Kalmak Geçmişe Mecbur Yaşamaktır
Gitmek.. Güneş vakti toprağa yağmur bırakıp, sabırla hüznü birbirine karıştırıp emanet etmek yüzlere. Gitmek, ağıtlara binmek, “havar”larda saklı sitemi açığa vurmak, hasretleri alevlendirmek...
Kalmak en zoru... Ardına bakmadan çekip gitmek, gözyaşı damlalarına bütün özlemleri sığdırabilmek kadar kolay. Daha düşünceye “gitmek” fikri düşmemişken, “ayrılıkla” bezenmemişken cümleler, bir anda kapı önünde elinde bavullarla buluverirsin kendini. Hiçbir şey düşünmeden, gitmeye şartlanmış, uzayan ayrılığın kederinden solgun, düşersin yollara. Gitmek o kadar kolay... Yollar yaklaştırırken yeni yaşamına, uzaklaşmakta bütün hüzün bulutları. Üstünden atarcasına emanet edilen anlar, zamana hükmeden boşlukları getirir.. Ve bu yüzden kalmak, geçmişe mecbur yaşamaktır.Gitmek bir seçim değil elbette.Yaşamın uzantılarında kesişen hayatları iç içe geçiren bir felsefe. Kelimeleri kayıp kentin, kaybolan öyküsü. İzlenmekten bıkılan filmi izletmekten bıkmayan filmci. Doğrusu kötü bir senaryo, ama hazin, kırıcı...
Kalmak en zoru... Çünkü kalmak, geçmişe mecbur yaşamaktır. Onun kokusu, onun terlikleri, onun ayısı, onun yağmurları... Her hatırlayışta titrer yürek, rüzgara tutulan yaprak misali. Hazırdır gözyaşı yağmaya, yeter ki gök gürlesin... Kalmak da bir seçim değildir.Kesişen hayatların kısalan gölgeleridir kalanlar. Kısaldıkça silikleşen hayatları. Geride kalanlar emanet edilen anlarda sıkışmış birer yer cüceleridir..
Gitmek kolay, gözyaşı damlalarına özlemleri sığdırabilmek kadar. Sancıları doğurmak, yollara düşmenin gereği. Ve yanmaksa kalmanın doğası... Yollar uzar, gitmeler uzar, sancılar uzar... Kalmanın yanmak olduğunu ancak yolların başında anlarsın, ve son gitmeyi göze almaktır, geride bırakılan olmanın verdiği acıda... Her giden, hayatının bir yerinde kalan olmuştur bu yüzden... Ve her kalansa, giden...
Gitmeler, kalmalar, yanmalar... Hepsi bir dengede, hayatı idame ettirebilmenin doğası belki de...
“G.i.t.m.e.k k.o.l.a.y...” diyebilmek kadar zordur aslında gitmek... Bir paradoks, bir yanılgı, bir yanlış değil bu... Kandırış, teselli ediş, unutuş belki de... Gitmek en az kalmak kadar zor.. Gözyaşının toprağa değdiği yerde bulutları bilmek, sabırla hüznü iç içe yaşayan yüzleri hatırlatır.. Ve anları, ve günleri, ve yolları....
“Ne işim var benim burada...?” Mutluluklarını bıraktığın yerde kaldın aslında sen... Ve şimdi tortularıyla avunuyorsun geçmişin...