Zaman Çarkı 9. Cilt
Hatalar, Anlatım Bozuklukları, Yazım Yanlışları
_______________
Prmaklarını: Tırnaklarını
yaşacak. yaşayacak
Yeşi: Yeşil
aha: daha
içineki: içindeki
güeş: güneş
snamıyordu: sanmıyordu
kurtu: kurdu
giyisi: giysi (çok sık yapılmış. işin garibi önceki ciltlerde doğru yazılmış. bu ciltte bu şekilde.)
not:
bu tür hatalar, kitaptaki en sık hatalar.
abartmıyorum her iki üç sayfada bir bu tür hata var.
kitabın 700 sayfa civarı olduğunu düşünürsek durumun ne kadar vahim olduğunu görürüz.
_______________
isimler
Gaile - Faile
Gallene - Gallenne
Asan'gar - Aran'gar
_______________
isimlere getirilen eklerde standart tutturulamamış.
örneğin Egwene'e <> Egwene'ye veya Mat'a <> Mat'e gibi...
_______________
southlander'ı önceki kitaplarda "güneyli" olarak çevirirken bu ciltte "güneytopraklı" olarak çevirmiş.
_______________
en efsanevisi bu bence
Soulblinder kavramı var. 11. ciltte de iki kere geçiyor.
9'da "Ruh Gözünü Bağlayan" demiş, 11'de Ruhköreden. şimdi basılı kitabı okuyan ikisini farklı kavram sanacak büyük ihtimalle.
önceki ciltlerde bu tür kullanımlar çok var. bir ara ekleyeceğim ayrı bir konu olarak.
_______________
9: 1
“Bir süre, buradan savaşarak kaçmamamız gerekeceğini düşündüm,”
“I thought we’d have to fight our way out of there for a time,”
-> savaşarak "kaçmamız"
9: 4
yoksa Şifa bilmezdim
or you would not know Healing
-> bilmezdin
9: 5
Çevik arkasında, karların üzerine kondu.
Hopper lighted on the snow behind him.
-> Çekirge. Çevik, Perrin'in atının adı
9: 6
Onu bana inkâr edemezsiniz!
ve gözleri ile irileşti
?
9: 7
Uzun adımlarla uzaklaştı ve uzun, altın örgüsü öfkeli bir kedinin kuyruğu gibi diken diken görünmeliydi.
?
9: 9
Shienar Kralı sözde hâlâ Afetsınırı’nda deneyim yapıyordu
-> denetim
Diğeri, saman saçlı, parlak mavi gözlü, saman saçlı genç adam sekti
-> "saman saçlı"lardan biri fazlalık ingilizce metne göre.
9: 10
ve benim seçeceğin birkaç
-> seçeceğim
Tearlı bir yaş tüccarı
-> yağ tüccarı
Bizi Aes Sedai yapan Yemin Çubuğu tutarak ettiğimiz Üç Yemin değil.
İngilizce metne göre "değil" fazlalık.
Zaten önceki kitapta da eski Amyrlin Makamı, yenisine onları Aes Sedai yapan şeyin "Üç Yemin" olduğunu söylüyor.
saran beş rengi, ipek bir geceliği
-> bej rengi
9: 11
ama Zaida’nın solunda "Seline" vardı ve Senine Deniz Halkı’nın en küçük gemilerinden birinde hizmet görüyordu
but at Zaida’s left was Senine, and she served on a soarer
-> Seline kim?
Ben istetene kadar benim
-> isteyene kadar
9: 13
Sorilea more than merely disliked those nineteen sisters
Sorilea o dokuz Aes Sedai hakkında hoşlanmamaktan öte duygular besliyordu.
-> halbuki iki paragraf üstünde iki defa "on dokuz" Sedai diyor.
9: 18
Ve O'nun her şeyi bilmesi gerekmiyor, dolayısıyla O'nun için de sorun olmaz.
Bu kullanım tarzı son yıllarda moda oldu. O'nu, O'nun vb. Böyle bir saçmalık yok Türkçede.
TDK: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&id=183:buyuk9: 22
Ta’veren etkilerini görmeden de, Rand’ın şehirde olduğunu biliyorsa, yoksa burada olmazdı.
He knew Rand was in the city without seeing the effects of a ta’veren, or he would not have been there.
biliyorsa -> biliyordu
9: 27
“The war against the Shadow is fought along the Blight,”
“Gölge’ye karşı Afet boyunca veriliyor,”
Ne veriliyor Gölge’ye karşı?
9: 28
“Is that why you wanted me?”
“Bu bunun için mi çağırttın?”
-> Beni bunun
honey-glazed chicken
baş soslu tavuk
-> bal soslu
9: 29
Ters çevrilmiş bir fıçının üzerine konuşmuş yağ lambası
-> konulmuş yağ
9: 30
a kitchen window sill
mutfak penceresinin denizliği
-> penceresinin pervazı
9: 31
o sade, gri elbiselerden birini giymiş, saçlarına beline kadar gelen ince, düzgün hatlı bir kadındı
-> saçları
"...ayağa çekti ve soluna aldı?"
-> ayağa kaldırdı ve soluna çekti daha uygun bir çeviri olurdu.
Tuon’u görünce ciyakladı ve Juilin sıcak sobaymış gibi bırakıverdi, kapının yanında yere çökerek başını dizlerine dayadı.
Juilin mi bırakıyor Thera'yı; Thera mı bırakıyor Juilin'i.
İngilizce metne göre Thera, Juilin'i bırakıyor.
At the sight of Tuon, she squeaked and let go of Juilin as though he were a hot stove, folding herself to the floor beside the door with her head on her knees.
32
her hair worn on top of her head or gathered up at the nape
saçlarının başını tepesinde topuz yapmış ya da ensesinde toplamış
-> saçlarını başının tepesinde
33
sonra Seram tavan arasını depo olarak
-> Seram kim? Zeram.
9: 34
İki adamın Zerval'ın dükkanına girmesini bekledikten
Waiting until the pair had gone into Zeram’s shop
-> Zerval kim?
9: 35
Emond Meydanı'nın Bilgeliğini
-> Bilge değil, hikmet
Ördüğü yolkapı yıkık Shadar Logoth şehrine açılmadı
kapıyol olacak. yolkapısı ve kapıyol iki farklı kapı.
yolkapısı ogierler tarafından yapılan yollar'ın giriş ve çıkış noktası.
kapıyol ise tek güçle açılan mesafeleri adeta sıfırlayan geçit.
bu hata birkaç yerde yapılmış.
yüzeye yokunana kadar fark edemezdiniz
-> dokunana
yüzünü dalga salga siyah
-> dalga dalga
“Forgive me, Cadsuane,” Kumira broke into the silence, heeling her dapple forward. “Young man, have you considered the possibility of failure? Have you considered the consequences of failure?”
“I must ask the same question,” Nesune said sharply. She sat very straight in her saddle, and her dark eyes met Rand’s gaze levelly. “By everything I have read, the attempt to use those sa’angreal may result in disaster. Together, they might be strong enough to crack the world like an egg.”
“Beni affet, Cadsuane,” dedi Nesune keskin bir sesle. Eyerinde dimdik oturuyordu ve gözleri Rand’ın gözlerine dikilmişti. “Okuduğum her şeye bakarak, o sa’angreal’leri kullanmanın sonu felaket olabilir. Birlikte, dünyayı bir yumurta gibi çatlatabilecek kadar güçlüler.”
-> iki paragrafı birleştirmiş. şu şekilde çevirdim:
“Beni affet, Cadsuane.” Kumira sessizliği bozdu, benekli atını öne doğru topukladı. “Genç adam, başarısızlık ihtimalini düşündün mü hiç? Başarısızlığın sonuçlarını düşündün mü hiç?”
“Benzer soruyu ben sormalıyım,” dedi Nesune keskin bir sesle. Eyerinde dimdik oturuyordu ve gözleri Rand’ın gözlerine dikilmişti. “Okuduğum her şeye bakarak, o sa’angreal’leri kullanmanın sonu felaket olabilir. Birlikte, dünyayı bir yumurta gibi çatlatabilecek kadar güçlüler.”