oğul (1974)Kuşçu (1973)Vatandaş Rıza (1979)Öğretmen Kemal (1981)İnsan Avcısı (1975)Kin (1974)Cüneyt Arkın gerçekten çok büyük adam. Henüz hayattayken değerini bilmeli ve filmlerini izlemeliyiz. Ben zaten filmlerinin yarısını küçükken televizyondan izlemiştim. Büyüyünce de geri kalan filmlerini bir bir bitirdim. Gelelim yukarıda filmlere.
Oğul ve Kuşçu çok zayıf filmler, senaryo anlamında da bayağı fakirler. Bilginiz olsun Oğul'da Kahraman Kıral da var.
Bu listedeki en sağlam filmler Vatandaş Rıza ve Öğretmen Kemal. Vatandaş Rıza, klasik şekilde yumruğuyla adalet getiren Cüneyt baba filmlerinden ayrı bir noktada ve hatta bu filmde tek bir yumruk atmadan adaleti sağlamıştır Rıza. Öğretmen Kemal ise 1930'ların Türkiye'sinde geçiyor. Kemal öğretmenin, cehaletin hâkim olduğu bir bölgede talebe yetiştirme mücadelesini konu alıyor. Filmin en vurucu noktası ise Kemal öğretmenin Atatürk'ün ölüm haberini aldığı kısımdı. Cüneyt Arkın'ın muhteşem oyunculuğu o sahneyi zirveye taşımış, izlerken gözlerim dolmuştu.
İnsan Avcısı ve Kin ise klasik
surata bak süngüye davran filmleri. Cüneyt babanın kötüyü gördü mü affetmediği, döner tekme manyağı yaptığı filmler. Ben bu iki filmi de sevdim, bu tarz kötülerle mücadele filmlerine asla hayır diyemiyorum. Hani Yıkılmayan Adam'da bardaki züppe gençler yaşlı dayıyla dalga geçmişti de Cüneyt baba gençleri terbiye etmişti. Sonrasında yaşlı dayı Cüneyt'in yanına gelerek,
aradığım sensin evlat, demişti. Cüneyt de,
aradığın kim ki gazi babam, diye cevaplamış yaşlı dayı ise şöyle demişti,
ezilenin yanında ezenin karşısında olan. Belki şimdinin modern zamanında bu tarz şeylerin yeri pek yok ama olaya tarihsel bakarsak insan etkilenmeden duramıyor.
Bir de arkadaşlarımla Cüneyt Arkın filmlerini konuştuğumuzda kimi arkadaşlarım filmlerde çokça mantık hatası bulunduğunu söylüyor ve haklılar da. Ama bence bu filmlerde mantık aramak yerine verilen mesaja ve içerdiği samimiyete bakmalıyız. Varsın hiç kurşunu bitmesin Cüneyt babanın, varsın çatılardan atlasın, varsın yayanken bile peşindeki atlı kendisine yetişemesin. Belki yabancı filmlerden çok zevk aldık izlerken ama mertliği, sevgiyi, dostluğu, aşkı bu filmlerden öğrendim ben evvela. Hâlâ gözlerim dolarak izlerim çoğu Türk filmini. Vay be bu filmlere bulaştım mı hep duygusal konuşuyorum. Size bir sır da vereyim; bir gün Alın Yazısı filmindeki Ökkeş oğlu Haydar'ın, vagonda yaralı bir şekildeyken, güzel anılarını düşünmeden önceki görüntüsünü alarak çerçeveletip eve asacağım. Bir tarafta Haydar, ötekinde Euronymous, diğerinde Liv Ullmann, berikinde ise Lemmy, çok ilginç olacak gibi.
Ek: O görüntü için
buraya bakabilirsiniz.