Stroud'a bakması için verilen kanaryalara yem vermesi kolaydır. Ama su içmeleri için hücrede uygun kap yoktur . Bu sıralarda, gözüne Gardiyan Ransom'un elindeki cam gazoz şişesi takılır. Susadım bahanesiyle gardiyanın elinden şişeyi almayı becerir. Ransom şişeyi geri isteyince (Mahkum olduğu için Stroud'un elinde durması sakıncalıdır), Stroud şişeye ihtiyacı olduğunu söyler. Ama ne için olduğunu söylemez. Ransom, şişenin depozitosunu bahane ederek Stroud'tan şişeyi almaya çalışır. Stroud ise depozitosunu Ransom'a ödeyeceğini söyler. Gardiyan yıllardır başında durduğu mahkumu tanıdığı için istemeyerekte olsa şişeyi ona bırakır. Stroud biraz uğraşla şişeyi kuşlar için su kabına dönüştürür.
Bir süre sonra, kanaryalar için kafes ihtiyacı doğar. Stroud'un zekası ve becerisi olsa da, yine malzemesi yoktur. Ama kimin ona gerekli malzemeyi sağlayacağı bellidir.
(Gardiyan Ransom, mahkum Stroud'un hücresinin karşısında elma sandığı ve tabureden bozma sofrasını kurmuş, sandiviçlerini atıştırmaktadır.)
Ransom: Ee, şimdi ne istiyorsun?
Stroud : Şu oturduğun elma kasasını istiyorum.
Ransom: Boşversene sen.
Stroud : Elma kasası işte, ne olacak ki? Başka bir tane bulursun.
Ransom: Haklısın, bulabilirim.
Stroud : Ee, yani?
Ransom: Yine de vermiyorum.
Stroud : Neden?
Ransom: Canım istemiyor da ondan.
Stroud : Pekala, karşılığını öderim. Bir paket sigaraya ne dersin? İki paket olsun hadi.
Ransom: 100 dolar da versen bu sandığı benden alamazsın.
Stroud : Derdin ne senin?
Ransom: 12 yıldır senin başında nöbet tutuyorum Stroud... 12 yıl! Günün doğmasından batmasına kadar, senin o soğuk suratsızlığını seyrettim... Bunca zaman, bir kez bile, bana "Nasılsın?" diye sormadın... Sana kibar davranmaya çalışıyorum. Halini anlıyorum çünkü. Sırf o yüzden kuş hakkında çenemi tuttum. Rapor etmedim. Riske girdim... Peki teşekkür ettin mi?... Bir kez olsun "Sağol." dedin mi ha?... Belki fısıltıyla ettin de ben duymadım... Gazoz şişesini istiyorsun! Benden, gazoz şişesini istiyorsun! Arada bir rica, bir lütfen kelimesi geçti mi hiç? O sıra kulağım sağırdı da, ben mi duymadım acaba?... Şimdi "Kasayı istiyorum!" diyorsun! "Kasayı istiyorum!"... Rus Çarıymış gibi... Şunu anla... Senin için sıradan bir üniformalı olabilirim... ama duyguları olan bir tek sen değilsin... Bende insanım... tıpkı senin gibi... ve insan gibi davranılmasını istiyorum. Bu yüzden, bana bir dahakine terbiyeli davransan iyi olur. Yoksa, bir an için bile benden sana saygı göstermemi bekleme.
(Dedikten sonra, Gardiyan Ransom yerine dönüp yemeğine devam eder. Stroud başınj öne eğer ve hücresinin içine çekilir. Hücrenin içerisinden Ransom'a seslenir.)
Stroud : Bay Ransom?
(Ransom öfkeyle elindeki sandiviçi uyduruk sehpasına fırlatır. Yine de Stroud'un hücresinden tarafa bakmaz. Yüzü önüne dönük, Stroud'u dinlemeye koyulur.)
Stroud : Ne düşündüğümü biliyor musun Bull (Ransom'un ilk adı)?
Ransom: Ne düşündüğün umurumda değil.
Stroud :Haklı olduğunu düşünüyorum... Düşüncelerini belirttiğin için sana saygı duyuyorum... Bunu hakettim... Bana hep nazik davrandın... Bu yüzden yapmak istediğim bir şey var... Senden özür dilemek istiyorum... 20 yıldır kimseden özür dilemedim.
(Hücrenin kapısı aralanır ve Gardiyan Ransom elme sandığını usulca içeri bırakır.)