Tuna
Gözlerimi oyundan ayırmadan bir elimi cips almak için masaya uzattım. Off bitmişti. Etrafa bakındım. Markete gönderecek kimse yoktu. Oyundan çıktım. Kalktım ve kapıya yöneldim. Dükkan sahibi kılığındaki nöbetçimize Laptop'ıma dikkat etmesini söyledim. Cadde'ye çıktım. Karşıya geçtim. Markete doğru yürümeye başlamıştım ki ara sokaktan bir el kolumu kavrayıp çekti. Tam büyülü sözcükleri söyleyecekken bir el de ağzımı kapattı. Adamın karnına dirsek attım. Hafif bir inleme duydum. Sonra kasıklarına bir tekme geçirdim. Cipsi boş verip son hız merkeze koşmaya başladım. Önüme az önce bana saldıranın yaşlarında -17 falan- biri çıktı. Tırnakları hafiften pençeye dönüşmeye başladı. Bir Patlama yolladım. Çocuk geri yığıldı. Etrafıma bakındım.Şekil değiştirip kaçmak bu arada kendimi ele vermek mi? Yoksa gizliliği koruyup yakalanma riskini göze almak mı? Kararımı vermiştim. "Akhalimaiteus!" dedim. Dört ayak üzerine düştüm. Boyum kısaldı. Ellerimin yerini pençeler aldı. Artık siyah bir kediydim. Kasabın önünde yatan kedilerin yanına gittim. Kediler dik dik baktılar. Sanki "Sende kimsin ahbap?" diyorlardı. Bir çift el beni yakaladı. Bu o Yeşim'in ateştopu attığı çocuktu. Tısladım ve tükürdüm. Pençelerimi geçirip derisini yırttım. O an elimden başka bir şey gelmiyordu.
Volkan
Çocuğu hemen yakaladım ve sıkı sıkı tuttum. Pençeleri ne kadar canımı yaksada bırakmadım. "Hemen bunu kesmessen seni aleve veririm." diye tedit ettim.
Tam o anda çocuğun telepatik mesaj gönderdiğini anladım. Elimde çocukla -ya da kediyle herneyse işte- koşmaya başladım. Biraz uzaklaşmıştım ki baldırımda dayanılmaz bir acı hissettim. Dönüp baktım. Simsiyah olmuştu. Koşacak gibi değildim. Oysa yeşil gözlü kız bana her an daha fazla yaklaşıyordu. Ağzı oynadı. Elini bana uzattı. Bir ışık elinden bana doğru uzandı. Sağ omzuma denk geldi. Yine o acıyı hissettim. Kediyi yere attım. Sol elimi kıza doğrulttum. Elimden alevler çıktı. Kıza yöneldi ama kız son anda kenara çekilip kurtuldu. Bu arada kedi biçim değiştirmiş yine çocuk olmuştu. "Tamam," dedim kendi kendime "buraya kadar.Şimdi öleceğim." Tam o sırada ekibimin geri kalanı geldi.
Yeşim
Beş ya da altı kişiydiler. Sayma zahmetine katlanamadım. İki tane patlayıcı gönderdim ama Bir tanesi kurtludu. Diğeri ise kömürleşmiş bir şekilde yerde yatıyordu. Tuna ellerini öne doğru çırptı. Bir gruplarındaki iki kızdan büyük olanı -biri 15 diğeri 13 yaşındadır herhalde- arkaya savruldu. Ama küçük olan kız Tuna'ya bir tekme geçirdi. Gerisini izleyemedim. Neden mi? Çünkü kocaman bir kaya parçası üzerime geliyordu! Gerekli sözcükleri mırıldadım ve kollarımı bir birine çapraz haldde göğsümde tuttum. Çevremde bir enerji kalkanı ışıldadı. Kaya kalkana çarpıp paramparça oldu. "Thaithasie!" diye bir çığlık attım. Bir enerji şimşeği kayayı fırlatana gitti. "Sabrolem!" diye bir ses duydum. Tuna bir ateştopu gönderip iki tanesini haklamıştı. Bütün grup yere yığılmıştı.