Oturduğundan beri hepimiz onu gözlemekteydik. Bir çırpıda tüketmek istemiştik güzelliğini. Üzerinde bir tür mavimsi harmani vardı. Saçlarına ak düşmüş gibiydi ama henüz körpecikti.
“O içtiğiniz şarap olamadığım için kahrolayım, fırtınalı denizlerde dalgalara batayım.” diyerek heyecandan bayıldı çobanımız Nicola.
“Yüz altınım vardı vaktinde, olaydı şimdi sererdim dizlerine, karalara bulansın ki yüzüm, kahrımdan gebereyim ömrümün gerisinde.” derken demirci Elmo, dalmıştı közlerdeki kızıllığa.
“Ömrüm politikayla geçti, demiş miydim evvel?” en az on kere anlatmıştı bunu, artık bir ayyaşa dönmüş Malone. “Strateji. Sıkıca planlar. Ustaca taktikler. Ne de yürekliydik, ne de kuvvetliydik. Başkandan mektup geldiğinde at sırtındaydım. Yanına çağırmıştı lakin düşmanlar yuvamı topa tutmuştu. Ne bakıyorsunuz öyle kancık herifler, kanı beş parasızlar! O kararı veren ben değil yazgımdı. Kıçınız sıcak koltuktayken pek seversiniz görevin kutsallığını, bilirim, ama, ama o an başkaymış.
“Dick ve Nokes da benimle gelmişti. Evimin yanışını birlikte izledik. Kopan feryatlara kulak verdik. Tutmasalardı ben de yanardım oracıkta, o koyduğumun cümbüşünde.”
Malone’a, diyerek kalktı kadehler.
“Hiç olmazsa senin anlatacak bir hikâyen var. Ya bana ne demeli ha? Koca göbekli hancı? Cennetteki babamızın karşısında nasıl bir iyilik sayacağım. Benim için ne yaptın diye sorarsa ne cevap vereceğim kör budalalar.” diyerek hiddetle çıkıştı hancı Gabor.
Oluşan sessizlikte fırıldak Malloy atladı ortaya. “Kızarmış ballı soslu piliçler.”
Han gürültüden kopmaya başladı. Bir kahkahadır sonu gelmedi. Pike Melina’yı parmaklayınca altta kalır mı Melina, elindeki koca turtayı yapıştırdı onun suratına. Malone bile gülmeye başlamıştı.
Derken hanın koca kapısı duvara çarparak açıldı ve buz gibi bir soğuk esti. O loşluğun içerisinde büyücü Bill içeriye tek bir adım attı. “Bom,” dedi ve her şey patlamaya başladı. Herkes.