Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: John Logan, Dante Harper, Jack Paglen (Hikaye), Michael Green (Hikaye)
Türü: Bilimkurgu, Gerilim, Korku
Başroller: Katherine Waterston (Daniels), Michael Fassbender (David/Walter), Danny McBride (Tennessee), James Franco (Branson) ve Carmen Ejogo
Imdb Sayfası: LinkWeb Sitesi: LinkGösterim Tarihi: 12 Mayıs 2017
Koloni gemisi Covenant, çiftlerden oluşma yolcularıyla beraber çıktığı uzun yolculuğun sonuna gelmiştir. Dünya'dan çok uzakta, insan yaşamına elverişli gezegene kazasız belasız varabilmiştir. Gemi mürettebatı tüm hazırlıklardan sonra gezegeni keşif için yüzeye inerler. Karşılaştıkları manzara, el değmemeiş cennet izlenimi uyandırır. Küçük keşif gezileri sırasında, Dünya'dakine benzeyen buğdayımsı bitkilerle bile karşılaşırlar. Keşiflerinin tatlı sürprizleriyle araştırmalarına devam ederler. Cennetten kopmuş gibi gelen mnazaranın ortasında, araştırma ekibinden Daniels'ın dikkatini bir şey çeker; sessizlik. Enfes manzara, ne kuş, ne böcek, ne de hayvan sesleri eşlik etmektedir. Ekibin araştırması esnasında sessizlik bir uyarı gibi sürerken yeni keşiflerde bulunulur. Ekip yeni bulguları anlamaya çalışır. Sessizliğin ardındaki dehşetin de ortaya çıkmasına az bir zaman kalmıştır.
Fragmanlar:Teaser FragmanFilmden Kısa BölümUyarı: Fragman, filmi izlemeden önce çok fazla şey bilmek istemeyen izleyiciler için fazla ayrıntı içerebilir.
İlk FragmanTV Spot RunPrayHideTake Me HomeAfişler:KaçSaklanAlien: CovenantFilm Gösterime Girmeden Önce Beklentilerim ve Tahminlerim: Ridley Scott'ın uğruna yönetmen Neill Blomkamp'ın (Distric 9, Elysium, Chappie) Sigourney Weaver'lı Alien projesini belirsiz bir tarihe ertelettiği proje. İlk ismi
Alien: Paradise Lost olarak açıklanan Alien: Covenant, ilk Alien filminin öncesinde, geçiyor. Alien serisi boyunca gizemini koruyan The Pilot (ya da diğer adıyla Space Jockey) ve gemisi ardındaki sır perdesini aralayan -ve yeni sorular getiren- 2012 tarihli Prometheus'un da devam filmi olma özelliği taşıyor.
Prometheus filmi yapım aşamsındayken, Ridley Scott, The Pilot ve gemisinin kökenlerini açıklayarak Alien evreni içerisinde yeni alanlara yelken açmaya niyetlenmişti. Filmin ismi bile Alien değildi. Aynı evrende yeni bir seri olacağı sinyalleri veriliyordu. Prometheus gösterime girdikten sonra gelen yorumlar biraz karışıktı. Beğenen tam beğeniyor; beğenmeyen yerden yere vuruyordu. Bazı yorumlar Prometheus'un bir Alien filminden bekleneni veremediği yönündeydi. Bu eleştirileri haksız bulmuştum. Alien evreninde geçen farklı bir film olacağı belirtilmişti. Ben de o beklentiyle izlemiştim. Odak noktasının yaratık olmadığı, biraz daha varoluşsal duran bir Alien filmiyle karşılaşmıştım. Evet, Xenomorph yoktu. Yine de seri için yabancı olmayan formüllerin uygulandığını düşünmüştüm. Olaylar yavaşca gelişiyor; karakterler minik yarıntılar eşliğinde tanıtılıyor; kırılma anından sonraysa herşey ardı ardına patlak veriyor; alt metin hikaye akışındaki ayrıntılardan veriliyor; yeni yaratık tasarımlarıyla karşılaşıyorduk. Seriye aşina biri olarak bu evrende açılan yeni sayfayı biraz garipsemiştim. Garipsediğim konunun kendisiydi; sunuluş biçimi değil. Garipsediğim konularda kendini ifade edişi, yine Alien serinde alışık olduğum biçimde verilmişti. Hikaye, ebeveynin rızasını ve sevgisi almaya çalışan çocuğun karşısında, kendinden olan çocuğu ret eden ebeveyn teması içeriyordu. Filmde verilmeyen çalışılan ebeveyn yaratan ile çocuğu yaratılan ilişkisi bunun üzerinden yürüyordu. Noomi Rapace'in canlandırdığı Elizabeth Shaw'ın mücadelesini izlemek keyifliydi. Bu konudaki kurgusal teorisi ve teorisi etrafında verdiği ayrıntılar öne çıkıyordu. Geriye kalan kısımlarda oluşan aksaklıklarsa filmi baltalıyordu. Sıkıntısı, formulü uygularken kafada soru işaretleri yaratacak hamlelerde bulunmasıydı (Bilmediği ve yılana benzeyen organizmaya kedi muamelesi yapan bilim insanı gibi). Minik aksaklıklar ve tuhaflıklar tek başlarına affedilebilirdi belki. Filmi bütün olarak ele alıncaysa dikkat çekmemeleri imkansız hale geliyordu. Filmin yükselip tökezlediği durumlar eşliğinde Alien evreni genişletilmeye çalışılmıştı. Benim için tadında bir filmdi. Felaket kötü de değildi, başyapıtta (beğendiğim filmin illaki başyapıt olmasına da gerek yok zaten). Sonraki filmin Alien formulünden daha da uzaklaşmasını bekliyordum. Filmin dikkat çekmeye çalıştığı konu ve filmin sonu, bende bu beklentiyi oluşturdu.
Ama Sir Ridley Scott ne yaptı? Prometheus 2'de Alien serisinin bilinen temalarına geri dönüş. İsminin bile Prometheus 2 olmadığı bir geri dönüş. Kızgın mıyım? Hayır. Şikayetim yok. Kafamı kurcalayan şey, ilk filmde başka denizlere yelken açmaya çalışıp, devam filminde bildiği denizlere göre hareket etmesi oldu. 1979'daki ilk Alien filmiyle bağlantıyı koparmamak için mi böyle yaptılar? Prometheus'un Alien'dan farklı olduğu eleştirileri yüzünden mi oldu? Açılan yeni sularda Alien markasının zarar göreceğinden korkuldu da bilindik sulara geri dönüldü? Ridley Scott'ın ve yapımcıların kafalarında hangi tilkiler dönüyor; anlatmaya çalışsalar bir sonraki Alien projesinde o cevaplarda hükümlerini yitireceklerdir gibime geliyor. Baştan da dedim ya; ne kızgın ne şaşkınım. İstediğim Alien evreninde geçen yeni bir film. Alien: Covenant'te o yeni film.
Yazıyı paylaşmadan önce biraz daha düşünme fırsatım oldu. Sir Ridley Scott'a haksızlık ettiğimi düşünmeye başladım. Düşünmeye sevk edici ayrıntılar vermede usta isim. İlk Alien ve Blade Runner bunun ispatı. Prometheus'un zayıf tarafı mesajını vermedeki sıkıntıdan kaynaklanmıyordu. Oradaki ebeveyn çocuk ilişkisi üzerine yaratmak için yok etmek gibi Alien serisiyle gayet örtüşen alt metinler eklemesi pek güç olmayacaktır. İlk Alien'ın başarısı, varoluş gibi ağır felsefi konulara değinmesi değildi. Yoruma açık ayrıntılar barındırıyordu. Annelik, doğum ve hayat verme temaları tersyüz edilerek korku temalarına dönüştürülmüştü. İnsanlar falllik objesinin ölümcülleştiği bedene sahip bir canavarın tehdidi altındaydılar. Güven duygusu içermesi gereken herşey insanlar için güvensiz olanna dönüşmüştü. Bunlar filmin tekrar yorumlanıp değerlendirilmesini sağlıyordu. Bilimin hizmet ettiği kapitalizm eleştirisi olarakda yorumlanabilirdi, cinsel imaların bolca yer aldığı eril şiddet eleştirisi olarak da değerlendirilebilirdi. Alien: Covenant, Prometheus'un Alien evreninde açtığı yeni yolda ilerlerken gerilim ve korkuyu yeni mesajıyla birleştirebilirse başarılı olabilir.
Şu an için olmasından memnun olduğum ayrıntılara geleyim. Filmde dair gelen haberlerde, bir Alien filminde olmasını istediğim şeyler listesinden biri kesinleşmişti; yeni yaratık tasarımları. Zaten olmaması da düşünülemezdi. Dördüncü film Alien: Resurrection'daki yeni yaratık tasarımı pek hoş gelmemişti. Son filmdeyse, fanlarca yayınlanır yayınlanmaz yapımcıların isteği doğrultusunda kaldırılan resimlerdeki tasarımlar tatmin ediciydi. Fragmanda da ufaktan görücüye çıktılar. Farklı tasarımlarda olacak olsalar bile görsel aşinalıktan ötürü yaratıklardan ürkeceğimi sanmıyorum. Sorun değil; zaten onları görmek istiyorum. Alıştığımız Xenomorph'da geri dönüyor. Eskiyle yeni bir arada. Güzel, güzel.
Alien: Covenant'in teknik anlamda olduğu kadar tasarımsal manada da tatmin edeceğinden şüphe yok. Sir Ridley Scott'ın ve teknik ekibinin kusursuza yakın bir iş çıkaracağı kesin. O tarafta da bir sıkıntımız yok.
Gerlilip ve korkutmak şu zamanlarda zor. Özellikle görsel olarak az çok aşina olunan bilimkurgu figürüyle çalışılıyorsa, daha da yük biniyor olmalı. Her filmde yeni yaratık tasarımlarının olması bu sebeple önemli. Ama onunla yetinilmeye çalışılması büyük hata olur. Prometheus'taki çok fonksiyonlu sağlık kapsülünde geçen sahnenin gerilimi ve ondan sonraki koridor anı tatmin ediciydi. Aslında, Shaw'ın tek başına mücadele verdiği anların genelini beğenmiştim. Sir Ridley Scott'tan yine bu türden, minik sürprizlere
gebe gerilim sahneler bekliyorum. (Alien serisine ait bir filmi anlatırken
"gebe" kelimesini kullanmak? Hayır dileyip şerle karşılaşmayı dilemek gibi bir şey bu.)
Filmdeki insanlar silahla donatılmış. Yaratık sayısı da birden fazla olacak. Alien ile Aliens karması gerilim-aksiyon sahneleri oluştumak için ortam müsait. Belki Alien'lık ve Aliens'lık tarzda mini sahnelerle dolu olur? Daniels'ın fragmandaki kapışma sahneleri de oldukça heyecanlı geldi. Bu beklentim fazlasıyla karşılanacağa benziyor. Son fragmanla beraber genel beklentiler de olumluyken bu fırsatı lütfen kullanın Sir Ridley Scott.
Covenant gemisinde çiftlerden seçilme kolonicilerin olması ilk başlarda tuhafıma gitmişti. Fragmandaki duş sahnesi yüzünden, günümüzde de örnekleri verilmeye devamedilen teenslasher filmleri aklıma geldi. Bir grup genç, eğlenmek için gittikleri yerde acımasız katil tarafından birer ikişer öldürülmeye başlanır. Sir Ridley Scott b sınıfı yaratık filmleriyle teenslasher türünü bir potada eritmeye mi kalkışıyor acaba dedim. Amaçlananın bu olmadığına eminim aslında. Çiftlerden oluşan koloniciler konusuyla ile duşta sevişen çiftin saldırıya uğraması üst üste gelince benim hayalgücü fazla mesai yaptı. Kolonicilerin çiftlerden oluşması önemli. Yeni bir gezegende insan medeniyeti başlatılacaksa, aileler olmasa da çiftlerin oraya gönderilmesi gayet mantıklı. Son zamanlarda yaşanabilir olası gezegenlerin keşif haberleri geliyor. Marsa koloni kurma projeleri ara sıra haber oluyor. Yaşanabilir uzak gezegenler ve koloni kurma konusu gündemdeyken bu ikisinin karmasını filmin konusuna dahil etmek yerinde bir hamle olur. Ha, yaratıklarla dolu korku gerilim filmi içerisinde kullanılmaları ilginç tabii ki. İlgili konulara meraklıları sinema salonuna çekmişken, filmin türü, hayallerine ne derece zarar verir bilinmez.
Çiftler konusuna geri döneyim. Birbiriyle tanışıklığı olan ve aralarında belli bağlara sahip karakterlerin olması filmin korku ve gerilimine katkı sağlayabilir. İlk Alien'da, işini yapan sıradan insanları tanırız. Belanın içine istemeden çekilirler. Kabahatleri yoktur. Onara acırız. Çünkü ummadıkları ve üstesinden gelemeyecekleri bir tehditle yüzleşmek zorundadırlar. Onları, çaresiz durumdan kurtulmalarını umut ederek izleriz. Devam filmi Aliens'taki durumsa biraz farklıdır. Askerlerin kendilerinden eminlikleri, "Bakalım üstesinden gelebilecek misiniz?" alayıyla karışık bir merak uyandırır. Alien'daki gibi kurban konumundalardır. Oradaki işçilerden farklarıysa, çaresizlikten kurtulmalarını değil nasıl içine düşeceklerini izlemektir. Çaresizleşecekleri duruma nasıl ve ne zaman düşeceklerini beklemek önemlidir. Prometheus'taysa Alien ve Aliens'taki gibi gerilim ve korku yaratacak biçimde karakterleri bir şekilde önemsetecek itici güç azdı. Anakarakterler haricindekiler ilginç özellikleri göstererek öne çıkıyordular (astronot giysisinde ot tüttüren araştırmacı mesela). Başlarının belaya girmesini önemsetecek derecede ilgiyiyse çekmiyorlardı. Covenant ekibindekilerin Dünya'yı yeni hayatlar kurmak için terk etmiş çiftler oluşturmasıysa, repliği olmayacak karakterlerin bile seyirci üstünde acıma ve endişe duygusu oluşmasını sağlamaya yarayabilir. Birbirleriyle bağları olup önemseyen insanlardan oluşma bir topluluk söz konusu. Bu karakterlerin tehdit altında olmaları, önemsedikleri kişileri kaybetmeleri, tehdit altında güven bağlarının sınanmasını izlemek filmin ihtiyacı olan gerilim ve korkuyu sağlamada yardımcı olacaktır. Boşuna ağlamayacaklar, yanlış kararlar vermeyecekler. Ruh eşleriyle cennette yaşamayı umarken cehennemle karşılaşan insanlarla empati kurması güç olmayacaktır. Sir Ridley Scott ve senaryo ekibinin bunu düşünerek, hikayeye yuva arayan kolonicileri kattığını düşünüyorum. Bundan düşündüğüm biçimde faydalanılamazsa ve gösterime girdikten sonra beğenilmezse, gelecek bazı yorumların içerisinde, benim teenslasher benzetmemi acımasız eleştirileri için kullanacaklar olacaktır. Sir! Yüzümüzü kara çıkarmayın.
Fragmana dayanarak, filmin Ripley'i olan Daniels karakterine ve Katherine Waterston'un oyunculuğuna şimdiden ısındığımı belirtirim. Kuşkucu biri. Dünya'dan çok uzakta buğday türünden bitkiyle karşılaşınca ilk sorusu "Kim dikmiş?" oluyor. Kuşkucu biri olarak sessizliği ilk fark eden kişi olması da bu sebeple şaşırtıcı değil. İğrenmeyle beraber kontrolü kaybetmemeye de çalıştığı, fakat gözünden yaşların döküldüğü an etkileyiciydi. Kadro içerisinde, Waterston haricinde Harry Potter evreninden Alien evrenine konuk olan biri daha var; Carmen Ejogo. Waterston ve Ejogo, daha öncesinden Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar? da oynamışlardı. Şansa bakın, iki aktriste yine canavarların kol gezdiği bir filmdeler. Bu sefer en büyük yardımcıları büyücü değnekleri değil muggle silahları olacak.
Son olarak film gösterime girmeden ilk ve tek olumsuz yorumumu yapmak istiyorum. Manzaraya kanıp, yabancı gezegene öylece dalmak neden? Havanın solunabilir olması ve güzel manzaralar, zararlı mikroorganizma tehdidini ortadan kaldırmıyor. Prometheus'ta atmosferi kontrol etmek için başlığı çıkarma sormusuzluğu aklıma geldi. Seneler öncesinden yazılmış önemli bir bilimkurgu eserini, Sir Ridley Scott ve ekip arkadaşlarına hatırlatmak isterim. Bu konudaki mantık hatası sürüyor gibi. Fragmandan çıkardığım sonuca göre böyle bir eleştiride bulunuyorum. Laf arasında seneler önce gönderilen insansız keşif araçlarından alınan bilgiye güvenerek yüzeye indiklerinden bahsedilirse fena olmaz hani. Belki o zamanda önceki filmle alakalı olarak tutarsızlıklar ortaya çıkabilir. Ya da belki de işin içinde başka işler vardır.*Küçük şikayetimin sonu, "çekmseler"dine kadar gitmeden evvel yazıya bir son veriyor, ilk Alien'ı izlemek için televizyon karşısında sabahlayan biri olarak merakla bekliyorum.
*
Prometheus'taki David, bir yolunu bulup Dünya'ya "Burası çok güzel! Cennet! Cennet! Gelsenize!" mesajı yollayarak güven telkin edip kolonicileri o gezegene çekmiş olabilir. Hain android! Hayırsız evlat!