Ancak çoğu fantastik eseri derinlemesine incelediğinizde çoğunun kutsal kitaplardan, mitolojilerden, efsanelerden, destanlardan, tarihteki önemli olaylardan, önceki belli başlı yapıtlardan (vesaire vesaire...) yüklüce etkilendiğini görürsünüz.
İddiayı desteklemek için hemen kutsal kitaplardan destek alalım. Eski Ahit'in Ecclesiastes 1:9(Vaiz diye çeviriliyor genelde ve Hz. Süleyman ya da Kral Süleyman tarafından yazıldığına inanılır) isimli kısmında dendiği gibi.
Quid est quod fuit? Ipsum quod futurum est.
Quid est quod factum est? Ipsum quod faciendum est.
Nihil sub sole novum.
Ne olduysa yine olacak.
Ne yapıldıysa yine yapılacak.
Güneşin altında yeni bir şey yok.
Fantastik kurgu yazarken gerçekten orijinal bir şeyler yazmak bence çok zor. Daifunka_vc'nin de dediği gibi çoğu kitap zaten benzer kaynaklardan besleniyor. Zaten Robert Jordan kitaplarını yazarken mitolojilerden, destanlardan farklı milletlerin gelenek ve göreneklerinden beslendiğini sık sık belirtmiştir. Şimdi biraz beyin jimnastiği yapacağım müsadenizle.
Kitaptaki Dune aşırmaları ayrıca "Suyum Senindir" anlayışı ile de kendini gösterir. Ayrıca çok eşlilik de "Dune" serisinde işlenmiştir.
Aiel ve Fremenlerin ikiside çölde yaşayan topluluklar ve su her iki toplum içinde hayati öneme sahip. Suyun bu kadar kısıtlı olduğu topluluklarda suya alışık olduğumuzdan fazla önem verilmesi ve suyun dini ve kültürel ritüellerin bir parçası haline gelmesi bence beklenen ve olması gereken bir durum. Eğeri çölde yaşayan topluluk fikrini ilk Frank Herbert bulmuştur derseniz o zaman itiraz etmem.
Çok eşlilik mevzusuna gelince Jordan bu konsepti Dune serisinden çalmış olabilir pek tabi ki. Ama ben biraz daha zorlama bir tahmin yapacağım. Adına Dünya denilen sıradışı bir gezegen var ve bu egzotik gezegenin bazı bölgelerinde çok eşlilik diye bilinen bazı garip gelenekler var. Jordan patenti Frank Herbert'e ait olan bu geleneği ondan çalmak yerine çok küçük bir ihtimal olsa dahi bu insanlardan almış olabilir. Biliyorum biraz zorlama bir tahmin ama idare edin.
"Kırılma" denilen olay "Ejderha Mızrağı"nın Afeti'ni andırmakta. Şer gibi görünen hayır olması nedeni ile.
Buna cevap vermek biraz güç ama deneyelim. Evet insanlığın büyük bir felaketle yüzleşip bu felaketten sağ çıkması. Bu tema o kadar nadir ki sanırım dünya üzerinde var olan mitoloji, efsane ve destanların yarısında benzer bir konu işlenmiştir. Tabi ikinci kısım biraz daha zorlayıcı. Biraz az bilinen bir kitap farkındayım ama Kur'an'da şöyle bir ifade yer alır "Sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır vardır. Siz bilemezsiniz, onu ancak ben bilirim." Tabi bu fikrin Ejderha Mızrağı'ndan çalınmış olma ihtimali daha yüksek çünkü Jordan'ın Arapça bildiğini sanmıyorum açıkçası ama kim bilir.
gerek "tek güç kullanan erkek" olması, gerekse aralarında büyümese bile ailer'e lider olmasıyla Rand karakteri "Muad'Dib" karakterinin kopyası olmuş.
Bir mesih ya da kurtarıcının bir topluluğun başına geçip, onlara liderlik ederek dünyevi ve uhrevi kurtuluşları için mücadele etmesi sanırım daha önce hiç bir dinde işlenmemiş bir konu.(Mesih diye bir şey buldum çok süper
) Bu sebeple bu bariz hırsızlığı savunmak için söyleyebileceğim pek bir şey yok.
Açıkçası söylenecek fazla söz yok bu devirde hırsızlık yapmadan yazmak zor. Gerçi Zaman Çarkı örneğinde olduğu gibi çaldığı parçalara kendinden de bir şeyler katarak güzel bir sentez(bana göre) yapılabiliyorsa, tüm yazarlar hırsızlığa devam etsinler. Benden daha bilge bir adamın da dediği gibi, "Gunesin altinda soylenecek yeni bir sey yok madem kimse hatirlamiyor, tekrar etmekte sorun yok."
Not:Eski Ahit'ten alıntıladığım kısmı İngilizce'den çevirdim. Çeviri yaptığın İngilizce metin aşağıda,
What is it that hath been? The same thing that shall be.
What is it that hath been done? the same that shall be done.
There is nothing new under the sun.
Bu arada eğer okumadıysanız Frank Herbert'in Dune serisini okumak için çaba sarfedin bence. Zaman Çarkı o seriden çok fazla şey çalmış olabilir belki ama çalmayı başaramadağı kısımlar da bir hayli fazla