Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Su Bükücüm

Sayfa: [1]
1
Kurgu İskelesi / Ynt: « Melusina »
« : 04 Mart 2013, 13:18:42 »
Birinci ve ikinci bölümün üzerinde oynamalar yaparak yeniden ekledim, umarım beğenirsiniz. :D

2
Kurgu İskelesi / Ynt: « Melusina »
« : 10 Şubat 2013, 12:44:23 »
BerkeB yorumların için çok teşekkür ederim :) Yazdıklarınıza elimden geldiği kadarıyla uymaya çalışacağım :) Elimden geldiği kadar betimleme yapmaya çalışacağım. Zaten ben bu hikayeyi başka bir yerde daha yazıyorum, şimdilik sadece bölümleri kopyalayıp yapıştırıyorum :D Yorumunuzu mutlaka değerlendireceğim, ayrıca bundan sonra bölümleri okuyup üzerinde düzenlemeler yaparak buraya yapıştıracağım :D Ayrıca nickinizi çok beğendim :)

Gülbüyüsü sana da nasıl teşekkür etsem bilemiyorum :) Evet ben aksiyonlu sahneleri seviyorum ki bunu zaten sende iyi kimse bilemez :D Dediğin gibi kendime pay çıkaracağım ;D

3
Kurgu İskelesi / Ynt: « Melusina »
« : 09 Şubat 2013, 12:52:43 »
"Gizem kapıya çık, seni bekliyoruz." Telefonda söylediği ilk cümle bu olmuştu, zaman kaybetmek istemiyordu. Yol uzun sayılırdı, bir an önce yola çıksalar iyi olurdu.
"Yukarıya bak Mehmet." Gizem gülerek cevap verdi. Mehmet'in tepkisini merak ediyordu.
"Ne oldu, niye bakayım?" Şaşırmıştı, bir yandan da camı açmaya başladı.
"Dediğimi yap sen. Camı da açmana gerek yok, arabadan insen daha iyi olur." İyice şaşıran Mehmet arabadan indi. Yukarıya bakmasıyla Gizem'e söylenmesi bir oldu.
"Ne yapıyorsun sen orada?" Gizem kıkırdadı. Kestane kahvesi saçlarını geriye doğru atarken sorusunu cevaplamaya başlamıştı. Bu sırada merak eden diğerleri de arabadan inmeye başladı.
"Sizi bekliyorum. Telefonu kapat istersen, fazla yazmasın." Gülmeye başladı. Mehmet'ten sonra inen Hazal da şaşırmış, ona bakıyordu. "Daha önce hiç mi uçan birisini görmediniz?"
Gerçekten de şaşırılacak bir durumdu. Ateşten oluşan dört tane kanat, onu rahatça havada tutabiliyordu. Bu kanatlardan üstteki ikisi, alttakilere göre daha büyüktü. Vücuduna belinden az bir şekilde temas ediyorlardı, ateşin iyice yoğunlaştığı kısımlar saçlarına veya üzerindeki yeşil elbisesine zarar vermeyecek kadar uzaktaydı.Bu görünüşüyle masallardaki perileri andırıyordu.
"Hadi in artık, gidiyoruz!" dedi Hazal uçan arkadaşına. Gizem de zarif bir manevrayla yere indi, arabanın sol arka kapısını açarak koltuğa oturdu. Dışarıdaki diğer arkadaşları da arabaya binmişlerdi. Hilal konuşmadan zor durmuştu.
"O zaman yola çıkabiliriz."

4
Kurgu İskelesi / Ynt: « Melusina »
« : 07 Şubat 2013, 20:57:34 »
Hoşbuldum :D Yorumun için çok teşekkür ederim :)

5
Kurgu İskelesi / Ynt: « Melusina »
« : 07 Şubat 2013, 20:42:46 »
Bütün takım bir araya gelmişti. Madalyaları takılacaktı, o yüzden tüm öğretmenler de etraflarına toplanmıştı. Hava büyüsü öğretmeni konuştu ilk önce.
"O kadar güçlü bir hortumun başkalarına zarar vermeyecek şekilde kontrol edilmesini hayatımda sayılı kez gördüm. Çok güçlü bir büyücüsün, tebrik ederim."
"Teşekkür ederim hocam, sizden ders almasaydım yapamayacağımı biliyorsunuz." Gizem bu sözleri söylerken gülümsüyordu.
"Diğer arkadaşlarını da unutmamak lazım, hepiniz çok iyi çalıştınız. Böyle bir grup kazanmayı hak ediyor." Bu sefer de ateş büyüsü öğretmeni konuşmuştu. "Artık madalyalarınızın takılması için kürsünün yanına geçmelisiniz."

« 2 Saat Sonra »

Okuldan çıkmış, caddede yürüyorlardı. Boyunlarında madalyaları parıldıyordu, en çok dikkat çeken ise Gizem'in altın madalyasıydı. Tüm sınıf arkadaşları onların yeteneklerine hayran kalmışlardı. Büyücülük, çoğu kişide bulunmayan bir yetenekti. Bu yetenekleri kullanabilenler ise genelde bir tür büyücülüğe sahip oluyorlardı. Bazı güçlü büyücüler, birden fazla büyücülük türünü de kullanabilirlerdi. kullanabilirlerdi. Gizem de bu kişilerden biriydi. Hava, ateş, toprak ve ışığın yanında enerji büyücülüğünde de ustalaşmıştı. Bu yüzden çok özel biriydi. Yeteneklerini küçük yaşlarda keşfetmiş, okulunu bitirdikten sonra da büyücülük akademisine kayıt olmuştu. Buradaki en güçlü büyücü olmayı başarmıştı.
Grup, bir süre sonra yakınlarda bulunan bir parka girdi. Boş olan tahta banklara oturdular, plan yapacaklardı. Takımdaki ateş büyücüsü Volkan, kendi planını arkadaşlarına anlatmaya başladı.
"Bugün yeterince yorulduk, zaten fazla zamanımız da kalmadı. O yüzden bugünü saymazsak iki günlük tatilimiz var. Bana göre yarın-" Gizem onun sözünü kesti.
"O zaman yarın plaja gidelim. Senin planın da pazar gününe kalır, ha?"
Geri kalan dört kişi aynı anda "Olur!" cevabını verdi. Gizem havalı bir şekilde konuşmasını sürdürdü. "Bu kadar plaja gitmek istediğinizi bilseydim daha erken bitirirdim maçı."
Hava büyüsünde ustalaşmış olan Hilal konuşmaya katıldı. "Bir açıdan iyi oldu bugün olmaması, Hazal yarına kadar elbisesini anca seçer."
"Zaten aynanın karşısına geçip yarım saat makyaj yapan benim, değil mi? Bana diyene bak." diye cevap verdi kardeşi ona. Kardeşler çoğu zaman atışırlardı ama birbirlerini çok sevdikleri her davranışlarından belli olurdu.
"O zaman yarın 10:30'da herkes hazır bir şekilde beni beklesin. Ben sizi alırım." diyerek kardeşleri tartışmasını baştan önledi toprak büyücüsü olan Mehmet. Takımda oynamamasına rağmen çok güçlü bir büyücüydü.
Plan yapılmıştı. Vedalaştıktan sonra herkes evlerine doğru yola çıktı. Çok yorucu bir gün geçirmişlerdi, hepsi bir an önce dinlenmek istiyordu.

6
Kurgu İskelesi / « Melusina »
« : 07 Şubat 2013, 20:37:00 »
"Hazır mısınız?" Hakem iki rakip takımın oyuncularına seslenmişti. Beklenen cevap gelmekte gecikmedi. "Hazırız." Hakemin sesi tekrar duyuldu. "O zaman başlıyoruz." Oyuncuların etrafı beyaz bir enerji akımıyla sarıldı. Hakemin sesi son kez duyuldu. "Başla."
Hepsi saldırıya geçti. Yeşil takımın en önünde duran oyuncu, mor takımın oyuncularından gelen büyülere karşı koymaya çalışıyordu. Önüne ateş topları yağmasına rağmen kaya parçalarından sağlam duvarlar oluşturarak kendini koruyordu. Arkasındaki iki oyuncu ise saldırıyorlardı, biri rakiplerine güçlü hava dalgaları yolluyor, diğeri ise ateş toplarını ustalıkla kontrol ederek gönderiyordu. Takım makine gibi çalışıyordu. Ama en arkadaki oyuncu pek bir şey yapmıyordu, sadece bir-iki büyüye karşı koyuyordu. Odaklanıyor muydu, yoksa öylece duruyor muydu belli değildi. Ama üç kişi bile bu takım için yeterliydi. İzleyiciler şaşkınlıkla en arkadaki oyuncuya bakıyorlardı. Turnuvanın en iyi oyuncularından biri olan kız ne yapıyordu böyle?
Biraz sonra hepsini şaşkınlık içinde bırakan bir şey oldu. En arkadaki gözleri kapalı kızın avuçlarının altından turuncumsu ışıklar saçılmaya başladı. Bu bir hava büyüsüydü. Ellerini avuç içleri yukarı gelecek şekilde iki yana açtı. Karşı takım ataklarını yavaşlatmış onu izliyorlardı. Kız birden saldırmaya başladı. Mor takım hızlı bir toparlanmayla kızın onlara gönderdiği bir kaç kaya parçasını büyüleri savurdu, ama hataya düşmüşlerdi. Yeşil takımın önünde bir hortum oluşuyordu, ama onları savuracak kadar güçlü bir hortum değildi bu. Mor takımın sağında bulunan oyuncu ateşten üç tane bıçak oluşturarak onlara doğru fırlattı. Oyuncular kenara açılmışlardı, hortumun önü açıktı. Ateş bıçakları hızla hortuma yaklaşıyorlardı. Herkes ne olacağını beklerken bıçakları hortumun etrafında bir-iki kez döndükten sonra bıçaklar yeşil takımın ateş büyücüsüne doğru gitmeye başladı. Seyirciler "Kontrol edemedi." diye düşünmeye başlamışken yine ağızları açık kaldı. Güçlü büyücü, bıçakları ilk oluşturan kişiye doğru savurmuştu. Üç bıçağın ikisi isabet etmişti, zırhı güçlü olsa da zavallı  büyücü yere yığıldı. 3 rakip kalmıştı. Bu arada kız hortumu dağıtmış, diğerlerini oyalıyordu. Bir kaç hava dalgası gönderiyordu onlara. Tek başına bir ordu gibiydi neredeyse. Takım arkadaşlarının da ondan geri kalır yanı yoktu, hepsi çok iyi büyü kullanıyorlardı. Son bir oyuncu kalmıştı yere yığılmayan. Yeşil takımda ise iki kız kalmıştı, ama biri çok yorulmuştu. Yere yığılması an meselesiydi.
Morlu oyuncu gözlerini kapattı, bir süre sonra sonra gözlerini açtı. Ellerinin altında kırmızı ışıklar oluşmaya başlamıştı. Hızlı bir şekilde iki elini öne doğru getirdi, diğerlerinden daha büyük bir ateş topu oluşuyordu. Oluşan ateş topunu bir tekme ile yeşil takımın sahasına gönderdi. Ateş topu isabet etmişti, yorgun oyuncu yere yığıldı. İki takımda da bir kişi kalmıştı. Mor takımın yeneceğini düşünenler daha çoktu, ama bu kızın moralini bozmaya yetmemişti. Aklına bir fikir gelmişti, aynı anda iki büyü birden yapmak! Biraz zor bir şey olsa da bunu başarabilirdi. Sağ elini havaya kaldırdı, elinden yeşil ışıklar saçılıyordu. Tabi bu arada karşı takımın oyuncusu boş durmuyor, saldırıyordu. Yetenekli büyücü gelen sihirleri de savuruyordu. Sol elini sıkmaya başladı,  kırmızı ışıklar saçılırken etrafında bir ateş kalkanı oluştu. Mor takımın büyücüsünün sihirleri bu kalkanı delemiyordu. Sol elini açıp havaya kaldırdı, bu ise turuncu ışıklı bir hava büyüsüydu. Kalkanın etkisi dağılırken sağ eliyle arenanın arkasından bir kayayı havaya kaldırdı, rakibine karşı fırlattı. Sol eliyle ise bir hava kütlesi gönderdi, önce kaya sonra ise rüzgarın çarpmasıyla rakibi savunma yapamamıştı. Kaybedeceğini anlayan oyuncu son bir gayretle güçlü bir enerji büyüsünü fırlattı karşısındaki güçlü büyücüye. Kız ise hiç bir şey yapmadı. Sihir tam kendisine çarpacakken eliyle tuttu, hızla rakibine doğru yolladı. Zavallı oyuncu kendi sihrinin kendisine çarpmasıyla yere yığılmıştı.
Etraftaki enerji akımı kaybolduktan sonra hakem arenaya çıktı. Ardından bağırdı.
"Okul turnuvasının galibi, Yeşil Takım!"

Sayfa: [1]