Kitaplığımın bir köşesinde unutulmaya yüz tutmuş bir kitabı okuyorum, yani kendi kitaplığıma göre unutulmaya yüz tutmuş, çok gerilerde kalmış, ''beni oku, beni oku!'' diye bağıran bir kitap. Her ne kadar Anne Rice'ın dışındaki vampir türleri ile uğraşan yazarları beğenmesem bile bunu beğendim, baktığımızda gözümüze bir vampir ordusunun içinde barındığı bir kitap gibi geliyor, fakat vampirler yok! -Evet, evet var fakat öyle fazla abartılı değil. Paranormal'i okumaktayım, Uluslararası Tecrit Ajansı için çalışan bir kızın başından geçen olayları anlatıyor kitap, paranormal yaratıkları kovalıyor, yakalıyor. Hatta kitabın ilk sayfalarında yolu İstanbul'a düşüyor bu arkadaşın. Türklerle ilgili güzel şeyler yazıyor merak etmeyin. Kitapta beni sinir eden en büyük şey yine, iki erkek arasında kalan genç kız modeli oldu, nedir bunlardan çektiğimiz diye söylendim. Çerez bir kitap olarak bakıyordum fakat ilk kez böyle bir tarz okuduğum için (Anne Rice dışında) biraz zorlandım diyebilirim.
Sonuç olarak okudum bitti ve kitaplığımdan bir kitap daha eksilmiş oldu, devamı çıkmış ama almayı düşünmüyorum sanırım. Bu tarzı beğenen arkadaşlar varsa okumalarını öneririm, biraz sıkılabilirler. Okumazsanız da pişman olmazsınız, daha iyi kitaplar okunabilir.