3. Bölüm: Görgü Tanığı
Rasim telefonunu açtığında Enver bir şeyler düşünüyordu. Rasim ayağa fırladı "Tamam, tamam geliyorum; daha doğrusu geliyoruz" dedi. Enver meraklı bir şekilde "Ne oldu?" diye sordu. Rasim paltosunu giyerken "Bir görgü tanığı varmış. Adam merkeze gelmek istememiş, onun evine gideceğiz" dedi. Rasim ve Enver evden çıkmıştı. Saat 19:37'ydi. Hava buz gibiydi; rüzgar her estiğinde insanın içi titriyordu. Bir ay içerisinde 4 cinayet işlenmişti. İnsanlar tedirginleşiyor ve akşamları sokağa çıkarken iki kere düşünüyorlardı. Bir saatin sonunda Rasim arabayı durdurdu "İşte burası" dedi. Bir polis arabası bekliyordu. Polis arabasının içinden genç bir polis dışarı çıktı "Hoş geldiniz Başkomiserim" dedi ardından Enver'e dönerek "Sizi tanıyorum siz..." Enver araya girdi "Evet evet dedektif gibi bir şeyim" dedi. Rasim ve Enver yeşil renkle boyanmış, 3 katlı apartmana girmişlerdi. Görgü tanığı 2. katta oturuyordu. Enver, Rasim'e "Zile basma! İçeride hasta var, rahatsız olmasın" dedi. Rasim şaşkın bir surat ifadesiyle kapıya hafifçe vurdu. Kapıyı 30-35 yaşlarında bir adam açmıştı "Buyurun" diyerek Rasim ve Enver'i içeri davet etti. Enver direk lafa girerek "Zaman her şeyden daha önemli; gördüğün her şeyi anlat" dedi. Görgü tanığı böyle bir tepkiyle karşılaşınca heyecanlanmıştı. Rasim "Derin bir nefes al ve gördüğün her şeyi düzgünce anlat" dedi. Görgü tanığı koltuğa oturduktan sonra konuşmaya başladı
"Adım Mehmet. Babamla birlikte bu evde yaşıyorum. Babam maalesef hasta, bakıma muhtaç; ona en iyi şekilde bakıyorum. Bazı akşamlar, babamı uyuttuktan sonra kafamı dağıtmak için sokağa çıkıp dolaşıyorum. 4 Gün önce yine böyle dolaşmaya çıktım. Gittiğim belli yerler vardır. Bir saat dolaştıktan sonra eve dönüyordum, bir sokaktan sert bir fren sesi geldi; birine çarpttılar sandım, hemen oraya doğru koştum. Gördüklerim resmen beni dondurmuştu. Arabanın içinden biri çıkmıştı; 1.85 - 1.90 boylarında, iri yapılı, uzun paltosu olan, kafasında da bir şapka vardı. Arabanın bagajından bir kızı çıkardı ve yolun ortasına bıraktı. Arabanın sesiyle kendime gelmiştim. Hemen kızın yanına koştum. Kusmamak için kendimi zorladım; kızın kafası kesilmişti ve bıçak yaraları vardı. Korkudan eve koştum" Rasim araya girdi "Cinayeti siz mi ihbar ettiniz?" diye sordu. Mehmet üzgün bir ses tonuyla "Maalesef hayır. Korkudan kimseye bir şey demedim ama vicdanım içimi kemiriyordu. En sonunda polisi aradım. Hem korkudan, hem de babamı bırakamadığım için merkeze gelmek istemedim" dedi. Enver sesini yumuşatarak "Peki arabanın plakasını gördün mü? Katilin suratını gördün mü? Erkek miydi kadın mıydı?" diye sordu. Mehmet derin bir şekilde içini çekerek "Dediğim gibi donup kalmıştım. Plakayı göremedim. Katil kendini saklıyordu ama bana kalırsa erkekti, bir erkek gibi cüsseliydi" dedi.Rasim "Teşekkürler. Arkadaşlarım bir de senin yazılı ifadeni alacak" dedi.
Rasim ve Enver, Mehmet'in yanından ayrılıp arabaya bindiklerinde Enver "Pek bir şey elde edemedik" dedi. Rasim arabayı çalıştırırken "Evin içinde hasta olduğunu nereden bildin?" diye sordu. Enver "Sadece bir tahmindi" dedi, sonra tahminini açıklamaya başladı "Görgü tanığı merkeze gelmek istemiyordu; ya korkuyordu, ya da evde birini tek başına bırakmak istemiyordu. Eminim bize selam veren genç polis, yaşlı adamın yanında kalabileceğini söylemiştir ama Mehmet bu konuda kendinden başkasına güvenemiyordu. Bir insan evde kimi yalnız başına bırakmak istemez? Çocuk, yaşlı, hasta... Mehmet'in kapısının önünde iki tane ayakkabı duruyordu; biri yeni model bir şeydi, diğeri daha çok yaşlıların tercih ettiği bir modeldi. Ayakkabı eskimemişti ama üzerinde toz tabakası vardı, uzun süre giymediği açıktı. Gerekli parçalar bana resmin bütününü vermişti bir anda; evde tek başına bırakılamayacak bir insan, kapının önünde yaşlı bir adamın ayakkabısı, ayakkabının uzun bir süredir giyilmediği, sahibinin sokağa çıkamadığını gösteriyordu... Bunlar benim aklıma direk hasta bir yaşlıyı getirdi" dedi. Rasim her zaman ki gibi, hayranlıkla "Mükemmel" dedi. Enver suratını buruşturarak "O zaman buna bayılacaksın" dedi, cebinden bir sigara çıkardıktan sonra devam etti "Yarın büyük bir olasılıkla bir ceset daha bulacaksınız" dedi. Rasim arabayı durdurdu "Ne" diye haykırdı. Enver camdan dışarı bakarken "Bunu da gözden kaçırdığını söyleme! 4 haftadır 4 ceset buldunuz, yani her hafta bir ceset... Peki bunlar hangi gündü? Çarşamba - Çarşamba - Perşembe - Perşembe... Yarın günlerden Çarşamba. Eğer katilin profilini düzgün analiz edebildiysem yarın bir ceset bulacaksınız. Bunu engellemenin bir yolu yok!" dedi. Ölüm gibi bir sessizlik oluşmuştu.