“Locke Lamora’nın Yalanları en sevdiğim on kitap arasında bulunuyor. Belki de ilk beştedir. Kitabı okumadıysanız, okumalısınız. Okuduysanız, muhtemelen yeniden okumalısınız…”
– Patrick Rothfuss
“Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.”
– George R.R. Martin
“Tanrılar aşkına, burayı çok seviyorum,” dedi Locke, parmaklarıyla baldırlarında tempo tutarak. “Bazen bütün bu şehrin sırf tanrılar suça bayılıyorlar diye yaratıldığını düşünüyorum. Yankesiciler sıradan halkı, tüccarlar kandırabildikleri herkesi, Capa Barsavi hem soyguncuları hem de sıradan halkı, küçük soylular da neredeyse herkesi soyuyor. Dük Nicovante ise arada bir ordusunu yanına alıp Tal Verrar’ı veya Jerem’i soyup soğana çeviriyor. Kendi soylularına ve sıradan halkına ne yaptığından bahsetmiyorum bile.”
“Bu da bizi soyguncuların soyguncusu yapıyor,” dedi Böcek. “Diğer soyguncuların soyguncusu için çalışıyormuş gibi yapan soyguncular.”
yani kitapta fantastik bir dünya dışında fantastik bir öğe yok mu?büyü yetenek gibi..
yani kitapta fantastik bir dünya dışında fantastik bir öğe yok mu?büyü yetenek gibi..
Yapmayın Camorr başlı başına fantastik bir şehir bence :)
Bu serinin yurtdışında kaçıncı kitabı yayınlanmış acaba bilen var mı ?
O konuda bir şüphemiz yok zaten İhsan abi, senin ne kadar çok uğraştığını bilen biliyor. :)
Valla ön okuma'yı okudum, tek kelimeyle müthiş, tadı damağımda kaldı. Bir an önce çıksın da okuyalım artık. :-\
İlk kitabın çevirisinde sıkıntı yoktu bence fakat haritanın eksikliğini hissettik,Disk Dünya serisinin yeni basımında ilk kitabın eki çok iyi bir harita, emin olun bende ilk baskısı olan kitabı yine alma ihtiyacı hissettirdi,umarım bunu dikkate alırlar(Kitabın İngilizce' baskısındaki haritaya tabiki de ulaşıyorum fakat Türkçe ve orjinal olması farklı bir kesime hitap ediyor)
İşin o kısmına karışamıyorum maalesef ama bence de haritanın olması gerekiyordu. Umarım bu kez atlamazlar o detayı. Gerçi ilk kitabın düzelti için bana gelen baskısında harita yoktu. Belki de haritasız versiyonu ulaşmıştır yayınevine de.
Bu ne, bu :)? (http://www.idefix.com/kitap/kizil-gokler-altinda-kizil-denizler-scott-lynch/tanim.asp?sid=WMD6DDZBWG5G9A306234)
Sözlerini tuttular gibi görünüyor.
Bu sorunuzun cevabı ikinci kitapta yer alıyor. Yazar da aynı şeyi düşünmüş ya da benzer eleştiriler almış olacak ki tasarladığı dünyadan bahsettiği kısımlarda satır aralarında buna da değiniyor. Ben mantıklı buldum, umarım sizin için de öyle olur :)İkinci kitabı bitirdim ama büyücülerle ilgili birşey yoktu.Acaba hızlı okuduğum için atladım mı bazı yerleri.
O değil de 3. kitapta ciddi ciddi Sabetha geliyor hani. Sanırım serinin en çok merak ettiğim kitabı 3 olacak.
Şu an kitabın yarısındayım. Gayet güzel gidiyor.
Fakat, bu betimleme konusunda sevgili Scott Lynch, Sanderson'u da geçti artık. Bu kadar fazla betimleme yoruyor beni bazen, resmen kopukluk yaşıyorum okurken. Tamam çok güzel yaratılan dünya, ama bu kadar da ıncığına cıncığına anlatmaya gerek yok şahsen. :P
Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler. Kitabı bugün yarın bitireceğim ama şu bölümü paylaşmadan edemeyeceğim. Nedense okuyunca bir hoş oldum. :):D Son cümle çok hoş olmuş ya çok güldüm. :DSpoiler: Göster
Sen kime neyi anlatıyon bacım? :D
Muhtemelen seneye. Bu kadar erken soruya ancak bu kadar muğlak bir cevap verebilirim, üzgünüm :)aa 1 ay 10 gün sonra gelebilir yani 3.kitap.Süper
Muhtemelen seneye. Bu kadar erken soruya ancak bu kadar muğlak bir cevap verebilirim, üzgünüm :)aa 1 ay 10 gün sonra gelebilir yani 3.kitap.Süper
Yok :PTez elden bitirmenizi umalim o halde. Merakla bekliyoruz.Spoiler: Göster
Olsun siz yapında geç olsun yine alır okuruz Sayın Mit.
İhsan Bey sizin özenli çeviri çalışmalarınız başkalarına örnek olur ,bizlerde daha iyi daha özenli çevirileri okuma fırsatına erişiriz.Kolay gelsin.
Now Loading: Centilmen Piç Serisi 3 - Hırsızlar Cumhuriyeti.
Not: Çok iyi başladı. Özlemişim! <3
İkinci kitabı bitireli yarım saat falan oldu ve şans o ki ilki birinci dönemin vize zamanına ikincisi de ikinci dönemin vize zamanına denk geldiği için ara vere vere okumak zorunda kaldım :( Özellikle ayarlasam böyle olmazdı ya :D O yüzden fazla ayrıntılı bir yorum yapamayacağım seri hakkında. Ama ilk kitabının daha iyi olduğunu düşünüyorum tabii aslında iki kitap da çok iyi.Spoiler: Göster
Arkadaşlar bu seriye yönelik çok büyük ilgi var sanırım. Ben de dayanamayıp sorma gereği hissettim. Kesinlikle okumalı mıyım?
Bahsettiğin iki yazar favori yazarlarım olduğuna göre okumalıyım sanırım :)
Bugün sipariş vermeyi düşünüyorum. Alırsam belki beğenirim bilemem. Ama bunun yerine otostopçunun galaksi rehberini de alabilirim.Bahsettiğin iki yazar favori yazarlarım olduğuna göre okumalıyım sanırım :)
İki yazarla pek alakası yok bence. Özellikle yazım tarzının. Seversin ama beklentini çok yüksek tutmamanı tavsiye ederim.
Kitap kötü değil, sadece serinin en kötüsüydü. Anladınız siz onu :) Benden 4 puan aldı. Okuyun okumayın demiyorum, kesinlikle okuyun ama ilk 2 kitaptaki gibi şeyler beklemeyin. Bu kitap biraz farklı. Ve ayrıca Sabetha! Senden nefret ettim!!!
Serinin bu kitabının en önemli özelliklerinden biri iki kitaptır merak ettiğim karakter Sabetha'ydı. Malum, kendisi biricik Locke Lamora'mızın hayatının aşkı. Çok güçlü, sağlam, ne istediğini bilen, zeki bir karakter bekliyordum haliyle. Ama bütün bu beklentiler hüsran oldu. Böylesine saçma sapan bir karakter yerin dibine batsın! Yani Sabetha'ya o kadar kızgınım ki anlatamam. Keşke hiç ortaya çıkmasaydı da bende beklentilerimle kalsaydım...
Gerçi bana kitapta en büyük hayal kırıklığını yaşatan Sabetha oldu. Yazar sanırım hayatının bir döneminde tipik bir Türk kızı ile vakit geçirme talihsizliğini yaşamış olacak ki bu deneyim yazarlık kariyerini bile etkileyecek düzeyde onu etki altına almış. Görmüş görebileceğiniz en nazlı, en korkak ve en kararsız bir kadın rolü verilmiş Sabetha'ya. Karaktere verilen gücü de törpülüyor haliyle ona biçilen bu rol. En nihayetinde de okuyucularda ilerleyen kitaplarda Sabetha'yı görmeme isteğini adeta kamçılarcasına bir istek uyandırıyor onu okumak. Şahsen Sabetha bir çatıdan düşüp ölse "Aa Sabetha'mı ölmüş?" diyecek kadar bile üstünde durmam.
Ardından gelen "tipik bir Türk kızı" hakaretiyle çok da takılmaması gereken bir yorum olduğunu düşündürdü.
Ardından gelen "tipik bir Türk kızı" hakaretiyle çok da takılmaması gereken bir yorum olduğunu düşündürdü.
En çok takıldığım noktalardan biri de o oldu. Çünkü bu yorumların ikisinin de sahibi bayan. Hayret etmemek elde değil.
Ve Gürkan fabrika ayarlarına döner :) Şaka bir yana, yazarın kafasındaki fikirlerin seninkiyle uyuşmaması bir seriyi bıtakmak için ilginç geldi ilk başta. Bu işte bir yanlışlık var dedim. Sonra aklıma Drizzt ile Salvatore geldi ve sustum :PHa ha, valla abi inan sevmeyi çok istedim ama olmadı. :D
Yine de seriden ne bekliyordun, beklentin neydi çok merak ettim doğrusu
Bir de çeviri var. Bir mütercim tercümanlık öğrencisi olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki mükemmel bir çeviriydi. Bunlar sahalarda görmek istediğimiz çeviriler. Gerçi söz konusu İthaki olunca başka türlüsünü beklemek yanlış olurdu. Küfürler ve hakaretler yerinde çevrilmişti. ('götoş' gönlümüzde bir numaralı çeviri)
In 2012, the Gollancz catalog stated that the first book of the series had been “optioned for television.” In May 2014, writer Ryan Condal was reported to have said at an event in Santa Fe that he is working on a pilot script for a TV series based on the novel. When asked about the rumor, Scott Lynch wrote “I can neither confirm nor deny the denial or confirmation of anything potentially requiring denial or confirmation.”
Sonunda 3. kitabı okuyorum. Henüz bitiremedim, üçte ikisine falan geldim ama Sabetha'dan ne kadar nefret ettiğimi söylemek için daha fazla bekleyemedim. Hem bu iyi bir "kötü adam"ın sinirime dokunması gibi de değil. Sevilmesi için yazılmadığını tahmin edebiliyorum, zira Scott Lynch karakter yaratmakta hiç de fena olmadığını gösterdi şimdiye kadar. Yine de amacına dair pek bir fikrim yok. Kötü yazılmış değil ama kasten böyle yazmadığına da inanmam çok zor. mit'in paylaştığı yorumlara kısmen katılıyorum açıkçası. Başka bir karaktere benzetmeye çalışınca aklıma ilk Kralkatili'ndeki Denna geliyor, kitaptaki yerleri ve karakterler benziyor bence ama Sabetha kesinlikle çok daha sinir bozucu. Keşke ölse diye beklemedim değil, hala da bekliyorum.
Bunun dışında kitabı okuduğum yere kadar beğendim, işler henüz pek istediğim kadar karışmamış olsa da karakterleri bile özlemişim. Her 20 sayfada bir kitabı duvara fırlatasım gelse de serinin bir parçası olması bana yetti, keyif aldım.
Götoşun orijinal kitapta karşılığı ne?
Götoşun orijinal kitapta karşılığı ne?
Hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz :) Kutuyu açmadan önce iyi düşünün. Sorumluluk size ait.Spoiler: Göster
Çevirmen bu kelimeyi başka karakterler kullandığında da aynı şekilde, "götoş" olarak çevirmişti. Ama ben onu sadece Locke'a özel bir kelime haline getirme hakkımı kullandım. Çok hoşuma gitti çünkü, çok yakışıyor Locke'a ve karakterine :) Çevirmen de kabul etti sağ olsun.
Tabii, sonuçta birebir çeviriden ziyade "Türkçeleştirme" yapıyoruz.
Çeviri ve editörlükle ilgili daha fazla sorun varsa şu başlığı kullanabilirsin:
Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları (http://www.kayiprihtim.org/forum/okududhunuz-kitap-ve-ceviri-notlary-t18046.0.html)
Böylece hem kitapla ilgili yorumların arasında kaynamaz hem de konuyu fazla saptırmamış oluruz :)
"Rothfuss'a bağlamak"Ya İhsan abi çok sevdim bu terkibi. Kullanırım ben bunu. :) Misal: "Söyle ne söyleyeceksen, Rothfuss'a bağlamanın alemi yok."
Serinin sadece ilk kitabını okudum. Kitabı beğenmeme rağmen seriye devam etme isteği gelmedi içimden ki zaten buraya yazılanları okuduktan sonra "iyi ki devam etmemişim" dedim açıkçası.
Kitabın çevirisi şu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında en iyi çeviriye sahip olanlardan biriydi.
Serinin sadece ilk kitabını okudum. Kitabı beğenmeme rağmen seriye devam etme isteği gelmedi içimden ki zaten buraya yazılanları okuduktan sonra "iyi ki devam etmemişim" dedim açıkçası.
Kitabın çevirisi şu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında en iyi çeviriye sahip olanlardan biriydi.
...Bana daha çok sonradan düşünülmüş, politik doğrucu olmak adına yedirilmiş bir şey gibi geldi. Bu aralar çok moda ne de olsa. Çünkü ilk kitapta çapkınlıklarına kaç kere şahit oluyor, erkeklikleriyle ne kadar övündüklerini hep görüyoruz...
Bu adam bu kitapları ne zaman yazacak o da merak konusu, 4. kitabı erteliyor her yıl.
Editörü olarak teşekkür ederim :) Çevirisi için bayağı uğraştık ama böyle güzel yorumlar alınca gerçekten de değdi diyorum her seferinde.
Devam kitapları için de, ilk kitabın atmosferinden yoksun olsalar da yine de iyi olduklarını, okurken eğlendirdiklerini düşünüyorum. Belki bir gün şans verirsiniz.
Bir de editörü olduğunuzdan bir sorum olacak, dördüncü kitabın ismi (Thorn of Emberlain) için neden Emberlain Tahtı ismini makul gördünüz? Kitap içeriğine dair bizim henüz bilmediğimiz bir şey mi biliyorsunuz? Tamam çevirisi biraz zor olacaktır ama zaten ilk iki kitapta Locke'tan birçok kez Camorr'un Belası diye bahsedildi ve üçüncü kitapta da küçük bir çevirmen notuyla işin ne olduğunu (Sabetha - Rose of Marrows, Locke - Thorn of Camorr) öğrendik. Kitabın ismi açıklandığından beri kafamı kurcalayan bir detay oldu açıkçası.
Dördüncü kitabın adıyla ilgili henüz kesinleşmiş bir şey yok. Çeviri ve editörlük (özellikle de editörlük) sırasında pek çok şey değişebiliyor. Ben olsam "Emberlain'in Belası" diye çeviririm kitabın adını mesela :) Ki şimdiye dek iki kere öyle yaptık zaten:
http://www.kayiprihtim.org/portal/2015/03/12/centilmen-pic-serisinin-dorduncu-kitabinin-kapagi-belli-oldu/
http://kayiprihtim.com/haberler/2017de-yurtdisinda-cikacak-kitaplar/
Siz nerede gördünüz/duydunuz bu ifadeyi? :)
Ama dediğim gibi, daha çevirisi bile yok ortada. Ve Lordmuti'nin de dediği gibi yazarın bizim bilmediğimiz ama yayınevinin haberdar olduğu bir kelime oyunu olabilir orada.
"Thorn of Camorr", "Camorr'un Belası" olarak çevrildiğine göre -ki bence gayet başarılı bir çeviri- bunun da "Emberlain'in Belası" olarak çevrilmesi mantıklı olur. Gerçi içeriğini bilmiyorum kitabın, ama "Thorn of Camorr"dan yola çıkarak konmuş bir isim olduğu belli. Aynı zamanda diken anlamına geldiği için bazı kelime oyunları kaçabiliyor olsa da bunları tam olarak korumanın da bir yolu yok. Önceki kitaplarda bununla ilgili dipnot da vardı yanlış hatırlamıyorsam.
İthaki'nin instagram sayfasında çok net bir şekilde gördüğümü hatırlıyorum ama araştırmalarım sonucunda öyle bir şey bulamadım. Hafızam bana oyun oynamış olsa gerek. Benim hatam.
Bununla ilgili dipnot üçüncü kitaptaydı. Cihan'ı bilmiyorum ama Locke'un lakabını "Camorr'un Dikeni" olarak düzeltmediğim için o anda çok pişman olmuştum :D Neyse, bela da güzel. Efendi Bela, Efendi Diken'den daha iyi.
katılıyorum ilk kitabı okuduktan sonra bende böyle hissetmiştim evet tatmin oldum ama devam etme hevesi oluşmamıştı. Elimdeki kitapları bitirip boşta kalınca okurum dediğim kitapların arasında serinin diğer kitapları haala bekliyor :D
bu arada çeviri için bende gerçekten tebrik ederim çok uzun cümleler vardı bazılarını iki defa okuduğumu biliyorum çevirisi zor olmuş olmalı
Bana göre brandon sanderson la scot lyan çok farklı yazar ban kalırsada aynı şekilde hikayeyi çok fazla uzatan ve boğan bi yazar brandon sander neyse kitaba gelicek olur tam anlamıyla mükenmel ve yazar ters köşe yapmayı gerçeten iyi biliyor aynı şekilde okuyucuyu keyiflendirmeyide kitap tek kelimeyle kusursuz ve etkileyici