Bu dizi bayağı bir klişe. Hayır, bu dizi doğal. Hayır hayır bu Süpermen!
İlk sezonu iki günde bitirdim. Biraz sezonun kısalığından, biraz da bağımlılık yarattığından.
Diğer dizilerden oldukça farklı bir havası var. Sanki 5 kişinin günlük olaylarını izliyormuşsunuz gibi. Ne bileyim, o kadar süper kahraman muhabbeti çok sıradan ve normal gibi geliyor insana. Bağımlılık yaratıyor izledikçe izleyesiniz geliyor. Zaten son bölüme gelmeden indirmeye başladım ikinci sezonu.
Süper güç kavramını da iyi işlemişler. Alışılmadık güçler değil, hatta sıradan “süper” güçler. Zaten uçma, alev çıkarma, duvara tırmanma falan olsaydı aynı keyfi alamazdınız. Güçlerinden memnun değiller, gerekirse hiç sahip olmamayı dilerler. Tabi, Nathan dışında. Güçlerini diğer kahramanların aksine, kendi çıkarları ve sorunları üzerine kullandıkları için dizi sıradanlaşıyor. Tabi buradaki sıradanlaşmak sıkıcılıktan çok, özgünlük.
Bu diziyi sevmemin en büyük sebebi de karakterler tabi ki. Hepsi iyi niyetli ve normal İngiliz gencinin sahip olduğu sorunlara sahip. Güçleri bu sorunları çözmelerine yardım ederken, aynı zamanda yeni sorunları da beraberinde getiriyor. Fakat dördünün tek sorunu Nathan var, o süper güçlerle bile çözülmüyor. Simon diye biri de var, tanıdığınız en utangaç kişinin on katı kadar utangaç, aynı zamanda içinde iyi ruhlu psikopat bir herif yatıyor, o ayrı.
İlk sezon hakkında,1x4 bittiğinde tek düşündüğüm senaristin sıkılmış olması ve biraz oyun oynamak istemesi oldu. Boş ve çarpıcı bir bölümdü. Aslında tam boş değildi, karakterler hakkındaki bazı soruları aydınlatır nitelikteydi.
Ayrıca Nathanın 1x6’nın sonunda yaptığı o konuşma, beni en az Charlie Chaplin’in Great Dictator konuşması kadar etkiledi. Tüylerim diken diken oldu.
She's got you thinking this is how you’re supposed to be. But it's not. We're young. We’re supposed to drink too much. We're supposed to have bad attitudes and shag each other's brains out. we are designed to party. This is it. Yeah so a few of us will overdose, or go mental. But Charles Darwin said ‘You can't make an omelette without breaking a few eggs.’ And that's what it's all about - breaking eggs - by eggs, I do mean, getting twatted on a cocktail of class as.
If you could just see yourselves. It breaks my heart. You're wearing cardigans. We had it all. We've fucked up bigger and better than any generation that came before us. We were so beautiful! We're screw-ups. I am a screw up. And I plan to be a screw-up until my late twenties, or maybe even my early thirties. And I will shag my own mother before I let her or anyone else take that away from me!"