Habertürk'ten Kerim Akça'nın film değerlendirmesini buradan okuyabilirsiniz:
Titanlar Harikalar DiyarındaHer biri 200 milyon dolar civarı bütçelerle üretilen Narnia filmlerinin sonuncusu “Narnia Günlükleri: Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu” adı altında yine o bol efektli ve fantastik evreni sevenleri tatmin edecek gibi. Öyle ki C.S. Lewis’in romanının sunduğu masal dünyasının alanındaki alt türlere açık hali ve çok yönlülüğü bir kez daha ispatlanıyor burada. İlk filmin fantezi-epik, ikinci filmin klasik peri masalı filmi dokusu yakalamasının ardından üçüncü eserin de ‘kılıç-büyü filmi’ alt türüne yakın durması, sözünü ettiğimiz evrenin ‘taşı toprağı altın’ kıvamında bir görünüme bürünmesine yol açıyor. Yakın dönemden örnek vermek gerekirse; “Titanların Savaşı” “Alis Harikalar Diyarında” ile birleşiyor diyebiliriz.2005’de C.S. Lewis’in romanından ilk kez sinemaya uyarlanan ‘Narnia Günlükleri’ damağımızda bir Harry Potter-Yüzüklerin Efendisi melezi tadı bırakmıştı. Buna karşın serinin 2008’de üretilen ikinci ayağının birazcık yaratıcılık yoksunu bir klasik peri masalı filmi denemesi sunmasının ardından, evrendeki son macerada soluğu ‘Şafak Yıldızı’nda alıyoruz.
Narnia evreninin çok boyutluluğu işine yaramışYanlış anlaşılmasın, bu bir gök cismi veya futbolcu lakabı değil. Narnia Ülkesi’ndeki geminin adı. İçinde Reepicheep adlı konuşan fareden tutun bir minatora, Prens Kaspiyan’dan tutun bizim ırkımızdan sayısız varlığı uzanan, bunun yanında çok çeşitli canlıları da bulunduran bir yaratım bu. Filmin akışını kuvvetlendiren de tam anlamıyla bu sözünü ettiğimiz gemi aslında.
‘Karayip Korsanları’ndan biri bu durumu görse ne der bilemeyiz. Ancak belli ki Lewis’in kalemi; ilk filmde fantezi-epike yaklaşan, ikinci filminde klasik peri masalı filmi izleri taşıyan Narnia evrenindeki üçüncü serüvende bu sefer kılıç-büyü filmi (sword-and-sorcerery film) alanıyla akraba bir eser kotarıyor. Bu da bir bakıma bu dünyanın ne kadar geniş ufuklara açık olduğunu ve sinemasal çeşitlilik sunduğunu kanıtlıyor.
Fantastik bir macera olarak anılabilirÖyle ki ilk filmde ‘aslan’ın beyaz cadı ile mücadelesine odaklanan ülkenin bir kısmına gitmiştik, ikincisinde ise Prens Kaspiyan gerçek dünyadan gelen çocukları koruduğuna tanıklık etmiştik. Burada ise deniz odaklı bir yol filmi iskeletine müdahil oluyoruz. Bu da fazlaca “Oz Büyücüsü”nün (“The Wizard of Oz”, 1939) dünyasını anımsatırken, varılan sonuçtaki sihirbaz figürü haricinde durum hiç de gözüktüğü gibi değil. Sadece her klasik peri masalı filminin kaynağındaki o eser, burada da bariz alıntılarla canlanmış belli ki.
Zira transparan deniz kızları, tek ayaklı hilkat garibeleri, görünmezlik pelerini takmış varlıklar, büyü kitabı, ejderhaya dönüşme, yedi lordun laneti gibi 50’lerin “Sinbad’ın 7. Yolculuğu” (“7th Voyage of Sinbad”, 1958) gibi B filmlerinde görmeye alıştığımız kavramlarla sarılmamış için çok da beklememiz gerekmiyor.
Bu durumlardan, figürlerden ya da mitolojik objelerden de Pamuk Prenses’ten Kral Arthur’a, Deniz Altında 20.000 Fersah’tan Medea’ya uzanan yoğun bir etki skalası çıkıyor karşımıza. Mitoloji, çocuk masalları ve edebiyat mercek altına alınıyor uzun lafın kısası.
“Beowulf” ile başlayan sürecin ‘masal filmi’ koluAslında burada daha çok İngiliz dramalarının Oscar yarışçısı yönetmeni olarak bildiğimiz Michael Apted da yaş ortalamasını yükseklere taşırken son yılların hakim alt türünün dünyasına girmiş. O da “Beowulf” (2007), “Mumya 3” (“Mummy 3: Tomb of the Dragon Emperor”, 2008), “Titanların Savaşı” (“Clash of the Titans”, 2010), “Percy Jackson ve Olimposlular: Şimşek Hırsızı” (“Percy Jackson & the Olympians: The Lighting Thief”, 2010) gibi örnekleri artan ve A sınıfınının içine dahil olan kılıç-büyü filmi.
Bu doğrultuda da bu son Narnia filmi için ‘kılıç-büyü filmi dokulu peri masalı filmi’ yorumu yapmak veya Tim Burton’ın bu olgunlaştırma hareketini ‘görkemli’ bir şekilde stüdyoların içine sokan“Alis Harikalar Diyarında”nın (“Alice in Wonderland”, 2010) izini sürdüğünü söylemek doğru olacaktır.
Dönemine ayak uydurmak önemli bir sinemasal duruşturEn kısa tanımıyla 2009-2010 sezonunda iki alanda üretilip en çok iş yapan Burton’ın filmi ile “Titanların Savaşı”nı birleştirdiği özeti çıkarılabilir “Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu” için.
Aslında bu durumun 2005’te ‘Yüzüklerin Efendisi’ hakimiyetindeki o alana kaymanın ardından fantastikteki bu 2007’de başlayan atılımı da 2010’da devreye soktuğunu özetlemesi, çok yönlü bir dünya ve zeki yapımcılarla karşılaştığımızı gösteren, gerçek bir gişe simsarının izleri olarak değerlendirilebilir.
Çocuklara uygun mesajlar, B filmi evreninin içinden bile sıyrılıyorÖyle ki sadece mitolojik yolculukların temelinde birleşen ‘görev verme’ güdüsünün fantastiğin burada birleşen her iki alt türünün de merkezinde mevcut olması gerekirken, bunun haricinde iki tabakalı akan bir olay örgüsü de eklemlenmiş.
Bunun devamında da aslında ana karakter akrabalarına kazık attığı için cezalandırılan kuzen tiplemesi. Onun metamorfoza uğramasının ise bir ‘Kuzenlerinle kavga edersen cezanı bulursun. Bu yaşta aileni bil!’ mesajını çocuklara uyarlamak için yerleştirildiği apaçık ortada. Yani her türlü yaş grubu bir çatı altında birleştiriliyor burada. Narnia evreni de tepeden tırnağa bir profesyonel B filmi zevki veriyor. Bunun yanında savaş karşıtı alt metinleri olduğunu da ekleyelim.
FİLMİN NOTU: 6