1
Kurgu İskelesi / O
« : 07 Temmuz 2015, 02:51:23 »O
Her şey olduğu gibi sıradandı. Varoluşunun gereğini yerine getiriyordu aslında, bu yükü herhangi bir şeye yıkmıyordu insankenin aksine.
Her sefer olduğu gibi renksiz kapısından girdi. Mağrur bir şekilde bakıyordu her şeye, evet her şeye. Kendisine karşı bile kibir besler, ''Neden öldüm?'' sorusunu sorar; bu bir gerçek, aslına bakarsan neden öldü? Aslında hep ölü, sadece bilmezlikten geliyor. Her şeyi sevgiye, kibire, nefrete, üzüntüye hatta ve hatta hazzın arkasına saklayarak ustalıkla kör oluyor hep.
Bir seferinde tekrar sormuştu, ''Diyelim ki tekrar başlayabilirsin , ne dersin?''
''Bunun bedeli ne olacak?'' demişti, hem de kesin bir sesle. Cidden, neyi teklif ediyordu ki zaten? Tekrardan başlamış durumdaydı.
''Evet... Yani evet. Değiştirmek istediğin bir şey mi var? Neden geri dönmek istiyorsun ki?'' diye sordu.
Önce biraz sessiz kaldı, iradenin yanan ateşi öylece. Aniden kararsızlıkla,
''Pii... Pişmanlıklarımı! Herhangi bir pişmanlığım kalmazsa her şey için hazır olurum. Hiç hazır değildim! Geri dönmeliyim, yaşamalıyım!'' dedi hararetle.
Sakin tutumuyla, ''Neyi istersin, neyi yaşamak istersin peki, bunu bana açıklar mısın? Sen hiç yaşadın mı?'' dedi hepsiyle aynı şekilde.
Cevap gelmedi, buna göre devam etti. ''Sen aslında hiç yaşamadın.''
''Nasıl olur, ihtiyaçlarım, hislerim var. Her şey yaşandı. Bu pişmanlıklarım, hayır bunları söküp atamıyorum, bilmiyorum şurada ne va-'' derken seste bir kesiklik oldu, olmayan nefesi kesildi. Kendini ifade edememişti. Daha sonra, hıçkırık sesleri varolmaya başladı; teker teker, ince ince; tiz ve yalın. ''Şimdi ne olacak? Ben neyim?'' soruları duyuldu yeniden.
''Sen, sensin. Sen bensin ve her şeysin. Hala bir şey değiştirmek istiyor musun?'' diye bir ses duyuldu, sevecen bir tonla.
''Evet.'' tınladı sönerek. ''Evet ama...'' Tekrar duruldu ses, bir kez daha varolurken ''Yok, değişecek bir şey var mıydı ki?'' diye sordu kavramaya başlayarak.
İşte o an kesik kesik ve uzun, çok uzun bir kahkaha attı. Her kesiğin arasından oluk oluk sızıyordu, ''Tabii ki vardı, gerçekliğin! Öyle olmasaydı, bir şey olmazdı. Ve tabii ki; değişecek olsalardı, olmayacaktı.'' O an bir kesiklik duyuldu, ''Kendine geldin. Kendine, hoş geldin.'' dedi.