Kuzey Işıkları, Philip PullmanKuzey Işıkları(Northern Lights) Philip Pullman'ın Karanlık Cevher Dizisinin(His Dark Materials) ilk kitabı ama durum tam olarak bu kadar net değil. Çünkü serinin ilk kitabı dünyanın bazı bölümlerinde (Kuzey Amerika, Avustralya) The Golden Compass(Altın Pusula) isminde basılmış. Serinin ilk kitabından uyarlanan filmin ismi de Altın Pusula olunca, kitabın hatta bazı yerlerde serinin ismi Altın Pusula olarak biliniyor. Bizde ki durum çok daha farklı çünkü kitapların kapağında seri ismi olarak Karanlık Cevher yazmasına rağmen hem Kuzey Işıkları hem de Altın Pusula ismi kapakta yer alıyor. Kitabın ismini kapağa bakarak anlamak biraz zor anlayacağınız. Ayrıca kitabın ana karakterinin(Lyra Belacqua) kullandığı alethiometer (aletiyometre) denilen bir alet var.Bu alet de görünüş itibariyle altın bir pusulayı anımsattığından kafalar iyice karışabiliyor ama bu durum tamamen tesadüfi. Seriye ya da ilk kitaba ismini veren Altın Pusula John Milton'un Paradise Lost adlı eserinden gelmektedir. Kitaptaki aletiyometre ile alakası yok.
He(Son of God) took the golden compasses,
prepared In God's eternal store, to circumscribe
This universe, and all created things.
Zaten seri de Paradise Lost'un alegorisi şeklinde yazılmış. Ben şahsen serinin Karanlık Cevher, ilk kitabın da Kuzey Işıkları olarak bilinmesi taraftarıyım. Mesajın devamında da bu ismleri kullanacağım.
Kitabın arka kapık yazısı:
Bizimkine paralel bir dünyada, on iki yaşındaki didişken Lyra ile cini Pantalaimon, bildiğimiz Oxford'dan farklı ama yine de tanınabilen bir Oxford'da yaşar. Bir akşam, Lyra'nın amcası Lord Asriel okulu ziyarete gelir. Lyra ile cini, onun hocalarla yaptığı gizli toplantıya kulak misafiri olurlar. Lyra gizlendiği dolapta, Toz, Kuzey'de havada asılı bir şehir ve cinayetle sonuçlanan bir keşif seferi hakkında esrarengiz hikayeler dinler. Sonra arkadaşı Roger, çocuk hırsızı Gokgoklar(Kitapta Gokgok diye bir şey yok benim bildiğim kadarıyla. Sanırım burada Hamhumlar denmek istenmiş ama kitabın arka kapak yazısı olduğu için değiştirmedim) tarafından çalınır, tekinsiz ama güzel Mrs Coulter onu birlikte yaşamak için Londra'ya götürür. Çingenelerin kurtardığı Lyra onlarla Kuzey'e gider, zırhlı ayılar ile Arktik'in cadı klanlarının da dahil olduğu bir savaşa karışır.
Kuzey Işıkları basitçe söylemek gerekirse Lyra'nın hikayesi. Lyra paralel evrenlerin birinde Jordan Koleji Oxford'da yaşamakta olan bir kız. Lyra'nın dünyası bizimkine ne kadar benzese de bazı farklılıklar hemen göze çarpıyor. Örneğin ülkeler,şehirler, konuşulan diller, kültürler bizim dünyamıza çok benzer. Farklılıklara gelince bu dünya eğitimden askeriyeye kadar kilisenin(tam olarak bildiğimiz kilise yapısı olmasa bile çok benzer bir yapı) kontrolünde olan bir dünya. Bilimsel araştırmalar kilise tarafından yakından takip edilmekte ve kilisenin onaylamıdığı buluşlar hasır altı edilmeye çalışılmakta. Bu dünyanın bence en orijinal tarafı, tüm insanların ruhlarının yanlarında dolaşan, hayvan şeklinde cinler olması. Çocukların cinleri (ruhları) şekil değiştirebilme yeteneğine sahip ama yetişkinliğe ulaşınca cinler bağlı olduğu insanın karakterini en iyi anlatacak hayvanın şeklini alıp bu şekli ölene kadar muhafaza ediyorlar. Bu cinler konuşabilen,düşünebilen, özgür iradeleri olan yaratıklar ama ne insan ne de cini birbirinden bağımsız seyahat edemiyorlar. Cin ve insanı birbirlerinin hisettiği şeyleri hissedebiliyorlar ve normal şartlar altında insan ölünce cini de ölüyor terside doğru.
Seride bir de Toz(dust) denilen bir kavram var ki yazarın bunu açıklayışı, yüklediği anlamlar, kullanışı yazara olan hayranlığımı kat kat arttırdı. Tozun ne olduğunu spoiler vermeden anlatmak biraz zor o yüzden hakkında daha fazla bir şey söylemeyecğim. Kitapta ayrıca zırhlı ayılar, aletiyometre (bir çeşit hakikat bulucu), cadılar, çingeneler(çinganlar) var. Kitabın çok zengin bir içeriğe sahip olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Seride anlatılan hikaye, kitabın macera kısmı oldukça eğlenceli olmasına rağmen kitabı benim gözümde değerli kılan kitaptaki teolojik, mitolojik ve felsefi altyapı. Kitabın anti Hristiyan propagandası olduğu iddia ediliyor ama ben pek aynı fikirde değilim. Kitap pek Hristiyan yanlısı olmayabilir ama kitapta eleştirilen olgu dinden ziyade dinsel dogmalar. Kitap daha çok Majisteryum'un(kilisenin) öğretilerine körü körüne inanılmasını eleştiriyor. Gerçi şöylede bir gerçek var. Philip Pullman ateist olduğunu açıklamış birisi ve bu yüzden dini öğelerin kitapta fazla pozitif olarak kullanılmadığını görmek insanı fazla şaşırtmıyor. Örneğin, kilise biraz yozlaşmış ve baskıcı bir yapıya sahip ve öğretilerine karşı gelenleri ya da o konuda çalışma yapanları susturmaktan pek çekinmiyor.
Kitabı eğer imkanınız olursa İngilizce okumanızı tavsiye ederim ama Türkçe çevirisi kötü değildi. Bir de fırsatınız olursa kitabı okumadan önce Tevrat'ın Genesis bölümünü ve John Milton'un Paradise Lost'unu okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Paradise Lost biraz uzun olduğu ve bildiğim kadarıyla Türkçe'si olmadığı için aşağıya özeti denebilecek bir şey ekliyorum. Bunları okuduktan sonra kitaptan adaha fazla keyif alacağınıza inanıyorum.
Lost of Paradise
Kitap 1
Yılan kılığına girmiş Satan'ın meleklerle birlikte tanrıya karşı isyanını ve sonrasında cehenneme mahkum edilmesi ile Adem ile Havva'nın düşüşünün kısa bir girişi. Sonrasında Satan yanan bir gölün yanında yaralı bir şekilde, yanında Beelzebub ile uyanır. Satan yenilen birliklerini bir araya toplar ve yaptığı konuşmasıyla ruhlarını ateşler. Sonrasında Pandemonium isimli sarayı inşa ederler. Burada yüksek melekler(Satan ve yanındakiler) konsülü toplanır.
Kitap 2
Cennete tekrardan saldırıp saldırmamaları gerektiğini tartışırlar. Üçüncü bir fikir kabul edilir, yaratılacağı antik kehanetlerde söylenen yeni dünyanın intikamları için daha uygun bir yer olduğuna karar verirler. Satan bu yeni yaratılan dünyanın yerini bulma görevini üstlenir. Satan cehennemin kapısında oğulları Günah ve Ölüm ile karşılaşır.Günah kapıyı açar ve Satan cennet ve cehennem arasındaki kaos girdabında yolculuğuna başlar ve cennetin yakınlarında yaratılmakta olan yeni dünyayı görür.
Kitap 3
Tanrı Satan'ın dünyaya doğru yola çıktığını görür ve insanları ayartmak için çıktığı şeytani görevin başarıya ulaşacağını görür. Tanrı insanlara olan merhametini ve sevgisini açıklar ama yine de adeletin sağlanması gerektiğini söyler ve olaylara müdahele etmez. Sağ tarafında oturan oğlu insanların kurtuluşu için kendini feda edeceğini söyler.
Bu sırada Satan yeni yaratımın dış kabuğunu araştırarak yeni dünyaya girmenin yollarını aramaktadır. Uriel'in muhafızlığını yaptığı güneşe uçar. Kılık değiştiren Satan tanrının yeni yaratımını övmek için gelmiş gibi davranır böylece Uriel'i kandırır ve dünyaya giden yolu öğrenir.
Kitap 4
Niphates dağının tepesine inen Satan hayal kırıklığı yaşar ama sonra şeytani görevine devam eder. Kolaylıkla cennet bahçesine giden gizli yolu öğrenir. Güzelliklerini merak ederek bahçede dolaşırken kısa zamanda Adem ve Havva ile karşılaşır ve mutluluklarını kıskanır. Tanrının bilgi ağacının meyvesini yemelerini yasakladığını bildiği için bu yasağı delmelerine sebep olmaya çalışır.
Uriel şüphelenir ve Cennetin kapılarını koruyan Gabriel'i ve onun meleklerini uyarmaya gelir. Gabriel'in gönderdiği iki birlik Satan'ı Havva'nın uykusunda kulağına fısılderken yakalarlar. Birlikler Satan'ı yakalarlar ve Satan'ı Cennet Bahçesi'nden sürerler.
Kitap 5
Ertesi sabah Havva Adem'e rahatsızlık verici düşlerinden bahseder ve Adem tarafından teselli edilir. Tanrı Raphael'i Adem ve Havva'yı ziyaret edip onları düşmanları hakkında uyarması için gönderir. Melek onların yanına gelip onlarla yemek yer ve Satan'ın düşüşünün tarihini anlatır. Tanrı'nın oğluna duyduğu kıskançlığın, kuvvetleriyle birlikte tanrıya karşı açtığı savaşa nasıl sebep olduğunu, Abdiel isimli meleğin nasıl
Satan ve birliklerine karşı gelip, tanrıya sadık kaldığını anlatır.
Kitap 6
Raphael, Michael'in sadık meleklerle birlikte Satan'a(Lucifer olarak anılan) karşı verilen savaşa önderlik etmeye gönderildiğini söyler. Yaralı ve kargaşa içindeki Satan ve birlikleri geri çekilirler. O gece yeni bir silah geliştirirler ve ertesi sabah Michael ve melekleri bu silah yüzünden geri çekilmek zorunda kalırlar. Savaş üçüncü gününe girerken tanrı Mesih'i kendi oğlunu savaşı bitirmesi için gönderir. Savaş arabasıyla ilerleyen Mesih isyanı durdurur ve düşmanlarını cehenneme sürer.
Kitap 7
Raphael daha sonra tanrının, oğlunu yeni dünyayı yaratması ve onu yeni yaratıklarla doldurması için gönderdiğini ve yaratımın altı gününü anlatır.
Kitap 8
Adem Raphael'in ziyaretinin verdiği keyfi uzatmak için kendi yaratımı hakkında ne hetırladığını, dünya ve içindeki yaratıklar hakkındaki ilk izlenimlerini, Cennet Bahçesi'ni, Havva ile ilk karşılaşması ve evliliğini sorar. Uyarılarını tekrarladıktan sonra Raphael ayrılır.
Kitap 9
Satan dünyaya geri döner ve en sevdiği kılık olan yılan görünümünü alır. Ertesi sabah Adem ve Havva bahçede yürürlerken Havva farklı yönlere gitmeyi teklif eder. Adem terddüt etmesine rağmen sonunda ikna olur. Yılan Havva'yı yalnız yakalar ve ona yaklaşır. Havva konuşabilen bir hayvan görünce çok şaşırır ve kısa zamanda yasak meyveyi yemeye ikna olur. Adem, Havva'nın yaptığı şeyi öğrenince dehşete düşer ama ondan ayrılmayıp kaderini paylaşmak için kendisi de meyveyi yer. Meyveyi yiyince hırsla dolup, huzursuz bir uykuya dalarlar. Uyandıklarında çıplak olduklarını farkedip utanırlar ve kendilerini yapraklarla sararlar. Utanç ve huzursuzlukları yüzünden birbirlerini suçlayıp ayıplarlar.
Kitap 10
Gardiyan melek insanlığın başarısızlığı sebebiyle üzgün bir biçimde cennete döner. Tanrının oğlu günahkarları yargılamak için dünyaya iner. Onların haline acıyan ve tekrardan tanrının onayını almalarını uman Mesih, ölüm cezalarını erteler ve onları giydirir.
Cehennem kapılarında Günah ve Ölüm Satan'ın başarısını hisseder. Kaosun içinden dünyaya giden bir yol yaparlar. Satan cehenneme döner ve karşısındaki muhteşem saray karşısında şaşkına döner. Pandemonium'a varınca Satan zaferi için böbürlenir. Oradaki melekler onu alkışlamak yerine yuhalarlar. Tanrıdan gelen bir ceza olarak o ve yanındaki melekler yılana dönüşürler.
Tanrı meleklerine dünyadaki durumu anlatır. Adem'in kendi acınası durumu ve insanlığın kaderi için ağıt yaktığını söyler. Adem, Havva'nın kendisini teselli etmesine izin vermez ama Havva ısrar ederek Adem'in affını kazanır. Havva intiharı önerir ama Adem kendi soyundan gelenlerin yılanlardan intikam alacağı konusunda tanrının verdiği sözü hatırlatır. Ayrıca gücendirdikleri yaratıcıdan af dilemeleri gerektiğini söyler.
Kitap 11
Tanrı Michael'ı günahkar çifti Cennet Bahçesi'nden kovması için gönderir ama öncesinde günahlarının sebep olduğu geleceği göstermesini ister. Sürgün haberlerini alınca Havva göz yaşlarına boğulur. Michael Adem'i bir tepeye götürür ve orada Büyük Tufan'a kadar olacak olan olayları gösterir.
Kitap 12
Michael kehanetine devam eder. Büyük Tufan'dan sonra söz verilen kurtarıcının kimliğini ve insanların günahının bedelini nasıl ödeyeceğini anlatır. Adem bu kehanetlerden sonra rahatlar ve uysallıkla Michaele'la birlikta dünya üzerinde bir tepeye iner ve orada Havva ile buluşurlar. Adem ve Havva'nın cennetten kovulmasının ardından ateşli bir kılıç ile cennet kapıları kilitlenir.
Not: Adem ile Havva ilk başta Eden denilen bir bahçede yaşıyorlar bu bahçe cennet ile dünya arasında bir yerlerde. Buradan dünyaya kovuluyorlar şiirde sanki zaten dünyadaymışlar izlenimi var onu netleştireyim dedim.
Edit:Paradise Lost, Kayıp Cennet/Adem İle Havva'nın Cennetten Kovuluş Öyküsü ismiyle Pegasus Yayıncılık tarafından basılmış. Bu durum özeti biraz gereksiz kılıyor ama kalmasının zararı olmaz herhalde.