" Anlayamadığın bir şey var koçum. Sen çok iyi birisin, yakışıklısın içinde kötülük yok. İnsanlara olan yardımın onların hoşuna gidiyor ama. evet bunun da bir aması var. Bu dünyaya uygun değilsin. Uygun değilsin. UYGUN DEĞİLSİN! uygun... uygun.. değil!"
Sesi duyamıyordum sadece hissediyordum. Siyah beyazdı etraf, her seferinde bu numaraya kanıyordum ve yine kanıyorum. Eğer hep siyah beyaz rüyalar görürseniz bir süre sonra anlar ama kabullenemezsiniz. Abim çıldırmış gibi konuşmuştu benimle. Elimde paspas yerleri siliyordum ve çok terliydim. Sol ayağım çok çalışmaktan şişmişti. Ağustos ayı bok gibiydi. Herkes aynı anda bir şeyler söylüyordu. Stres beni benden almıştı ve abim bağırmaya devam ediyordu. Tek farkı sesinin daha çok çıkmasıydı. Onun sesinin yüksekliği hep böyle değildi. Ama şu an sadece onu duyuyordum. Paspası sinirle yere fırlattım. Önüme gelene yumruk sallıyor ve nefes alamıyordum. Abim kahkahalara boğulmuştu. Olması gereken onun için buydu. Saf şiddet ve kusmuk. Ayağa kalktı, bana doğru yürüdü herzamanki dik duruşuyla. Kafamı şefkatle tutup sakinleşmemi söyledi. İstediğini zaten almıştı, ufak bir öfke krizi sadece. Sıcaklık artık dayanılacak gibi değildi, nefes alamıyordum. Tek bir soluk için tüm sigaralarımı verirdim ama olmuyordu işte. Bana bakan şefkatli abim bir anda kafamı sıkmaya başladı. Bir anda başlyana bir anda da bitmiş oldu çünkü dizini suratıma geçirmişti. Artık nefes almaya ihtiyaç duymuyordum, sinir sistemini kaybetmiş biriydim. Öylece kızgın kumlarda yatıyordum. Çölde bir restorantda yatıyordum. Sadece ufak bir uyku..
Bölüm II Rehber
dönüşüm
Kan ter içinde uyandım, ayağımın ağrısı çok şiddetliydi. Acı çekiyordum ve saat sabahın dördüydü. Üç saat sonra işe gidecektim ve bırakın üç saati benim kaybedecek bir dakikam bile yoktu. Ama korkunç ağrı sadece inlememe neden oluyordu. Ama geriden bir nokia sesi duydum. Telefonum çalıyordu. Hızlıca alıp açtım.
" Alo Umut.."
" He"
" Akşam beni aramıştın ama anlamadın ne demek istediğimi."
" Ne demek istedin?"
" Yani kusura bakma ama ben sıcağa dayanamıyorum, sen gelirsen gemliğe gelemem yol çok uzun."
Tam bu sırada kendimden geçtim ikinci defa. Ama bu sefer rüya değildi ve kendimden geçen de aslında ben değildim. Yavaş yavaş içimi kemiren, ben olmaya başlıyordu.
" Lan sikik! Ben burada günde on altı saat çalışıyorum, ve sıcaklık kırk derece. Çalışmaktan ayağım şişti! Tüm ben dört ay bunun için mi senden uzak kaldım ? Amacın ne amacın ! Yeter anladın mı yeter. O kadar sıkıldım ki senin gelgitlerinden! On beş dakikalık yol için mi bu sefer ekiyorsun beni. Buradan bursa kaç saat haberin var mı? "
" Umut özür dilerim ama gelmeyeceğim!"
" Ne bok yersen ye bas git!"
" Artık istemiyorum , sevmiyorum seni!"
" Hade hade! kapa siktirgit!"
Telefonun kapanış sesiyle kendime geldim. Kısmen de olsa geldim. Ama o kadar çok baskı ve acı vardı ki.. Bu sefer ben aradım.
" Bak güzelim şimdi çık dışarı bi herif bul sonra sabaha kadar ata binin. Çünkü sen ne değerden ne de sevgiden anlayabilecek bir insansın. Ve siktirgit sürtük!"
" Sen ne zamandan beri bu kadar çirkin bir insansın?" ağlamaklı
" Seni gördüğüm günden beri, siktirgit şimdi!"
Öfkem durmak bilmiyordu , bir karadelik gibiydi. Sadece yutan bir karadelik. Duracağa benzemiyordu ama acı çekiyordum. Pişmandım ve sıcak tuzlu yaşlar gözümden, kısık sesler ise boğazımdan akıyordu. Dilediğim özürler ve bahaneler işe yaramazken yanımda abim yoktu. Ama o gün tamamen benim yerime konuşmuştu, kontrolsüz bir isyan gibiydi.
yakarış
İçimi açtım bağırarak
Sadece bağırdım gözlerine
Sadece vardık
Sen ben
Sarıldım sımsıkı, sana
Sadece sana
Zaman içinde zaman mıydık
Sonsuzda var olan
Ağladım umutsuzca
Sadece ben sadece o
Duyabilir misin peki neden
Ben var mıydım
Dudaklarımdan döküldü kanlı
Korkunç kelimeler
Gözyaşları vardı tek
Kanlı sözler devam etti hep
Notalarda hissettim seni
Bir de kollarında
Bırakacak mısın beni
Yamaçlarda
NOT: Şiir bana ait olan başka bir bölümden alıntıdır,
BKZ:http://www.kayiprihtim.org/forum/thithedeki-mysralar/ynt-asylsyz-athk-t13332.0.html;msg126586