O sebeple kitabın adını büyük oranda Silo olarak çevirmeyi planlıyoruz biz de. Okuru orijinalinden uzaklaştırmamak için de serinin adını Wool Serisi olarak düşünüyoruz. Siz yine de oylarınızı eksik etmeyin :)
Wool Serisi 1 - Silo dedim ben de. Yün'ü itici bulacağınızı düşünmüştüm, ama yanılmışım anlaşılan :) Peki sizce Yün gibi bir ad kitaptan bihaber olan insanların ilgisini çeker mi? Yoksa tam tersine iter mi? Diğer tüm ülkelerde Silo adıyla basılmış mesela...
Otuz küsur dile çevrilmiş, dünyaca ünlü Wool Serisi'nin ilk kitabı Silo çok yakında ön satışta.
Kitabın ismi ankette hiç oy almamış olan "Wool Günlükleri 1 - Silo" oldu.
Hayırlı uğurlu olsun. :-\
Yalanlardan sağ çıkarsanız, bir de gerçekleri deneyin.
Bu arada kitap hakkında dikkatimi çeken bir şey de roman'ın kısa süre önce dilimize kazandırılan Philip K. Dick'in toplu öykülerinde ki bir öykü ile (bahsettiğim öykünün adı "Savunmacılar") çok benzer oluşu. Acaba yazar PKD'nin bu öyküsünden esinlenmiş olabillir mi diye merak ettim açıkçası.
Hevesini kırmak istemem ama serinin ikinci kitabı Shift (ya da Vardiya) Juliette ile Solo'nun hikayesini değil, dünyanın nasıl bu hâle geldiğini anlatıyor. :) Yabancıların prequel dediği tarzda bir kitap yani.
Jules ve Solo'nun asıl hikayesi üçüncü cilt olan Dust'ta devam edecek.
Prequel haberine sevindim açıkçası.
Karakterlerin hikayelerinin devamından çok dünyanın nasıl bu hale geldiğini merak ediyorum ben.. :=)
Eğer kitapları cidden beğendiyseniz sevdiklerinize tavsiye edin, okunsun, tanınsın. Bu sayede bu yarda daha fazla kaliteli eseri bu yayınevinden görebiliriz biz de.
Yalnız şunu söylememe izin verin (çevirmen olarak değil, bir okur olarak konuşuyorum) MonokL küçük bir yayınevi. Sattığı kitap kadar var. Serinin bitmesini beklemek demek bastıkları kitapların satılmaması = üçüncü kitabı basacak maddi durumu elde edememeleri demek. Bu çoğu yayınevi için geçerli.
Bizim okur olarak yaptığımız en büyük yanlışlardan biri bu aslında. Seri tamamalanana kadar beklemek... "Satılmayan bir seriyi niye basayım?" deyip vazgeçiyorlar onlar da doğal olarak. Buna büyük yayınevleri de dahil, inanın bana. İşin içinde olunca daha iyi görüyor insan bazı şeyleri :)
3. Kitabı da yayına hazırlanmaya başlamışlar. Adamlar gerçekten hızlı. Çevirmen yine MİT mi acaba?
İhsan Bey hem sizin hem monokl yayınlarının eline emeğine sağlık, bu 2.kitapta da yine çok iyi bir iş çıkarmışsınız, 3.kitap için bence hiç acele etmeyin, sadece bir kere okuyarak klostrofobi sahibi olan bir okuyucu olarak bu seriye uzun süre maruz kalmanıza gönlüm el vermez, araya başka kitaplar alın, neşeli kitaplar.. şahsen ben kendimi diskdünya serisine geri atmak istiyorum..
Kitaba dün gece başladım, aklıma bir şey takıldı. Spoiler olur mu olmaz mı bilmiyorum ama yinede butonun içine alayım.Spoiler: Göster
Kitaba dün gece başladım, aklıma bir şey takıldı. Spoiler olur mu olmaz mı bilmiyorum ama yinede butonun içine alayım.Spoiler: Göster
AlıntıKitaba dün gece başladım, aklıma bir şey takıldı. Spoiler olur mu olmaz mı bilmiyorum ama yinede butonun içine alayım.Spoiler: Göster
Kutu içindeki sorunuz aslında seride epey önemli bir yer kaplıyor :). Epey epey hem de.
Bu onu her zaman şaşırtmıştı: Çıplak eller ve yer değiştiren ayaklardan oluşan yüzlerce yılın nasıl da katı çeliği yıpratması.
That always amazed him: how centuries of bare palms and shuffling feet could wear down solid steel.
Yüzlerce yıl boyunca tırabzana temas eden çıplak ellerin ve basamakları tırmanan ayakların katı çeliği böylesine kolayca aşındırabilmesi onu her zaman şaşırtmıştı.
Hort olacak belki ama ben de başlığı görünce, kitabı da dün bitirmişken yazayım istedim. Kitabı Kayıp Rıhtım tavsiyesi üzerine edindim. Üslubu her ne kadar benim beklediğimden çok daha basit olsa da yazarın oluşturduğu ortam tam aradığım umutsuzluk kokan ortamdı. Lakin devamını muhtemelen almayacağım çünkü bazı yerler o kadar o kadar uzatılmış ve okurken o kadar tekrar edilme hissi veriyor ki... Belki Silo'nun içinde yukarı aşağı inişleri ve o sıkışmışlık hissini vermek için böyle bir yönteme başvurmuş yazar ama ben ziyadesiyle sıkıldım. Hele Bernard'ın ben kötü karakterim diye her yerde bu kadar bas bas bağırması, kitabın alelacele bağlanmış sonu (500 sayfanın çoğu yeri yorucu detaylarla dolu olduğunu düşünüyorum) bu arkadaşların iki ve üçüncü kitaplarda neler yapacağına dair merakımı ne yazık ki uyandırmıyor.Kitapta bazı şeylerin bu kadar tekrar etmesinin sebebi o beş ana bölümün aslında farklı hikâyeler olması. Bu yüzden bazı şeyleri hatırlatmak istemiş yazar.
Sağlık olsun.
Neredeyse iki ay sonunda Silo'yu bitirmiş bulunuyorum. Çok tuhaftı, genelde beğendiğim bir kitabı bu kadar uzun zamanda bitirmezdim arada derslerim olsa bile. Bunun nedeninin kitabı okurken sık sık yakalandığım boğulmuşluk hissi olduğunu düşünüyorum. Yani bildiğin açık havanın kıymetini anladım :DO boğulma hissi de yazarın başarısının en büyük kanıtıdır bence. :)
Devamını çok merak ediyorum ama Vardiya'nın arka kapağını okur okumaz bir süre elime almaktan vazgeçtim. Şu aralar daha neşeli şeyler okumak istemem bir yana, Silo'nun sonu çok aceleye getirilmiş bence. Tamam okurken bitsin artık dedim de,Spoiler: Göster
Neredeyse iki ay sonunda Silo'yu bitirmiş bulunuyorum. Çok tuhaftı, genelde beğendiğim bir kitabı bu kadar uzun zamanda bitirmezdim arada derslerim olsa bile. Bunun nedeninin kitabı okurken sık sık yakalandığım boğulmuşluk hissi olduğunu düşünüyorum. Yani bildiğin açık havanın kıymetini anladım :DO boğulma hissi de yazarın başarısının en büyük kanıtıdır bence. :)
Devamını çok merak ediyorum ama Vardiya'nın arka kapağını okur okumaz bir süre elime almaktan vazgeçtim. Şu aralar daha neşeli şeyler okumak istemem bir yana, Silo'nun sonu çok aceleye getirilmiş bence. Tamam okurken bitsin artık dedim de,Spoiler: GösterSpoiler: Göster
Bu arada üçüncü kitaptan bir haber var mı acaba, epey meraklandım onun için.
Ayrıca çok güzel bir çeviri olmuş.Acaba yazar burada ne demek istemiş deyip defalarca okuduğum cümleler olmadı.Su gibi aktı kitap :) Emeği geçen herkesin eline sağlık. Diğer yayınevlerinden de aynı özeni bekliyoruz..